![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
|
DİL DEMİŞKEN
Genel tahminlere göre Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 10’unun ana dilinin Kürtçe olduğu belirtiliyor. Sonradan bir başka dil öğrense, konuşsa da herkesin ana dilinin gönlünde özel bir yeri vardır. Ne yazık ki Türkçe konuşan çoğunluğun büyük bir kısmı 300-500 sözcükle idare etmektedir. Sözcükler insanların kendilerini, düşündüklerini, hissettiklerini ifade aracı olsa da, aynı zamanda düşünmelerinin çapını da belirler. 300-500 sözcükle konuşan kişinin incelikleri, nüansları ne anlamasına, ne de ifade edebilmesine olanak vardır. ...Devamı.»Allah’ın İkinci Lûtfu
BEKA MEKA
Bölünme ve paylaşma
Devenin Boynu
Laiklik ve Eğitim – V -
Vehhâbîler, Kur’ân ve Sünnet’in dışındaki her yeni şeyi “Bid’at” saydıkları ve bid’atlere kapılmış olanlarla savaşmanın zarurî olduğuna inandıkları için, kendileri gibi düşünmeyen Müslümanları yüzyıllardır çekinmeden öldürmüşlerdir. Çünkü onlara göre, Kur’ân ve Sünnet, uyulması gerekli bütün kanunları koymuştur. Kanun koyma ve ahkâm çıkarmada akla ve te'vîle yer yoktur. Kur’ân-ı Kerîm kesin delildir. Evet, “akla yer yoktur” deniyor. Çok açık. ...Devamı.»Laiklik ve Eğitim – IV -
Din temelli eğitimin alternatifi net olarak seküler eğitimdir. Laiklik ile sekülarizm aynı şeyler olmasa da bunu daha fazla kurcalayarak halkın kafasını karıştırmak yerine, Kemal Bey’in “anayasaya aykırı ama destekleyeceğiz” dediği gibi ikisi eş anlamlymış gibi davranıp laik eğitimden söz edelim. ...Devamı.»Laiklik ve Eğitim - III -
Din temelli eğitime karşıysak bunun sakıncalarını, daha doğrusu sakatlıklarını bilmemiz, sıralamamız gerekir. 1.Körü körüne inanç. Bunun en öz örneği kelime-i şehadettir. Bilinmeyen, gözlemlenmeyen, kanıtlanmamış birşeye şahitlik, tanıklık etmek o insanda öyle bir kafa yapısını biçimlendirir ki, o insanı kandırmak, sömürmek, kullanmak isteyenlerın yalanlarına, temelsiz iddialarına inandırmak çok kolay olur. ...Devamı.»Laiklik ve Eğitim – II -
Tarihin başlangıcından günümüze ülkelerin hakimiyet yapıları, yönetimlerinin temelindeki iradenin kaynağına göre tanımlanmıştır. Ülke yönetimindeki iradenin kaynağını kişilerin sahip olduğu durumlarda ''monarşi" , kaynağın uhrevî, göklerden geldiğine inanılan kurallara dayalı olduğu durumlarda "teokrasi" , kaynağın bilim ve akla dayandığı durumlarda ise "laik devlet düzeni" ortaya konulmuştur. ...Devamı.»Laiklik ve Eğitim – I -
Laiklik konusu her toplumsal alan için önemli olsa da benim için öncelik eğitimdedir. Bir takım kavramları açıklığa kavuşturmaya ve bugün Türkiyemizin eğitim konusunda içinde bulunduğu durumu nedenleri ile birlikte irdelemeye çalışacağım. Emile Zola’nın şu sözüyle başlayayım: “İrtica, saltanatını bir ülkenin eğitim sistemini ele geçirerek kurar ve böylece kökleşir, kalır. ...Devamı.»Laiklik ve Eğitim
Emile Zola’nın şu sözüyle başlayayım: “İrtica, saltanatını bir ülkenin eğitim sistemini ele geçirerek kurar ve böylece kökleşir, kalır. Okullarda beyinleri yıkanan genç kuşaklar yönetimde görev aldıkları zaman, ülke çıkarlarının değil, kendilerini eğitenlerin sözcüleri olacaktır”. Aranızda Emile Zola hangi futbol takımında oynuyor diye soran ya da yerli örnek ver diyen olacağını sanmyorum ama bir de yerli ve milli bir ünlümüzden alıntı yapayım. ...Devamı.»SAHTE BAYRAK (Veya “hırsızın hiç mi suçu yok?”)
1. 27 Şubat 1933. Almanya'nın Reichstag (Millet Meclisi) binası kundaklanmış ve kısa zamanda yanıp kül olmuştur. Yangını komünistlerin çıkardığı söyleniyor. Bunu fırsat bilen Hitler bir kararname çıkartıyor ve hürriyetlerin kısılmasına yol açan bazı tedbirleri açıklıyor. Bu arada 30 kadar komünist yakalanarak hapsediliyor. Sosyalist ve komünist gazeteler kapatılıyor. Komünistlerin gerçekten bunu yapıp Hitler’in ekmeğine yağ mı sürdükleri, yoksa bu işi direk Hitler’in mi tezgâhladığı halâ tartışma konusu. Ama bilinen şu ki, bu olay, Hitler’in diktatörlüğe giden yolunu açtı. ...Devamı.»Dinlere Neden Karşıyım (III)
İnanç, yalnızca dinlere özgü değil tabii. Kendisini “devrimci” olarak tanımlayanlar arasında Marksizmi bir inanç haline getirmiş olanlar da az değil. Oysa Marksizmin felsefî temelini oluşturan diyalektik materyalizm somut koşullar ve bunların değişkenliği üzerine inşa edilmiştir. “Ben devrime inanıyorum” demek bence “eşhedü en la ilâhe illâllah” demekten hiç de farklı değildir. ...Devamı.»Dinlere Neden Karşıyım (II)
Rasyonel yaklaşımla “inançlı” olanlara sorulanlara rasyonel yanıtlar verilemiyor. Daha binyıllar öncesinden Epikür’ün dediğine bakalım: “Tanrı, ya kötülükleri ortadan kaldırmak ister de, kaldıramaz; veya kaldırabilir, ama kaldırmak istemez; ya da ne kaldırmak ister ne de kaldırabilir, yahut da hem kaldırmayı ister hem de kaldırabilir. ...Devamı.»Dinlere Neden Karşıyım (I)
Eskilerde biraz özgürlük arayan kadınları cadı diye yaktıkları, bir etnik grubun kendilerini “seçilmiş” diye tanımlayıp diğerlerini aşağı gördüğü, kelle keserek ya da belli biçimde başını örterek cennete gideceklerine inananlar olduğu için değil. Bence bunların hepsi birer sonuçtur. Bunların ardında yatan gerçeği irdelemek gerekir. ...Devamı.»Seçim Manifestom
Ben bir parti kurmuş olsam partiyi şu temeller üzerine oturturdum - Aşağıdakiler sosyalist bir manifesto değildir, ancak Türkiye Cumhuriyetinin ulusal çıkarlarının, emekçilerin haklarının korunması ve demokratik bir düzenin kurulması için atılabilecek özgürlükçü sosyal demokrat adımlardır - ...Devamı.»Suç ve Ceza II ( Kurunun Yanında )
“Sürüden ayrılanı kurt kapar”. Evet, koyun sürüsü iseniz elbette sürüden ayrılmamanız gerekir. Üstelik, sürüden ayrılmasanız bile aç bir kurt sürüye saldırabilir ve sürünün içindeki en güçsüz koyunu ham yapabilir. O yüzden sürüden ayrılmamak yetmez, sürünün içindeki en güçsüz koyun olmamaya da özen göstermek gerekir. ...Devamı.»Suç ve Ceza I ( Suç Bireyseldir )
Simon Wiesenthal adını bilmeyebilirsiniz. “Nazi Avcısı” olarak ta tanınan Wiesenthal, bugün Ukrayna sınırları içinde olan ve o zamanki Avusturya-Macaristan sınırları içinde bulunan Galiçya kırallığının Buczacz kentinde doğmuş olan Avusturyalı bir Yahudi idi. 2005 yılında, 96 yaşında Avusturya’da öldü. II. Dünya Savaşı patladığında mimarlık eğitimi almış olan Wiesenthal 31 yaşındaydı ve Lwów kentinde yaşıyordu. Savaş yıllarını Nazilerin toplama kamplarında geçirdi. ...Devamı.»MONSIEUR CHAUVIN III
Lâfı döndürdük dolaştırdık ama geldik mi zurnanın zırt dediği yere! Kimiz biz? “Irk” olarak Türk değilsek neyiz biz? Ya da daha dolambaçlı bir soru: Kendimize Türk diyorsak ve bu “ırk” temelinde değilse bunu neye dayanarak söylüyoruz? Genlerimizin yalnızca yüzde 3.4’ü Orta Asyalı çıktıysa, Mösyö Şoven’i ardımızda bıraktığımıza katılırsınız sanırım. ...Devamı.»MONSIEUR CHAUVIN II
Bir önceki yazımda Napolyon’un aslan askeri Mösyö Nikolas Şoven’den söz etmiş, onun adından türemiş şovenist ve şovenizm sözcüklerine kıyısından köşesinden dokunmuştum. “Irk” sözcüğü ve kavramı 1940’lara kadar utanmasızca kullanılmış, yeteneksiz ressam onbaşı Adolf’un işin cılkını çıkarmasıyla sorgulanmaya başlanmıştı. Artık beyaz/sarı/siyah falan gibi ayırımlar yerine yavaş yavaş doğru olan “insan ırkı” terimi yavaş ta olsa DNA teknolojileri sayesinde Mösyö Şoven’i haksız yere oturduğu tahtından indirmeye başlıyor. ...Devamı.»
|
| Tüm Yazarlar |
|
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |