Abdülhamit yanlıları meşrutiyetçileri farmason olmakla, ya da onlara alet olmakla suçluyordu. “Freemason” sözcüğünden bozma Farmason ve Mason sözcükleri o gün bugündür “yabancı işbirlikçisi” anlamına kullanılmaktadır. Peki Masonluğun, Farmasonluğun ne olduğunu kaçımız iyi biliriz?
1905 yılından başlayarak laiklik farmasonluğun temel ilkelerinden birisi olmuştur. Irk ve milliyet kavramı yoktur. Hitler döneminde 200,000 Kadar Farmason Siyonizmle suçlanarak öldürülmüş, Şeriatçı İslam’ın hedef tahtasına oturtulmuş, Doğu Avrupa’da komünist rejimler tarafından yasaklanmışlardır. Amerika’nın kurucuları, başta Benjamin Franklin olmak üzere, Masondular. Amblemlerindeki gönye dünyayı, onuru, dürüstlüğü simgeler, pergel ise insan ruhunun gelişmesini ve kendini control etmenin önemini vurgular. G geometri anlamınadır.
Mustafa Kemal Mason muydu? Bilmiyoruz ama Mason idiyse Masonluğun ilkelerinin ne olduğunu biliyoruz. Masonlukta milliyetçiliğe yer yoktır. Mustafa Kemal milliyetçi değil miydi?
1911-12’de Trablusgarp’ta, bugünkü Libya’da İtalyanlara karşı savaşırken Binbaşı Mustafa Kemal Balkan Harbi’nin başlamasıyla Istanbul’a döndü ve Mustafa Kemal’in sevgili Selanik’i 1912’de Yunanistan topraklarına katıldı,
Arnavutluk bağımsızlığını ilan etti. Libya İtalyanlara bırakıldı. Mustafa Kemal Sofya’ya askerî ataşe olarak atandı.
Ve İngilizlerin sürekli içişlerine karışmasına tepkili olan Enver-Cemal-Talat Paşa üçlüsü Almanya’ya yanaştı ve I. Dünya Savaşına katıldık.
Tarihin bu çok bilinen ve konuşulan dönemi üzerinde fazla durmayacağım. Yalnızca birkaç olay öne çıkıyor.
Birincisi 1915 Çanakkale savunması sonrası Mustafa Kemal adının efsaneleşerek kahramanlaşması
ikincisi Sarıkamış’ta Enver Paşa’nın bir kararıyla 90,000 askerin donarak veya hastalıktan ölmesi, ardından gelen Rus-Ermeni çeteleri işbirliği ile Müslüman halkın katledilmesi, ardından gelen Ermeni tehciri ve Doğu Anadolu’nun Ruslara bırakılmasıyla Enver Paşa’nın ve İttihatçıların ülkeyi nasıl felakete götürdüklerinin görülmesi,
üçüncüsü de iki yıl sonra Rusya’da Ekim devriminin yapılmasıyla Rusya’nın savaştan çekilmesi.
1871’de yalnızca 3 ay süren Paris Komününden ve bunun acımasızca bastırılıp 50,000 devrimcinin öldürülmesinden sonra ilk kez sosyalist bir hareket 1917’de Rusya’da iktidara geliyordu ve savaşı emperyalist güçlarin paylaşım savaşı olarak görerek savaştan çekiliyordu.
1917 ve 1922 yılları arası Ekim Devrimi ile başa geçen Bolşeviklere karşı çok sayıda muhalif Rus siyasi parti örgütleri arasında yaşanan savaş Sovyet Rusya'ya bağlı Bolşevik Kızıl Ordusuyla komünizm karşıtlarının Çarlık Rusyası'na bağlı Beyaz Ordusu arasında geçti. İşte Mustafa Kemal 1919’da Samsun’a çıktığında daha Rusya’daki savaştan kimin galip çıkacağı bilinmiyor, Istanbul’a akın akın “Beyaz Ruslar” geliyordu. Rusya’nın savaştan çekilmesiyle Kazım Karabekir’in doğu ordusu büyük ölçüde korunabilmişti.
Samsun’dan sonra Amasya genelgesi, ardından Erzurum ve Sivas kongreleri özetle “Milli sınırları içinde vatanın bölünmez bir bütün olup parçalanamayacağı, Kuvay-ı Milliye'yinin tek kuvvet olduğu ve milli iradenin hakim kılınacağı ve manda ve himayenin kabul edilemeyeceği” ilan edildi. Erzurum’da 62, Sivas’ta yalnızca 41 delege vardı.
Bir avuç çapulcu!
İlgili bağlantı :
75 yıl sonra – 1.Bölüm
75 yıl sonra – 2.Bölüm