A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

BEKA MEKA

Kategori Kategori: Makale | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Gündoğdu Gencer | 20 Mart 2019 09:23:09

Bu sıralar Türkiye’de çok yaygın ve politikacıların dillerinden düşürmedikleri bir sözcük var, beka! Yakın zamana kadar eminim sayın seçmenimiz bu sözcüğün anlamını bilmiyordu, sayın Akepe ve sayın Mehape genel başkanları sayesinde öğrenildi ve arada bir dış kapının mandalı da bu zat-ı muhteremlere payanda oldu. Açtım sözlüğü baktım. 4 başlık var. Aynen şöyle diyor: 1. Önceki durumunu koruma, 2.Sürdürme, devam, sebat, 3.Kalıcılık, yok olmama, 4.Ölmezlik, ebedi olma.

Bu politikacılar beka sorununu ülkenin (3. Anlamda) kalıcı olması, yok olmaması anlamında kullandıklarını savunuyorlar. 1918’de ülke emperyalist güçler tarafından işgal edildiği zaman bir beka sorunu vardı. Bugün de tarımı ve sanayii sıfırlanmış, eğitim sistemi iflas etmiş bir ülkenin de elbette beka sorunu vardır. Ama öyle sanıyorum ki bu zatlar “beka sorunu”nu (1.anlamıyla) “önceki durumu koruma” olarak algılıyorlar, yani statükoyu sürdürme.



Ülkedeki statükonun ne olduğunu, ne olmadığını uzun uzun anlatacak değilim ama bu zatların ve çevrelerindekilerin statükonun değişmesi olasılığından ne denli rahatsız olduklarını görmemek için kör olmak gerek.

Kedilerin trafolara girdiği, mezardakilerin kalkıp oy kullandığı, birçok ülkenin yasakladığı elektronik bir sayım sistemi ile seçimlerin kazanıldığını bir yana bırakalım. 17 yıldır şu veya bu şekilde girdiği her seçimden (7 Haziran, 2015’te ufak bir tekleme olmuştu ama hemen rektifiye edildi tabii Kasım ayında) zaferle çıkmış bir yönetim (yönetim demek yanlış belki de, muzaffer bir lider demek daha doğru) var. Akepeliler haklı olarak Akepe ile Erdoğan’ı özdeşleştiriyorlar. Erdoğan’sız bir Akepe düşünülemez. O nedenle de Erdoğan ne derse ya arkasında duruyor, ya da desteklenmesi mümkün olmayan bir şey söylerse de kırk dereden su getirip (zırva tevil götürmez dense de) tevil etmeye çalışıyorlar.

31 Mart 2019’da yerel seçimler var. Yerel seçimler nasıl oluyor da beka sorunu oluyor diyerek şaşıranlar var. Beka sorununu statükoyu sürdürmek olarak algılarsak şaşırmaya hiç gerek kalmıyor. Ekonomik büyümeyi beton ve asfalta bağlayan, beton ve asfalt ihalelerindeki ranttan kimin ne pay alacağı üzerine kurulu bir statükoyu bundan yararlananlar neden değiştirmek istesinler ki? Bunun değişeceğinden, hatta değişebileceğinin düşünülmesinden bile korkmasınlar da ne yapsınlar? Onun içindir ki Akepe meydanlara en büyük kozunu, sayın genel başkanını sürüyor. Erdoğan’ın enerjisine hayran olmamak mümkün değil. Acaba ben de ejder meyveli smoothie mi içsem diyorum bazen. Konuşmalarını hazırlayan bir kişi midir, yoksa bir ekip midir bilmiyorum ama sayın genel başkanın bu kadar konuşmayı kendisinin hazırlayabilecek kadar zamanı olduğunu sanmıyorum. Sanırım konuşmalarını hazırlayanlara “şu minval üzere” diye yön gösterip ona göre hazırlatıyordur konuşmalarını. Zatürrie olup ölen Abdülhamid’i öldürmekle birilerini suçlamak ya da 1071’deki topçu atışlarından söz etmek gibi ayan beyan yanlış olan şeyler acaba konuşmayı hazırlayanların cehaletinden mi, yoksa “ben ne desem yerler” düşüncesinden mi kaynaklanıyor bilmiyorum.

Bunların birçoğuna belki gülüp geçebiliriz ama konu terörizm olunca insanda gülmeye mecal kalmıyor. IŞİD’cilere birkaç öfkeli genç diyebilen bir mentalite “senin teröristin, benim teröristim” ayırımı yaptığında iş fena halde ciddileşiyor. Myanmar’da Müslümanların çektikleriyle hemen empati kurarken Nijerya’da Müslümanların öldürdükleri Hıristiyanlar göz ardı ediliveriyor.

Yeni Zelanda’da Avustralyalı bir terörist 50 kişiyi gözünü kırpmadan öldürünce gerek Avustralya, gerekse Yeni Zelanda kamuoyu büyük tepki gösterdi ve insanlık gereği (bu kez Müslüman olan) mazlumların yanında yer aldı, destek verdi. Waleed Aly adlı yorumcu haklı olarak politikacıların bugüne dek kullandıkları dışlayıcı, ayrıştırıcı dilin, nefret dilinin bu tür olaylara zemin hazırladığını söyledi. Seçilmemiş başbakanımız Morrison, nam-ı diğer ScoMo bunu üstüne alınıp Aly’yi dava edeceğini bildirdi. Aly dediklerinde haklı mıydı, değil miydi, bence ondan önemlisi ScoMo’nun bu suçlamayı kendisine yakıştıramaması. 50 masum insanın katledildiği bir olayın ardından buna söylemleriyle çanak tuttuğunun söylenmesini kaldıramaması. Bırakın Yeni Zelanda’nın başbakanı olan o güzel insanı, ScoMo’ya bile saygı duydum.

Terörist katilin Müslüman eşittir Türk görüşünde olduğu ortaya çıktı. Yüzyıllarca Müslüman Osmanlıyla uğraşan Avrupa’da bunun çok yaygın olduğuna şaşırmamak gerekir. Bosna’da Müslümanlar katledilirken saldırganlar onlara Türk diyerek saldırıyorlardı. Peki bu teröristin ve de Avrupalı bir çok ırkçının bu Türk düşmanlığına nasıl tepki, ya da yanıt verilmeli derseniz çok şey söylenebilir. Ama nasıl tepki verilmemeli derseniz bu, Akepe genel başkanının mitinglerde katliamın videosunu gösterip Avustralyalı ve Yeni Zelandalıları geriye tabut içinde göndermekle tehdit etmesi şeklinde olmasıdır ve bu “vahşi Türkler” algısını pekiştirmekten başka bir işe yaramaz. Birkaç oy uğruna bunu ne Müslümanlara, ne de Türklere yapmaya kimsenin hakkı yoktur. Sürekli Müslümanlığını öne süren ve yüzde 51’le seçilmiş bir Cumhurbaşkanı bile olsa.

Şaşırdık mı? Keşke şaşırsaydık. Tarih sayfaları başta kalabilmek için kitleleri birbirine düşman eden, ırk, din, mezhep, cinsiyet farklılıklarını körükleyip sürekli düşman yaratan ve bu arada herkes cambaza bakarken malı götüren liderlerle dolu. Bir Amerikalı yetkili sayın Erdoğan için “Allah’a inanıyor ama Allah’tan korkmuyor” demişti. Yaptıklarının ve söylediklerinin Müslümanlığa ne kadar uyup uymadığını söylemek bana düşmez, İhsan Eliaçık gibi aydın hocalar bunu yapıyor zaten ama yerel seçimlerde statüko bozulmasın diye oy avcılığı yaparken tüm ülke vatandaşlarını temsil etmesi gereken kişinin böyle davranmasına isyan ediyorum. Birisi bana “bak senin Cumhurbaşkanın ne diyor” dediğinde yutkunmaktan başka bir şey yapamayacak olmak fena koyuyor bana. ScoMo Türkiye’nin Avustralya büyükelçisi Korhan Karakoç’u çağırıp konuşmuş. Bu büyükelçinin nasıl birisi olduğunu bilmiyorum ama inanın yerinde olmak istemezdim. “Seçim heyecanıyla söylenmiş laflar” falan diyerek geçiştirmeye çalışmış ama söylenen söz ve atılan ok ne yazık ki geri alınamıyor.

Evet, bir beka sorunumuz var. O da tüm dünyanın bizleri sayın Cumhurbaşkanı gibi kişiler olarak algılamasında.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 3 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git