A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Laiklik ve Eğitim – I -

Kategori Kategori: Laiklik ve Eğitim | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Gündoğdu Gencer | 20 Haziran 2016 15:32:06

Laiklik konusu her toplumsal alan için önemli olsa da benim için öncelik eğitimdedir. Bir takım kavramları açıklığa kavuşturmaya ve bugün Türkiyemizin eğitim konusunda içinde bulunduğu durumu nedenleri ile birlikte irdelemeye çalışacağım. Emile Zola’nın şu sözüyle başlayayım: “İrtica, saltanatını bir ülkenin eğitim sistemini ele geçirerek kurar ve böylece kökleşir, kalır.

Okullarda beyinleri yıkanan genç kuşaklar yönetimde görev aldıkları zaman, ülke çıkarlarının değil, kendilerini eğitenlerin sözcüleri olacaktır”. Emile Zola hangi futbol takımında oynuyor diye soran ya da yerli örnek ver diyen olacağını sanmyorum ama bir de yerli ve milli bir ünlümüzden alıntı yapayım. Aziz Nesin bakın ne demiş: “Yarın, öbür gün bu dinciler iktidara gelip imam hatip'ten yetiştirdiği talebeleri yargıç, avukat, hekim, mühendis, belediye reisi gibi devletin her koluna atayıp, en son bu talebeleri harbiye'ye sokarak orduyu ele geçirip devleti her koldan kuşatacaklar. Ama şu an kimse farkında değil”. Yıl 1993.

Eğitimci değilim ama dil konusunda özel bir duyarlılığım, hatta bazılarına göre fanatik sayılabilecek bir yaklaşımım var. Dil, hangi dil olursa olsun, düşündüklerimizi, düşünüyoruz sandıklarımızı, aklımızdan geçenleri diğer maymunlara göre daha gelişmiş olan gırtlak ve ağız yapımız sayesinde bir takım seslerle sözcükler oluşturarak karşımızdakilere aktarma aracıdır. Bunu bilmeyen yoktur sanırım. Ama çoğumuzun atladığı, ya da gözardı ettiği bir başka açı var. O da, kullandığımız dilin, seçtiğimiz sözcüklerin, sözcük dağarcığımızın da düşünme biçimimizi, düşünme kapasitemizi biçimlediğidir. Örneğin zengin bir dil olan İngilizcede 400,000, bazılarına göre 1 milyon sözcük vardır. Yine zengin bir dil olan Türkçede bir tahmine göre 111,000, son yıllarda çıkan Ötüken sözlüğüne göre 246,000 sözcük var. Ana dili İngilizce olan ortalama eğitimli bir kişi 3-4000, ana dili Türkçe olan bir kişi yaklaşık 1000-2000 sözcük kullanıyor. O  zaman o kişilerin düşünceleri de bu kadar az sayıda sözcükle sınırlı oluyor. Zaten bir de kafadan her geçen şeyi düşünce sanma yanılgısı var. Eskiden “zannederim”, “sanırım”, “bence” sözcükleri kullanılırdı. Şimdilerde İngilizce’deki “I think”ten apartma “şöyle şöyle düşünüyorum” diyorlar. Oysa söyledikleri düşünce değil, beyne yerleşmiş veya yerleştirilmiş kalıplar ya da vitesi beyne takmadan dilden dökülen sözcükler. Hani her ağzı olan konuşuyor denir ya, tam öyle işte. Bizlerden önce milyarlarca insan yaşamış. Belki bilim ve teknoloji olarak şimdiki kadar gelişmiş değillerdi ama aptal da değillerdi. Yüzbinlerce kitap yazmışlar. Bu kitaplar o insanların düşüncelerinin, yaratıcılıklarının ürünü. Bunları okumazsak her seferinde tekerleği yeniden keşfetme durumunda kalıyoruz. Okuma özürlü bir halk olduğumuz her araştırmada ortaya çıkıyor. Nasıl genel kültürümüzü televizyon dizilerinden alıyorsak, “ay canım, ay sekerim”lere yarım yamalak İngilizce sözcükleri katmayı da marifet sanır olduk. Gerek İngilizcede, gerekse Türkçede anlamları birbirine yakın ama nüans ifade eden birçok sözcük var. İnsanlar bu birkaç bin kelimeyle sınırlı olunca nüanslar kayboluyor. Kaybolunca da bu, yanlış anlamalara, yanlış anlamalar da hırlaşmaya, kavgalara, cinayetlere kadar varıyor.

Dilden başladık. Eğitim sözcüğünün kökeni nedir, bilen var mı? Ben de yeni öğrendim. Eğitmek sözcüğünün kaynağına baktım. Aslı yegidmek imiş. Yeg, şimdi yeğ dediğimiz sözcük. Yani yeğ hale getirmek, daha iyi hale getirmek. Hani “bir musibet bin nasihatten yeğdir” sözünde geçtiği gibi. Eğitimin amacı insanları daha iyi hale getirmek. Buna itiraz edecek kimse olduğunu sanmıyorum. Peki iyi hale getirmek nedir, neyi içerir? Eğitim yakın zamana kadar dinden ayrı düşünülmediği için bir bakalım, birçok din kural olarak neler koymuş. Bir düş görüp oğlunu kesmeye kalkan psikopat İbrahim’in devamı olma iddiasındaki İbrahimî dinler dediklerimize bakalım. Musa’nın “on emir”i ne içeriyor?
1.Karşımda başka ilahların olmayacak.
2.Kendin için oyma put, yukarda göklerde olanın, yahut aşağıda yerde olanın, yahut yerin altında sularda olanın hiç suretini yapmayacaksın, onlara eğilmeyeceksin ve onlara ibadet etmeyeceksin.
3.Yehova'nın, Rab'bın, Tanrının ismini boş yere ağzına almayacaksın.
4.Altı gün işleyeceksin ve bütün işini yapacaksın, fakat yedinci gün efendin Rab'be ibadet içindir. Sen ve oğlun ve kızın, kölen ve cariyen ve hayvanların ve kapılarında olan garibin hiçbir iş yapmayacaksınız. Çünkü Rab gökleri, yeri ve denizi ve onlarda olan bütün şeyleri altı günde yarattı.
5.Babana ve anana hürmet edeceksin.
6.Öldürmeyeceksin.
7.Zina etmeyeceksin.
8.Çalmayacaksın.
9.Komşuna karşı yalan şahitlik yapmayacaksın.
10.Komşunun evine tamah etmeyeceksin, komşunun karısına, yahut kölesine, yahut cariyesine, yahut öküzüne, yahut eşeğine, yahut komşunun hiçbir şeyine tamah etmeyeceksin.

Musa’ya göre iyi insan olmanın reçetesi bu. Hıristiyanlık en kötü ve affedilmez 7 günahı şöyle sıralamış:
1.Kibir, kendini beğenmişlik
2.Açgözlülük
3.Şehvet düşkünlüğü
4.Hasetlik
5.Oburluk
6.Öfke, gazap
7.Tembellik, miskinlik
Yani Hıristiyanlık, bunlardan kaçınırsanız iyi insan olursunuz diyor.

İslâm’da bunların sayısı 7 ile 77 arasında değişiyor ama en çok kabul edilen 7 Kebair Günahlar, yani büyük günahlar şunlar:
1.Allah‘a şirk koşmak.
2.Sihir, büyücülük, yalan yere muska yapmak.
3.Haksız yere bir insanı öldürmek.
4.Faiz yemek.
5.Kimsesiz yetime ait olan malı yemek.
6.İslâm uğruna yapılan savaştan kaçmak.
7.Namuslu bir kadına zina yaptığına dair iftira atmak.
Daha 72 tane daha var ama en ciddi olanlar bunlar. İslâm bunları yapmazsanız iyi insan olursunuz demeye getiriyor. Hoş, iyi Müslüman olmak için öteki 72 tanesine de uymak gerekiyor ya, o da başka mesele.

Bunların hepsinin eleştirilecek yanları var ama konumuz bu değil. Dinlerde iyi ve güzel şeyler yok mudur? Elbette vardır. Kuran’daki köhne ve akıl dışı hükümleri eleştirince bizleri cımbızla ayet seçmekle suçlarlar. Oysa cımbızla ararsanız Kuran’da da güzel şeyler bulabilirsiniz. Dinler üzerinde bu denli durmamın nedeni neyle karşı karşıya olduğumuzun altını çizmek içindir. Dinin egemen olduğu toplumlarda insanları eğitmek, yâni yegidmek için bu kurallar kullanılmış. Sonra ortaya laiklik diye bir kavram çıkmış. Laik sözcüğü Eski Yunanca laikos sözcüğünden türemiş. Anlamı da ruhban sınıfından olmayan, halktan olan demek. Yâni bir anlamda laiklik demokrasinin ikiz kardeşi. Bugünlerde her ne kadar umursanmasa da İslâmda bir ruhban sınıf yoktur, Allah nazarında herkes eşittir. Yâni teorik olarak İslâm özünde laiktir. Laiklik ile sekülarizm çok kez eşanlamlı olarak kullanılsa da bu doğru değildir. Sözcük anlamına göre şeriatla yönetilen ülkeler, devletler de laiktir, yani ruhban sınıf olmadığı için ruhban sınıfın hakimiyeti de söz konusu değildir. Ama… ve bu çok büyük bir AMA… ruhban sınıfın olmasa da dinin hakimiyeti, şeriatın, yani İslâmî kuralların kayıtsız şartsız hakimiyeti söz konusudur. Sultan Selim’in halife sıfatını edinmesiyle, sultanın mutlak gücü aynı zamanda mutlak dinî güç olmuş, sultanlar halka “kullarım” demeye başlamıştır. Şeyhülislâmlık diye bir mevki oluşturulmuş ama Padişah efendimiz, şeyhülislâm onun keyfine göre karar vermezse onu azledebilmiş, dolayısıyla da o günkü şeyhülislâm yakın geçmişteki Çankaya Noteri ile aynı işlevi görür olmuş. Oysa Hıristiyanlıkta ruhban sınıf vardır, papazlar, piskoposlar, kardinaller vs… ve Vatikan’da altın tahtında oturan Papa efendi vardır ki, haşmetmeabın “infallible”, yani hata yapmaz olduğu sorgulanamaz. Bu Avrupa’da burjuvazinin güçlenip sesini yükseltmesiyle ancak 16. Yüzyılda sarsılmış ve giderek ruhban sınıfın değil “laikos”un koyduğu kuralların geçerli olduğu laikliği ve ikiz kardeşi demokrasiyi doğurmuştur. Ve bunun konumuz için en önemli sonuçlarından birisi eğitim ve öğretimin, kilisenin elinden alınarak laik eğitim anlayışının yaygınlaşması olmuştur. Son zamanlarda sevgili İlber Ortaylı’nın deyimiyle kendini bilmez bir cahil “özgürlükçü laiklik” diye birşey zırvalamış. Eğer gerçekten cahil değilse bu söylem Akepe gibi laiklik düşmanlarının kümelendiği sürüye çanak tutmaktır. Sanki özgürlükçü olmayan bir laiklik çeşidi varmışçasına Recep Bey gibi “laiklik bize zorla dayatıldı, dinî özgürlüklerimiz elimizden alındı” diyenlere yanaşmalık yapmaktır. Evet, bir takım dinî özgürlükler, örneğin 4 karı almak, suçluların kolunu, bacağını kesmek, insanları taşlayarak öldürmek, kadına mirastan daha az pay vermek, kadını ikinci sınıf insan saymak, çocuk yaştaki kızlarla evlenmek, dinden dönen mürtedleri öldürmek gibi “dinî özgürlükler” yasaklandı. Özgürlükçü laiklik derken kasdedilen özgürlükler bunlar mıdır? Bu dinî özgürlüklere cevaz vermek midir?

Laikliği anlattık, peki sekülarizm nedir? Özetle Sekülarizm, dinin devletten ayrı ve özerk olması demektir. Latince saecularis, yani asır, yüzyıl sözcüğünden türeme, ruhsal ya da kutsal olmayan, bu dünyaya, bu çağa, ahirete veya başka bir dünyaya değil, bu dünyaya ait olan anlamına gelir.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 8.5 / 6 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

Esnafa konum vergisi: Bu da, 'haritayı kullandın' parası
Hollanda'da kadın düşmanlığına dikkat çekmek için öldürülen ‘cadılar’ anısına anıt dikilecek.
'Dezenformasyon Yasası' bilançosu
Merkel anılarını kaleme aldı…
Avustralya'da 16 yaşından küçüklere sosyal medya yasağı

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

Oxford Sözlüğü yılın kelimesini seçti: Beyin çürümesi
"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

BECERİ
Tanrının Buyruğu
HAYATIN PENCERESİ
Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git