A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Suç ve Ceza I ( Suç Bireyseldir )

Kategori Kategori: Makale | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Gündoğdu Gencer | 09 Mayıs 2014 08:46:51

Simon Wiesenthal adını bilmeyebilirsiniz. “Nazi Avcısı” olarak ta tanınan Wiesenthal, bugün Ukrayna sınırları içinde olan ve o zamanki Avusturya-Macaristan sınırları içinde bulunan Galiçya kırallığının Buczacz kentinde doğmuş olan Avusturyalı bir Yahudi idi. 2005 yılında, 96 yaşında Avusturya’da öldü. II. Dünya Savaşı patladığında mimarlık eğitimi almış olan Wiesenthal 31 yaşındaydı ve Lwów kentinde yaşıyordu. Savaş yıllarını Nazilerin toplama kamplarında geçirdi.

1947 yılında Avusturya’nın Linz kentinde Yahudi Tarihsel Belgeleri Merkezinin kurucuları arasında yer aldı ve 1961’de Viyana’da Yahudi Belgelendirme Merkezi’ni açtı. Wiesenthal ömrünü Nazi savaş suçlularını tespit etmeye, bulmaya ve cezalandırılmaları sağlamaya adamıştı. Bu ömür boyu çabanın suçluların bulunup cezalandırılmasından öte birkaç amacı daha vardı. Birincisi her suçun “bireysel” olduğunun vurgulanmasıydı. İkinci amaç “ben emir kuluydum, yalnızca verilen emri uyguladım” savunmasının mazeret olarak kabul edilemeyeceğini göstermekti. Üçüncüsü, ve belki de en önemlisi, aradan 40-50 yıl dahi geçmiş olsa er ya da geç suçun ve suçlunun ortaya çıkarılabileceğini göstererek bugün aynı konumda olanlara “ayağını denk al” mesajı vermekti. En çok bilinen “av”ı “nihai çözüm” olarak bilinen tüm Yahudileri yok etme planının önde gelen adamı Adolf Eichmann idi. Sahte bir isimle Arjantin’e kaçmış olan Eichmann 1960 yılında Wiesenthal’ın sağladığı bilgiler sayesinde İsrail’in Mossad (İstihbarat Servisi) ajanları tarafından kaçırıldı, İsrail’de yargılandı ve 1962’de idam edildi. Wiesenthal, Eichmann dışında 6 üst düzey Nazi’nin de yakalanmasında önemli bir rol oynadı. Alman ve Avusturya yasalarına göre 20 yıl olan zaman aşımının 5 yıl daha uzatılmasını sağladı. Wiesenthal uzun yıllar Dr Mengele’nin peşine düştü ama yakalamayı başaramadı. Dr Mengele toplama kamplarındaki insanlar üzerinde canlı canlı insanlık dışı deneyler yapan doktordu ve 1945 ertesi Güney Amerika’ya kaçmıştı. 1978’te çevrilen “The Boys from Brazil” filminde Laurence Olivier Wiesenthal’i, Gregory Peck te Mengele’yi canlandırmıştı.

8 Mayıs 1945’te Nazi Almanya’sının kayıtsız şartsız teslim oluşundan 6 ay sonra kurulan ve yaklaşık bir yıl görev yapan Uluslararası Askerî Mahkemesi tahmin edileceği gibi muzaffer devletlerin, ABD, SSCB, İngiltere ve Fransa’nın yargıç ve savcılarından oluşuyordu. Mahkemenin yasal dayanağı 8 Ağustos 1945’te bu 4 devletin Londra’da imzaladığı ve mahkemenin yetkilerinin “önemli savaş suçluları”nın yargılanmasıyla sınırlı olacağı anlaşmasıydı.

SUÇ BİREYSELDİR

Nuremberg’deki mahkemede 23 Nazi savaş suçlusu yargılandı, yargılananlardan 12’si idama mahkum edildi. Bunlardan Martin Bormann kaçmaya çalışırken vurulup öldürülmüş, Hermann Göring ise idamdan bir gün önce intihar etmişti. 10 üst düzey Nazi asılarak idam edildi. Diğer özel mahkemelerde 200 kişi yargılandı. Bunlar Dachau, Buchenwald, Flossenburg, Mauthausen, Nordhausen and Muehldorf toplama kamplarında görev yapanlardı. Belsen’deki mahkemede Auschwitz ve Bergen-Belsen toplama kamplarında görev yapan ve binlerce insana işkence yapmaktan ve öldürmekten sorumlu Nazi’ler yargılandı, birçoğu idam edildi. Ayrıca, geleneksel askerî mahkemelerde 1600 kadar daha küçük mevkilerdeki Naziler yargılandılar. Özetle, yaklaşık 2000’den az kişi yargılandı, bazıları aklandı, bazıları çeşitli hapis cezaları aldı, bazıları da idam edildi.

Wiesenthal’in Nazi avcılığından ve savaş sonrası mahkemelerden neden söz ediyorum? Almanya’nın 1932 seçimlerinde Nazi Partisi yüzde 37.3, 1933 seçimlerinde yüzde 43.9 oy almıştı. 1933’te Almanya’nın nüfusu 65 milyondu. Yâni, 1933’te yaklaşık 28 milyon Alman şu ya da bu nedenle Nazi Partisini desteklemişti. Kendisi de Adolf Hitler gibi Avusturyalı olan Wiesenthal ne 65 milyonluk Alman halkını veya Avusturya halkını ne de bu 28 milyonu hedef almadı. Savaş galipleri de 2000 kadar üst görevliyi yargılamakla yetindi.

Ermeni olayları halâ tartışılıyor. Başbakan Erdoğan taziyelerini bildirdi. Bir 30 yıl kadar geriye gidelim. Yıl 1915. I. Dünya Savaşı tüm şiddetiyle devam etmekte. Müttefikler Çanakkale Boğazını geçip Winston Churchill’in o sarhoş küstahlığıyla “bir hafta sonra Istanbul’da çayımızı içeceğiz” diyerek başlattığı Çanakkale savaşı. (Avustralya’da Anzac Day olarak anılan) 25 Nisan 1915’te başlayan ve yaklaşık 9 ay süren Çanakkale savaşında ölü ve yaralı sayısı resmî rakamlara göre şöyleydi:



Bundan daha dört ay önce ise Enver Paşa’nın kara kışta çılgınca giriştiği Sarıkamış harekâtında bozguna uğrayıp 60,000 askerin çarpışarak değil de açlık, hastalık ve soğuktan donarak ölmesinde Ruslara destek olan ve ikmal kıtalarının yolunu kesen Ermeni tugaylarının da payı olduğunu biliyoruz.

Ermenilerin “soykırım günü” olarak andıkları (Çanakkale savaşının başlangıcından bir gün öncesi) 24 Nisan 1915 Osmanlı devletinin Istanbul’da 250 Ermeni aydını ve toplum önderlerini tutukladığı gündür. Ardından 27 Mayıs 1915 günü çıkarılan tehcir (zorunlu göç) yasası sonucu Osmanlı kaynaklarına göre 422.758, Ermeni iddialarına göre ise milyonlarca Ermeni Suriye çöllerine zorla göç ettirilmiş ve Ermeni iddialarına göre 1.5 milyon Ermeni hayatını kaybetmiştir.

23 Mayıs 1915'te 4. Ordu Komutanlığına bir şifre gönderen Talat Paşa, boşaltılmasını istediği yerleri şu şekilde belirtmiştir:
1. Erzurum, Van ve Bitlis vilâyetleri;
2. Maraş şehir merkezi hariç olmak üzere Maraş sancağı;
3. Halep Vilâyetinin merkez kazası hariç olmak üzere İskenderun, Beylan (Belen), Cisr-i Şugur ve Antakya kazaları dahilindeki köy ve kasabalar;
4. Adana, Sis (Kozan) ve Mersin şehir merkezleri hariç olmak üzere Adana, Mersin, Kozan ve Cebel-i Bereket sancakları.
Buna göre; Erzurum, Van ve Bitlis'ten çıkarılan Ermenilerin, Musul'un Güney kısmı ile Zor sancağı ve Merkez hariç olmak üzere Urfa sancağına; Adana, Halep, Maraş civarından çıkarılan Ermenilerin ise Suriye vilâyetinin doğu kısmı ile Halep vilâyetinin doğu ve güneydoğusuna nakledilecekleri kararlaştırılmıştır.

Bugün, olaylardan neredeyse 100 yıl sonra Ermeni tehciri ile ilgili tartışmalar süregelmektedir. Ermeni tehcirinin soykırım olmadığını savunan Türk tezine göre Osmanlı, bir yandan Çanakkale’de savaşırken öte yandan Ruslardan destek alarak Müslüman (o dönemde etnisite ayırımı yoktu) köylerini basıp Müslüman halkı öldüren Ermeni çeteleri nedeniyle tehcir uygulamış, Ermeni tezine göre ise bu, kasıtlı bir soykırım girişimi oluşturmuştur.

1919’da Sultan Vahdettin’in başlattığı Divan-ı Harb 130 yüksek düzey İttihat ve Terakkiciyi yargıladı ve Teşkilât-ı Mahsusa’nın (bugünkü MİT) Ermenileri yok etme planı olduğu savıyla Enver, Talat ve Cemal üçlüsünün yanı sıra parti temsilcisi Dr Nazım’ı gıyaplarında idama mahkûm etti. Bu âdil bir yargılama mıydı, değil miydi, İngilizlerin zoruyla mı yapıldı, tartışılabilir, ancak sorumluların yargılanması ilkesi açısından doğru bir yaklaşımdı. Ayrıca, İngilizlerin olayla ilgili olarak Malta’da kurduğu mahkemede 120 kişi yargılanmış ve İngiliz Kraliyet Başsavcılığı 29 Temmuz 1921 günü “takipsizlik” hükmü vererek “kanıt yokluğu” nedeniyle Malta’da tutuklu bulunan Türkler için “kovuşturmaya yer olmadığını” belirtmişti.

Şimdi, soykırım oldu mu, olmadı mı tartışmasına girişecek değilim. Benim üzerinde durmak istediğim nokta başka. Faşist diktatör Hitler’in başta Yahudiler olmak üzere “untermenschen” (alt insan) olarak nitelendirdiği Slavları, Çingeneleri, eşcinselleri soykırıma uğrattığı tartışmasız bir gerçektir. Belki Hitler I. Dünya Savaşı sonrası Almanya’nın 1921 Versay anlaşmasıyla yaklaşık (bugünkü değeriyle) 442 milyar dolar tazminat ödemeye mahkûm edilmesinde Yahudi bankerlerin payı olduğuna inanıyordu ama hedef o bankerler değil, tüm Yahudiler oldu. Sarıkamış’ta Ermeni tugayları Osmanlı’nın bozgununa katkıda bulunduysa da ceremesini Anadolu’da bununla uzaktan yakından ilgisi olmayan Ermeni yurttaşlar çekti. Ermeni tehciri İttihat ve Terakki Partisinin baştaki adamlarının kararıyla olduysa da bundan tüm Osmanlı Devleti ve şimdi de Türkiye Cumhuriyeti suçlanır oldu. Vietnam’da nasıl VietCong’a destek sağladığından “kuşkulanılan” köyler ve köylüler yakılıp yıkıldıysa Türkiye’de de PKK’ye destek verdiğinden “kuşkulanılan” köyler yakıldı, boşaltıldı, köylüler öldürüldü. Vietnam’daki vahşetten ne kadar sıradan bir Amerikan vatandaşını suçlayamazsak, Türkiye’de yapılanlardan da sıradan bir Türk vatandaşı sorumlu tutulamaz. 1968’de Vietnam’da My Lai köyünde yaklaşık 500 sivili öldürmekle suçlanan, birisi tümgeneral Samuel W. Koster, olmak üzere 14 kişi 1971’de Amerika’da Divan-ı Harb’de yargılandı. Tüm Amerikan ordusu karalanmadı, çünkü: .... yazının devamı

SUÇ BİREYSELDİR.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 3 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Barınma Krizi Değil, Sınıf Savaşı, Türkiye’de Konut, Kira ve Kentsel Dönüşüm Üzerinden Yürütülen Sessiz Tasfiye
Karadeniz Alarm Veriyor, İHA Olayları, Tanker Patlamaları ve Sessizce Derinleşen Bir Güvenlik Krizi
Kahramanmaraş’ta Polis Tatbikatı ve Toplumsal Çatışmanın Anatomisi
Coca-Cola’nın “Pair Bottle” Deneyi Kapitalizmin İnsan İlişkilerine Müdahalesi
Türkiye’de Bahis Depremi, Peki Diğer Spor Dalları Gerçekten Güvende mi?

Narva’da Sessiz İhlal, Rus Sınır Muhafızları Estonya Toprağında, Dünya Yine Seyirci
Avustralya'dan Bondi Plajı saldırısı sonrası silah yasalarını sertleştirme hamlesi
Trump 2.0'ın Gölgesinde Diplomasi
Sadece İsimde Ateşkes: Gazze'nin Uzun Süren Araf Dönemi
Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…

Türkiye’de konkordato alarmı: 2025’te başvurular tarihi zirveye gidiyor
Dijital Yuan Etki Aracı Olarak: Güneydoğu Asya'nın Para Egemenliği ve Stratejik Özerkliği
ABD-Avustralya Kritik Mineraller Anlaşması Pasifik Tedarik Zincirlerinin Geleceğini Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?
Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga

Avrupa’da en fazla Türk’ün yaşadığı ülkeler hangileri?
"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

Avustralyalı teorik fizikçiler: 'Paradoks olmadan zaman yolculuğu yapmak mümkün'
Axiom Raporu: Siber Güvenlik ve Çin-ABD İlişkilerine Etkisi
WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

Hasidut ve Marxizm, Kutsalın Diyalektiği
Uzayda Yeni Sömürü Alanı: Yörüngesel Yakıt İstasyonları, Uzay Ekonomisi ve Türkiye’nin Küresel Uzay Kapitalizmine Eklemlenmesi
Yıldızlara Bakanlar ve Adaleti Seçenler: Sâbiî Kozmolojiye Karşı Yahudi Etik Devrimi
Mişka Yaponçik Yahudi Mafya Babası
Tankların dili, halkların sessizliği… Tarihi toprak yalanı ve savaşın meşrulaştırılması

UTANMA
Boydan Kısa
TEZKERE
Hangisi Yaşken Eğilir
Büyük Konuşmak

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git