|
SEVGİNİN DİYALEKTİĞİ – 2 (*) Kategori: PLATON incelemeleri | 0 Yorum | 6603 Okunma Tanrı anlayışı Hegel’e göre Museviliktir. Musevilikte Tanrı aşkındır ve ancak onun emirleri, yasalarıyla tikel bir ilişki vardır. Kişiler Tanrının buyruklarıyla, dışsal bir Tanrının yani dıştan emredilenleri uygulayan dışsal bir Tanrının emri altındadırlar. Ama gene Museviliğin içinden doğan, yani o evrenselin içinden Tanrıyı içselleştirerek doğan İsa, İsevilik -Hristiyanlık daha sonra biliyorsunuz kurumlaştığı için o başka bir anlama gelir- ama İsa, İsevilik Tanrıyı içselleştirme, artık aşkın olan, müteal olan Tanrıyı mündemiç/ içkin/ immanuel kılmak. Bu da Tanrısal özgürlüğün, koşulsuz özgürlüğün insanda saptanması demek oluyor. Çünkü Tanrı koşulsuz, evrensel. Ama evrensel tikele karşıt olarak dışta bir buyruktur. ...Devamı.» SEVGİNİN DİYALEKTİĞİ – 1 (*) Kategori: PLATON incelemeleri | 0 Yorum | 16119 Okunma Herhangi bir şeyin diyalektik bakışla anlaşılmasında gereken en önemli konu geçiş. Yani diyalektik, çelişik olan yanların ilişkideki birbirine geçişi ile ilerlemesi, gelişmesi anlamını taşıyor. Bir özsel anlamda diyalektik, dıştan bir yorum olarak değil de özsel anlamda, özselden kastımız nesnenin kendisine, olayın kendisine içkin olan diyalektik bir devinimin çelişkili bir devinim olduğunu ve bu çelişkinin de karşıtları birbirine geçerek kendi bulundukları o konumu aşmasını ve ilerlemesini sağladığını söylüyor. ...Devamı.» HAYRETTE OLABİLMEK Kategori: Felsefe | 0 Yorum | 8451 Okunma Nerede olursan ol…. “Yaşam sürekli bir şaşkınlıktır”. Şaşırma yeteneğini kaybetmiş bir zihin donuk, kendi içinde dolanıp duran, koşulların uyarısına göre mekanik tepkiler veren bir anlayış halidir: tepkisellikle tapınma-tutunma arasında salınıp durur. Her insan düşünme ve sorgulama potansiyeline (bil kuvve) sahip olarak doğar; ancak bu potansiyelin yaratıma (bil fiile) geçmesi onun farkındalıklı gayretleriyle olabiliyor. ...Devamı.» Sezgiden Logoos’a (*) Kategori: PLATON incelemeleri | 0 Yorum | 8007 Okunma Platon ve metodu da oradaki tartışmanın içinden, o tartışma esnasında, tartışmanın içindeki sezgiyi bulup çıkartıp, sonra akla dökmek, logosa dökmek gibi, yani önce noesis faaliyeti seyretmek, temaşa, sonra da logos, yani ayırım ve birlik, kavram biçiminde dile dökmeyi anlatan bir metot izliyor. İnsanlar kendi hayallerine daha yakın oldukları için, uyaran, herhangi bir şey okuduklarında veya gördüklerinde, o uyaranlar üzerinden kendi hayallerini kurduklarında, kendi rüyalarına, kendi hayallerine daha yakın hissettikleri için, duygusal olarak, o duygusal durumu beğeniyorlar ...Devamı.» KUVVET (*) Kategori: PLATON incelemeleri | 0 Yorum | 11430 Okunma Kuvvet tektir, kuvvetin işleri çoktur dedik, bakın hen-polla’yı bulduk. Bir ve çok’u bulduk, bir ve çok’u karşı karşıya koymadık bir metod olarak düşünürler ve kullanırlar ve adına da biliyorsunuz literatürde, adını dedim tanımını yapmışlardır, ne derler, “ağyarını mani,” yani dışındakileri men edeceğiz, dışlayacağız, değilleyeceğiz. Bu kısım ne? La ilahe, ağyarını mani, la ilahe. İllallah ne, “efradını camî”, efrat ne, fertler, fertleri toplayacağız, fertlerin dışındakilerini yadsıyacağız. İsimler bir niteliği gösteriyor, bir sıfatı gösteriyor, o sıfat bir fiili gösteriyor ve o fiil olmazsa, Allah’lık denen şey, Tanrı’lık denen olgu olmaz demek istiyoruz. ...Devamı.» O kadar da şey etmeyin yani Kategori: Felsefe | 0 Yorum | 13248 Okunma İnsanın eski dostunun komşusu olması büyük bir lütuf. Altlı üstlü oturduğum yaklaşık otuz yıllık dostumun odunlarını birlikte dizerken fark ettim ki, Yunus, o odunların ateşi ile dervişan yemek yiyecek, ısınacak diye aşkla toplamış ormandan, aşkla kesmiş, aşkla istif etmiş. Bazıları ona ne anlamaz adammış, kırk yılını sadece bu işe harcamış diye alayla yaklaşabilir. Ben o “kırk yıl boyunca odun taşıma” metaforunu ne yalan söyleyeyim köye taşınıp odun taşımaya başladıktan sonra anladım. ...Devamı.» Sandık Lekesi Kategori: Felsefe | 0 Yorum | 14901 Okunma Birhan (Keskin) gibi, neşeyle yaptıklarımdan da, kederle durulan yerlerden de geçtim. Hiç de ince olmayan upuzun bir öfkenin sessiz (ender de olsa bazen haykıran) ipiyle, günün saf ışığının altına çömeldim. "Yendim -yenildim" davalarından da geçtim, unutuldum, hatırlandım ve üzgün de oldum, üzüntümü de unuttum inan. Ve çok haklıydı; ...Devamı.» Seni Kaldır Beni Kaldır… Kategori: Felsefe | 1 Yorum | 20793 Okunma İletişim verili beşeri durumdan insani varoluşa giden yaşamsal bir macera, tinsel yolculuktur. Yolculuktan kasıt bireyin değişik yönler, araçlar ve düzeylerde ilişkiler yaşamak zorunda kalıyor olmasıdır, bir arayıştır. Anlamanın ve anlaşılmanın güvenli, özgür ve üretken bir sürecidir. “İnsan iletişim varlığıdır” demek bir abartı olmaz elbette. ...Devamı.» Yenilenmek Kategori: Felsefe | 1 Yorum | 20316 Okunma Onbir yıl önce bu gün bir yola çıkmıştım.Şimdi yeni bir yolun başında durmuş, hiç hayalini bile kurmadığım bahçeye bakıyorum. Hayat yolculuğumda şükür ki bu dünyanın yollarını uykuda harcayanlardan olduğumuzu hatırlatanlar var. Nefsin sesi hesaplarla, takıntılarla, aslında hiç politik olmayan niyetlerle veya bazen de düpedüz tam da öyle stratejilerle, zihnin alışkanlıkları ile bilindik senaryolara tutunmakla oyaladığı için uyuyoruz. Bu bedende bu dünyanın oyunlarının dışına çıkabilmenin yolu katılımcı bir gözlemci gibi her an farkında kalmak. ...Devamı.» Injured Kategori: Felsefe | 0 Yorum | 15843 Okunma Aynı yerden tekrar sakatlanmaya deniyormuş. Çok önemli bir konu hakkında tartışıyor gibi görünen kravatlı bir futbol yorumcusu söyledi. Kimseye diyeceğim yok gibi. Kendim için yazıyorum. Belki çocuklarım (Çocuklarım dedikçe Halil Cibran’dan utanırım. Onlar bizim değil elbet.) okuduğunu anlar yaşa geldiklerinde onlara hitap eden bir şeyler bulurlar. Umarım o zamana kadar kendimle biraz daha barışırım. ...Devamı.» Kaygıda hüzün, hüzünde kaygı. Kategori: Felsefe | 0 Yorum | 24948 Okunma Varoluş bize bilmeceler, sırlarla dolu görünüş ve olgular evreni verir. Bilmece ve sırlar bilme yetisi olan insan dışında kimsenin derdi değil. İnsan, kainatın özeti ve onu “kendi içinde dürülü bükülü saklayan olarak” bu derdi hep taşıyacaktır. Öyleki tüm kainat kendi özünü, varoluşunun tüm süreçlerini insanda toplamış ve onun üzerinden kendini bilen, bilincin aynasında seyreden ve bütünlüğe gelmiş olarak sonsuz devinimini sürdürmektedir. Bu devinim aslında evrenin enerji akışlarının görünüş kazanıp ortadan kalkmasından başka bir şey değildir, ama sürekli ve yasalı olarak. ...Devamı.» “DELİ-LİK” Kategori: Felsefe | 0 Yorum | 17223 Okunma Modernizim akılcılık olduğu, öyle tanımlandığı için, post-modernizmi “akıl-dışıcılık” biçiminde tanımlayabiliriz. “Akıl”ı tek sorgulayan post-modernizm değil elbette. Din-ler de “akıl”la hesaplaşmak istedi, istiyor, istemeyi sürdürüyor. Öteden beri. Din-ler “akıl”ın yerine, K büyük harfle, Kitab’ı koymayı arzuluyor... ...Devamı.» Kalbi Selim Olalım Kategori: Felsefe | 0 Yorum | 19236 Okunma Saçma. Herkesin kendi hikayesine mahkum kalması her zaman saçma geliyor. O hikaye ile toprağa gidecek olması. Kimi bir nebze de olsa bir şeyler bırakıyor arkasında. O da zaten unutulmak suretiyle siliniyor. Çok dramatik değil mi? Aslında her yaşam bir eserdir. Ve ilgi çekici olmayan bir eser yoktur. Kimi macera dolu, kimi melodram belki. Ama her hayat hikayesi özel bir eser. ...Devamı.» Uykuda Sevmek Kategori: Felsefe | 0 Yorum | 22812 Okunma Ben Allah’a inanmayanlardan çok, inandığını söyleyenler arasından kendini bilmeyenlerden korkarım. "Kendini bilen Rabbini bilir." demişler. Kendini tanımayan, kendindeki Rabbi nasıl tanısın? Üstelik kendini bilmeyen inananlar, sırf inandıkları için doğru yolda olduklarını zannederler. Ne tehlikelidir o zan. Ne tehlikelidir bildiğini sanmanın kibri. Doğru bildikleri ile kendine ve başkasına verdiği zararı göremeyenler, görmek istemeyenlerdir onlar. İşte içimizdeki şeytan. ...Devamı.» Akıl Önyargıda Kalırsa Kategori: Felsefe | 1 Yorum | 134208 Okunma Canlı cansız tüm varlıklar; nesneler, olaylar dışardan görülen sınırlarının içinde sırlarla dolu dururlar. Görünüşler sadece bir biçim olmaktan öte kendi içsel niteliklerini bir arada tutan örtücü bir yüzeydir. Bu yüzeyin altında onun özü, niteliklerinin, varlık enerjilerinin tamamı saklıdır. Bu anlamda tüm görünüşler bir anlamda “sır küpleridir”. ...Devamı.» Dünden Yarına Bugünler... Kategori: Felsefe | 1 Yorum | 142842 Okunma İşte o, beni yatırıp odamın kapısını çekerken arkasından seslendim: “Sanırım aylar sonra ben gene paylaşabileceğim şeyler yazacağım” “Ee hep acı çeken insan üretir” diye karşılık verdi. Öyle dokunaklı bir ses tonuyla söylemişti ki, “Sen hep acı çekiyorsun değil mi?” dedim. ...Devamı.» Hayatının Öznesi Olmak Kategori: Felsefe | 0 Yorum | 238155 Okunma Başkaları tarafından kabul görüp onaylanmak insana değerli olduğunu hissettirir, kendine olan güvenini arttırır. Kabul görmek ve kabul edilmek, karşılıklı ilişki sürecinde bireylerin varlık sınırlarını fark edebilmelerine, dirençlerini ve dönüşüme açıklık derecelerini deneyimleyerek test etmelerine yol açar. ...Devamı.» Anemnesis / Anımsama Kategori: Felsefe | 1 Yorum | 325725 Okunma Bir kapı görüntüsü ile geçmiş aralandı, bir şeyleri anladım. Uzaktan izleyen olmak. Acının olduğu -içeride -durmaktansa, kapıların dışında, belki tam da eşiğinde durarak, kasılan bedenimi gevşetebilirim umuduyla, güvenli bir yer olarak hep uzakları hayal ettim. Hayal etmekle kalmadım, ya çok yakın ya çok uzak hissedeceğim uçlarda ilişkiler kurdum. Her yerden gitme planları yaptım. Kendimi alıştığım o acının olmadığı zamanlara hiç hazırlamamıştım. ...Devamı.» Hikayemize özdeşleşmeden sahip çıkmak Kategori: Felsefe | 0 Yorum | 350826 Okunma İçimizde ne kutular var, inceden inceye sızlatan, görüntü, ses ve his yüklü. Kim yüklerinin ihtiva ettiklerini bir başkasına hakkıyla aktarabiliyor, anlatabiliyor? Bilemiyorum. Tüm yaşananlar ve yankıları, nasıl olduğunu anlayamadan hızla geçip gittiğimiz bir zaman tünelinin duvarlarına yansıyan görüntüler gibi. Sinema perdesine yansıtılan filmler gibi, tünelin de bir başlangıcı vardır elbet, o halde bir çıkışı da olmalıdır. ...Devamı.» Değerler Rabbi Kategori: Felsefe | 0 Yorum | 433074 Okunma İnsan doğayla ayrımını algıladığı andan itibaren algısıyla algıladığı arasında bir bağın olduğunu sezer. İlk elden duyusal bilinç düzeyinde de olsa bunun nedenlerini, gördüklerinin gerisinde neyin var olduğunun arayışına da başlamış olur. Algının kendisi bir üçlemenin birliğidir: algılanan, algılayan ve algı. Algı, şiddeti ve biçimi ne olusa olsun daha ilkel düzeyde de olsa akla bir uyarı, baskı yapar. ...Devamı.»
|
| Tüm Yazarlar |
|