![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
|
|
Edebiyat Notları, Mart - Nisan
Edebiyat Notları, Ocak- Şubat
...Devamı.» Edebiyat Notları, Kasım - Aralık
Edebiyat Notları, Eylül - Ekim
Edebiyat Notları, Temmuz – Ağustos
Edebiyat Takviminden Notlar; Mayıs – Haziran *
...Devamı.» Edebiyat Takviminden Notlar; Mart- Nisan
Edebiyat Takviminden Notlar; Ocak – Şubat
Edebiyat Takviminden (*) Notlar; Kasım – Aralık
Edebiyata ve yaşama dair | Takvimden yola çıkan notlar, Mayıs - Haziran
Edebiyata ve yaşama dair Takvimden yola çıkan notlar, Mart – Nisan
2016 Edebiyat Takviminde(*) yer alan bilgilerin ve alıntıların çağrıştırdığı yazıları sürdürüyorum. 2 Mart 2000’de Pendik Kaymakamlığı, Nobel ödüllü İtalyan yazar Dario Fo’nun Kabin Oyunları (aslı Kadın Oyunları) adlı tek kişilik tiyatro oyununun sahnelenmesine, erkekleri tecavüze kışkırttığı gerekçesiyle izin vermemiş. ...Devamı.»Mutluluk üzerine birkaç not daha
Bu sabah bir yayınevinden eposta geldi. Reklam. Göz gezdiriyorum, Sağlık ve Mutluluk Haftası diyor başlığında. İçeriği sağlık ve mutluluk olan kitaplarda bu hafta yüzde 10 indirim varmış. Günlük yaşamla baş etmenin adım adım yollarından; size sürekli başarısızsın, tembelsin, çirkinsin diyen kötücül iç sesinizi bastırmanın yollarına değin bir dolu kitap. Bir de, mutluluk sağlıktır diyerek, sağlıklı beslenme önerileri sunanlar. ...Devamı.»Mutluluğun küçük ve büyük halleri
Önce sorayım: Mutluluğu küçük şeylerde bulmalıyız cümlesi sizce de gereğinden fazla söylenmedi mi? Hayatın doğumdan ölüme değin sürüp giden bir mutluluklar zinciri olmadığını herkes biliyor; kimse her an mutluluk içinde gülümseyerek dolaşmayı beklemiyor. Sürekli mutluluk olası değil, küçük mutluluklarla yaşadığımızı biliyoruz. Öyleyse? Aslında burada söylenmek istenen, bunu biliyor fakat unutuyor olduğumuz gerçeği tabii ki. ...Devamı.»Kağıttan evler
Göz alıcı, özendirici resimleriyle, bir ev dekorasyonu ve bahçe dergisi var elimde. Küf yeşiline boyanmış duvarlar. Yumuşacık olduğu belli olan, kemik rengi kocaman bir kanape. Kırmızılı sarılı, geometrik desenli minik bir battaniye atılmış üzerine. Hani şu, uzanınca üstünüze çekivereceğiniz küçük, örtü gibi battaniyeler var ya, onlardan. ...Devamı.»Gözlerinden öperim canım
Ünlü yazarların, şairlerin sevdiklerine yazdıkları mektupları okumak, yalnızca onlara ait, saklı bir dünyaya giriyor olduğumuz duygusunu da yanında getiriyor. Elbette izin alarak giriyoruz bu dünyaya. İşte mektuplar. Kitap olmuş, elimizde. Yine de, bütün bunlar o iki kişinin arasında kalsaydı daha iyi olurdu gibi bir his... Kendimizi orada fazla hissetmek... İkisinin birlikte soludukları hava bizi niye ilgilendirsin ki? Ama ilgilendiriyor. Tanık olmalı mıyız mahreme? ...Devamı.»Bir elmayla bir profesörün serüveni
Bir eğitim videosu seyretmiştim bir süre önce. Konuyu anlatan profesör elindeki elmayı gösteriyor ve soruyordu. “Ne dersiniz, sizce bu elma benim vücudumun bir parçası mı, değil mi?” Çok büyük çoğunluk “Hayır değil.” diyordu, “Elma ayrı bir varlık.” ...Devamı.»Bursa’nın yalnız ve çaresiz tramvayı
Tramvay Osmangazi’den Çarşamba-Merinos’a geliyor. Ardından Stadyum, sonra Altıparmak. Çatalfırın, Timurtaşpaşa, Ulucami, Heykel... Yine Osmangazi. Bir daha Çarşamba-Merinos. Stadyum. Altıparmak. Yeniden... Kaçışı yok. Dönecek dolaşacak. Bu bir çaresiz tramvay, bir yalnız tramvay. İpekböceği adını vermişler bu küçük tramvaya. Yepyeni, gencecik bir tramvay İpekböceği. Ama bir şey var onda... Sanki vaktinden önce yaşlanmışlık gibi, hüzün gibi. ...Devamı.»Devlet hastanelerinin dili kırbaçlı zalimleri, refakatçiler ve meraklı oda komşuları
Türkiye’de bir hastane. Devlet hastanesi. Her odada bir başka keder. Her yatakta ezilmiş, sönmüş bir kadın ya da erkek. Her yatağın yanında bir koltuk, her koltukta bir refakatçi. Refakatçi sözcüğünün yalnızca hasta yanında kalan, ona bakan, yardımcı olan kişi anlamına geldiği yer burası. Refakatçi olmazsa olmaz, çünkü hastanın her türlü bakımını hemşirelerin üstlenmesini bekleyemezsiniz. Elbette onlar öyle saati gelince ilaç falan veremezler. Hasta bakıcılarınınsa, adı bunu yapacaklarını söyler ama canım nasıl yetişsinler ki her işe. ...Devamı.»Galata Kulesi ve Paris’in çatıları birbirine benzer
Sidney hava limanında dağıtılan Qantas dergisinin dört, beş ay önce Türkiye’den dönerken aldığım sayısında İstanbul vardı. Galata Kulesi’nin ve çevresinin karşıdaki bir yapıdan çekilmiş fotoğrafına bakarken Avrupa kentlerinin klasikleşmiş görüntülerini içeren fotoğraflar geldi aklıma. Paris binalarının çatıları, üzerinde bisikletlerle bir Amsterdam köprüsü ya da Portofino’nun rengarenk evleri... Paris’in çatılarına bakıyormuş gibi baktım Galata Kulesi’nin resmine, ilkin bir yabancı gibi, sonra da defalarca gördüğüm bir yer olduğunu bilerek. ...Devamı.»Uykusuz sokaklardaki giz
Sidney Adalet ve Polis müzesinde Gölgelerin Şehri fotoğraf sergisini geziyorum. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arasındaki zor yıllar. Sidney’in sert, soğuk, zorba ve yoksul yanı... İki yanında ağaçlarla uzayıp giden geniş ve bakımlı sokaklar yok bu resimlerde. Pırıltılar saçan avizeleriyle büyük ve zengin köşkler ya da kapısının önüne birkaç çiçek ekilmiş mutlu görünümlü alçak gönüllü minik evler yok. Şehrin şiddet dolu, suç dolu mahalleleri bunlar. ...Devamı.»
|
| Tüm Yazarlar |
|
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |