A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Kağıttan evler

Kategori Kategori: Günün içinden notlar | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Saba Öymen | 06 Mayıs 2015 11:37:29

Göz alıcı, özendirici resimleriyle, bir ev dekorasyonu ve bahçe dergisi var elimde. Küf yeşiline boyanmış duvarlar. Yumuşacık olduğu belli olan, kemik rengi kocaman bir kanape. Kırmızılı sarılı, geometrik desenli minik bir battaniye atılmış üzerine. Hani şu, uzanınca üstünüze çekivereceğiniz küçük, örtü gibi battaniyeler var ya, onlardan.

Duvarlardaki resimler uyuma dikkat edilerek özenle sıralanmış. Büyüklerin arasına birkaç küçük resim serpiştirilerek. İri ahşap sehpada biri devrilmiş, öteki ayakta duran iki minik robot, bir oyuncak tavşan. Evin çocukları az önce buradaymış, oyunlar oynamışlar gibi. Belki şimdi ikindi kahvaltısı için mutfaktalar ya da bahçeye çıktılar... Resme bakanlara böyle düşündürtmek için, buna benzer şeyler düşündürtmek için kurulmuş bir sahne.

Bir başka resimde mutfak tezgahı. Üzerinde ‘Bread’ yazan açık mavi, köy tipi çinko kutu. Yanında tasarımcı ürünü olduğu belli olan ilginç biçimli kabın içinde tahta kaşıklar, merdane, kek çırpıcı. Mutfak masasında fırından yeni çıkmış gibi görünen bir kek, birkaç şirin pasta tabağı, üç dört çay fincanı. Birazdan oturulup kek yenilecek, çay içilecek gibi... Resmin en uzak köşesinde, bir kadın küçük bir çocuğu havaya kaldırmış. Çocuk neşeyle gülüyor. Yüzleri tam seçilemiyor. Fotoğrafın öteki net öğeleri yanında, onlar rüzgarla savrulmuş gibi hareket halindeler.

Resimler arasına yerleştirilmiş yazının başlığı, İçerdeki Hikaye. Başlığın altında soruyor. “Burada kim yaşıyor?” Yanıt:  “Samantha, 39, çocuk giysileri tasarımcısı, Andrew, 44, avukat, çocukları Dylan, 14, Grace, 9, Nina, 3 ve Terrier cinsi köpekleri Piper.”

Hem rahat hem şık, rengarenk, kimi klasik, kimi modern, kimi antika havalı evler, salonlar, oturma odaları, mutfaklar... Çiçekler içinde, yemyeşil düzgün bahçeler... Bakıp da beğenmemek, özenmemek olası değil. Biz de bu evlerde, buna benzer evlerde yaşamak istiyoruz. Yaşam oralarda farklı ve daha mı güzel? Beynimiz hayır diyor, yaşamın iyi ya da kötü sürprizleri içinde yaşadığımız eve göre değişmez. Ona inanmıyoruz. Hep birlikte bu evleri, bu bahçeleri istiyor, yaşamımızın değişeceğine, hatta bizim de değişeceğimize  inanmak istiyoruz.  

Onun için bu kadar çok satıyor bu dergiler. Kitapçıların, gazetecilerin rafları onlarla dolu.

Elimdeki dergide, biraz önce sözünü ettiğim türden pek çok yazı var. Yalnızca bu sayısında değil, daha önce satın aldığım ya da orada burada baktığım her sayıda var.

Bir başka sayfada, bir başka hikayede yine soruyor: “Burada kim yaşıyor?” ve yanıtlıyor. “Julie, ev hanımı ve anne, kocası Paul, bir şirkette direktör, çocukları Jack, 6, Oliver, 4, Spaniel cinsi köpekleri Darcey ve kedileri Candy.” Yine salon, koltuklar, duvarlarda resimler... Yatak odaları... Resimlerden birinde renkli yatak örtüsü ve perdeleriyle evin büyük oğlu Jack’in odası, yerlerde oyuncaklar. Yine aynı his. Burada yaşanıyor hissi.

Bütün bunların pazarlamanın yolları olduğunun, bu işleri meslek edinmiş kişilerce kafa yorulmuş ve geliştirilmiş  yöntemler olduğunun farkında mıyız? Pazarlama yöntemleri zamanın gereksinimine göre değişiyor, son yıllarda kullandıkları yöntemlerden biri de bu. Toplumun içinden dikkatle seçilmiş kişiler ve yaşamdan dikkatle seçilen ayrıntılar kullanılarak oluşturulmuş tiyatro sahneleri. Pırıl pırıl sayfalarda harika görünen bütün bu ev ve mutfak eşyalarını, süsleri satın alıp evimize getirirsek, yaşantımız bambaşka, çok daha güzel olacak duygusunu vermek amacıyla tasarlanmış fotoğraflar.

Dergilerde yer alanlar, orta kesimin üzerinde, rahat yaşama sahip kişiler. Çoğu zaman aydın değil ama eğitimli, bilgece donanımlı değil ama ince zevkli kişiler.

Saygın olarak kabul edilen mesleklerden birine sahip baba ve anne (anne kimi zaman ev kadını, ki bu da ailenin ekonomik durumunun iyiliğinin bir göstergesi), bir ya da birkaç çocuk, çoğu zaman köpek ya da kedi ya da her ikisi. Bazen çocuksuz bir çift. Kimi zaman yalnız yaşayan bir kadın. İş kadını ya da tasarımcı ya da halkla ilişkiler uzmanı (günün gözde mesleklerinden her hangi biri). Bazen üniversite öğrencisi kızı ya da oğluyla yaşayan bir kadın. Kimi zaman, seyrek olarak eşcinsel bir çift. Toplumu oluşturan bireylere, toplumdaki dağılımları ölçüsünde yer verilmesi  önemli elbette.

Dergideki ev sahiplerinden biri şöyle diyor: “Evi satın aldıktan sonra onarım ve yenileme için bir yıl bekledik ve ışığın iç mekana yansıyışını dört mevsim boyunca inceledik. Nerede nasıl değişiklikler yapacağımıza ondan sonra karar verdik. Bunu evini yenilemek isteyen herkese öneririm. ”

Şehrin ucuz semtindeki küçük evinde yaşayan ve maaş gününü güçlükle getiren biri, bu sözlere “Dalga mı geçiyorsun sen?” diye tepki gösterse haksız olmaz ama ne tuhaf ki, onlar da dergilerdeki hayatlara yetişebildikleri ölçüde yetişme peşindeler çoğunlukla. Bir gün son çizgiye ulaşabilmek ve yarışı kazanmak düşünden vaz geçmek kolay değil. Biraz arkadan ama hep koşacaklar, yarıştan çekilmek hiç akıllarına gelmeyecek.

Uğraşmaya vakti ya da enerjisi olmayanlar için, reçete de veriliyor dergilerde. Sayfanın alt kısmında “Bu görünümü nasıl elde edebilirsiniz?” başlığının altında, resimlerdeki ürünleri veya benzerlerini bulabileceğimiz mağazaların listesini sunuyor. Daha ne isteriz değil mi?

Peki, evimiz bu evlere benzeyince, yaşamımız tasasız ve keyifli, biz de varsıl, rahat ve güvenli mi olacağız?  Sorunlar bahçelere açılan kocaman pencerelerden, kapılardan uçup gidecek mi?  O kanapeyi ya da yemek takımını satın alıp, salonumuza yerleştirdikten sonra, sabahları uykusuz gözlerle işe gitmeye, akşamları koşturarak çocukları yuvadan almaya, aceleyle hazırlanan akşam yemeğinden sonra yorgun ve perişan bir kenara çökmeye ve ertesi gün bütün bunları yinelemeye devam etmeyecek miyiz?  Hem de, yenilenen evlerle, yenilenen mobilyalarla, yenilenen halılar, süs eşyaları ve mutfak aletleriyle baş edebilmek için fazlasıyla.

Peki ama, estetik (güzelduyusal) diye bir şey var. Güzel nedir? Evimizin güzel olmasını istemez miyiz? Baktığımızda haz aldığımız nesnelerle çevrelenmek... Sabah uyandığımızda gözlerimizi sevdiğimiz bir rengin hoş bir tonunda boyanmış duvarda, o duvarın üzerindeki, bize güzel duygular tattıran bir resimde gezdirmek... Parmaklarımızın,  battaniyenin renkli yumuşaklığına keyifle dokunması... Bunları istemek ve gerçekleştirmek yanlış değil fakat bunun sonsuz bir tüketim deliliği haline gelmemesi için hatırlamamız gereken birkaç şey var.

1 – Her yeni eşya gibi, yeni alınan antika görünümlü sehpanın ya da koltuk takımının, eve ilk geldiğinde verdiği haz yalnızca kısa süreli ve bu sehpaya ya da koltuklara sahip de olsak biz aynı kişileriz, yaşantımız aynı. Mutlaka bizim olsun istediğimiz o şık büfe, bıcır bıcır desenli yatak örtüsü, porselen fincan takımı, satın alındıktan bir hafta, on gün ya da bir ay sonra, ‘özel’ oluşunu yitirecek, evdeki öteki eşyalardan farkı kalmayacak. Hatta düşlerimizin evi, arabası için bile aynı şey geçerli. Yenilerini görüp, bu kez de onların peşinden koşmayı sürdüreceğiz.


2 – Rahat ve güzel bir ev istiyoruz fakat ‘güzel’i algılayışımız, bize sunulanlara bağlı olarak sürekli değişiyor. Biz, bazen yavaş yavaş, bazen hızla değiştirilerek bize sunulanların arasından seçim yapıyoruz yalnızca. Bireylerin seçimi, topluma sunulanların ne olduğunu etkiliyorsa da, çoğu zaman sunulanların dışına çıkıp, kendimiz için güzel olanı benimsememiz ve ona bağlı kalmamız olası değil. Salondaki oturma takımlarının antika görünümlü mü, modern mi oldukları, yerdeki halının klasik mi, geometrik desenli mi olduğu, perdelerin biçimi elbette bizim seçimimiz ve bir ölçüde kim olduğumuzu, bir ölçüde de kim olmak istediğimizi söylüyor. Fakat, klasik ya da modern, antika ya da kırsal, durmadan yeni ürünler sunuluyor bize. ‘Güzel’ olan her zaman için bunlardan biri olmak zorunda.  

Yazının başında, kanapenin üzerindeki renkli, küçük battaniyeden söz etmiştim. ‘Throw’ sözcüğünü İngilizceden almışlar ve Türkçede aynen kullanmaya başlamışlar. Google’da ‘throw’ sözcüğünün geçtiği Türkçe sayfalardan birindeki başlık çok şey anlatıyor: Throw Kullanmanın Yolları. Anlaşılan, throw nedir ve nasıl kullanılır bilmesek de, mutlaka öğrenmemiz ve en azından bir tane edinmemiz gerekiyor.  Çünkü zaman throw zamanı. (!) Ne demek istediğimi biliyorsunuz değil mi?

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 2 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü
DEVLET-ULUSTAN FEDERASYONA, ekitap
Dünyada altın madenciliği nasıl yapılıyor, kazalar ne kadar yaygın?
Afganistan: Aktivistlerden kadınlar için online dergi

AB, Türkiye'ye verdiği mülteci fonunun nasıl harcandığını öğrenemiyor.
Avustralya Dışişleri Bakanı Wong: Filistin'i tanımaya hazırız.
İngiltere'de polis, silah ruhsatı almak isteyenlerin eşleriyle de mülakat yapmaya başladı.
Beterin beteri var!
Sağ popülistler ilk kez AB Parlamentosu'nun kontrolünü ele geçirebilir…

Yoksulluk sınırı bir yılda 24 bin TL arttı.
Türkiye son 20 yılda faize 563 milyar dolar ödedi
Uber Avustralya'da taksi şoförlerine 178 milyon ABD dolar tazminat ödeyecek
Çin 2024 ekonomi hedeflerini açıkladı
Almanya'daki Türk doktor sayısı 2 bin 600'ü geçti

Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.
Franz Kolschitzky: Viyana Kuşatması'ndan Kalan Kahveleri Değerlendiren Girişimci
Kış güneşi arayan Britanyalıların adresi Türkiye

Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL
REMZİ RAŞA’YI ANMAK İÇİN

KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI
TARİHSEL KİŞİLİK
TARİHSEL İNSAN
SÜREÇ VE TARİHSEL ÖZNE

'Yeşil İslam' Endonezya'yı iklim çöküşünden kurtarabilir mi?
İsviçreli kadınlar AİHM'de görülen iklim değişikliği davasında zafer kazandı.
Yorgun dünya artık yavaş dönüyor
Avustralya’daki dev yosun ormanlarını yapay zekâ koruyor
2023'te sıcaklık rekoru kırıldı

Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar
Sanal Gerçeklik, Artırılmış Gerçeklik , Metaverse, Sanal Uzay Nedir?

Beynine çip takılan kişinin düşünceleri 25 dakika boyunca okundu.
14 Mart Pi Günü, Günün Kutlu Olsun Pi !
Tüm canlılar için en ideal sıcak
Avustralya’da 350 kişinin konuştuğu yeni bir dil gelişti
İnsanlık için küçük ama Türkiye için çok büyük bir adım

2023'te 282 milyon insan açlık yaşadı.
Servet dağılımı adaletsizliği: Türkiye'de %1’lik kesim servetin %40’ını alıyor
BM Raporu: İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısında soykırım suçu iddiası
Doğurganlık oranında 'büyük düşüş': Ülkelerin % 97'sinde nüfusun azalması bekleniyor
Dünya Mutluluk Raporu yayınlandı: Avusturalya listenin 10., Türkiye 98. sırasında yer aldı.

GEÇİTKALE'DEN GELİYORDU...
GENÇ BİR YAZARA BİRKAÇ TAVSİYE
DEĞİŞİYOR, YOKSULLAŞIYOR
“KİRAZ ZAMANI” SERÇELER, KİRAZ AĞACIMIZ, RAZZİA
Enflasyon Rehberi

UCUZ ET
Hesap
---İST
SANDIK
TAKSİ DURAĞI

İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi
Dünyanın İlk Destan Kahramanı: Gılgamış


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git