|
Olmak mı görünmek mi? Kategori: Felsefe | 0 Yorum | 112128 Okunma Hiç kimse bir diğerinin kendisini nasıl gördüğünü ve neler hissettiğini tam olarak bilemez. Diğer yandan hiç kimse kendini başkasına tam olarak anlatamaz. Bu, her insanın Tek (biricik) oluşunun, bu bilinir-bilinmez durumun onun doğasına ait olduğunun belirtisidir. ...Devamı.» Yüzeyde dağılmak | SEDAT’a Kategori: Felsefe | 1 Yorum | 110646 Okunma Bilmeye yönelik sorular nesne ve olaylar hakkında olur. Bu alanda her yanıt yeni sorular doğurur. Böylece bilgi birikimi giderek dallanıp yayılır. Bilinç bu yolla bir yandan daralmış anlamda uzmanlaşır, bir yandan da içine kapanıp bütünlükle olan organik bağını unutabilir. Anlama bir yanıyla uzmanlıkların ve dağılıp yayılmış bilgilerin içsel bağını kavramaktır. Bunların yoluyla ve bunların üzerinde ise yaşama anlam katma-anlam bulma sorunu karşımıza çıkar. ...Devamı.» Bilmeye açık kalmak Kategori: Felsefe | 0 Yorum | 80534 Okunma Ben bilinci insanın ayrıcalığıdır. Başka hiçbir varlığın böyle bir farkındalığı yoktur. Bu ayrıcalık bir o ölçüde de bize sıkıntı yaratır. Ne zaman "Ben" desek aynı anda "Ben Olmayan"ı da koymuş oluruz. Böylece "ben"in mutlaklığı ile "ben olmayanın" değişkenliği arasındaki karşıtlığa dayalı ilişkilerin doğurduğu sorunlarla yüz yüze gelmekten kurtulamayız. Bu sorunlu süreç bizlerde pek çok ruhsal sıkıntının, arayışın, umut ve korkunun da yaşamımıza sinmesine yol açar. ...Devamı.» Erdem, Ahlak, Adalet gibi Neşeli şeyler... 3 Kategori: Felsefe | 0 Yorum | 97089 Okunma Atinalı komutan Themistokles, Sparta, Atina, Korin ve diğer Yunan şehir devletlerinin donanmalarından oluşan ittifak gücünün başında, Perslere karşı büyük bir zafer kazanır. Buradan aldığı güçle, Atinalılara devletin refahı için bir planı daha olduğunu söyler. Ama bunun meclise gizlice sunulması gerekmektedir. Planı, müttefikleri olan Sparta`nın donanmasını gizlice kundaklayarak onlara büyük bir darbe indirmek, böylece Atina devletinin güclü konumunu sağlamlaştırmaktır. ...Devamı.» Erdem, Ahlak, Adalet gibi şeyler... 2 Kategori: Felsefe | 0 Yorum | 97314 Okunma Günümüzde artık kimse erdemden söz etmiyor. Tüm davranışlarımızı, insanlık onuru demek olan erdemlilik süzgecinden geçirmek yerine, din adamları ile devlet adamlarının buyruklarına, sermaye ile medyanın yönlendirip kızıştırdığı elde etme, tüketme hırsına kitledik. Cicero'nun erdemin ne olduğunu irdeleyen görüşleri belki bize kendimize dönüp, silkinip akıl ve vicdanımıza bakma arzusu uyandırabilir. ...Devamı.» Erdem, Ahlak, Adalet gibi şeyler... 1 Kategori: Felsefe | 0 Yorum | 116726 Okunma Ahlaki doğruluğun gücü, yarar görüntüsünü karanlıkta bırakacak kadar büyük müdür sizce? Cicero'ya göre öyle. Kendi çağında, Roma cumhuriyetinin yıkılıp tiranlığa dönüşmesine tanık olmuş. Cumhuriyete ödünsüz bağlı bir devlet adamı, düşünür, avukat ve politik kuramcı Cicero. Elinden ya da daha doğrusu dilinden geleni yapmış ama cumhuriyetten diktatörlüğe dönüşüme engel olamamış. Sonunda, her muhalifin başına gelen onun da başına gelmiş. Devlet yönetiminden uzaklaştırılmış, Roma'dan sürülmüş. Gün gelmiş, ortadan kaldırılması gerekmiş, öldürülmüş. ...Devamı.» Yetinmezlik - Çatışkı - Modernlik Kategori: Felsefe | 1 Yorum | 91938 Okunma Yetinmezlik, huzursuz ve gergin bir yaşama açılan kapıdır. Bu duygu, insanın olduğu haliyle kendisiyle barışık olamamasından, kendisini olduğu gibi kabul edememesinden doğar. Yetersizlik doğal gereksinimlerin karşılanamaması halidir. Herhangi bir insani gereksinimimizi karşılamaya ya da üstlendiğimiz bir sorumluluğu yerine getirmeye güç yetiremeyebiliriz; bu yetersizliktir. Yetinmezlik bundan farklı: Yetinmezlik; varolanla doyum bulamamak, hep olması gerekene odaklanmaktır. ...Devamı.» Suyu arıtmak Kategori: Felsefe | 0 Yorum | 73988 Okunma "Doğruluk egemenlik sürsün, yasalar çiğnenmesin, bilgeler yoksul diğerleri varsıl olsun, ama dürüstçe." Diye yakarırmış tapınağa girince Kapodokyalı bilge Balinus, bundan iki bin yıl önce. Hem toplum yaşamımızdan hem de birer birey olarak toplumla ilişkilerimizden çıktı gitti, çok temel, olmazsa olmaz bir erdem. Dürüstlük! ...Devamı.» İnsan kendine yük - Kendine dost Kategori: Felsefe | 2 Yorum | 89866 Okunma Hata yapmayı göze alamayan kendine güven oluşturamaz, kaybetmeyi kabullenemeyen kendini bulamaz. 'Hata yapmak' ve 'kaybetmek' yaşamın can suyu, her insan her zaman bu deneyimi yaşamakla yüz yüzedir. Mademki "Allah her an bir şendedir"; yani varoluş halden hale geçip kesintisizce dönüşüp kendinden kendini doğurup durmaktadır, İnsan da bu akışın içindedir. Üstelik hem nesne hem de özne olarak... Özgür irade sahibi; "emaneti kabul" etmiş bir sorumlu, kendi hesabını kendi görmek zorunda, içinde yaşadığı dünyaya karşı da görevleri bulunan özne olarak. ...Devamı.» "O'yu BU YAPMAK" Kategori: Felsefe | 1 Yorum | 89648 Okunma Yaşam eğimli bir yüzeyde mekan tutmaya benzer. Bu eğimli yüzeyde sabit bir noktada durmak mümkün olmaz; insan ya aşağı yuvarlanmak, ya da yukarı tırmanmak zorundadır. Aşağısı; içgüdülerimiz, doğal arzularımız, alışkanlıklarımız vb. güçlerin çekim alanıdır. Bunlar kendiliğinden devinirler. İnsanın bu yönde hareketlenmesi için emek sarf etmesine gerek yoktur; özel bir yetenek, zeka keskinliği gibi şeylerde gerekmez. Çünkü bu güçler bizde verili olarak bulunurlar ve günlük yaşamın sıradanlığı içinde bilincimizin gözeneklerinden içimize sızıverirler. ...Devamı.» Yürüyen kabir; Kibir Kategori: Felsefe | 2 Yorum | 94790 Okunma Cennetten kovulma miti biz insanların hiç eskimeyen ve eskimeyecek olan varoluş öyküsüdür. İçinden bal, şarap, su ve süt ırmaklarının aktığı, ölümsüz yaşamın olduğu; deyim yerindeyse yan gelip yattığı bir bahçeden kovulmasının sembolik anlatımıdır. Anlatılan ana rahmidir. Her insan bu karanlık dünyada her şeyden habersiz yaşayıp giderken günü geldiğinde oradan çıkacaktır - (kovulacaktır.) ...Devamı.» Eve Dönüş Kategori: Felsefe | 1 Yorum | 82088 Okunma Varlığın tanımlanamamazlık aralıklarını sunacak cesarette yurtsuz görüntüler, dokunulması güç, her gün daha da güçlü hale gelen ordularıyla odak noktasına doğru ilerliyorlar. Neresi burası? (Ruhun sınırlarını açığa çıkarmakta dayanakları yıkılmış olan can-sahası) Bizi herşeyin önce olumsuzlanıp sonra nötrleştiği bir bölgeye götürüyor işaretler, sessiz ve keşfedilmemiş bomboş bir alana. Burada her durum kendi oluşunu yansıtacak kadar gerçek. ...Devamı.» Üçlemenin Döngüsü Kategori: Felsefe | 1 Yorum | 83637 Okunma Olgular ve olaylar tanımlanır, ama insan tanınır. Tanımlamak muhatabı bir nesne haline getirir, tanımak ise özne kılar... Tanımlamak yöntem ve formalite oluşturup işlevli kılmayı ve onu kullanmayı gerektirir. Tanımaksa anlayışla olur, anlayış geliştirir ve iletişim doğurur; birincisi insan-nesne ilişki alanına ait, ikincisi ise insan - insan ilişki alanına. Ve insan ilişkilerinde, eğer sonsuza açılan iki kapı olarak bakarsak; bu iki uç arasında gezinip dururuz. ...Devamı.» İnsanlığımıza Emanet Kategori: Felsefe | 3 Yorum | 72838 Okunma Bazan bir şey okursun içinde bir yere değer, bir sızı yaratır. Yaşanmış, acı çekilmiş, ders alınmıştır, yara kabuk bile bağlamıştır. İşte tam da o kabuğa değer sözler. Sözler değince, biliriz ince değer. Yüreği arı sokmasıdır sözlerin değmesi, aynı sızı içten titreten. ...Devamı.» Kıskançlık çanları çalınca Kategori: Felsefe | 2 Yorum | 82627 Okunma Dahi müzisyen ve besteci Wolfgang Amadeus Mozart (1756 - 1791) ölüm döşeğindeyken 'Requiem' adlı bestesini tamamlamak üzereydi. O an tek isteği bu büyük doğumu gercekleştirebilmekti. Zaten ona göre başarı, dünyaya kendini yeniden ve yeniden doğurmak değil miydi? Mozart'ın başarısı kimilerini hayran bırakmış kimilerine ise yoğun kıskançlık krizleri yaşatmıştır. ...Devamı.» `Ben'de olan `sen'de de Kategori: Felsefe | 1 Yorum | 68280 Okunma Hayat... hiçbir yere gitmeyen bir sabah yürüyüşüdür (OSHO).... Kendi içimizde ne kadar derine inebilirsek o denli azaldığımızı görürüz: Bilincimizle varlığın hangi katmanına sızarsak sızalım orada donuk varlıkları değil, sadece "oluşları", "olmakta olanı" izleriz. Bu sınırsız 'yaratıcı-oluş' sürecinde kendimizin sadece bir geçit, "evrensel bir ortam", her şeyin üzerinde kalan bir "Tanık" olduğumuzu deneyimleriz. ...Devamı.» Sıfır hali... Kategori: Felsefe | 1 Yorum | 72250 Okunma "Şimdi her şey sessiz! Okyanus solgun ve parıltılı; tek bir söz bile edemiyor... Gökyüzü sonsuz akşamını kırmızılarıyla, sarılarıyla, yeşilleriyle sunuyor; tek bir söz bile edemiyor... En yalnız olduğumuz yere dokunurmuşçasına denize dökülen küçük taşlar, büyük taşlar ve zincirler; tek bir söz bile edemiyor... Bu iletişimin muazzam olanaksızlığı... korkutucu ve güzel." (F. W. Nietzcshe) ...Devamı.» Yük ve BoşlukKategori: Felsefe | 2 Yorum | 75210 Okunma11 Temmuz 2011 14:01:10 Ben daha seninle dolmadığımdan kendime henüz bir yüküm- Augustınus. Yaşam standardımızı yükseltmek, varolanı koruyabilmek için mücadele sırtımızda bir yüktür. Bu yükten yorulur, kimi zaman kurtulmak isteriz, ama oflaya puflaya bu yükü taşımaya devam ederiz. Sık sık yakındığımız, üstümüzden atıp kurtulmak istediğimiz "geçim" odaklı bu yük, aslında altında ezilip kahrolacağımız çok daha ağır başka bir yükü hissetmemizi azaltır. ...Devamı.» Şimdiki zamanda yaşamak Kategori: Felsefe | 2 Yorum | 82866 Okunma Son zamanlarda üzerinde düşünmeden edemediğim bir konu bu, ve kaçınılmaz olarak da kendimi sorguluyorum: Şimdiki zamanda mıyım? Hafızayı geçmişin depolandığı, işlendiği bir zihinsel süreç olarak betimlersek eğer, hafızanın aynı zamanda bağımlı olduğumuzu zannettiğimiz kültürel ve sosyal normları, şartlanmışlıkları, kollektif değerleri de ısrarla kapsadığını ve taşıdığını görürüz. Bazen olduğu gibiliği ile bazen de çarpıtılmış bir halde bambaşka bir biçimde biricik gerçekliğimizi depolarız orada. ...Devamı.» Masumsan Aynasın Kategori: Felsefe | 2 Yorum | 62073 Okunma Nesneler ve olaylar dışımızda, imgeler ve duyumsamalar içimizdedir. Başlangıçta bunlar tam bir uyum halinde bulunurlar, ama örtük olarak. Bu durum özdeşlik halidir, masumdur, saftır, doğaldır, ama kördür: Kördür çünkü fark yoktur, yani farkındalık ve bilinç yoktur. Varoluş farka, yani ayrıma gelmek zorundadır. Ayrımın olduğu yerde ise gerilim, çatışkı, akan bir süreç ve dönüşüm vardır. ...Devamı.»
|
| Tüm Yazarlar |
|