A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Erdem, Ahlak, Adalet gibi şeyler... 2

Kategori Kategori: Felsefe | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Deniz Günal | 25 Ağustos 2013 12:32:41

Günümüzde artık kimse erdemden söz etmiyor. Tüm davranışlarımızı, insanlık onuru demek olan erdemlilik süzgecinden geçirmek yerine, din adamları ile devlet adamlarının buyruklarına, sermaye ile medyanın yönlendirip kızıştırdığı elde etme, tüketme hırsına kitledik. Cicero'nun erdemin ne olduğunu irdeleyen görüşleri belki bize kendimize dönüp, silkinip akıl ve vicdanımıza bakma arzusu uyandırabilir.


İKİNCİ KİTAP


“Bilgi uğraşından yoksun olan insan, yeryüzünde neyin övgüye değer olduğunu da bilemez.”

Cicero, ikinci kitapta, yükümlülük türlerini ve bu bağlamda neyin yararlı neyin yararsız, yararlı olanlar içinde de nelerin en yararlı olduğunu anlatır. Ama önce bilgeliğin ne olduğundan, bilgeliğin öneminden sözeder. 
 
5 “Bilgelik, eski filozofların yaptığı tanıma göre, tanrısal ve insani herşeyin ve hatta onları idare eden nedenlerin bilgisidir.” 
 
“Bilgi uğraşından yoksun olan insan, yeryüzünde neyin övgüye değer olduğunu da bilemez.”
 
“Aradığımız tutarlılık ya da erdem diyelim, bunlara erişebilmemizin tek yolu yine  yalnızca bilgeliktir.”
 
Cicero, bilgelik yolunda kendi tutumunu açıklarken ilginç bir soru soruyor.
 
7 “Başkalarının bazı şeylerin kesin olduğunu, bazı şeylerin ise kesin olmadığını söylemesi gibi, bizler de böyle düşünenlere karşı çıkarak, bazı şeylerin olası olduğunu, bazı şeylerinse olası olmadığını söylüyoruz. O halde olası görünen şeyleri, kabul etmekten, ve tersini yadsımaktan dolayısıyla bilgelikten çok uzak olan, savunma kibrinden ve düşüncesizliğinden bizleri alıkoyacak olan nedir?”
 
Bu soruyu Academia adlı yapıtında açıkladığı için bu kitabında açıklamıyor bir daha Cicero. Ancak ne yazık ki bu kitap günümüze ulaşmamış.
 
Asıl konuya geçiyor. Açıklamış olduğu yükümlülüklerin kaynaklandığı beş ilkeyi yineliyor. Bunlardan ikisi onur ve ahlaki doğruluk; ikisi yaşamı kolaylaştıran dış etkenler, zenginlik ve güç; beşincisi ise, eğer ilk dört ilke arasında çelişkiler çıkacak olursa yapılacak olan doğru seçimle ile ilgili.
 
Cicero, yararlının ne olduğunu açıklamadan önce, zamanla yararlı ile ahlaken doğru olanın ayrıldığını ama bunun insanları ve toplumları yozlaştıran çok tehlikeli bir yaklaşım olduğunu belirtiyor.
 
İnsan yaşamını besleyen temel unsurlardan bazıları cansız, bazıları canlı, canlı olanlardan da bazıları akıllı diğerleri ise arılar, öküzler, atlar gibi akıl dışıdır, diyor. Cansız olanların, akıl dışı olanların tamamından elde edilen yararın yine insan emeği, çabası ile olanaklı olduğunu saptadıktan sonra, artık Cicero, insana en fazla yararı ya da zararı dokunanın  yine insanlar olduğunu belirtip, erdemin temeline, insanların gönlünü kazanma ve insanların  yararına adanmayı oturtuyor.
 
17- “ Dolayısıyla cansız nesnelerden elde edilen yararlar, hayvanların kullanımı ve idaresi zirai bilimlere atfedilse de, sonuçta insan varlığının ilerlemesi sadece yüce kişilerin bilgeliği ve erdemi ile olanaklıdır.”
 
 
Erdem
 
Günümüzde artık kimse erdemden söz etmiyor. Tüm davranışlarımızı, insanlık onuru demek olan erdemlilik süzgecinden geçirmek yerine, din adamları ile devlet adamlarının buyruklarına; sermaye ile medyanın yönlendirip kızıştırdığı elde etme, tüketme hırsına kitledik.  Cicero’nun erdemin ne olduğunu irdeleyen görüşleri belki bize kendimize dönüp, silkinip akıl ve vicdanımıza bakma arzusu uyandırabilir.
 
17- “Gerçekte erdemin üç özelliği olduğunu söyleyebiliriz.
 
İlki, her bir durumda neyin doğru ve gerçek olduğunu, ilişkilerini, neden ve sonuçlarını kavramaktır. 
 
İkincisi, arzuları dizginleyebilme ve güdüleri akla boyun eğdirebilme yeteneğidir.
 
Üçüncüsü, bir araya geldiğimiz insanlarla, ılımlı ve bilgili bir şekilde, onların da çabalarıyla doğanın gerektirdiği gereksinimlerin giderilmesi ve fazlasıyla doyurulmasıdır; bize uygunsuz bir şeyler sunulduğunda ise, o şeyleri yine aynı kişiler aracılığıyla üzerimizden atabilir ve bize zarar vermeye çalışan insanlara, adaletin ve insanlığın izin verdiği ölçüde büyük birer ceza olarak sunabiliriz.”
 
İnsanların desteğini elde etme ve tutma yeteneğini neden isteyebileceğimizi anlatıyor Cicero.
 
21- “İnsanlar başka bir insanı yüceltmek ve onurlandırmak istediğinde, bunu ya başka bir nedenden ötürü ona duydukları yakınlığın sonucu olan bir iyi niyetle;
ya karakterini dikkatle irdeledikleri o kişinin en iyi talihi hak ettiğini düşünerek onur duygusuyla; ya yine onun gücünden korktukları için; ya tam tersine, kralların veya popüler kişilerin cömert lütuflarında bulunması gibi bir beklentileri olduğu için yaparlar.
 
Bu sonuncusu, hem böyle bir destek alacaklar, hem de böyle bir destekten uzak durmaya çalışacaklar için en rezil ve en ahlaksız nedendir, zira erdemle elde edilmesi gereken bir şeyi parayla elde etmeye çalışmak kötü bir yoldur.” 
 
Cicero, kişinin kendi güvenliğini sağlamaya ve etkisini sürdürmeye sevgiden daha uygun, korkudan ise daha yabancı olan hiçbir şey yoktur, der. İnsanların öfkesine karşı orduların da direnemeyeceğini, hiç bir tiranın sonunun iyi olmadığının görüldüğünü söyler. 
 
“Baskı altına alınmış özgürlüğün ısırıkları, hiç tehlike ile karşılaşmamış özgürlüğün ısırıklarından daha sert olur.”
 
Korkunun, sürekli gücün sağlanmasında kötü bir yol olduğunu, iyilikseverliğin ise gücün sonsuza dek sadık koruyucusu olacağını belirtir. 
 
Sezar’ın cumhuriyetle yönetilen Roma’da önemli, güçlü, başarılı bir komutan, bir kahramanken nasıl bir diktatöre, tüm yetkileri, gücü elinde toplayarak, Roma’ya korku salmış bir tirana dönüştüğüne yakından tanıklık yapmış, cumhuriyeti korumak için Sezar’a tüm gücüyle karşı koymuş bir insandır Cicero. 
 
Der ki, “özgür bir ülkede yaşayan insanların, kendilerini korkutulacakları bir duruma düşürmelerinen daha çılgınca bir şey yoktur.” 
 
Cicero, korku, belirsizlik, şiddetin egemenlik sürdüğü Roma’da kendi vatandaşlarına uygulanan şiddetin büyüklüğünü gördükten sonra, müttefiklerine karşı yaptıkları haksızlıklara, zulümlere kimsenin şaşırmamaya başladığını, aslında cezalandırılması gerekenlerin kendileri yani Romalılar olduğunu söyler.
 
28-“ Zira birçoklarının suçlarından ötürü cezasız kalmasına izin vermeseydik, bir kişi bunca hakkı elde edemezdi. Malvarlığı çok az kişiye, şehvetli arzuları ise bir çok ahlaksıza miras olarak kaldı.” 
 
Burada söz edilen de, Sezar’dır elbette. Her ne kadar bu tiran öldürülmüş de olsa, Roma devletinden artık geriye kötü ve güçlü olanların cezayla karşılaşmadığı, ödül beklentileri içinde olduğu, korkunun egemenliğinde iç savaşın tohumlarının atıldığı bir düzen kalmıştır. 
 
Cicero der ki, “biz sevgi ve hoşgörüyü değil de korkuyu yeğleyince başımıza bu felaketler geldi”, ve “devletimizi sonsuza değin yitirdik.” 
 
Egemenlik, sevgi, saygı sağlamada korkunun gücünün ne kadar az, iyi niyetin gücünün ise ne yüce olduğunu özellikle diktatörlerin kanlı sonlarını örnek vererek  kanıtladıktan sonra o arzulanan sevginin, onur ve sadakat duygusuyla nasıl elde edileceğini incelemeye başlar.
 
Laelius adlı kitabında dostluk üzerinde yeterince durduğunu bu yüzden şöhrete değineceğini söyler. Şöhretin kazanılması için gereken üç koşulu açar: teveccüh, güven, değerli bulunma.
 
 
Teveccüh
Teveccühün, lütuflarla kazanıldığını belirtir. Hayırsever, cömert, adaletli, kibar, cana yakın kişilere halkın sevgi duyduğunu, özellikle doğruluk, dürüstlük erdemlerinin diğerleri arasında ışıldayarak doğal olarak dikkat çekeceğini söyler. Gerçekten de kendi çağımıza baktığımızda da, halkın gerçek sevgi ve saygısını kazanmış çok az kişi olduğunu ama bu insanların tamamının öncelikle doğruluk ve dürüstlükleri ile bilindiğini görüyorum. Aklıma ilk gelen ad yaşayanlar içinde 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer. Uluslarası, yaşayan kişiliklerden bir adın usuma yerleşmemiş olmasını acı buluyorum. Ne yazık, etki alanları, güçleri, adları tüm dünyada herkesçe iyi bilinen ABD başkanları, krallar, kraliçeler insanlığın vicdan yarası olarak anılacaklar. Terör örgütleri başları da zorbaların, insanlık düşmanlarının potasında yazılacak insanlık tarihine.
 
 
Güven
Cicero, güven duygusunun iki temel ilke üzerinde durduğunu söylüyor. Adalet, sadakat. Bu iki özelliğe sahip insanlara tamamen güvenileceğini, onların haksızlık yapacaklarından asla kuşku duyulmayacağını, ama bu özelliklerden en önemlisinin yine de adalet olduğunu söylüyor. Adaletli olma durumunu biraz daha açıyor. Adalet ile zeka ya da sağduyunun çok şey başaracağını, ancak sağduyu olmadan da adaletli olmanın bir ölçüde güven uyandırabileceğini, öte yandan adaletten yoksun bir zekanın insanlarda güvensizlik ve nefret yaratacağını açıklıyor.
 
 
Değerli bulunma
Şöhret elde etmenin üçüncü koşulu ise insanlar tarafından değerli bulunmak. Halkın kimleri değerli bulacağını da inceler Cicero. Alışılmamış iyi niteliklere, seçkin erdemlere sahip olanlar, özellikle de başkalarının kolay kolay karşı koyamayacağı hazlardan, onursuzluktan,  kötülüklerden uzak durabilen insanlar halk tarafından değerli bulunur.
 
Cicero, yaşam ve ölüm, zenginlik ve yoksulluk insanların karşı koyamayacağı ızdıraplara, beklentilere yol açar ama yaşadıkları şanslar ya da şanssızlıklar ne olursa olsun, her zaman ahlaklı olabilen, ızdıraplara olduğu gibi paraya, hazlara da küçümseyerek bakan kişiler halkın saygısını kazanır, der. Özellikle, paranın harekete geçiremeyeceği kişiler beğeni toplayacaktır. Ne dersiniz beğendiğiniz, saygı duyduğunuz insanlar arasında böyleleri var mı?
 
 
Gençler ve ün
Gençlerin nasıl ün sağlayacağını uzun uzun anlatır Cicero. Bu kitabı genç oğluna bir armağan olarak yazdığını unutmayalım.
 
Ruhsal uğraşları bedensel uğraşlardan daha önemli bulur. Gençlerin arasında da ağırbaşlı, alçakgönüllü, anne babasına saygılı, dostlarına karşı iyi niyetli, çalışkan, güzel konuşmayı bilen kişilerin beğeni toplayacağını söyler. Cömertlik ve hayırseverliğin nasıl olması gerektiğini açar. Ölçülü olmayı öğütler. Yardım gereksinim duyanlara, onları küçük düşürmeden ama kişinin kendisini de zora sokmadan yapılmalıdır. Parayla, armağanlarla, şaşa ile dost, ün kazanmayı rezilce bulur.
 
Cicero, kişinin her zaman herkese saygılı, hakkaniyetle, adaletle davranması gerektiğini söyler. Elbette yaşam kimi zaman zor seçenekler sunar. İşte kafaların karıştığı böyle durumlarda ölçü olarak tanınmış bir Romalı olan Themistokles’in davranışını örnek almak gerekir der.
 
71 – “ Kızını yoksul ama dürüst bir adamla mı, yoksa varsıl ama iyi anılmayan bir adamla mı evlendirmek isteyeceği sorulduğunda demiştir ki, ‘Ben parasız adamı, adamsız paraya yeğlerim.”
 
 
Devlet adamı nasıl olmalı
 
Köklü bir devlet kültürü olan Roma’da kendisi de bir devlet adamı olan Cicero, devlet yönetiminde bulunanların görevlerine nelere dikkat etmeleri, nasıl davranmaları gerektiğini de ayrıntılı bir şekilde irdeler.
 
75- “ Bir devlet yükümlülüğü ve görevi üstlenildiğinde en temel şey, o kişinin hiçbir koşulda en ufak bir çıkarcılık kuşkusu yaratmamasıdır.” Der.
 
77- “ Özellikle de yöneticiler ve kamu kurumlarını kontrol eden kişiler arasında hiçbir kötülük, açgözlülükten daha kusurlu değildir.”
 
İkinci kitabın son sayfalarında,  devlet görevlerinin nasıl kötüye kullanılarak yurttaşlar arasında eşitsizlik, huzursuzluk yaratıldığına, tarım yasalarını kaldırarak malvarlığının bir kesimden başka kesime aktarılmasını örnek olarak verir. Devletin başına geçenlerin görevleri arasında, yasalar ve mahkemeler yoluyla herkesin kendi malını koruyabilmesini sağlayabilmek, yoksul durumundan ötürü zayıf olanların baskı altına alınmasına engel olmak; her anlamda devletin güçlenmesi için elinden gelen yapmak vardır, bu atalarımız zamanında yapılmıştır, der.
 
Umarım, Yükümlülükler Üzerine adlı bu yapıtı kitapçılarda aramaya başlamışsınızdır. Gençlere ne güzel bir armağan olur, devlet görevlilerine, ticaretle uğraşan kişilere, imamlara...
 
Okurlar mı acaba!
 
 
 
***
 
Kaynaklar:
Yazıda kullanılan alıntılar aşağıdaki kaynaklardan alınmıştır. Alıntıların başındaki numaralar, türkçe, latince ve ingilizce kaynaklardaki bölümleri gösterir: 
  1. Yükümlülükler Üzerine, Cicero, Latince aslından çeviren: C. Cengiz Çevik (Türkiye İş Bankası – Kültür Yayınları)
  2. M. Tullius Cicero, De Officiis, Walter Miller, Ed. (internet bağlantısı: http://www.perseus.tufts.edu/hopper/text?doc=Perseus%3Atext%3A2007.01.0048%3Abook%3D1%3Asection%3D64)

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış




'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git