|
|
GERÇEK FELSEFEKategori: Felsefe | 0 Yorum | Yazan: Çoşkun Özdemir | 09 Nisan 2023 19:38:09 Var olan vardır. Ne soyut düşüncedir, ne de düşünceden soyutlanmış maddedir. Var olan olgudur. Olgu, bir kavramı olgusudur, ya da kavramın oluşudur. Felsefenin görevi işlevidir. İşlev ise, aynı konumdaki öteki öğelerin kendi aralarında ilişkilerde bütün içindeki katkısı ve onun bilincidir. Hegel’in çalışmaları bütünüyle düalizmin yenilmesine odaklanmıştır. Olguda düalizm yenilmiştir. Olgu tektir, ikililik değil. Yine de neredeyse bütün modern felsefe Hegel’i düalist olarak görür, sanki bütünü parçalamışta, düşünce kısmını ilke edinmiş, madde kısmını. ise yok saymış gibi. Hegel felsefeyi düalizmden kurtarmak için çabasının odak noktasına olgusaldaki birliği, kurgul olanı yerleştirmiştir.
“Var olanı kavramak felsefenin görevidir, çünkü var olan Ustur.” Hegel Bilen ile bilinenin, Düşüncenin nesne ile nesnenin düşünce ile kıyasının, ya da ölçümün yapılabilmesi için ölçülecek iki şeyin aynı cinsten olması gerekir. Öyle ki bu aynılık özsel olarak tam olmalıdır, ya da aynılıktan ziyade, aynı şeyin iki yerde duruşu gibi anlaşılmalıdır. Düşünce ile varlığın birbiri ile ölçülmelerini sağlayan düşüncenin varlığa mı çevrimidir, varlığın düşünceye mi? Hiç kuşkusuz ikisinin de birbirine. Zaten biri diğerine çevriliyorsa doğal olarak öteki de bu birisine çevrilecektir. Çevrilecek olan ölçecek olandan farklı bir şey değil onun kendisidir. Ne kadar tekrara edilirse edilsin anlaşılmakta zorlanılan şey; doğal şeylerin ve tinsel şeylerin tözlerinin aynı olduğunun, usun işletimi içinde, yeniden gözden kaçırılmasıdır. Düşünce ve varlığın tözlerinin aynı olması şu anlamdan başka bir biçimde düşünülmemelidir. Varlık denilen şey düşünsel kategorilerin ussal birliğidir, tıpkı nesnel düşüncenin de öyle olması gibi. Onda düşünce dışında bir töz; örneğin madde aramak beyhudedir, ham bir madde yoktur. Heyula yoktur. Bütün maddi formlar ham değil işlenmiştir, düşünce öğeleri ile biçim almışlardır. Öyleyse madde ve düşünce diye bir ayrım tuzağın başıdır ve böyle bir tuzağa yakalanmış bir düşünce özgürlüğünü yitirmiştir. “Felsefe, öte yandan, özsel olmayan belirlenimleri değil, ama özsel oldukları ölçüde belirlenimleri irdeler, onun öğesi ve içeriği soyut olan ya da edimsel olmayan değil, ama edimsel olan, kendi kendisini koyan ve kendi içinde dirimli olandır, kendi kavramı içindeki belirli- varlıktır. Bu bir süreçtir ki, kendi kıpılarını yaratır ve bunların içinden geçer ve bu bütün devim olumlu olanı ve onun gerçekliğini oluşturur. Bu gerçeklik öyleyse olumsuzu da kendi içinde kapsar- olumsuz ki, eğer soyutlanacak bir şey olarak görülebilirse, yanlış denilecek olandır. Yitenin kendisi, tersine tözsel olarak görülmelidir, durağan, gerçekten koparılmış ve gerçeğin dışında kimsenin bilmediği bir yerde yatmaya bırakılmış bir şey belirlenimi içinde değil.-tıpkı Gerçeğin de öte yandaki dingin, ölü olumlu olarak görülemeyeceği gibi. Görüngü ortaya çıkma ve geçip gitme sürecidir ki, kendisi ortaya çıkmaz ve geçip gitmez, tersine kendinde vardır ve Gerçekliğin yaşamındaki edimselliği ve devimi oluşturur. Gerçek, öyleyse onda hiçbir üyenin ayık olmadığı bir Baküs coşkunluğudur...” Hegel, Düalizmin kaynağının bölünmede takılıp kalmaktan ve bölünmeyi birliğe çevirememekten doğduğunu şöyle vurgular. “Bugüne dek Mantık Kavramı sıradan bilinçte koşulsuzca kabul edilen bir bölünmeye, bilginin içeriği ve biçimi, ya da gerçeklik ve pekinlik arasındaki bölünmeye dayanmıştır. İlk olarak bilginin gerecinin hazır bir dünya olarak düşünmenin dışında kendinde ve kendi için bulunduğu, düşünmenin kendi başına boş olduğu ve bir biçim olarak dışarıdan o gerecin üzerine eklendiği, böylelikle kendini doldurduğu, ilkin bu yolla bir içerik kazanarak olgusal bir bilme olduğu varsayılır. Bundan sonra, bu iki bileşen (çünkü bunların bileşenlerin ilişkisi içinde durmaları gerekir ve bilgi onlardan düzeneksel ya da en iyisinden kimyasal bir yolda bileştirilir) birbirlerine karşı öyle bir hiyerarşi içinde dururlar ki, nesne kendi başına tamamlanmış ve hazır, edimselliği için düşünceden bütünüyle vazgeçebilen bir şey olarak, buna karşı düşünme ise eksik bir şey bir şey olarak görülür ve kendini ilkin bir gereç üzerinde tamamlayabilecek ve dahası yumuşak ve belirsiz bir biçim olarak kendini özdeğine uydurması gerekecektir. Gerçeklik düşünmenin nesne ile bağdaşmasıdır ve bu bağdaşmayı ortaya çıkarabilmek için -çünkü bu kendinde ve kendi için bulunan bir şey değildir, düşünmenin kendini nesneye uyarlaması ve uydurması gerekir. Üçüncü olarak, özdek ve biçim, nesne ve düşünme arasındaki ayrılık o bulutsu belirsizlik içinde bırakılmadığı, tersine daha belirli olarak alındığında, o zaman her biri ötekinden ayrılmış bir alan olarak görülür. Düşünme, buna göre gereci kabul edişinde ve biçimlendirişinde kendi ötesine gitmez, kabul edişi ve kendini ona uyduruşu kendi kendisinin bir değişkisi olarak kalır, böylelikle kendi başkasına dönüşmesi söz konusu değildir ve öz bilinçli belirleme her ne olursa olsun yalnızca düşünmeye aittir; öyleyse nesne ile bağıntısında da kendi dışına çıkarak nesneye gitmez; nesne bir kendinde şey olarak baştan sona düşünmenin bir öte yanı olarak kalır. Öznenin ve nesnenin birbiri ile ilişkisi üzerine bu görüşler sıradan, görüngüsel bilincimizin doğasını oluşturan belirlenimleri anlatırlar; ama bu önyargılar sanki usun içerisinde de aynı ilişki yer alıyormuş gibi, sanki bu ilişki kendinde ve kendi için gerçeklik taşıyormuş gibi onun alanına getirildikleri zaman birer yanılgıdan başka bir şey değildirler ki, felsefe onların tinsel ve doğal evrenin tüm bölümleri boyunca yayılan çürütülmeleridir; ya da daha doğrusu, felsefeye girişi yasakladıkları için, felsefenin eşiğinde kendileri yadsınmalıdır.” Hegel’de usun nesnelliğe gidişinde düalist olarak davranan bilincin iki yanlı konumlanışını ve gerçek felsefenin bu konumlanmaların direnicini kırarak özgürlüğe, birliğe, kurgula ilerlediğini anlatmaya çalıştık. Aynı zamanda düalist kıpılarda yerleşik kalmanın mantıksal nedenlerini de. Kurgul Diyalektik şiir. Kendine gel; kapıdaki benim işte, aç kapıyı.
Yazının öncesi : MADDE VE DÜŞÜNCE
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|