|
75 yıl sonra – 1.BölümKategori: 75 yıl sonra | 0 Yorum | Yazan: Gündoğdu Gencer | 25 Kasım 2013 16:20:21 10 Kasım 2013'te Melbourne'da Atatürk'ün 75. Ölüm yılını anma etkiniğine katıldım. İlgilenenlere çok teşekkür ederim. Katılma olanağı bulamayanlar için oradaki konuşmamı aktarıyorum: 19. yüzyılın ikinci yarısında doğan ve 20. Yüzyıla damgasını vuran isimlere şöyle bir bakalım.
MUSTAFA KEMAL’İN ÇAĞDAŞLARI Tevfik Fikret | 1867-1915 Tevfik Fikret Şöyle yazmış: kimseden ümmîd-i feyz etmem, dilenmem perr ü bâl (uçmak için kanat) kendi cevvim, kendi eflâkimde kendim tâirim. (kendi havamda, göğsümde uçarım) inhinâ tavk-ı esâretten girandır boynuma;(boyun eğmek, yaltaklanmak – esaret boyunduruğundan ağır gelir) fikri hür, irfânı hür, vicdânı hür bir şâirim. Mustafa Kemal Fikret’in bu son dizesini kendisine ve yeni Türkiye’ye şiar edinmiş, fikri hür, irfânı hür, vicdânı hür bir millet oluşturmayı hedeflemiş, 10 yılda her yaştan 15 milyon genç yarattık demiştir. Bu büyük insan öleli 75 yıl geçmiş. Halâ gündemde ama halâ kavram karışıklıkları da sürüp gidiyor. Bir yandan Mustafa Kemal’in kurduğu cumhuriyetin altını oyma, ve bu cumhuriyetin temel taşlarını yerinden oynatma çabaları sürerken öte yandan kendine Kemalist diyenler, kendilerine Atatürkçü diyenlerin birçoğu onun ne için uğraştığı, neyi savunduğu, neleri yıktığı, yerine neleri koymak istediği ile değil, onun mavi gözleri, karizması ile, sanki bir film artisti veya ünlü bir şarkıcı hayranları gibi Atatürkü sevdiklerinden söz ediyorlar. Kafası kadar beyni de kapalı bir bacımıza “Atatürk’ü seviyor musun?” gibisinden saçma sorular yöneltiyorlar. Atatürk’le birlikte uzun yıllar omuz omuza mücadele etmiş olan İnönü “vatan sana minnettardır” derken bu minnet duygusunun neden kaynaklandığını biliyordu, ama Atatürk tişörtü giyenlerin, her köşeye Atatürk heykelleri, büstleri dikenlerin kaçı bu minnetin nedenlerini biliyor? Atatürk’e saldıranlar, ya da entel ayaklarda yaptıklarını eleştirenler, keşke şöyle yapsaymış, ya da keşke şunu yapmasaymış diyenlerin ağızlarına sakız ettikleri sözler var. Faşist diyenler de var, ırkçı diyenler de, diktatör diyenler de, Jakoben diyenler de, mason diyenler de var, Yahudi diyenler de, dinsiz diyenler de, İngiliz ajanı diyenler de, İttihat ve Terakkici diyenler de. Ben bugün elimden geldiğince kısaca bu denilenler üzerinde duracağım ve Mustafa Kemal’i yetişmiş olduğu, yaşamış olduğu dönem içinde, o dönemdeki tarihsel olaylar kadar zamanın fikir akımları içinde ele almaya çalışacağım. Yoksa son 75 yılda edindiğimiz deneyimlerle, bilgilerle, 2013 yılının gözlükleriyle 75 yıl öncesini, 100 yıl öncesini değerlendirmek yalnızca bu büyük insana haksızlık değil, akademik bir hata olur.Mustafa Kemal de herkes gibi yaşadığı çağdan, o çağdaki olaylardan, o çağdaki düşünce akımlarından etkilenmiştir. Onu özel kılan şey bunlardan yaptığı sentezdir, yoksa Mustafa Kemal bir ideoloji geliştirmiş değildir. Bugün Marksizmden, konünizmden faşizmden söz eder gibi Kemalizm’den söz etmek yanlıştır. Atatürkçülük ise futbol takımı tutar gibi anlaşılmadığı sürece, Atatürk’ün bu sentezini anlamak, desteklemek, buna sahip çıkmak, o ilkeleri korumaktır. Mustafa, 1881 yılında doğduğunda, bugün çok eski tarih diye baktığımız Fransız devrimi olalı daha 100 yıl bile geçmemişti. Çapulcuların, o zamanki deyimiyle sans-culotte, yâni donsuzların soyluları devirip ilk burjuva devrimini gerçekleştirmeleri kolay olmamıştı. Fransız devriminin en güçlü lokomotifi Jakobenlerdi. Şiarları yurtseverlik ve özgürlüktü. Yasama, yürütme ve yargı erklerinin her üçünü de kontrol ediyorlar ve devrim karşıtlarını acımasızca yok ediyorlardı. Jakobenlerin önderi Robespierre halkın karnının doymasının tacirlerin bireysel haklarından daha önemli olduğunu vurgulayıp tahıl tacirlerini katil diye nitelendiriyordu. Fransız devrimi cumhuriyetçiliğin, laikliğin ve milliyetçiliğin ebesi olmuştu. Özgürlüğün sınırı başkalarının özgürlüğünün başladığı yere kadardı. İnsanlık ve demokrasi tarihinin en önemli kilometre taşlarından birisi olan Fransız devrimi Jakobenler sayesinde başarıya ulaşmış ve Amerika’nın İngiliz ve Fransız emperyalizmine karşı kazandığı zafer de yine Jakoben düşüncelerden esinlenmişti. Jakobenlik ABD’nin 1776 anti-emperyalist mücadelesi, Fransız devriminin 1789 cumhuriyetçi, laik ve milliyetçi özellikleri ve bu ilkeleri zorla kabul ettirmesi ise, Mustafa Kemal’e yakıştırılan Jakoben yaftasını hakaret değil, tarafsız bir değerlendirme olarak görmek gerekir.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış
|
| Tüm Yazarlar |
|