|
Düşün Düşün (3)Kategori: Düşün Düşün | 0 Yorum | Yazan: Gündoğdu Gencer | 07 Haziran 2009 02:30:25 Tartışmalar bazan düello gibidir ya da satranç oynamayı andırır. Satrançta hile yapmak olanaksızsa da söz düellolarında her gün, her saat bol bol hile yapıldığını görürüz. Bu yazımda bu tür hileleri deşifre etmeye, su yüzüne çıkarmaya yardımcı olabilecek bazı bilgiler aktaracağım sizlere. Karşılıklı fikir alışverişi genel olarak iki değişik amaçla olur.
Ya farklı görüşteki kişiler kendi görüşlerinden hareketle gerçeğin ne olduğunu bulmaya çalışır ya da karşısındakini ikna etmek, kendi görüşüne çekmek için tartışırlar. Birinci durumda karşımızdakinin dediğini algılayıp anlamaya açığızdır, “mübadele-i efkâr”dan yâni fikir alışverişinden gerçeklere varabiliriz. İkinci durumda karşımızdakinin açığını yakalamak için tetikte bekleriz. Önemli olan gerçeğe varılması değil, tartışmadan galip çıkmaktır. Galip çıkabilmek için de çeşitli hilelere başvururuz. Bir önceki bölümde genellemelerin nasıl yanlış sonuçlara götürdüğüne bakmıştık. Şimdi bunun nasıl hile olarak kullanıldığına bakalım: A-Geçenlerde Türkiye’den döndüm, herkes sefalet içinde, büyük ekonomik sıkıntı var. B-Ama bir kesimin keyfi gayet iyi. Istanbul’da lokantalar, meyhaneler dolup taşıyor. A-Hadi canım, insanlar et alacak para bulamıyor, kirasını ödeyemiyor. Dikkat ederseniz, A genelleme yaparak konuşuyor, B ise “bir kesim” diyerek genellemeden kaçınıyor. Tartışma devam ediyor, kızışıyor. A herkesin sefalet içinde olduğunda ısrar ettikçe, B’nin konumu da katılaşıyor: B-Valla, herkes keyfinde. “Vur patlasın, çal oynasın”. A-Köyde amcamın oğlunda kaldım, çocuğuna pabuç alamıyor, çocuk karda kışta yalınayak... B “bir kesim” derken şimdi “herkes” diyor ve A karşısındakini hileyle bu uca ittiği için amcasının oğlunu örnek göstererek tartışmayı kazanıyor. Oysa B “bir kesim” demekte ısrar etse belki bir sonuca varılacaktı. Bir başka hile, konuyla doğrudan ilgisi olmayan bir gerçeğin ortaya atılması: A-Avustralya yerlileri sağlık açısından çok kötü durumda. Alkol bağımlılığı almış yürümüş. B-Devlet az şey yapmıyor. Geçen yıl Aborijinlerin iskânı için 400 milyon dolar harcandı. O da doğru, bu da doğru ama burada bir “bayram haftası / mangal tahtası” durumu var. Bir başka hile: A- 29 Ekim 1922’de cumhuriyet ilân edildiği zaman buna karşı koyanlar vardı. B- Cumhuriyet 1922’de değil, 1923’te ilân edildi. Sen daha yılını bile bilmiyorsun, kalkmış ondan sonra karşı koyanlardan bahsediyorsun. Evet, A yanlışlık yapıp 1923 yerine 1922 dedi ama bunun öne sürdüğü görüşle bir ilgisi yok. Asıl konu cumhuriyetin ilânına karşı çıkanların olup olmadığı. Bunun 1922’de veya 1923’te olması önemli değil. Ama B bu yanlışı yakalayıp A’nın iddiasını bu hile ile çürütmeye çalışıyor. Bazan da bu hile espri ile karışık yapılıyor: A-Orada pek fazla insan yoktu. B-Nasıl yoktu? O kadar kalabalıktı ki, iğne atsan yere düşmüyordu. A-Hah hah ha! Sen de iğne atma kardeşim! Çevredekiler de A ile birlikte gülmeye başlarlar ve B’nin söylemeye çalıştıkları güme gider. Bir sonraki örnek pek te gülünecek birşey değil. -I. Dünya savaşında Churchill Donanma Bakanıydı, II. Dünya savaşı çıktığında da aynı pozisyondaydı, demek ki II. Dünya savaşını da Churchill çıkardı. Bu gerçekten doğru olabilir ama iki şeyin eşzamanlı olması birinin ötekine yol açtığının kanıtı değildir. Rastlantıları neden-sonuç ilişkisi olarak açıklamak sonunda insanı tümden akıl dışı düşünmeye, davranmaya ve sonunda paranoyaya kadar götürebilir. -O sabah önümden kara kedi geçmişti, bütün gün başım ağrıdı. Dün de yine o kara kediyi gördüm, bu sefer de dişim ağrıdı. Sonuç: Demek ki kara kedi baş veya diş ağrısına sebep oluyor. Bu raslantı birkaç kez daha tekrar ederse, sonunda iş mahalledeki tüm kara kedileri toplayıp yok etmeye kadar varır. Kara kedinin yerine ırkı, rengi, dini farklı birini koyun, alın size ırkçılığın, ayırımcılığın temeli! -Falanca yatıra çaput bağladım, o gün sevdiğim bana göz kırptı, dün de oraya gidiyordum ki sevdiğime yolda rastladım. Bu da birçok batıl inancın, birçok hurafenin nasıl yüzyıllar boyu sürdüğünün, nasıl bir çarpık düşünceden kaynaklandığının bir örneği. Bir başka hile de kötü bir şeyi savunmak için daha kötü görünen birşeyi örnek vermek: A- Son 25 yılda Türkiye’de PKK yüzünden 40,000 insan öldü. B- Sen ne diyorsun kardeşim? Türkiye’de her yıl o kadar insan trafik kazalarında ölüyor. B’nin söylediği doğru ama bu A’nın söylediğinin önemsiz olduğunu mu kanıtlar? Son olarak ta “orta yolcular”ı örnek vermek istiyorum. Ilımlı, anlaşmacı, uzlaşmacı görünmek isteyenlerin bol bol başvurduğu bir hiledir bu. En uç bir örnek alalım: A-İki kere iki 4 eder. B-Hayır, 6 eder. C-Hadi, bir ortasını bulalım. “İki kere iki 5 eder” üzerinde anlaşalım. Uzlaşma her ne kadar arzu edilir birşeyse de, orta yol her zaman doğru yol değildir. İki kere ikinin 4 olduğunu inatla savunan A, bu tartışmada “katı”, “anlaşmaya yanaşmayan”, “inatçı” bir kişi olarak görülecek, C ise “barışçı”, “uzlaşmacı”, “mâkûl” bir kişi olarak kendini tanıtmış olacak ve buradan da politikaya atlayıp belki milletvekili, bakan falan olacaktır. Ama iki kere ikinin 4 olduğunu ya hiçbir zaman öğrenemeyecek, ya da bilse bile B’yi ürkütmemek için bunu dillendirmeyecektir. Kendimiz bu hileleri yapmaktan kaçınır ve karşımızdakinin hilelerini daha açık olarak görürsek belki de tartışmalarımız kör döğüşü olmaktan çıkar, bir yerlere varırız.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|