|
|
ABD'nin yeni savaşçıları "Bigdog"Kategori: Teknoloji | 0 Yorum | Yazan: Haberci | 29 Kasım 2008 11:54:50 ABD'de askerlerin "verimsizliği" robotların devreye sokulmasını gündeme getirdi. Yeni savaşlarda rol alacak robotlara milyonlarca dolar harcanırken, tek tartışılan, meselenin etik ve teknik yönleri oluyor. Robotlaştırılmış askerler halen daha "hesaplı"...
ABD'de askerlerin siyasi olarak yüksek maliyeti ve savaşlardaki "verimsizliği", robotların daha aktif olarak kullanılmasını gündeme getirdi. Silah şirketlerini ihya edebilecek milyarlarca dolarlık fonlarla üretilmesi planlanan robotlarla ilgili “muhalif” sesler de çıkmıyor değil doğrusu! Bazıları robotların hata yapma olasılığı üzerinden tartışmaya teknik olarak bakıyor, bazıları da “entelektüel” kaygılarla, robotların mı insanların mı daha etik olacağını tartışıyor... ABD ordusunun robot ihtiyacı, Irak ve Afganistan işgallerinde, özellikle şehirlerdeki savaşlarda mevcut askerlerin yetersizliğinin görülmesiyle gündeme geldi. İşgallerin süreceği varsayılarak artacağı öngörülen asker talebinin, “yetersiz” insan askerlerle değil, verilen emirleri sorgulamadan yapabilen robotların devreye sokulmasıyla karşılanması planlanıyor. Böylece, paralı askerlerden oluşan ABD ordusu, robot takviyesiyle, daha da “profesyonel” hale gelecek. Irak ve Afganistan'ı işgal eden ABD, asker kayıplarının artmasıyla, halen kullanımda olan insan kontrollü robotların üretimini geliştirme kararı aldı. Kent savaşlarında stres altında kalan ve çoğu zaman direnişçilerle baş edemeyen askerler, yaşanan kayıplarla, hükümetleri siyasi baskı altında da bırakıyor. Bunu da gözeten ABD ordusu, yeni işgallerde elleri titremeden tetik çekebilen, çok riskli görevlerde “korkmadan” görevini yerine getirebilen ve imha edildiğinde hükümeti zor durumda bırakmayacak robotların üretilmesi için düğmeye bastı. Orduya robot takviyesi, bir ilk değil. Uzay teknolojisinin hizmetine sokulduğu orduda, robot kullanımı, devriye görevleri, gözetleme ve istihbarat, mayın temizleme ve insan komutuyla ateş etme gibi özellikleriyle zaten kullanılıyor. İsrail ve Güney Kore ordusu, sınır bölgelerinde lazer sensörleri kullanan ve hareketli her şeye ateş eden robotlar kullanıyorlar. ABD'nin üzerinde çalıştığı projede yeni olan, bir adım ileriye giderek, robotların kendi kararlarını önceden yüklenmiş programlar çerçevesinde alır hale getirilmesi. Mesele bir yazılımla çalışan robotlar olunca, ister istemez, yazılımsal bir açık nedeniyle insan kontrolünden çıkabilecekleri, ya da en basitinden, hatalı çalışarak “masumları” da öldürebilecekleri noktasında yoğunlaşıyor. Sadece teknik olarak ele alındığında, önümüzdeki on yıllarda görüntü işleme algoritmalarının daha mükemmel hale geleceği, işlemcilerin hızının daha da artacağı düşünülünce, bu, büyük oranda çözülmüş bir sorun olacak. Bilimkurgu filmlerindeki robotların üretilmesi yakın vadede mümkün olmasa da, insanlara göre daha iyi nişancı, yorulmayan, acıkmayan robotların yapılabilmesi şu an da mümkün. Ama bu tartışmalarda ABD’li ve Avrupalı “teknik” adamların görmezden geldiği konu, bu mükemmelikteki bir robotun devasa bir maliyeti olacağı. Siyasi maliyeti önlemek için yüksek maliyetli robotlar yapmak yerine, ABD ordusunun, daha uzunca bir müddet, robotlaştırılmış askerler ve kamuoyu oluşturmayla ilgileneceğini, siyasi maliyeti ülkenin toplum dışına itilmiş, işsizleştirilmiş kesimlerinin askerleştirilmesiyle çözmeyi tercih edeceğini öngörmek zor değil. Tartışmaların etik boyutu ise öncelikle ünlü bilimkurgu yazarı Isaac Asimov'un “Runaround” isimli öyküsünde geçen “Robotların Üç Kuralı” olarak klasikleşmiş kurallarından başlıyor. Bilineceği üzere ilk kuralı "bir robot asla insana zarar vermemelidir" ve ikinci kuralı "bir robot ilk kuralı ihmal etmemek koşuluyla daima insanların emirlerine uymalıdır” olan kurallar, tartışmalardaki referans metinler olarak iş görüyor. Bu kurallara uyulduktan sonra hiçbir sorun kalmayacağını öngören “idealistler”, tartışmanın bir tarafını oluşturuyor. Örneğin Georgia Tech'ten mühendis Ronal C. Arkin'in tezi, robotların daha insancıl olacağı yönünde. Tezini dudak uçuklatıcı bir yöntemle kanıtlıyor Arkin. Irak'taki ABD askerleri arasında 2006 yılında yapılan bir ankete göre, askerlerin yüzde 17'sinin Iraklı herkesi "terörist" olarak görmesi ve yine askerlerin üçte birinin "bazı şartlar altında işkence yapılabilir" demesini referans alıyor. Tartışmanın bir tarafında da, robotların üretilmesinin yalnızca insanlara yardımcı olmak amacını gütmesi gerektiğini söyleyen uzmanlar bulunuyor. Robotların etik değerlerinin olamayacağını söyleyen “realist” uzmanlar, çatışmalarda aynı anda yüzlerce ihtimalin belirebildiğini ve bazen "inisiyatif" almanın gündeme gelebileceğini hatırlatarak, robotların böylesi bir yükün altından kalkamayacağı görüşünü ileri sürüyorlar. Bir robotun esir alınan askerlere ne zaman ateş edip ne zaman etmeyeceğini, bir kentte sivillerle saldırganları nasıl ayırt edebileceğini ve en önemlisi, bu kararları almak için nasıl bir ahlaki çerçeveye sahip olacağını sorguluyorlar. Bu kesim, robotların savaş ortamında sadece yaralı taşıma, mayın temizleme gibi daha insani amaçlar için kullanılması gerektiğini düşünüyor. Milyarlarca dolarlık rantın döndüğü silah piyasasını sadece etik üzerinden tartışanların eksik bıraktığı nokta, Asimov’un üçüncü yasasında saklı. Üçüncü yasa, “bir robot, birinci ve ikinci kurallara uymak koşuluyla, kendi varlığını sürdürmek zorundadır” diyor. Silah endüstrisinin, basit bir iki kodla, bunu “bir robot, ABD çıkarlarını korumak koşuluyla, kendi varlığını sürdürmek zorundadır” haline dönüştürürken hiç de zorlanmayacakları tahmin edilebilir.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|