|
|
Fidel'in Yüzünden - La Faute a FidelKategori: Sinema | 5 Yorum | Yazan: Akasya Kansu | 30 Eylül 2008 22:40:30 Filmi izledikten sonra akılıma torun- büyükanne/dede ilişkileri geldi. Çoğu zaman torunlar çocuklardan daha kıymetlidir. Onlara herkesten çok özen gösterilir. Çünkü büyükanne ve dedelerin; bütün yanlışları, deneyimsizlikleri düzeltmeye; doğruları göstermeye anne-babalardan daha çok vakti, sabrı vardır
Çocuklarınsa bütün yaşanan hikayeleri can kulağıyla merak edip dinleyecek hatta çoğu zaman beyninin dip köşelerine kayıt edecek yeri vardır. Filmin hepsini küçük Anna ‘nın gözünden izliyorsunuz. Anna Küba devrimi nedeniyle ülkesini terk eden ve bütün olumsuzlukları Fidel’e bağlayan bir dadı ve sıkı Katolik olan büyükannesinin inandıklarına inanır. Tam bu sırada İspanya ‘da Franco’ya karşı mücadele eden eniştesi ölür. Halası ve kuzeni Fransa’ya yanlarına taşınır. Bu olay sonrası 10 senedir, ülkesi için bir şey yapmadığını düşünen babası annesinin desteğiyle ülkesi Şili’ye gider. Bu arada bence filmin en güzel ayrıntısı küçük bir ördeğe benzeyen erkek kardeş. Bütün film boyunca ablasının sözünden çıkmayan, her türlü duruma ayak uyduran küçük erkek kardeşe film boyunca istemeden takılıyorsunuz. Masumluğu, küçüklüğü Şili’den gelen şapkaları takması, her gelen yeni misafirle kibarca tanışması, saçları film boyunca en çok takıldığım detaylar oldu. Babasının dönüşüyle artık her şey değişir. Daha küçük bir evde, babasının kalabalık arkadaş grubuyla; grup dayanışmasını, emperyalizmi, karşıt görüşleri öğrenir. Ve bundan sonra bütün bu yeni öğrendiklerine karşı büyükannesi ve dadısından dinledikleriyle direnmeye çalışır. Zamanla dadısı değişir. Yeni dadılardan yeni hikayeler, evde yaşananlardan yeni yeni kıssadan hisseler çıkartır. Ama bütün bunlara karşı savaşmaktan vazgeçmez. Büyükannesinden öğrendikleri onun için çok değerlidir. Yaşadıklarıyla yeni öğrendiklerini kesiştirdiği sırada Salvador Allende iktidardan darbeyle indirilir. Anne ve babasını anlamaya başlar. Yumuşak, izlemesi kolay bir film. Çünkü yönetmenin ya da senaristin doğruları sizin doğrularınız olmak zorunda değil. Zaten bütün o ideolojik çatışmaları küçük bir kızın gözünden görüyorsunuz. Bütün irdelemeler doğru veya yanlış seçimleri o küçük kızın etkilendikleri etmenlere göre belirlenmiş. Ferzan Özpetek’i yakından takip edenler başroldeki babayı hemen onun filmlerinden hatırlayacak. Zaten film İtalyan yazar Domitilla Calamai’nin kitabından uyarlanmış.
Yorumlarnihat ziyalan
{ 26 Ekim 2008 21:12:27 }
DÜZELTİ ÜSTÜNE DÜZELTİ
sevgili Akasya Kansu bir önceki yorumumda gene yanlışlık yapmışım. yazılarındaki enerji çarptı galiba. (sağolsun cemil eren dostun uyarısıyla öğrendim) babanız ışık kansu'ya selam-sevgi. dedeniz şair Ceyhun Atuf Kansu'yu saygıyla anıyorum. sydney'den dostlukla. nihat cemil eren
{ 26 Ekim 2008 15:49:48 }
sevgili akasya
ayoruma genclik asisi gibi daldin yazilarini okudum kendi konunu cok iyi bildiginden emindim muzik ve filmdeki yorumlarin imrendirici lutfen yazmaya devam et belki bir gun tango'yu da yazarsin; seni sevincle kutluyorum.... sevgiyle kucaklarim tansel
{ 22 Ekim 2008 19:26:28 }
sevgili akasya,gözümde sınıftaki halin canlandı.sanıyorum beş yıl önceydi.bensanadaha çok psikolog olmayı yakıştırırdım o zamanlar.görüyorum ki şimdi hem hukuk alanında hem yazın alanında başarılı işler çıkartacaksın.seninle gurur duyduğumu söylemeliyim.bundan sonra güzel yorumlarını zevkle takip
edeceğim.sevgilerimle...tansel hocan. nihat ziyalan
{ 19 Ekim 2008 07:03:06 }
DÜZELTİ
sevgili Işık Kansu size özür borçluyum. Ceyhun Atuf Kansu'nun dedeniz olduğunu öğrendim. babanız Işık Kansu'ya selam-saygı. kusuruma bakmayın. ilk yorumumda söylediklerim şimdi daha bir önem kazandı. sydney'den dostlukla nihat nihat ziyalan
{ 16 Ekim 2008 09:17:58 }
BABANIZIN TOPRAĞINA IŞIKLAR YAĞIYORDUR
Diğer Sayfalar: 1. Erdal Öz'ün büyük sinema'daki kitapçı dükkanında tanışmıştık babanızla. ne zaman o an'ı hatırlasam gözüm nemlenir. kısa boyuna karşın uzamış, öylece kucaklaşmıştık. sıcak şiir dolu bir kucaklama ...şiirde tıfıl, hayatta tıfıl birine sanki kırk yıllık arkadaşı gibi sarılması... üstelik şiirlerimden tanıdığını söyleyerek. sonradan anlamıştım bunun bir çeşit yüreklendirme olduğunu. babanızı salt ben değil Türk yazını da unutamaz. ayorum'daki bu güzel yazıları okumasını çok isterdim. siz böyle güzel işler çıkardıkça onun toprağına ışıklar yağacaktır. kanınızda yazarlık var. nice güzel işlere. sydney'den dostlukla. nihat
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|