|
|
USTURAKategori: Ayorum Güncel | 0 Yorum | Yazan: Gündoğdu Gencer | 28 Eylül 2008 11:57:57 Biraz eğlenelim dedim. Yoksa ne bizim Avustralya'daki yurttaşımız sapla samanı birbirine karıştırır, ne de karşısındakinin söylediğini dinlemezlik eder. Politikacılarımız konuyu ustalıkla saptırmaz, vatandaş asgarî ücretle geçinmeye çalışırken türbandı, ergenekondu gibi konulara katiyen takılmaz, beş parmağın beşinin de bir olmadığını bilir, aç ta olsa zengine hasetle bakmaz.
1. SKEÇ Yargıç: O gün fabrikadaki kaza saat kaçta oldu? Türk: Benim kaç zamandır zaten kolum ağrıyordu. Üç sene... Yok, kayınbirader evleneli dört sene oldu, benim ağrılar ondan önce başlamıştı. O gün yataktan zor kalkmıştım. Hanım, sağolsun sabah kahvemi yapıp getirir. Kahvemi içtim. Sabah altı buçuk falandı. Hanım “hadi çabuk ol, geç kalıyorsun” diye seslendi. Duş yapmaya bile vaktim olmadı. Sekizinci ayda onaltı buçuk sene olacak, benim “boss” beni çok sever. O kadar zamandır hiç geç kalmadım. Neyse sözü uzatmayalım, arabaya bindim. Bir trafik, bir trafik... Yargıç: Mister Turk, lütfen, o gün fabrikadaki kaza saat kaçta oldu? Türk:Anlatıyorum hâkim bey... nerede kalmıştım... Ha, benim kayınbabam da bu fabrikada çalışıyordu, beni de o aldırtmıştı ama 98’de, yok pardon 99’da kompo yapıp ayrıldı. Yargıç:Mister Turk, sadede gelin lütfen. Türk: Anlatıyorum hâkim bey… Daha o zaman şeridi hızlandırdı bunlar. Vallahi inanın, tuvalete gitmeye vaktimiz olmuyordu. Yanımda çalışan Lebaniz o gün gelmemiş, hastaymış, zaten üç günde bir kaytarır ama birşey demezler, “boss”un karısı da Lebanizmiş. Tabii birbirlerini kolluyor bunlar. Yargıç: Mister Türk, sabrım taşıyor, bırakın kayınpederinizi, Lebanese arkadaşınızı, lütfen o gün fabrikadaki kaza saat kaçta oldu, onu söyleyin. Türk:Kaçta mı oldu? Saate bakmaya vaktimiz mi oluyor hâkim bey, vallahi nefes alacak vaktimiz olmuyor… Yargıç: (Bağırır) Saat kaçta? Türk: Kaçta mı? Yargıç: Evet! Türk: Tam saatini bilemeyeceğim. Saat kaçta olmuşsa olmuş, ne farkeder yâni? 2. SKEÇ Türk gazeteci:Bu Deniz Feneri kuruluşundan size hiç para aktarıldı mı? Türk politikacı: İftira! İspat edin efendim! Türk gazeteci: Buradaki ifadelere göre geçen yıl, Şeker Bayramı sıralarında... Türk politikacı: Ne demek efendim Şeker Bayramı? Mübarek Ramazan Bayramına nasıl Şeker Bayramı denebiliyor? Bu bizim, yüzde 99’u Müslüman olan halkımıza, halkımızın kutsal inançlarına yapılan şerefsiz bir saldırıdır, ve bu menfur saldırıda bulunanlar... Türk gazeteci:Alman mahkemesinde ortaya çıkan kanıtlara göre... Türk politikacı: Avrupa Birliğinin bir Hıristiyan kulübü olduğunu bilmeyenimiz kaldı mı? Bütün bunlar, partimizi, dolayısıyla da Türkiye’yi yıpratma, Müslümanlığı karalama girişimleridir. Ne yazık ki sizin gibiler de buna âlet olmaktadırlar. Müslüman dürüsttür, para toplanmışsa fakir fukaraya yardım için toplanmıştır. Bütün bunlar bizim aldığımız oyları çekemeyen ihtiraslı politikacıların oyunlarıdır. Bu mübarek Ramazan Bayramında Müslüman halkımız böyle çirkin iftiralara pabuç bırakmayacaktır ve göreceksiniz, Gâvur İzmir de dahil olmak üzere gelecek seçimlerde tulum çıkaracağız. Millet iradesine kimse karşı gelemez. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türk gazeteci: Ama partiniz içinde de... Türk politikacı:Partimiz içinde en ufak bir şaibeye karşı duyarlı insanlar vardır, elhamdülillâh. Böyle söylentilerin çıkması elbette bu hassas Müslümanları fazlasıyla rencide etmektedir. Bu kardeşlerimizle konuşacağız, gönüllerini ferahlatacağız. Türk gazeteci:Size para aktarılması konusunda... Türk politikacı: Allah günahlarınızı affetsin. Bu mübarek Ramazan Bayramında... Türk gazeteci:Şeker Bayramında... Türk politikacı: Hayırlara vesile olur inşallah! 3. SKEÇ 1. Türk politikacı: Partimiz özgürlükler partisidir. Cumhuriyetin yarattığı travmaları, açmış olduğu yaraları Allah’ın inayetiyle iyileştirme, tedavi etme yolunda bizi kimse engelleyemeyecektir. 2. Türk politikacı:Türbanı politik bir simge olarak kullanarak... 1. Türk politikacı: Kadınlarımızın istediği biçimde giyinmesine karşı çıkan sizin gibi dikta heveslileri... Vatandaş: Bakanınız 600 milyon dolarlık yatırım yapacakmış. Allah artırsın, gözümüz yok ama bu 600 milyon... 2. Türk politikacı:Asıl sizsiniz dikta heveslileri! Türkiye Cumhuriyetinin zinde kuvvetleri asla şeriata izin vermeyecektir! Vatandaş: O geminin fiyatı neydi acep? 1. Türk politikacı:Ergenekoncu sen de! 2. Türk politikacı:Türbancı! Şeriatçı! Vatandaş: Hayır cemiyetidir dediler, ben de verdim, Allah kabul etsin. 1. Türk politikacı:Hayırlıdır! 2. Türk politikacı:Hayır, sen... Vatandaş:Ama asgarî ücret... 1. Türk politikacı:Dini bütün milletimiz asgarîlerle tatmin olacak millet değildir. Bu milleti lâyık olduğu yere getireceğiz. 2. Türk politikacı:Dini siyasete âlet etmek... 1. Türk politikacı:Dinimiz hiçbir şeye âlet edilemeyecek kadar mübarek bir dindir! Bunu yapan münafıklar... Vatandaş:Amin! Biraz eğlenelim dedim. Bunların hepsi elbette hayal ürünü. Yoksa ne bizim Avustralya’daki yurttaşımız sapla samanı birbirine karıştırır, ne de karşısındakinin söylediğini dinlemezlik eder. Politikacılarımız konuyu ustalıkla saptırmaz, vatandaş asgarî ücretle geçinmeye çalışırken türbandı, ergenekondu gibi konulara katiyen takılmaz, beş parmağın beşinin de bir olmadığını bilir, aç ta olsa zengine hasetle bakmaz. “Occam’ın usturası” deyimi 14. yüzyılda yaşamış bir İngiliz keşişi Ockham’lı William’ın ortaya attığı bir kavramdır. Özet olarak söylersek, herhangi birşeyle doğrudan ilgili olmayan şeylerin kesilip atılmasını önerir. Lâtince "pluralitas non est ponenda sine neccesitate" sözü kaba tercümesiyle “işi gereksiz yere karıştırmayın, basit şeyleri karışık hale getirmeyin” der. İlk skeçteki yurttaşımız kendisi bunu yapmaya alışık olduğundan ve de ne yazık ki William kardeşimizin varlığından bile habersiz olduğundan, politikacılarımızın da bunu yapmalarını yadırgamamaktadır. Bir süre sonra esas konuyu, ya da asıl sorununun ne olduğunu unutup kendisini galeyana getirenlere alkış tutmakta veya yuhalamakta pek marifetlidir. William kardeşimizin usturası yalnızca ticani sakalının değil, traşın da kesilmesi için gümrüksüz olarak behemehal Türkiye’ye bol miktarda ithal edilmelidir derim.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|