|
|
Akbabaya Küba tokadı.Kategori: Ayorum Güncel | 1 Yorum | Yazan: Haberci | 21 Eylül 2008 10:03:21 Küba iki haftada üç kasırgayla vuruldu, ABD felaket yaşamış ülkeye "şartlı yardım" önerince sert bir yanıt aldı: "Ablukayı kaldırmazsanız her tür yardımı reddediyoruz". Amerikalılar şaşkın. Küba, geçen üç hafta içinde üç kasırga faciası yaşadı. Kasırgaların verdiği zararın, özellikle ülke ekonomisi düşünüldüğünde, korkutucu boyutlarda olduğu söyleniyor.
Felaket sonrası dünyanın her yanından ülkeler ve insanlar Küba’ya yardım elini uzatırken, ABD böylesi insani bir durumda bile politik davrandı, daha doğrusu, politik davranmaya çalışırken, işleri eline yüzüne bulaştırarak, insanlıktan ne anladığını gün yüzüne çıkardı. Gustav, Küba’da 4. derece bir kasırga olarak oldukça etkili olmuş ve hem Küba’dan önceki durağı Haiti’de, hem sonraki durağı ABD’de büyük hasara sebep olmuşsa da, asıl darbeyi vuran Ike oldu. Ike’ın 3. derece bir fırtına olmasına rağmen bu çapta hasar bırakmasının sebebi, genelde Küba’nın güneyinde Karayip Denizi’nde adaya paralel bir yay çizdikten sonra adanın batı ucunu vuran kasırgaların genel rotasının aksine, adanın doğu ucundan girip batı ucundan çıkması oldu. Ike’ın Küba topraklarının yüzde 90’ının doğrudan etkilediği ifade ediliyor. Kasırgalar sonrasında, Kübalı uzmanlar, hasarın 10 milyar doları bulduğunu açıkladılar. 340 bin konutun zarar gördüğü, bunların 30 bininin tamamen yıkıldığı söyleniyor. Ülkedeki hasadın yarısı yok olmuş durumda, ki tarım, Küba’nın geçen yıldan beri en fazla yol almaya çalıştığı alandı. Gıda kriziyle birlikte fiyatlardaki aşırı artış da hesaba katıldığında, Küba’nın zararı artıyor. Küba’nın ihraç mallarından nikel sanayisi, kasırgalar sonrası felç oldu. Madenlerin ve fabrikaların tekrar üretime dönmesi için zaman gerekiyor. Ülkenin en önemli gelir kaynaklarından turizm de ciddi yara aldı. İptal edilen uçuşlar bir yana, sektörün aldığı fiziksel hasar ve tanıtımla ilgili olumsuz etki, dolaylı zararı katlıyor. Ancak, tüm bunlara rağmen Kübalıların kendilerinden, dünyanın diğer halklarının da Küba’dan gurur duymasının önemli sebeplerinden biri, tüm bu felaketler dizisi boyunca, yalnızca 11 kişinin yaşamını yitirmesi oldu. Bu, tamamen Küba’nın yıllardır deneyim biriktirerek geliştirdiği kolektif ve kitlesel sivil savunma anlayışının eseri. Bu bir aylık sürede de 2.615.794 kişi güvenle tahliye edildi. Bu rakam, toplam nüfusun yüzde 23’üne tekabül ediyor. Elbette, bu tahliyenin ulaşım, gıda, barınma, tıbbi ihtiyaçlar ve boşaltılan evleri korumak için polisin çalışması gibi ciddi boyutlardaki ek giderleri de dikkate alınmalı. Dünya halkları Küba’nın yanında Felaketin hemen ardından, şimdiye dek 23 ülke Küba’ya yardım ve bağışları ulaştırmış durumda. Birçok ülkenin de yardımda bulunması bekleniyor. Bunlar devletlerin resmi yardımları. Bunun dışında onlarca ülkeden yüzlerce sivil toplum kuruluşu da Küba halkına yardım kampanyaları başlatmış durumda. Küba’nın dışında, kıtanın en yoksul ülkesi olan Haiti’ye de yardım gönderen Venezuela’nın başkanı Hugo Chavez de, gelecek pazar Küba’yı ziyaret edeceğini açıkladı. ABD: “Hele bir görelim” Felaket sonrası ABD’nin Küba’ya dönük tavrı, bu ülkenin dış politikasında insanlığın hiçbir yeri olmadığını bir kez daha gözler önüne serdi. ABD ilk olarak Küba’ya 100 bin dolar yardım yapmaya hazır olduğunu söyledi, fakat bunun için, Küba hükümetinin bir grup uzmanın adada hasar tespit çalışması yapmasına izin vermesini şart koştu. Kübalılar teklifi reddettiler. Bunun üzerine ABD önerdiği yardımı 5 milyon dolara çıkardı. Kübalılar yine reddettiler. Bunun üzerine ABD’de Küba hükümetine ve halkına karşı bir öfke patlaması yaşandı, öyle ya, ufacık, yoksul, aç bir ülke, nasıl olur da koskoca ABD’nin, üstelik de ülkedeki baskıcı diktatörlüğe rağmen lütfettiği yardımı geri çevirirdi? Oysa mesele bir bakıma basit, bir bakıma derindi. Basitti, çünkü Küba’nın argümanı basitti: Bir ülke, kendisine ambargo uygulayan bir başka ülkeden nasıl yardım alsın? Fidel Castro da bunu ABD yardımıyla ilgili ilk yazısında dile getirdi: Küba halkının onuru, parayla alınıp satılacak şey değildi. Fakat Kübalılar başka bir şey talep ettiler: ABD hükümetinin, ABD’li şirketlerin Küba’ya özellikle bina tamiri ve yapımında kullanılacak malzemeyi satmalarına izin vermesini. ABD, bu talebi geri çevirdi. Mesele derin, çünkü çok bilinmeyen bir geçmişi var. 4 Kasım 2001’de Küba’yı vuran Michelle kasırgası sonrasında, yine George W. Bush’un başkanlığındaki hükümet, Küba’ya kereste de dahil tarımsal ve zirai ürünlerin satışına onay vermişti! Hem de “hele bir gelelim görelim, bakalım dediğiniz kadar var mıymış” demeden. ABD’nin açıkladığı yardım kararının maddelerinden biri de, hükümetin Küba’ya 250 milyon dolarlık yiyecek satışı için izin vermesiydi. Bu da ikiyüzlülükten başka bir şey değil, çünkü birincisi, yukarıda bahsedilen 2001’deki kasırgadan beri ABD şirketlerinin – yığınla ve bıktırıcı bürokratik işlemlerden sonra olsa bile – Küba’ya yiyecek satışı yapmaları zaten yasal. İkincisi, bu bir yardım değil, çünkü Küba bu yiyecekleri satın alacak. Üçüncüsü, Küba, uluslararası ticarette hiç görülmeyen bir uygulamayla tüm bu mallar için ödemeyi daha malları almadan nakit, ve üçüncü ülkelerin bankaları üzerinden yapmak zorunda. Dahası, bu alışverişte Küba gemileri rol alamıyor, ve en beteri, bu bir alışveriş bile değil, çünkü Küba’nın satma hakkı yok! ABD’nin yardım miktarını 5 milyon dolara çıkarması da tuhaf görünüyor, çünkü ABD, USAID adlı kuruluşu üzerinden yalnızca bu sene Küba’daki karşı devrimci örgütlere 46 milyon dolar yardım yapmış durumda. Bu paranın büyük kısmı Küba’ya karşı Miami’den yapılan radyo ve televizyon yayınlarına gidiyor. Yine söz konusu metinde, “ABD halkı hediye paketleri halinde insani yardım gönderdi” deniliyor. Bahsedilen, ABD’de yaşayan Küba kökenlilerin, Küba’daki akrabalarına gönderdikleri yardımlar. Bush iktidarında bu işlem daha da zorlaştırıldı ve gönderilebilecek miktar azaltıldı. Ayrıca Bush iktidara gelmeden sayıları 160 olan Küba’ya yardımda bulunan sivil toplum örgütlerinden bugün yalnızca 21’i lisans sahibi. Geri kalanının lisansı iptal edildi. Abluka sürüyor Küba Dışişleri Bakanı Felipe Peréz Roque, haftaya gerçekleşecek BM toplantısında, ABD’nin Küba’ya karşı uyguladığı abluka hakkında yapacağı konuşma metnini yayımladı. Bu talep, BM’de 17. defa oylamaya sunulacak. Geçen yılki oylamada 192 ülkenin 184’ü ambargoya karşı oy kullanmıştı. Ancak ABD, kararı her yıl veto ediyor. Ambargonun Küba’ya 50 yıllık zararı, 224 milyar 600 milyon dolar olarak hesaplanıyor.
Yorumlaraykut yazgan
{ 22 Eylül 2008 13:23:01 }
küba gibi, başı çeken bolivya ve venüzeiia gibi en az dokuz güney amerika ülkesinin halkları artık silkinerek arkasından gittikleri liderlerinin; ahlaksızlığa, soysuzluğa, sömürüye, insan haysiyetini ayaklar altına almaya (oku batı kapitalizmi) yönelik saldırı ve planlarına ONURLA karşılık verip mücadele başlatmaları, böyle bir şeyin var olabileceğini, yapılabileceğini ve reel olduğunun kanıtıdır.
Diğer Sayfalar: 1. bunları görüp duyup yaşadıkça gazi'ye rağmen içine düştüğümüz sefil durumdan utanmaktan ve başımızı öne eğmekten başka hiç ama hiç bir şey yapamıyoruz.
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|