A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Kitapta yeri var.

Kategori Kategori: Felsefe | Yorumlar 1 Yorum | Yazar Yazan: Gündoğdu Gencer | 30 Ağustos 2008 00:43:23

Bilirsiniz, İncil sözcüğünün İngilizcesi "Bible"dır. Kökü Lâtince olan bu sözcük aslında "Kitap" demektir. Gutenberg matbaayı icat edip kitabı harc-ı âlem birşey haline getirmeden önce "kitap" çok önemli ve nadir birşeydi. Birşeyin "kitap"ta yazılı olması da ona otorite kazandırırdı.

“otorite” sözcüğü de Latince “auctoritas”, İngilizce “author” yâni asıl anlamıyla “çoğaltan” (“Auction” yâni açık artırma sözcüğü de buradan geliyor) sonraki anlamıyla yazar, eski sözcüğüyle “müellif” sözcüğünden kaynaklanıyor. Kısacası birisi bir kitap yazmışsa, ya da (matbaa olmadığından elle yazarak) kopyalayıp çoğaltmışsa birşeyler bildiği varsayılıyor.
 
 
60’larda Sol Yayınlar piyasaya çıkıp ta ilk kez Marx’ı, Engels’i okumaya başladığımızda çoğumuz bunları hatmetmiş ve karşılıklı tartışmalarda ezberlediğimiz bölümleri papağan misali karşımızdakine mancınıkla atar gibi savurur olmuştuk.  Çünkü bu yazarlar, bu kitaplar “otorite” idi.  Savunduğumuz fikirlerin entellektüel oluşumundan henüz yoksun olduğumuz için bu aktarmaları silâh olarak kullanıyorduk.  Biz böyleydik te bize dayak atan “ülkücüler” bizden daha mı matah durumdaydı sanki?
 
 
Otoriter rejimlerde bir yandan otorite önünde ceketinin düğmelerini iliklemek varken öte yanda da o otoritenin getirdiği kuralları alttan alta sabote etme çabası vardır. Çünkü otorite, tabiatı gereği mantığınıza değil, elindeki güce dayanır.  Ve otoriteye baş kaldırma ile, boyun eğer görünüp altını oyma alışkanlığı farklı şeylerdir.  
 
 
Otoritenin koyduğu bir takım kurallar elbette mantıklı, yararlı olabilir.  Trafik ışıkları bunun iyi bir örneğidir.  Trafik ışıkları sizin kim olduğunuza, Rolls Royce mu, Holden mı sürdüğünüze bakmaz, objektiftir, tarafsızdır, eşitlikçidir.  Türkiyemizde –ortalıkta polis veya kamera yokken- kırmızı ışıkta durduğu için küfür ya da dayak yemeniz olasıdır.  Bu davranışın ters ucunda da Avustralya’da sabahın 4’ünde yolda başka hiç trafik yokken kırmızı ışıkta durmak, otorite ne denli mantıksız olursa olsun, buna uymak yatar.  Oysa Avustralya’nın temelini atanlar otoriteden kaçan ya da otoritenin mahkûm ettiği kişilerdir.  İngiltere’nin soğuk kışında donmamak için elbise çalan ya da açlıktan ölmemek için ekmek çalan çocuklar otorite tarafından idama mahkûm edilmiş, sonra da Avustralya’ya sürülmüştür.  Bu otorite trafik lambaları gibi eşitlikçi değil, hâkim düzenin, güçlülerin zorbalığıdır.  Temelinde bu gerçekler yatan Avustralya’da o nedenle otoritenin dediğini salt otorite dediği için kabullenmemek, sorgulamak, bu ülkenin kültürünün bir parçası olmuştur.  Sağlıklı olan da budur.
Otoritenin kafa olarak çocukluktan daha çıkamamış olanlara getirdiği büyük bir rahatlık olduğunu da göz ardı etmek olmaz.  Ana rahminde imiş gibi şu ya da bu otoritenin gölgesine sığınmak bireysel sorumluluktan kaçınmanın en kestirme yoludur.  Bu otorite baskıcı rejimlerin koyduğu yasalar olabilir, ana baba olabilir, mahalle baskısı olabilir, şu ya da bu kitabın buyurdukları olabilir, şu ya da bu “büyük” insanın söyledikleri olabilir.  Otoriteyi sorgusuz sualsiz kabul etmek ne denli büyümemiş olmanın göstergesi ise, otoriteye bilgisizce karşı çıkmak ta o denli verimsiz, o denli bir bulûğ çağı davranışıdır.  Şu ya da bu kitabın yazdıklarını, şu ya da büyük insanın söylediklerini, yazdıklarını öğrenmek, bilgi edinmek elbette gereklidir.  Yoksa insanlığın kültür mirasını yok sayar, tarih boyu üst üste konmuş bilgi birikiminden yararlanmaz oluruz.  Bizden önce yaşamış olanları –en yeninin en makbul sayıldığı bu devirde- küçümsemiş, aşağılamış, yok saymış oluruz.
 
 
İngilizcede Hıristiyan kültüründen gelme “gospel truth” diye bir terim vardır.  “Gospel”, İncilin Yeni Ahit’ini oluşturan ve Sayın İsa’nın dört havarisi, Matthew, Mark, Luke ve John tarafından yazılmış kitapçıklardır.  Ve bunların anlattıkları o denli gerçek, o denli hakikat sayılır ki aralarındaki çelişkiler göz ardı edilir, birşeyin kuşkusuz gerçek olduğunu anlatmak için “gospel truth” terimi kullanılır.  Üstelik bunlar –Kuran’ın aksini söylemesine karşın- Tanrı’nın kelâmı değil, dört havarinin Sayın İsa ile ilgili olarak yazdıkları, Sayın İsa’dan 325 yıl sonra İznik’te Bizans imparatorunun otoritesi(!) ile doğru olduğu onaylanmış olan söylemlerdir.  “Gospel truth”a dayanarak dünyanın evrenin merkezinde olduğu dogması dayatılmış, Giordano Bruno diri diri yakılmış, binlerce kadın otoriteye baş kaldırdığı için “cadı” diye yakılmış, engizisyonda binlerce insan işkence görmüş, Haçlı Seferlerinde onbinlerce masum insanın kanına girilmiştir.  Müslümanlığa gelindiğinde Kuran-ı Kerim bir kitap (bible) olarak Tanrının kelâmı kabul edildiği için otoritesi hiç bir biçimde sorgulanamaz olmuş, çeşitli ayetlerin o günün koşullarına hitap ettiği, koşullar değiştikçe hükümlerin de değiştiği, o nedenle çelişik görünen hükümler bulunduğu tevil edilmeye kalkılmıştır.  Marx’ın 19. yüzyıl İngiltere sanayi toplumunu incelemesi sonucu vardığı hükümler birçok kişi tarafından değişmez hükümler olarak kabul edilmiş, farklı yorumda bulunanlar Stalin gibilerin otoritesiyle susturulmuş, öldürülmüş, sürülmüştür.  Mustafa Kemal gibi bir büyük kişinin gününün koşullarında söylediği her söz otorite kabul edilmiş, eleştirilemez olmuştur. 
 
Oysa ister Hıristiyanlık, ister İslâm, ister Marksizm veya Kemalizm olsun, insanlığın kültür ve düşünsel birikimi içinde önemli kilometre taşlarıdır ve getirdikleri ilkeler aklın süzgecinden geçirilip devrin koşulları içinde değerlendirildiğinde insanlığa ışık tutacak yaklaşımlar içerir.  Ama bunlardan her hangi birini “otorite” olarak kabul ettiğimizde güdük kafamızla debelenip ana rahmine geri dönmeye çabalarız.  Oysa insanı Tanrının yarattığına inanan dinler insan kafasının, düşünme yetisinin de o tanrı tarafından yaratıldığını kabul etmek zorundadırlar.  O insan kafası da herşeyi sorguladığı ölçüde insana lâyık bir kafadır, kelle olmaktan çıkar.
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 7 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

noyan dincer { 16 Nisan 2010 10:18:42 }
Sevgili Gundogdu.Yazilarini devamli ve begenerek izliyorum. .Ailece saglik ve mutluluklar dilerim.
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git