Türkiye'de yapılan arkeolojik kazıda, Roma imparatorlarından Marcus Aurelius'un dev bir mermer heykeli bulundu. Burdur'daki Sagalassos antik kentinde yapılan kazılarda dev heykelin baş kısmı dâhil olmak üzere bazı parçalarına ulaşıldı.
Milattan sonra 161 ile 180 yılları arasında Roma'yı yöneten Aurelius, birbiri ardına Roma tahtına oturan Beş İyi İmparator'dan sonuncusu sayılıyor.
Marcus Aurelius'un heykeli, kentteki Roma hamamının en büyük odasında yapılan kazılarda çıkarıldı.
Heykelin bir metre yükseklikteki baş kısmında, imparatorun karakteristik özelliklerinden büyükçe gözleri ve sakalı belirgin bir şekilde tasvir edilmiş.
Heykelin bulunan bir başka parçası ise 1,5 metre uzunluğundaki kolu.
Marcus Aurelius'un son günleri, Oscar ödüllü Gladyatör adlı filme de konu olmuştu.
Marcus Aurelius, imparator olarak yaptıklarının yanı sıra, Stoa felsefesinin önemli temsilcilerinden de sayılıyor ve yazılarıyla da tanınıyor.
Roma hamamının heykelin de bulunduğu kısmının 540 ve 620 yıllarında yaşanan iki depremde zarar gördüğü tahmin ediliyor.
Burdur'un Ağlasun ilçesinde bulunan Sagalassos kenti, bir zamanlar bulunduğu bölgenin önemli bir merkeziydi.
Sagalassos (Ağlasun) Burdur İlinin Ağlasun İlçesi’ne 7 km. uzaklıkta, bir dağın tepesinde bulunan, Sagalassos antik kentini ilk kez 1706’da bir Fransız bir gezgini bulmuştur. Sagalassos’da kazılara 1985 yılında başlanmış ve günümüzde de çalışmalar devam etmektedir.
Sagalassos, coğrafi konumundan ötürü, Tekne Tepe’nin batısında bulunan geçidin kontrolünü elinde tutabilmek için yapıldığı sanılmaktadır.
Kazılar sonucunda ortaya çıkan bulgu ve kalıntılar bölgede M.Ö. 6000’de yerleşimin başladığını göstermektedir. Bununla beraber gerçek anlamda kent olarak yerleşim M.Ö. 3000’lerde başlamış ve ismini Antik Çağda duyurmuştur. Pisidialı’lar M.Ö.1000’de buraya ulaşmış ve ormanlık olan bu alandaki ağaçlardan kereste yapımında yararlanmışlardır. Sonraki yıllarda tarım ön plana geçmiş, Hitit İmparatorluğunun çöküşüyle başlayan dönemde ekonomisi diğer kentlere göre daha ileriye gitmiştir.
M.Ö. 546-334 yılları arsında bölge Pers egemenliğine girmiş, ancak bu durum kenti olumsuz yönde etkilememiştir. M.Ö 334-333’te Büyük İskender Psidia’nın Telmessos ve Selge gibi büyük şehirlerini ele geçirmiştir.Sagalassos’un bu dönemde İskender’e bağımlı olmakla beraber kısmen de özgürlüğünü koruduğu bilinmektedir.
Büyük İskender’in M.Ö 323’te ölümünden sonra kent selefleri arasında M.Ö 281’e kadar el değiştirmiş ve sonra da Suriye Seleukos topraklarının bir parçası olmuştur.
Seleukos kralları Psidia’nın bu kentini Büyük Antiokhos’a kadar (M.Ö 223-187) yalnızca temsilcilerle yönetmişlerdir. Bu dönemde Sagalassos Helenleşmiş, Suriye ve Mısır’la iyi bir ticari ilişkisi sağlamıştır.Bu ticaretin oluşmasında Seleukoslar dönemi boyunca Seleukoslara ve Ptolemaioslara paralı askerlik yapan Pisidialı’ların etkili olduğu sanılmaktadır.
Seleukoslar döneminde kent oldukça zengin bir konumda idi. M.Ö 189-133 yılları arasında Pergamon Krallığı’na katılmış, Pergamon Krallığı’nın vasiyet yoluyla Roma egemenliğine geçmesinden sonra da, Roma’nın Asia Eyaleti’nin bir parçası olmuştur. Böylece M.Ö. 39’a kadar sürecek olan özgürlüğünü kısmen de olsa korumuştur. M.Ö 39’da Galat Kralı Amyntos’un egemenliğini tanımak zorunda kalmıştır. M.Ö. 25’te yeniden Roma’nın eyaleti Galatia’ya dahil olmuştur.
Roma İmparatorluğu döneminden itibaren (M.Ö 25) yazıtlarda ve sikkelerde görüldüğü gibi “Pisidia’nın önde gelen şehri, Romalı’ların dostu ve müttefiki” sözünden yola çıkılarak Romalı’ların koruduğu bir kent olmuş ve egemenlik alanı genişletilmiştir.
Bu dönemde bölgeye savaşmak için gelen askerlere yapılan tahıl satışlarından ötürü kent daha da zenginleşmiştir. Bizans döneminde Hıristiyanlığın devlet tarafından kabul edilmesiyle Psidia Eyaletinin önemli piskoposluk merkezi olmuştur.
Sagalassos, M.S. 518 ve 528’de depremlerden, 541-543 yıllarında da veba salgınından zarar görmüş, M.S. 644-696’ da Arap akınlarına uğramıştır. M.S.XII.yüzyıla kadar burada yaşandığı, XIII.yüzyıldan sonra da ismine yazılı kaynaklarda rastlanmadığı görülmektedir.