|
|
Füze destroyeri ile çocuk maması...Kategori: Ayorum Güncel | 0 Yorum | Yazan: Haberci | 21 Ağustos 2008 03:25:05 Amerika Birleşik Devletleri Gürcistan'a battaniye ve konserve gıda yollamak için bir güdümlü füze destroyeri seçti. Savaş gemisinin iki gemiyle beraber yarın Boğazlardan geçeceği iddia ediliyor. Türkiye gemilere geçiş izni verdi ama izin Montrö'ye aykırı.
Amerika Birleşik Devletleri, Gürcistan'a insani yardım kapsamında battaniye ve çocuk maması göndermek için bir güdümlü füze destroyeri seçti! Destroyerin Girit'teki deniz üssünden hareket ettiği ileri sürülüyor. USS McFaul ve eşlikçi iki geminin yarın Boğazlardan geçiş yapacağı iddia edilirken, bugün de iki İspanyol gemisi İstanbul'a varacak. ABD yönetiminin daha önce Gürcistan limanlarını yollamayı planladığı iki dev hastane gemisinin Montrö Sözleşmesi'nde belirtilen tonajların çok üstünde olduğunun ortaya çıkması üzerine bu gemilerin Baltimore'daki üslerinden hareketleri durdurulmuştu. Zaten Mercy ve Comforth adlı gemilerin bölgeye gelişi en az 15 gün alacaktı. Ancak ABD yetkililerinin "Montrö Sözleşmesi'ne saygı göstereceğiz" dedikten sonra savaşçı gemileri "yardım" bahanesiyle Karadeniz'e yollama girişimleri, ABD'nin amacının her durumda Karadeniz'e donanma çıkarmak olduğunu iddia edenleri haklı çıkardı. Türkiye'nin de ABD'nin geçiş talebini kabul ettiği açıklandı. ABD'nin Boğazlardan geçirmek istediği DDG-74 kodlu, McFaul adlı güdümlü füze destroyeri 90 adet Tomahawk ve Harpoon füzesi taşıyor. Geminin yapısı kargo taşımaya hiç elverişli değilken, tonaj açısından da Montrö Sözleşmesi'nde belirlenen kriterlere uymuyor. McFaul, 8,300 ila 8,900'lük bir hacme sahip. ABD'nin Girit'ten yola çıkardığı ikinci gemiye dair ise çelişkili bilgiler geliyor. ABD donanmasında Dallas adını taşıyan iki adet gemi var. Bunlardan birisi nükleer yakıtla çalışan ve gelişmiş füze ve torpido sistemleri taşıyan bir denizaltı. Bu denizaltının ilginç bir diğer özelliği ise, Türkiye'de Kızıl Ekim adıyla gösterime giren 1990 yapımı The Hunt for Red October filminde kullanılan denizaltı olması. Diğer olasılık ise sahil devriye gemisi Coast Cutter-Dallas. Girit'te bulunması, kastedilen Dallas'ın bu 3,600 tonluk gemi olma olasılığını güçlendiriyor. Ancak bu durumda ABD'nin açıklamasında belirtilen ikinci savaş gemisinin kimliği meçhul kalıyor. Dallas denizaltısının hareket ettiğini ileri sürenlerin dayanak noktası ise bu geminin daha önce bölgedeki tatbikatlar için kayıtlı olması. Türkiye'nin bu denizaltıya izin verdiği de söyleniyor. Ancak her durumda bu gemilerin Boğazlardan geçişi Montrö Sözleşmesi'ne tamamen aykırı. Sözleşme'ye göre Karadeniz'de kıyısı olmayan bir ülkenin bu sularda bulundurabileceği deniz gücünün toplam üst sınırı 15 bin ton. Oysa McFaul'un 6,900 tonluk Dallas denizaltısı ile birlikte toplam ağırlığı 15 bin tonun üzerinde. Eğer McFaul'a başka bir gemi ve Dallas devriye gemisi eşlik edecekse, onların da toplamı 15 bin tonu aşacak. Eğer Türkiye ile ABD arasındaki anlaşma bu gemileri "insani yardım gemisi" sınıfına sokuyorsa, sonuç yine değişmiyor. Bu türden gemiler için üst limit 8 bin ton. Zaten bir destroyer ya da denizaltıyı insani yardım adı altında geçirmek için fazlasıyla pişkin olmak gerekiyor. Bunun yanı sıra eğer anlaşma dün sağlandıysa, söz konusu gemilerin en erken gelecek perşembe günü Boğazlardan geçmesi mümkün. Çünkü sözleşmeye göre savaş gemilerinin geçişi sekiz gün önceden bildiriliyor. ABD yetkililerinin "biz bu gemiler için izni aylar önce almıştık" açıklaması ise bir anlam ifade etmiyor. Montrö Sözleşmesi'ne göre alınan bir iznin 5 gün içinde kullanılması zorunlu. Radikal bunu bilerek mi yapıyor? Öte yandan Radikal gazetesinde bugün çıkan haberde anlaşmanın Montrö Sözleşmesi'ne uygun olduğunun belirtilmesi şaşkınlık yarattı. Haberde "ABD yönetimi dün Türkiye'nin iki askeri geminin ve bir sahil güvenlik gemisinin geçişiyle ilgili başvurusunu kabul ettiğini açıkladı. Radikal, sözkonusu gemilerden birinin USS McFaull adlı destroyer olduğunu, diğer geminin de aynı sınıftan bir muhrip gemi olduğunu öğrendi. Sahil güvenlik gemisinin de USCGC-Dallas olduğu öğrenildi. Üç geminin toplam ağırlığı yaklaşık 21 bin ton olurken, Montrö'deki koşullar da karşılanmış oldu. Nitekim, Montrö Sözleşmesindeki tonaj sınırlamasına takılmayan yabancı savaş gemileri boğazlardan serbestçe geçebiliyor" deniyor. Oysa Montrö Sözleşmesi'nin 18. maddesinde "Bununla birlikte, Karadeniz kıyıdaşı olmayan bir ya da birkaç Devlet, bu denize, insancıl bir amaçla deniz kuvvetleri göndermek isterlerse, toplamı hiçbir varsayımda 8.000 tonu aşmaması gerekecek olan bu kuvvetler ibaresi var. İnsani yardım kapsamı dışındaki savaş gemileri ise 14. maddede "Boğazlar'da transit geçişte bulunabilecek bütün yabancı deniz kuvvetlerinin en yüksek (tavan) toplam tonajı 15.000 tonu aşmayacaktır" ifadesiyle sınırlanıyor.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|