A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Cidde Yatısı

Kategori Kategori: Anılar | Yorumlar 5 Yorum | Yazar Yazan: Pınar Özkan | 05 Ağustos 2008 23:36:34

Ekip arabamız ucu bucağı gözükmeyen Kral Abdulaziz havaalanında hayli yol alıp gümrük kapısına yaklaşırken ayaklarımın ağrılarını hissetmeye başladım. Yolcu karşılarken yüksek topuklu ayakkabılarımızı giyiyor, servis sırasında babetlerle değiştiriyoruz. Bunlar, alçak veya dolgu topuklu ayakkabılar. Ayaklarımız uçuş boyunca rahat ediyor ama uğurlama sırasında yine topuklular giyiyoruz.

Bu ayakkabı değişikliği bacaklarda ağrı yapabiliyor. Deneyimli hosteslerin varis problemi yaşadığını hep duyarım.

Ekibe ayrılan bir kapıdan gümrüğe giriyoruz. Yaka kartlarımızı gösterip geçiyoruz. Arap görevliler valizlerimizi monitörlü  bantlara koyduruyorlar. Bej rengi bir uniforma giymişler, yer görevlisi mi polis mi anlayamıyorum. Ne kadar yavaş hareket ediyorlar. Bir tanesine gülümsüyorum.
 
Selamün aleyküm.
 
Zorlama bir gülümsemeyle  karşılık veriyor. Aleykum selam. Türk müsün?
 
Evet anlamında başımı sallıyorum.
 
Dışarda kalacağımız otelin minibüsü bizi bekliyor. Kaptan ve yardımcı pilot arkaya geçip yerleşiyorlar. Sabahın erken saatleri, gece uçuşunun ardından sabah mahmurluğu çökmüş üzerimize. Deneyimli amirimiz Hilke şen şakrak, sanki o uçuş yapmamış. Nasıl göründüğümüzü bilemiyorum ama Kaptan bize bakıp espri yapma gereği duyuyor, sanırım bizi güldürmek istiyor.
 
Amirimiz bize dönüp
 
Bugünkü yaşadığınız şeye kültür şoku denir, ilginç bir deneyimdir, I love it!. Bir kahkaha patlatıyor.
 
Yaklaşık 30 dakika sonra Mövenpick-Albilad Otele varıyoruz. Otel kalabalık, Suudi işadamları, yabancı otel müşterileri lobileri doldurmuşlar. Sabahın erken saatleri restorantlar bölümünde kahvaltı telaşı. Üzerimizi değiştirip kahvaltıda buluşmaya karar veriyoruz. Otelin ve odaların içi dışardaki sıcağa karşıt hayli soğutulmuş. Odamdaki havalandırmayı hemen kapatıyorum. Uçağın ve yolcuların ağır kokusunu  uzerimden atmam lazım, soğuğa yakın serin bir duş almak niyetindeyim. Uzun süreli uçuşlardan sonra sıcak duş önerilmiyor. İngiltere’den Bamako, Bamako’dan Cidde. Havada kaldığım süre neredeyse 15 saat. Soğuk su musluğunu çeviriyorum. O da ne! soğuk musluğundan kaynar olmasa da sıcak su akıyor. Bu memlekette havalandırma sistemi harika ancak suları bir türlü serinletemiyorlar galiba. Hiç sıcak su musluğu kullanmadan soğuk su musluğundan akan suyla ılık bir duş alıyorum.
 
Makyajlar çıkmış, sarı benzimizle güzel bir kahvaltıya başlıyoruz. Teknisyen ve pilotlarımız bizden uzak bir masaya geçip oturuyorlar. Hemen yanımızdaki masada Suudlu kadınlar kahvaltı ediyor, yerlere kadar uzun siyah ipekli elbiseler giymişler, başlarında yine siyah ipekten uçları dantel işlemeli eşarplar var. Kiminin peçesi açık, kiminin peçesi yok.  Sanırım pilotlar Suudlu kadınlara yakın oturmamak için başka masaya geçtiler.
 
Cidde’de dikkat edeceğimiz konular bize önceden anlatılmıştı. Amirimiz Hilke yabancılarla sohbet etmekten kaşınmamızı, hiç bir yere tek başına gitmememizi özellikle üstüne basa basa söylemişti. Rivayetlere göre yabancı uçuş ekiplerinden aniden kaybolan ve bir daha hiç haber alınamayan uçuş görevlileri olmuş
 
Önce dinlenip sonra ekiple birlikte akşam üzeri 4.00 gibi alışverişe çıkacağız. Cidde’de tüm dükkanlar, alışveriş merkezleri öğleden sonra 3.00’e kadar kapalı, sonra yavaş yavaş açılıyorlar ve gece 12.00’ye kadar açık kalıyorlar. Yani bu ülkede gündüzler ölü, hayat ise akşam başlıyor. İşe başlama saatleri de öğleden sonra.
 
Kahvaltıdan sonra çalar saatimi 15.00’e kurup beyaz çarşaflara atıyorum kendimi havalandırmayı orta derecede bırakarak. Hemen uykuya dalıyorum. Çalar saatim beni uyandırdığında canım biraz daha uyumak istiyor, yine de direnip kalkıyorum. Şehri görmeye gitmek daha çekici. Üzerime blucinimi geçirip kısa kollu bir gömlek giyiyorum. Lobide buluşuyoruz ekiple. Otel müdürü yanımızda, hafif bir telaş içinde.
 
Güzel hanımlar…. diye söze başlıyor.
 
Amacımız sizleri rahat ettirmek, emniyetiniz bizim için çok önemli… dedikten sonra asıl konuya geliyor.
 
Üzerinize giymek üzere sizlere birer ‘Abaya’ vereceğiz, başınızı da bu esarplarla örterseniz rahat edersiniz.
 
Elbette.
 
Abayaları giyiyoruz. Hiç de kötü gözükmüyor, siyah satenden yerlere kadar uzun bir giysi, zaten kısa kollu önü açık. Başımıza da siyah tülbentleri sarıyoruz. Pilotlar bizlere bakıp çok yakıştı diyorlar.
 
Yabancı bir ülkede oranın yerel kıyafetlerini giymek her turiste eğlenceli gelmiştir. Suudlu kadınlar gibi de durmuyoruz. Blucin,  yazlık pantolon, ayakların rahat edeceği sandaletlerle giyilen abaya biraz altı kaval üstü şişhane bir görüntü yaratıyor. Çünkü  Suudlu kadınlar bir bütün olarak siyah uzun elbiseler giyiyorlar. Abaya yabancılar için tasarlanmış olsa gerek. Suudlu kadınların giydiği ayakkabılarsa, açık, topuklu ve oldukça şık, bizlerin kokteyle giydiği türden. Otel otobüsüne binmek icin dışarı adım attığımda yüzüme vuran sıcakla afallıyorum, adeta yeni söndürülmüş fırının kapağını açmak gibi.
 
Otobüs bizi şehrin göbeğine getiriyor, dönüş saatini ve yerini belirleyip ayrılıyoruz. Pilotlar hemen yanımızdan uzaklaşıyorlar dönüşte buluşmak üzere diyerek. Onlarla yanyana yürümemiz tehlikeli sonuçlar doğurabilirmiş. Şehirde “Mutava polisleri” dolaşıyor, bunların görevi ahlaksızlığı önlemek ve asayişi sağlamak. Uzun beyaz elbiseler giyiyorlar başlarında beyaz örtüler ve siyah halkaları var. Beyaz baş örtülerini yanlarından kaldırıp siyah halkalarına iliştirmişler. Gerçi bütün erkekler uzun elbise giyiyor, ancak üst düzey görevliler ve işadamları uzun beyaz elbiselerinin yanısıra başlarına taktıkları beyaz örtü ve siyah halkalarıyla dikkat çekiyor. Mutava polislerin ilave olarak bir de copları var.
 
Suudlu erkeklerin hepsi işadamı veya dükkan sahibi kısacası  patron. İşçiler, tezgahtarlar buraya çalışmak için gelmiş yabancılar. Müslüman olması gerekmiyor, Cidde’ye yabancılar gelebiliyor, ama  Mekke ve Medine’ye müslüman olmayanlar ve bekar kadınlar müslüman olsalar dahi giremiyorlar.
 
Biz kadınlar dükkanları dolaşmaya başlıyoruz. Etraf çok lüks ve şaşalı gözüküyor. Gerçekten anlatıldığı gibi elektronik eşyalar, saatler, fotoğraf makinalarının fiyatları ucuz. Hemen iyi marka birer saat ediniyoruz. Arada bir dağılıp ilk firsatta tekrar biraraya geliyoruz ama asla tek dolaşmıyoruz. Alışveriş merkezinde yürürken bizim ekibin erkeklerine rastlasak da hemen ayaküstü birbirimize uzak durarak dükkan ismi alıp veya tarif edip ayrılıyoruz. Özellikle kadınlar ya kocalarıyla ya da kadın arkadaş/akrabalarıyla gezebilir. Mutava polisi simdi bize de korku salmış durumda.
 
Dükkanlarda çalışan tüm tezgahtarlar erkek. Anlaşılan bu ülkede kadınlar çalışmıyor, evde oturup çocuk bakıyorlar. Sokaktaki tek eğlenceleri alışveriş yapmak. Araba dahi kullanamıyorlar. Kocaları işteyse şöförleri götürüyor onları. Arap erkeklerinin çoğunun yanında birden fazla kadın var. Bunlar 2 veya 3 eşli adamlar, yanlarında bir dolu çocuk. En büyük erkek çocuk arabanın ön koltuğunda oturuyor, kadınlar ve küçük cocuklar arkada oturuyorlar.
 
Arkadaşlarla girdiğimiz lüks bir dükkanda parfüm ve kremlere kaptırıyoruz kendimizi, herkes hediye almak telaşında. O sırada ezan okunuyor. Çok güçlü bir hoperlörden geliyor ses. Ezanda bir farklılık var ama ne? Sözler aynı Arapça ama makamı değişik sanki. Biz bakınmaya devam ederken, girer girmez kısa bir sohbet yaptığımız Mısırlı tezgahtar  yanımıza yaklaşıyor.
 
Bayanlar ezan okunuyor, dükkanı kısa bir süre kapatmam gerekir
 
Tamam şu beğendiklerimizi alalım diyoruz.
 
Çabucak çevresine bakınıyor.  Maalesef hemen kapatmam gerek.
 
Namaza mı gideceksiniz? 5 dakika sürmez hemen bizim hesabı halledin.  
 
Mısırlı, esmer rengi sarıya dönmüş bir halde yalvarıyor. Lütfen rica ediyorum.
 
Seçtiklerimizi tezgaha bırakıp dükkandan çıkıyoruz. Koridorlarda bir telaş koşuşturma oluyor. Erkekler camdan asansörlere binip yukarı çıkıyorlar, mescit yukarda olsa gerek. Etrafta Mutava polisleri çoğalıyor. Coplar havaya kalkmış. Şaşkın bakakalıyorum.
 
Kadınlar nerde peki? Dükkanlar kapalı, ortalıkta bir sessizlik. 20 dakika sonra ortam yine eski hareketliliğine kavuşuyor. Otele dönene kadar alışveriş merkezlerinde geçirdiğimiz zaman bir iki kez daha kesintiye uğruyor böyle. Namaz zamanı bütün yaşam duruyor sanki.
 
Gece 11.00’e doğru ellerimizde torbalar otele dönüyoruz. Bayağı yorulmuşum. Hemen duş alıp yatıyorum. Gece uykumu almam lazım. Yarın akşam Cidde’den Moritanya’ya boş uçup yolcularımızı alıp Cidde’ye geri döneceğiz.
 
Gözlerim ağırlaşıyor. Moritanyalıları merak ediyorum, acaba bir Malili ile Moritanyali arasında nasıl bir fark var? Telefonum calıyor.
 
Satış müdürümüzün nazik sesi. Pınar hanım, valizleriniz hazır mı?
 
Hayrola Şükrü bey?”
 
Yarın VogaDugu’ya uçuyorsunuz
 
Orası neresi Şükrü bey?
 
Hiç yakıştıramadım, nasıl bilmezsiniz? Burkina Faso’nun başkenti, eski ismiyle Yukarı Volta.
 
Peki VogaDugu’lulara serviste tavuk mu verecegiz?
 
Biri kalçamı dürtüklüyor, bakıyorum, kocaman bir tavuk kemiği! Gözlerinin akı büyümüş bir Afrikalı su istiyor. Eteğimi siliyorum. Mutava polisi karşımda cobunu sallayarak hayır işareti yapıyor. Ama su istiyor, diyorum.
 
Şıçrıyorum yatakta sucuk gibi terlemişim. Saat kaç, sabah mı oldu? havalandırmayı kapayarak uyumak aptallık. Kalkıp düğmeye basıyorum.
 
1989 Haziran

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 8.4 / 11 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

Pinar Ozkan { 18 Mayıs 2009 11:55:12 }
Osman bey, verdiginiz bilgi ve yaptiginiz duzeltme icin tesekkur ederim. Ancak benim soylemek istedigim bekar kadinlarin tek basina herhangi bir Avrupa ulkesine gider gibi tek basina gitmesinin yasak oldugu. Yoksa dediginiz gibi birinci dereceden erkek akraba ile soyadi tutmak kosuluyla girmek mumkun. Tabi bir de Umre ve turistik geziyi birbirinden ayirdetmek gerekiyor. Saudi hukumeti her muslumanin hakki olan umre gezisi konusunda vize islerini organize eden acentalara bu esnekligi verebiliyor.Sevgiler
osman { 18 Mayıs 2009 00:09:05 }
pinar hanim bir konuda duzeltme yapmak istiyorum. daha önce ciddeye umre yapmak amaciyla 3 defa gitmis birisi olarak soyleyeyim. bekar olarak gitmek yasak degil, yaninizda mahreminiz (abi, amca dayi dede, ogul, damat, yegen, torun vs) olan birisiyle gitmeniz yeterli. bunlardan bir olmasa bile vize basvurusu yapan sirketlerkitabina uydurup gidenlerden birisini mahrem olarak gösterebiliyor.. ayrica 40 yasin ustundeki bayanlar icin buna da gerek yok. hic bir mahrem olmadan oraya girebiliyor...
saygilarimla...
şule { 26 Şubat 2009 20:41:34 }
ben eşimin işi dolayısıyla ciddeye yerleştim ve ciddeye gitmekten korkan bayanlara şunu demek istiorum inanın türkiyeden çok daha gü
zel havası bile muhteşem evet tek bşımıza çıkamıoruz birazda çekiniyoruz yabancı oldugumuz için ama herseyiyle muhteşem alışveriş merkezleri benm memleketim kadar egerki eşiniz ordaysa bence çekinmeyin bolbol çıkırsnız tabi peçe giyceksiniz ama ben çok memnunm herkese tavsiye ederm eşi cidde olan bayanlar tatilede gelsn bi kere geldilermi gitmwk istemezler buna emin olun
Pinar Ozkan { 18 Kasım 2008 13:48:45 }
Deniz hanim,
Benim bahsettiğim Cidde 1989-95 yillarını anlatıyor, eğer bir değişiklik yoksa (ki hiç zannetmiyorum)bir takım katı kuralları olan bir şehir. Kısaca; kadınlar calışamıyorlar, araba kullanamıyorlar, dikkatli olmak koşuluyla tek başına alışveriş merkezlerinde dolaşabilirler. Içki kesinlikle yasak. Kıyafete gelince, yabancıların giydiği ipekli abayalar var, önü açık uzun bir sabahlık olarak düşünün,şacinizi bir tülbent veya eşarpla örtmeniz iyi olur.Eşinizle beraber her yere gidebilirsiniz (evlilik cuzdanınızı yanınızda taşımakta fayda var). Evli değilseniz bekar kadınların Cidde'ye girmesi yasak.
deniz { 17 Kasım 2008 18:00:53 }
eşimin işi dolayısıyla ciddeye gitmeyi düşünüyorum ama korkuyorum kadınlar yalnız başına sokaga çıkamıyorlarmış çarşaf giyiyorlarmış bana lütfen bilgi verirmisiniz ordaki yaşam hakkında
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü
DEVLET-ULUSTAN FEDERASYONA, ekitap

Türkiye destekli Suriyeli savaşçılar Nijer'de ne yapıyor?
GÜNEŞE YOLCULUK
Cumhurbaşkanlığı seçimini reformcu Pezeşkiyan kazandı.
EKŞİ, "ERİK" TADINDA
BİR TUR DAHA

Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı
Tayland esrarı yeniden yasaklıyor.
İstanbul kirada Avrupa’nın lideri
Türkiye AB’nin 6 milyar Euro mülteci yardımını nasıl harcadı, AB Sayıştayı’nın eleştirileri neler?
Yoksulluk sınırı bir yılda 24 bin TL arttı.

Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.
Franz Kolschitzky: Viyana Kuşatması'ndan Kalan Kahveleri Değerlendiren Girişimci
Kış güneşi arayan Britanyalıların adresi Türkiye

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI
TARİHSEL KİŞİLİK

Dünyanın ekolojik kaynakları haftaya tükeniyor.
Ormanlara yasal haklar verilebilir mi, tüzel kişiliği olan ormanlar var mı?
'Yeşil İslam' Endonezya'yı iklim çöküşünden kurtarabilir mi?
İsviçreli kadınlar AİHM'de görülen iklim değişikliği davasında zafer kazandı.
Yorgun dünya artık yavaş dönüyor

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

Kırık Camlar Teorisi
Dünyanın en eski şarabı 2000 yıllık Roma mezarında bulundu
Otizmin arkasından Neandertaller çıktı.
Beynimiz uykuda geleceği tahmin etmeye çalışıyor.
Bilim insanı Matthieu Juncker ekosistemi gözlemlemek için ıssız adada 8 ay tek başına kalacak.

Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor
Haberleri takip etmeyenlerin sayısı artıyor…
İstanbulluların %44'ü kıt kanaat geçiniyor

"RAHATI KAÇAN" ADAM
GÜZİN'LE
GEÇİTKALE'DEN GELİYORDU...
GENÇ BİR YAZARA BİRKAÇ TAVSİYE
DEĞİŞİYOR, YOKSULLAŞIYOR

DEVENİN BOYNU
Çarpık Eğitim
Ziyafet
Kim Aptal, Kim Akıllı
SİVAS

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git