A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

AVM’ler, Kapitalizm ve Emekçinin Kuşatılması Tüketim Toplumunun Görünmez Hapishanesi

Kategori Kategori: Makale | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Avraham Zafer İşcen | 16 Aralık 2025 03:33:58

AVM’ler, çağdaş kapitalizmin en görünür mabedleri olarak yalnızca birer alışveriş alanı değil, yurttaşların ve emekçilerin gündelik hayatını kuşatan, onları belli bir yaşam biçimine zorlayan sosyal ve kültürel kuşatma merkezleridir. Bu yapılar, “kamusal alan” görüntüsü altında aslında özel mülkiyetin, denetimin ve tüketime endeksli bir düzenin mekansal tezahürleridir. Sokaklar, meydanlar, mahalle kahveleri, halk kütüphaneleri ve ücretsiz kültür alanları sistematik biçimde işlevsizleştirilirken, insanlar nefes almak, sosyalleşmek, hatta vakit geçirmek için AVM’lere mecbur bırakılmaktadır. Bu bir tercih değil, dayatmadır.



Kapitalist sistem, emekçinin yaşamını yalnızca çalışma saatleriyle değil, boş zamanıyla da denetlemek ister. AVM’ler tam da bu noktada devreye girer. Emek gücünü satan birey, kazandığı sınırlı ücretle yeniden tüketime çağrılır. Klima kontrollü, yapay ışıklarla donatılmış bu mekanlar, dış dünyanın yoksulluğunu, eşitsizliğini ve güvencesizliğini geçici olarak unutturan bir illüzyon sunar. Ancak bu illüzyonun bedeli ağırdır. Emekçi, dinlendiğini sanırken daha fazla borçlanır, özgürleştiğini zannederken daha derin bir bağımlılık ilişkisine çekilir.

AVM’ler aynı zamanda kültürü metalaştırır. Sinema, müzik, çocuk oyun alanları, sergiler ve hatta bayram coşkusu bile satın alınabilir “paketler” haline getirilir. Kültür artık ortak bir üretim ve paylaşım alanı olmaktan çıkar, kredi kartı limitiyle ölçülen bir ayrıcalığa dönüşür. Bu durum, yurttaşlığı da içi boşaltılmış bir kimliğe indirger. Hak talep eden, kamusal alanı savunan birey yerine, indirim kovalayan, tükettiği ölçüde “var” sayılan bir müşteri profili yaratılır.

Daha çarpıcı olan ise AVM’lerin emek sömürüsünün kendisini gizleyen vitrini olmasıdır. Uzun saatler, düşük ücretler, güvencesiz sözleşmeler ve sürekli performans baskısı altında çalışan binlerce AVM emekçisi, bu parıltılı yapının görünmeyen yükünü taşır. Aynı sistem, bir yandan yurttaşı AVM’ye hapsederken, diğer yandan başka yurttaşları bu hapsin çarklarını döndürmeye zorlar. Kapitalizm burada iki yönlü işler. Tüketeni de, hizmet edeni de aynı yapının içinde sıkıştırır.

AVM’ler, modern yaşamın masum mekanları değil, kapitalizmin toplumsal ilişkileri yeniden şekillendirdiği, kamusal olanı tasfiye edip özel olanı kutsadığı ideolojik alanlardır. Yurttaşların ve emekçilerin bu yapılara mecbur bırakılması, alternatif sosyal ve kültürel alanların bilinçli biçimde yok edilmesinin sonucudur. Gerçek özgürlük, daha çok mağazada değil, sokakta, meydanda, dayanışmada ve kolektif yaşamın yeniden inşasında mümkündür. AVM’ye sıkıştırılmış bir hayat, ne sosyaldir ne de kültürel, sadece sistemin konforlu bir kafesidir.
Bu konforlu kafesin en tehlikeli yanı, görünmezliğidir. AVM’ler şiddet uygulamaz, cop kullanmaz, slogan attırmaz, tam tersine gülümseyen yüzler, kampanyalar, “aile dostu” etkinlikler ve sürekli çalan müzikle insanı sakinleştirir. Kapitalizmin en ustaca hamlesi tam da budur. Zorunluluğu özgürlük gibi, mecburiyeti tercih gibi sunmak. Yurttaş, kendisine sunulan bu yapay refah alanında sorgulamayı bırakır, çünkü sorgulamak dışarı çıkmayı, yüzleşmeyi ve rahatsız olmayı gerektirir.

AVM mimarisi bile ideolojiktir. Penceresiz, yön duygusunu yok eden, zamanı belirsizleştiren bu yapılar; insanı doğadan, sokaktan ve gerçeklikten koparır. Saat kaçtır, hava nasıldır, dışarıda hayat akmakta mıdır, bunların hiçbir önemi yoktur. Önemli olan dolaşmak, oyalanmak ve sonunda satın almaktır. Bu mimari, bireyin bilinçli özne olmasını değil, yönlendirilen bir tüketici olmasını hedefler. Kapitalizm burada yalnızca ekonomiyi değil, algıyı da yönetir.

Dahası, AVM’ler toplumsal sınıf farklarını örtme işlevi görür. Aynı koridorlarda yürüyen insanlar eşitmiş gibi görünür; oysa birinin elindeki poşetler aylık maaşının küçük bir kısmıyken, diğerinin yalnızca vitrinlere bakmakla yetinmesi gerekir. Bu sahte eşitlik duygusu, sınıfsal çelişkilerin üzerini örter. Yoksulluk, görünmez kılınır, zenginlik ise “ulaşılabilir” bir hayal gibi pazarlanır. Sistem, böylece itirazı değil, beklentiyi üretir.

Çocuklar bile bu düzenin erken yaşta hedefidir. AVM’ler, oyun alanları ve renkli vitrinlerle çocukları tüketim kültürünün içine çeker, onları yurttaş olmaya değil, müşteri olmaya hazırlar. Kamusal parkların, ücretsiz oyun alanlarının ve mahalle kültürünün yerini, ücretli, denetimli ve sınırlı alanlar alır. Çocuk, daha küçük yaşta “eğlenmenin” bedeli olduğunu öğrenir. Bu, masum bir alışkanlık değil, kuşaktan kuşağa aktarılan bir ideolojik mirastır.

Bugün AVM’lere mahkum edilen hayat, aslında kamusal olanın gasp edilmesinin sonucudur. Belediyeler meydan yapmaz, kütüphane açmaz, kültür merkezlerini yaygınlaştırmaz, ama özel sermayeye arsa tahsis eder, vergi kolaylığı sağlar. Sonra da yurttaşın neden AVM’de vakit geçirdiği sorulur. Bu bir çelişki değil, bilinçli bir tercihtir. Kamusal alan zayıflatıldıkça, özel alan “doğal” bir seçenek gibi sunulur.

Bu yüzden AVM eleştirisi yalnızca tüketim alışkanlıklarına dair değildir, bu, bir yurttaşlık meselesidir. Sokakta var olamayan, meydanda söz söyleyemeyen, kamusal alanda nefes alamayan toplum, eninde sonunda klimalı koridorlara sığınır. Oysa gerçek sosyal ve kültürel yaşam, satın alınan değil, birlikte üretilen bir şeydir. Dayanışmanın, paylaşımın ve ortak hafızanın olmadığı bir toplumda, en büyük AVM bile yalnızca kalabalık bir yalnızlık üretir.


Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Kahramanmaraş’ta Polis Tatbikatı ve Toplumsal Çatışmanın Anatomisi
Coca-Cola’nın “Pair Bottle” Deneyi Kapitalizmin İnsan İlişkilerine Müdahalesi
Türkiye’de Bahis Depremi, Peki Diğer Spor Dalları Gerçekten Güvende mi?
Ayakkabılar yapılmaz, yetiştirilir
Yazarlarımızdan Prof. Dr. Şehmus Güzel yaşamını yitirdi.

Avustralya'dan Bondi Plajı saldırısı sonrası silah yasalarını sertleştirme hamlesi
Trump 2.0'ın Gölgesinde Diplomasi
Sadece İsimde Ateşkes: Gazze'nin Uzun Süren Araf Dönemi
Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…
Emeklilerin Büyük Yürüyüşü Başlıyor: 17 Milyon Kişi Artık Sessiz Değil!

Türkiye’de konkordato alarmı: 2025’te başvurular tarihi zirveye gidiyor
Dijital Yuan Etki Aracı Olarak: Güneydoğu Asya'nın Para Egemenliği ve Stratejik Özerkliği
ABD-Avustralya Kritik Mineraller Anlaşması Pasifik Tedarik Zincirlerinin Geleceğini Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?
Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga

"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi
Gençlerden sonra emekliler de yurtdışına gidiyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

Avustralyalı teorik fizikçiler: 'Paradoks olmadan zaman yolculuğu yapmak mümkün'
Axiom Raporu: Siber Güvenlik ve Çin-ABD İlişkilerine Etkisi
WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

AVM’ler, Kapitalizm ve Emekçinin Kuşatılması Tüketim Toplumunun Görünmez Hapishanesi
Coğrafya Değil, Kapitalist Sömürü Kaderi Belirler
Tekno-Kapitalizmin Çöküş Aynası Tesla Neden “En Sonda”
Hanuka, Devrim ve Makabiler
Roş Aşanada Şofarın Çığlığı ve Hakikatın Sentezinde Marx ve Hegel

Büyük Konuşmak
HUKUK KARGAŞASI
HAİN Mİ ARARSINIZ
KANAS
Kayyum

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git