|
|
Çocuk ve ŞiddetKategori: Yaşam | 1 Yorum | Yazan: Akasya Kansu | 13 Temmuz 2008 15:03:31 Küreselleşme toplum yaşantısında tepeden tırnağa değişiklikler yaratmaktadır. Uluslar arası karineye göre suçlu çocuk yoktur; "suça itilmiş çocuk" vardır. Çocuk suçluluğunun, özellikle son yıllarda patlama göstermesini, küreselleşmenin şiddet doğuran, toplumu ateş topuna çeviren ve bundan kar sağlayan yaklaşımında aramak gerekir.
Suça itilen çocuklar, yaptıklarının bilincinde değillerdir. Bunun için yetişkinler gibi ceza almazlar. Ama bu, onların, “suça itilmesi”ni arttıran bir etmendir. Savaşta çocuğu asker olarak kullanan tutum ile, barışta “suç makinesi” olarak kullanan tutum aynıdır. Çocukları genellikle suça eğilimli hale getiren bir takım etkenler vardır. Bunlar biyolojik , psikolojik, çevresel etkenlerdir. Son zamanlarda çocuklar üzerinde en çok etkisini gösteren etmen ise medyadır. Biyolojik nedenlere bakıldığında aile içi şiddet nedeniyle kafa travmaları, bilinç kaybı, olayların neden ve sonuçlarını muhakeme etme yetisini kısıtlayan dürtü denetim bozukluğu ve kız –erkek çocuklar arasındaki nöro hormonel farklılıklar örnek gösterilebilir. Suça itilen çocuk hiperaktivite, dikkat eksikliği, öğrenme güçlüğü gibi psikolojik bir mirasına sahipse veya depresyon - intihar eğilimi var ise suçla buluşması kolaylaşır. Suç ve çocuğun birlikte anılmasının diğer bir nedeni çevresel koşullardır. Toplumun en önemli birimi ailedir. Çoğunlukla çocuklarda suça eğilim aile vesilesiyle ortaya çıkar. Ekonomik güçlük çeken, boşanma sonrası dağılma tehlikesi geçiren; işsizliğin, ölümün yaşandığı ,ailelerde çocukların suça katılımı fazladır.Eğer bir ailede suç bir norm haline gelmişse yani aile içinde suçlu oranı fazlaysa çocuk bunu rituel kabul eder.Çocuğun suça katılması doğaldır.Özellikle kalabalık ailelerde çocuk sayısı fazla olduğu için anne babanın denetimi azalır. Çünkü bu denetimi çocuk; kardeşleriyle paylaşmak zorunda kalır. Çocuğun suça kişisel eğilimi varsa olumsuz çevre çocuğu suça sürükler. Tek başına işlenen suçlarda: Çocuk genelde ortamdan izole, tek başına davranan, sosyal gruba giremeyen, akranları tarafından sevilmeyen bir çocuktur. Örgütle ve çeteyle işlenen suçlarda: Çocuk genelde; Çete içinde akran ve büyükleriyle sosyal ilişkileri güçlüdür. Üyeler birbirine karşı sorumludur. Eğer suça itilmiş çocuğun aile bağları zayıfsa, aileden şiddet görüyorsa, aile bireyleri antisosyal, ilgisiz, suçluysa veya erkek çocukta model olarak kabul ettiği baba veya herhangi bir akraba kişilik bakımından zayıfsa, onun yerine geçecek söz konusu model suça eğilimliyse; kız çocukta anne daha reddedici yani kızını yok sayan bir model ise çocuk suça itilir. Günümüzde özellikle 7 yaşından küçük,moral algılama yani somut soyut algılamaya sahip olmayan çocukları en çok etkileyen etken medyadır. Çocukların ulaşmada güçlük çekmedikleri, sözel-görsel verilerle donamış, müzik ve efektle güçlendirilmiş sinemayı da kapsayan TV yayınları yöntem öğretme, kolaymış gibi gösterme, eylemi tetikleme, açısından suça eğilimli ve bilinçli aileden yoksun çocuklar için tehlikeli olabilmektedir. Medya araçlarınca sıradan olarak gösterilen ancak sıra dışı olan olaylar çocuklar tarafından kanıksanır. Kitle iletişim araçları arasında yer alan internet ve bilgisayar oyunlarının çocuk suçluluğuna etkisinin farklılığı; çocuğun katılımı ve aktif hale getirilmesidir. Suçu açıkça destekleyen suç öğeleri arttıkça artı puan kazandıran bilgisayar oyunlarının varlığı gerçektir ve bu oyunlar bazı ülkelerde yasaklanmıştır. Çocuk oyunla suça itilmekte sanal ortamda suç işler hale getirilmektedir. Gerçek yaşamdaki olumsuz değerler olumlu gibi sunulmakta bu değer karmaşası, çocuğun ruh sağlığına yansımaktadır. İnternette ise çocuk için öncelikle merakla başlayan tehlikeli serüven araştırma –katılım –gizlilik –gruba dahi olma aşamalarından sonra çocuğu (kendisi için içinden çıkılmaz) bir noktaya getirmektedir. İntihara, şiddete yönlendirici sanal ortam çeteleri çocukları gerçek yaşamda gerçek suçlara itebilmektedir. Bu yönlendirmeyi yapan sanal ortam çeteleri de bu yollardan geçerek o gruba dahil olmuş çocuk ve gençlerden oluşmaktadır. Çocuk bu etkenlerle şiddeti içinde biriktirir. Kendi için meşru gördüğü anda biriktirdiği şiddeti dışa vurur. Türkiye ‘de yürürlükte olan uygulamalara göre suça itilmiş çocuk 0-12 yaş aralıklarında yargılanamaz, haklarında hüküm verilemez.12-15 yaş aralıklarında çocuğa ceza verilmesi isnat kabiliyetine(ayırt etme gücüne) bağlıdır. İşlediği fiilin suç olduğunu biliyor ve sonuçlarını tahmin edebiliyorsa suçu indirilerek verilir. Algılamıyorsa ceza verilmez.15-18 yaş aralığındaki çocuklara ise cezalar indirilerek verilir. Şiddet uygulayan çocukları şiddetten nasıl koruruz? Suça itilmiş çocuklar her ne kadar suçlu olsalar da hala çocukturlar. Bu nedenle hem soruşturma hem de kovuşturma aşamalarında çocukların şiddetle aralarındaki bağlar koparılmalıdır. En önemlisi bu aşamalarda şiddete maruz kalmamaları sağlanmalıdır. Bu nedenle çocuk koruma kanunu hakimin, savcının gerektiğinde çocuğun bireysel ve sosyal çevresini incelenmesini emreder. (Çocuk Koruma Kanunu madde 35)Gene çocukların büyük suçlulardan ayrılması için çocuk kolluğu,çocuk mahkemeleri ve çocuk savcılığı müesseseleri getirilmiştir.Bunun yanında ceza muhakemesi kanununa göre çocuk kendisi talep etmese dahi müdafi tayin edilir.İnfaz ve ıslah aşamalarında çocuk mahkumlar mutlaka büyük mahkumlardan ayrılmalıdırlar.Islah gerçek anlamında kullanılmalıdır.Yani çocuk ıslah edilirken,şiddetten arındırılırken gerekirse bir mesleğe,sanata,spora yönlendirilmelidir.Aksi halde gerçek anlamında kullanılmayan ıslah çocuğun içindeki şiddeti büyütür,yetiştirir.Fakat bütün bunların sözde kalmaması ; uygulanması gerekir.Ancak o zaman çocuk yargılama aşamasında şiddetten kurtulabilir. Çocuklara ulaşmak, suça yönelik eğitmek, kandırmak kolaydır. Suç odakları özellikle çocukları seçer çünkü çocuk ceza indiriminden yaralanır ve suç ortamına geri döner. Gerekirse asıl suçlu yerine kullanılır ve ayırt edemediği için sonuçları çocuğa yükletilir. Küreselleşmenin toplumları yoksullaştıran, tüm mücadele silahlarını ellerinden alan yaklaşımı, günümüzde, suçun şiddetini arttırmıştır. Çocuk ve suç kavramlarının ilişkisini koparabilme, ailenin gücünü aşmaktadır. Bunun için, çocuk ve suç kavramlarını birbirinden ayırma sorumluluğu devletindir. Ancak çocuğu merkez alan sosyal devlet anlayışı ve hukuk devleti bu iki kavramı birbirinden ayırabilir.
Yorumlarzeki GÜLAY
{ 13 Temmuz 2008 16:21:44 }
sevgili akasya ilklerin zor olduğu söylensede başaracağını kanıtladın uzun sürmesini dilediğim bundan sonraki yaşmında başarılarının daimi olması dileklerimle kutlarım.yolun açık olsun.
Diğer Sayfalar: 1.
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|