Bilmem siz de benim gibi zaman zaman bazı önemli simaları hatırlar mısınız? Bunlardan bir örnek vermek isterim: İstanbul’a aşık, çok değerli bir şarkıcı olan Dario Moreno’yu hatırlar mısınız? Seneler önce, bu İstanbul aşığı, İstanbul’u ve Türkiye’yi tanıtmak için ömrünü feda etmiş bu tatlı insan, 1 Aralık 1968’de Yeşilköy Havalimanı’nda 47 yaşında bir cinayete kurban gitmişti. Aslında Aydın Germencik doğumlu olan Dario Moreno, ömrünün büyük bölümünü Fransa’da geçirmiştir. Değerli bir müzisyen olarak Türkiye’nin tanıtımında büyük payı olduğuna inanırım.
Dönemin Adalet Bakanı Hasan Dinçer, İçişleri Bakanı M. Faruk Sükan, Emniyet Genel Müdürü Hayrettin Nakipoğlu; Dario Moreno’nun katilini bulamayan görevliler olarak sizler baştaydınız. Peki, sizler ne işe yaradınız? Faili meçhul cinayetleri burada sıralamak istemiyorum, ancak birkaç örnek vermek gerekir.
Çok önemli bir isimden bahsedeceğim: Prof. Bahriye Üçok. 6 Ekim 1990 günü, adresine gönderilen bir paketi açan değerli ilahiyatçı hocamız, kurgulu bir bombanın patlaması ile hayata veda etti. Bu paket kim veya kimler tarafından postaya verildi? Dönemin Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican, İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu, Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu; sizler ne işe yaradınız? Faili meçhul dosyanın altında sizlerin boş imzaları bulunmakta.
1993’te, 24 Ocak... Çok önemli bir tarih: Uğur Mumcu’nun öldürülmesi. Bu sokağı hiç gördünüz mü? Uğur Mumcu Sokağı’nda polis kulübesi ile Uğur Mumcu’nun Renault marka arabasının bulunduğu yer arasında yaklaşık 20 metre var. Buradan hayalet bile geçse, polislerin görmemesine imkan yoktur. Bir meczup, Uğur Mumcu’nun arabasının altına bomba düzeneği yerleştirip marş kontakt kablosuna bağlamış. Bu işlem dakikalar sürecek bir iş. Polisler bu süreçte bu düzeneği kuranları görmemiş olabilir mi? Dönemin Emniyet Genel Müdürü Yılmaz Ergun, İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, Adalet Bakanı Mehmet Seyfi Orhon; sizler ne işe yaradınız? Ne işe yararsınız?
İstanbul, birçok ülkenin su yollarını birleştiren, doğu ve batı sentezinin bir çizgi ile ayrıştığı bir coğrafya olarak bilinir. İstanbul, anlatmakla bitmez. Ancak bu şehirde örgütlenen cemaatlerin iç bünyelerinde sapık oluşumları açığa çıkaran birçok olaydan biri 7 Aralık 2022 tarihinde tüm Türkiye’yi ayağa kaldırdı.
6 yaşında bir kız çocuğunun, 29 yaşındaki İsmailağa cemaatinin Hiranur Vakfı üyesi i Kadir İstekli ile öz anne ve babası tarafından evlendirilmesine büyük tepki gösterildi. Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ; sizler ne işe yararsınız?
Aslında bu sıraladıklarım, buzdağının suyun üstünde kalan kısmı. Suyun altında yüzlerce kız çocuğu, küçük yaşta evlilik içinde bulunmakta. Uluslararası bir sözleşmeye ev sahipliği yapan İstanbul, kadın hakları konusunda uluslararası mutabakata ilk imzayı Türkiye olarak koymuştu. Cemaatlerin ve tarikatların baskısı ile Beştepe, yani Saray, tek adam yönetimi bu mutabakattan kimseye danışmadan bir imza ile çıkarak cemaatlerin ekmeklerine yağ sürmüş oldu. Bu sözleşmeye konulan imzayı onaylayan Büyük Millet Meclisi’ne sorulmadan İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması hangi yasada kayıtlı?
4 Ekim 1926 tarihinde yayınlanan 743 sayılı Türk Medeni Kanunu, aile kurumu içinde erkek ve kadın eşitliğini kabul eder. Evlilikte resmi nikah zorunluluğu getirilir ve çok eşlilik yasaklanır. Ancak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda 22 Kasım 2001 yılında yapılan değişikliklerde, madde 11’de ergenlik yaşı on sekiz olarak belirtilmiştir. Madde 12’de ise 15 yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir denilmekte. Aynı kanunun 143. maddesinde, evlenmenin geçerli olması dini törenin yapılmasına bağlı değildir, aile cüzdanı gösterilmeden dini tören yapılmaz ibaresi bulunmakta.
İstanbul’a ihanet ettiklerini söyleyen Saray’ın, Türk Medeni Kanunu'na da cemaatlerin baskısı ile ihanet ettiklerini izlemek, nasıl bir ihanetin içinde kaldığımızı anlatmaktadır. Cemaatlerden farksız olan aşiretler de kendi iç törelerine bağlı kalmakta. Aşiretin kestiği karar ne olursa olsun uygulanmakta, çocukları katletmeye kadar varan uygulamaların olduğunu izlemekteyiz. Narin Güran... Muhtemelen girdiği ahırda görmemesi gereken bir olayı gördü ve bu nedenle amcası veya her kimse, çocuğu ortadan kaldırın demiş olabilir. Aşiretten birisine, “Ben öldürdüm de, seni biz besleriz hapiste” demeleri mümkün.
Dönemin Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Emniyet Genel Müdürü Mahmut Demirtaş; sizlerin ne işe yaradığınızı hala düşünmekteyim. Çarpık adalet, çarpık hukuk sistemimizde faili meçhul cinayetlere bir yenisinin daha ekleneceğinden korkmaktayım. Teğmenlerin yemin töreninde çektikleri kılıçlar, bu çarpıklıklara karşı olsa gerek... diye bir sözüm geldi söyledim, hem nalına hem mıhına.