|
HesapKategori: Nalına Mıhına | 0 Yorum | Yazan: Metin Atamer | 18 Nisan 2024 15:04:35 Çok değerli bir ilkokul hocam vardı, Nurlar içinde olsun. Adı Yıldız idi. Bu isim benim hayatımın her evresinde önemli olmuştur. İlk okula Ankara‘nın Zir kasabasındaki iki odalı ilkokulda başlamıştım. Validem 1948 yılında bu okula ilkokul öğretmeni olarak atandığı için, ben de ilkokula onunla beraber orada başladım. Her gün sabah erkenden bir taksi ile Zirköyüne gider, akşam da aynı taksi ile geri dönerdik. İlkokul kaydım orada oluşmuştu, ancak okulun iki odası vardı. Bu nedenle 1-2-3 üncü sınıf talebeleri bir odada, 4-5 inci sınıf talebeleri diğer odada müşterek ders görürlerdi. Ne kadar tuhaf değil mi? Ancak ben bu okul düzeninde ne öğrendim ne öğrenmedim, bilmiyorum.
Birkaç ay sonra validemin tayini Ankara Kurtuluş ilk okuluna çıktığında çok sevinmiştim ama sevincim fazla sürmedi. Benim kaydım da validemle birlikte Kurtuluş İlkokuluna alındı. Kurtuluş İlkokuluna başladığım ilk gün bütün hayallerim yıkıldı. Sınıfta bir tek ben, okumayı öğrenememiş çocuktum. Ertesi günü okula gitmemek için direndim. ‘Ben okumayacağım’ diyerek ağladığımı hatırlarım. Bir sabah erkenden bir öğretmen geldi evimize, ismi ‘YILDIZ’. Benim elimden tuttu, siyah önlüğümü giydirdi, beyaz yakalığımı taktı: ‘Haydi Bakalım, Okula Gidiyoruz,’ diyerek beni okula götürüp, kendi sınıfında ortada bir sıraya oturttu. Ben okumayı sökememiş olmaktan sıkıldığımı hatırlarım. Ancak Yıldız hocanın büyük gayretleri ile okumayı kısa zamanda çözmüş, diğer çocukların seviyesini yakalamıştım. İlkokul son sınıfa kadar öğretmenim olmuştu. Daha sonra yatılı okullarda ortaokul ve liseyi okurken, ilkokul öğretmenimi hiç unutmamıştım. Her bayramda gidip ellerinden öperdim. Bu ziyaretlerim evlendiğim tarihlerde de devam etti. Beni çok sevdiğini bilirdim, çünkü severken yanaklarımı elleriyle öyle sıkardı ki, canım acırdı ama bir ‘GIK’ım çıkmazdı. Sınıfımızdaki çocukların hepsi zeki ve çalışkandı. Zaten öyle olmak mecburiyetindeydi çocuklar. Yoksa bön bön bakan, söyleneni anlamayan çocuklara öğretmenim tahammül edemezdi. Yıldız öğretmenin en önemli ders konusu matematikti. Matematik dersinde her zaman şunu dile getirirdi: ‘Çocuklar, hayat matematiktir, bunu unutmayın. Matematiği iyi olmayan insan hayatta başarı elde edemez. Bunu hayat boyu unutmayın,’ derdi her zaman. Kanımca bu sözlerinin çok doğru olduğunu hayatımız sürecinde hep karşımıza çıktığını hatırlarım. En basit bir tarifte çarşı veya pazara gittiğinizde, bir şey almak isteseniz, ilk soracağınız soru ‘Bu kaça?’ Ne kadar almak istiyorsanız onun ederini sizin hesap etmeniz gerekir. Eğer iyi hesap yapmayı bilmiyorsanız, satıcının yaptığı hesaba boyun eğmeye mecbur kalırsınız. İşte hesap, bu nedenle önemlidir. Bir manifaturacıdan kumaş almak isteseniz, o kumaşla ne yapılacağı, kaç metre kumaş kullanılacağı da bir hesap meselesi. Yoksa bilinçsiz ‘Kes şuradan 6 metre kumaş’ diyerek hesapsız atılacak bir adım, sizi hep yanlışlar kümesinin içine götürür. Bu nedenle matematik konusunu iyi özümsemek gerekir. Bu hayatın her basamağında kullanılması gereken bir bilimdir matematik. Bu tarihsel bir gerçektir. Yüzlerce hatta binlerce yıl matematik, her medeniyette kullanılmış. Her şeyin hesabı yapılmış asırlarca. Bir devasa yapıttır Mısır, Kahire Giza’daki Piramitler. Böyle bir yapının oturacağı alanın genişliği, kullanılacak kaya bloklarının ağırlığı, içine inşa edilecek bir mezar odasının boyutları, granit mezar blok taşının ölçüleri, mezar alanına giriş ve çıkış koridorlarının genişliği, koridorların eğimi gibi değerlerin hepsinin mutlaka bir matematiksel çalışmayı gerektirdiğini düşünmekteyim. Yoksa böyle bir yapının asırlarca ayakta durmasının mümkün olmayacağına inanırım. Milattan sonra 532 senesinde yapılmaya başlanmış olan Aya Sofya kilisesinin yapımında mutlaka matematiksel hesaplar yapıldığı bir hakikattir. Kubbe genişliğinin oval bir şekilde 30.80 m ile 32.6 m olarak tasarlanması, payandalarla desteklenmesinin içinde hep bir hesap olduğunu unutmamak gerekir. Bu konuları okuduğum zaman, ilk okul öğretmenimin sözlerini kulaklarımda hala duyarım. ‘Hayat Matematiktir, Unutmayın’. Ankara’nın merkezi olan Kızılay meydanında yüksek bir bina vardır. Binanın yüksek cephesinde 1924 senesinde Kemal Atatürk’ün söylediği bir cümle yazılı idi: ‘CUMHURİYET FİKREN İLMEN BEDENEN KUVVETLİ VE YÜKSEK SECİYELİ MUHAFIZLAR İSTER,’ Bu yazı kimin emri ile kaldırıldı bilmemekle birlikte bu cümleden rahatsızlık duyan bir iradenin kaldırdığı muhakkaktır. Fakat cümle hala geçerlidir. Ülkemde yerel seçimlerde adaylarla Saray arasında kıyasıya mücadele izledik. Aslında adaylar arası bir yarışma olması gerekirken, Sarayla yerel yönetime talip olan muhalif adayların mücadelesi olarak tecelli etti. Zira devletin bütün maddi olanaklarını kullanarak ‘Bize oy vermezseniz hizmet gelmez’ diyecek kadar düşen bir anlayışa karşı halkın, doğru iradeyi seçtiğine inanmaktayım. Saray idaresinin ‘güven oyu’ anlamına gelebilecek yerel seçim sonuçlarını iyi hesap etmesi gerekir. Seçimde önemli faktör, yaşını almış emekli vatandaşlardır. Bu 16.8 milyon nezih insan, ihmal edilmeyecek bir rakamdır. ‘Ben Ekonomistim’ demekle ekonomist olunmamakta. Yanlış bir hesap Bağdat’tan döner diye bir deyim vardır ya, nur içinde yatsın Yıldız hocam, ‘Hayat Matematiktir, Unutmayın’ diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|