|
SESİMİ DUYAN VAR MI?Kategori: Nalına Mıhına | 0 Yorum | Yazan: Metin Atamer | 21 Şubat 2024 09:04:37 Benim güzel memleketimin güzel insanlarının ne kadar çok derdi var. Bazı televizyon programları, toplum meselelerini irdeliyor. Mesela kayıp genç kızların akıbetlerini araştıran bazı inançlı program yapımcıları var. Anne ve babalar çocuklarını arıyor. Sizlerin de izlerken, en az benim kadar üzüldüğünüze bütün mukaddesatımla inanmaktayım.Peki, kaybolan çocuklar için verilen Meclis araştırması önergesini neden iktidar partisi olumsuz oylarla ret eder? Siz anlıyor musunuz? Birilerinin bu konuları gündemde tutmak için haykırasım gelmekte.
Ne kadar garip ki, kadınların giyim kuşamı erkekler tarafından tanzim edilmeye çalışılıyor. Ne kadar abes değil mi? Kadınlar, erkeklerin giysileri için kural ve kaide koymazken, erkekler bu işgüzarlık için nereden güç almakta, anlamakta güçlük çekmekteyim. Şeriat isteyen bir siyasi oluşumun, iktidara dikte ettirdiği bazı konulara, yönetenlerin boyun eğmelerine isyan etmekteyim. Yıllardır sırf iktidarda kalabilme adına 'Başörtüsü'nü bahane ederek 'benim bacımın baş örtüsünü elleyemezsiniz' diyerek oy toplayanların daha sonra, gündemde kalabilme adına, aynı eksende dönmelerini kabul etmek mümkün değil. Bir nesli yok etme pahasına yapılan bu senaryo sonucunda, bir ülke yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Erkeklerin tek hedefi kadınları zapt etmek midir? Bu ilahi bir komedya. Bunu anlamak mümkün görülmemekte. Altmış santimlik bir bez için siyaset yapılmakta. Hiçbir akıllı adamın gerçekten bu konuların kadınlar tarafından irdelenmesi gerekir diye bir söz söylememekte olduğunu siz de hayretler içinde izlemektesiniz. Bütün bu senaryoların kimler tarafından hazırlandığını hep merak etmişimdir. Mutlaka bir akıl grubunun, Cumhur'a 'Şu konuda bir fikir ortaya atınız' diye bir telkinde bulunduğunu düşünmekteyim. Amerikan Başkanının da, fikir ve danışma grubu, başkana konuşacağı veya beyanat vereceği konuları, ülke stratejileri üzerinden aksettirir. Başkan verilen bu konuda topluma hitap eder. Ancak ülkemde kaç yüz cemaat, tarikat, tekke ve zaviye olduğunu bilmemekle birlikte, ülkemin Cumhuru hangisine göbekten bağlı ise, o cemaatin sözlerinin, ülkenin gündemini oluşturduğuna eminim. Aklıma dinin kadınlar üzerinde en fazla hakim olduğu Afganistan gelmekte. Talibanın hala Afganistan'da hakim olduğunu unutmamakta yarar vardır. Türkiye, Afganistan olmaz diye sakın varsayımlarda bulunmayın. Orada tarikat, tekkeler ve aşiretler ülkeye hakim olduğundan buyana, kadınların 'BURKA'larından kurtulamadığı bir acı gerçektir. Daha yakın bir ülke olan İran'da ise mollaların bütün ülkede hakim olduğunu ve bilhassa kadınlara hükmeden kaideleri yaşama uygulamaya çalışmaları, ülkede halk isyanına sebep olmakta. Bu ülkelerin büyük çoğunluğunda yönetimde bulunan insanların ezici çoğunluğu erkeklerden oluşur. Biz başka erkeklerin yönettiği bir dünyada yaşamaktayız. Kadınları da erkekler yönlendirmekte. Bir ülke gösterin bana, bilim ve teknolojide dünya lideri olsun, ve de halkın büyük çoğunluğu Müslüman olsun? Bir tek ülke ismi verin? Geri kalmış ülkeleri listeleyin, ve de bu ülkenin dini inançlarını yanlarına yazın. Türkiye'ye bir örnek teşkil eder mi? Bilmem, ancak gidiş yönü beni endişelendirmekte. Hep aklıma Tahran’daki taksi şoförünün bana söylediği sözler gelir. 'Atatürk'ün Rıza Şah Pehlevi'ye söylediği rivayet olunan' sen onların başından örtüyü almazsan, onlar senin başını alır' cümlesine nasıl yavaş yavaş yaklaştığımızı görmekteyim ve endişelerim artmakta. Hiçbir insan bu ülkede bir başka insanı tahakküm altında tutamaz, yani sınıf farkı yaratamaz, veya yaratmaması gerekir. Kadınların kılık kıyafetinin Mecliste neyse bütün ülkede de aynı olması gerekir. İbadet yapılan yerlere gideceksen, o mabedin kuralı neyse ona uymalısın. Devletin kurumlarında çalışacaksan o kurumun içi, Meclisten farklı olmamalıdır, çünkü; yasama organının ortaya koyduğu kuralları uygulayacak ilk yer MECLİS'tir. Yoksa her birey aklına gelen her kıyafetle devlet dairesinde çalışmaya kalkarsa, işte o zaman işin içinden çıkılmaz. Böylelikle hiçbir sistemi devlet kontrol altına alamaz. Zaten yobazların istediği ortam budur, çünkü bu kaosu Ticaniler çok sever, zaten Menemen’de Kubilay’ın şehit edilmesi de, böyle bir kaos yaratılması ile oluşmadı mı? Bir ekran programında, bir annenin kayıp kızı konusunda feryadını dinledim. Din simsarlarının 300'e yakın kız çocuğunu, bir şekilde toplayıp Çanakkale'de bir otelde, dini bilinçaltı eğitimi ile 'ALLAHIN ELÇİSİYİZ' deyimi ile kandırıp ne amaçla orada tuttukları bilinmemekte. İşte nerede devlet? Çanakkale Valisi konudan haberdar mı? Yoksa iktidarın küçük ortaklarının bir eylem planı mıdır? Bilinmez. Hani 'Devlet, çocuklara 18 yaşına kadar sahip çıkar' Anayasa'da hüküm altına alınmıştı? Ama Anayasa'yı dinleyen var mı? Sesimi duyan var mı? Bugün çok kritik durumlarla karşı karşıya olduğumuz aşikar, bizi duyan var mı, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|