|
KUYRUKLU YILDIZKategori: Nalına Mıhına | 0 Yorum | Yazan: Metin Atamer | 16 Şubat 2024 09:13:59 Küçükken, televizyonun olmadığı zamanlarda, ara sıra radyoda kuyruklu bir yıldızın dünyaya yakın geçeceği haberleri duyurulurdu. Çocukluk çağımda hayal ederdim; bir yıldız ve ardında uzanan bir kuyruk. Zamanla öğrendik ki kuyruklu yıldızlar, güneşe yakın geçerken ısınarak gaz açığa çıkaran buzlu, küçük güneş sistemi cisimleridir. Dünyadan görüldüğünde oluşan bu gaz kuyruğuna "kuyruklu yıldız" denir. Bu cisimler bazen birkaç yüz metreden onlarca kilometreye kadar uzanabilirler.
Kuyruklu yıldızlar antik çağlardan beri bilinip izlenmektedir. Çin kayıtlarına göre Halley kuyruklu yıldızı MÖ. 240 yılından beri tanınmaktadır. Yakın zamanlarda birçok kuyruklu yıldız, teleskoplarla tespit edilmiş olup, uzayın derinliklerine Hubble'dan sonra James Webb Uzay Teleskobu’nun yerleştirilmesi ile daha fazla cisim keşfedilmektedir. Yapılan çeşitli deneyler ve gözlemler sonucunda kuyruklu yıldız olarak tanımlanan cisimlerin içerisinde kaya, toz, su buzu, donmuş karbondioksit, karbon monoksit, metan, amonyak gibi maddelerin bulunduğu tespit edilmiştir. Çekirdeğin genellikle kuru ve kayalık bir yüzeyi olduğu bilinir. NASA'nın yayınlarına göre, bazı bölgelerde çekirdeğin içinde metanol, hidrojen siyanür, formaldehit, etanol ve etan gibi maddelerin olduğu tespit edilmiştir. Bu yayınlara göre, çekirdeğin geride bıraktığı konik oluşum KOMA olarak adlandırılır. KOMA'nın içindeki toz bulutlarının, çekirdekten dışarıya akan uçucuların içinde su buharı olduğunu gösterdiği ifade edilmektedir. Çekirdeğin çapı elli altmış kilometre olmasına rağmen, bıraktığı uzun koma konisinin binlerce veya milyonlarca kilometre uzunluğunda olduğu bilinmektedir. Kuyruklu yıldızlar Güneş sistemine yaklaştıklarında, koma içindeki gazlar iyonize olur ve konumlarına bağlı olarak konik bir yay şekli alabilir. Günümüzde neye üzülüyorum biliyor musunuz? Televizyonlarda siyasetçilerin sürekli yalanlarını dinleyerek, yakın bir gelecekte yurttaşların da yalan söylemeye başlayacak olması. Daha sonra ne olacak biliyor musunuz? Artık doğruları söyleyen kimse kalmayacak ülkemizde. İşte buna üzülüyorum. İnsanlar "pembe yalandan kim ölmüş, kim zarar görmüş" derler ama bu doğru değil. Kime inanacağınızı bilemediğiniz zamanların insana pek faydası olmaz. Bir de biryerde yasak varsa, o yerde yalan bolca bulunur. Ne kadar çok yasak varsa, o kadar çok yalan etrafa yayılır. Çocukken başlar bu yalanlar. Bir korku yüzünden yalan söyleriz. Çocukken rahmetli babam top oynamama izin vermezdi. Nedenini pek anlamadığım bir baskıyla babam tarafından top oynamam engellenmişti. Akşam eve geldiğinde, top oynayıp oynamadığımı sorardı. Oynadığım halde "oynamadım" derdim. Ayakkabımı eline alır, bakardı, sonra bana dönüp "yine oynamışsın" derdi. Ben yalan söylerdim ama ayakkabım yalan söylemezdi. Bunlar kanımca çocukluk yalanlarıydı. İlkokula gittiğim dönemlerde top oynama meselesini bir kenara bırakmıştım çünkü beden eğitimi dersi için Gislavet Marka lastik ayakkabı almıştım, onu giyerdim. Böylelikle top oynadığım anlaşılmazdı. Rahmetlinin kalıplarına uygun bir çocuk olmam gerektiğinden mi bilmem, beni yatılı okula gönderdiler. Kayseri'den 10 kilometre uzakta, dağın başında yatılı bir okula verildim. Bu okulda da birçok yasak vardı. Bazen bu yasaklara aldırış etmez, sorulduğunda yalan söylerdik. Ama cezaya çarptırılmaktan kurtulamazdık. Aile kurulduğunda, eşlerin birbirlerine bağlılığı ve dürüstlüğü, aile için çok önemli bir unsurdur. "Bu akşam mesaiye kalacağım" konusu uzadıkça veya eve geç gelişler arttıkça "işim bitmediği için geciktim" gibi yalanlar söylenmeye başlanırsa, o evliliğin temel direkleri sarsılmaya başlar diye düşünürüm. Aile içinde çocuk yetiştirenler, özellikle baba, çocuğuna yalan söylememelidir. Çünkü baba figürü bir çocuk için önemlidir. Baba yalan söylemez, çocuğunu kandırmaz. Çocuk, babanın her sözünü bir kanun gibi kabul eder. Bu kanunu çürütmeye kalkan herkese karşı direnç gösterir. Yalan ortaya çıktığında, babanın kaçabileceği bir yer yoktur. Çocuk için her şey yıkılmıştır. Baba, bu güveni yeniden inşa etmeye çalışsa bile, çocuğun tarafındaki hasar kolayca onarılamaz. Bu yüzden hayatta atılan her adımın çok dikkatli atılması gerekir. Bizim toplumumuz için devlet, baba figürünün yerini alır. Devletin söylediği sözlerin doğru olması gerekir. Aldığı her karar, halk tarafından olumlu karşılanır. Ancak devletin yalan söyleme lüksü yoktur. Her gerçeğin halkla paylaşılması, en doğru adımdır. Cumhurbaşkanının, 2018 seçimlerinde vaat ettiği 3600 ek gösterge için 2022 yılını işaret ettiğini, hepimiz gördük. Yüz binlerce memuru ilgilendiren ek gösterge, polis, öğretmen, hemşire ve din görevlilerinin emeklilik ek göstergesinin 3600'e çıkarılması vaadini her seçimde meydanlarda haykırdığını gördük. Şimdi ise bu uzayan kuyruklu yalandanbir haber almak, mevsimsiz zamana kaldı. Böyle zamanlarda aklıma bestekâr Yusuf Nalkesengelir. Kendisini İzmir radyosunda tanıma fırsatı bulmuştum. Aslen Makedonya İştip'te 1923 senesinde doğmuş, daha sonra Türkiye'ye göç etmişler. Emekli bir öğretmendi. Türk sanat müziğine birçok eser vermiş değerli bestekâr Yusuf Nalkesen'i 1 Ocak 2003 yılında kaybettik. Yusuf Nalkesen’in çok sevdiğim bir eseri var, düyek usulde ve hicaz makamında bestelemişti: "YALAN".
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|