|
|
RAPOR: İKİ | 9O DAKİKADA DEVR-İ ALEMKategori: Ayorum Güncel | 0 Yorum | Yazan: M. Şehmus Güzel | 02 Ocak 2024 04:26:41 Avrupa Birliği (AB), birçok neden yanında “Avrupa’da barışı sürekli kılmak, barışı kalıcılaştırmak” için kuruldu. İkinci Dünya savaşının bıraktığı dramlardan, milyonlarca insanın kıyımı, dünyanın özellikle Avrupa’nın harabeye çevrilmesinden sonra.1945’i izleyen zaman diliminde Avrupa göreceli barışçıl bir ortama girdi. Birkaç istisnayı saymazsak genel olarak sürdü.
1960’larda, adı geçen ülkelerin birer iç meselesi gibi, yeniden başlayan İrlanda, Bask Ülkesi (Euskadi), Korsika bağımsızlık hareketleri, siyasi ve silahlı örgütleri, savaşlarına 21. Yüzyıla girerken değişik belirleyiciler sonucu bir nokta koydular. Silahlara veda etmelerinin tayin edicisi ülkelerine özerklik tanınması, merkezi devletler tarafından kültürlerine sansür konulmasından vazgeçilmesi ve benzeri birçok etken tayin edici oldu. Sıkı ve yıkıcı merkezi devletten federal yapılı, bölgelerine bağımsızlık ve/veya en geniş kapsamlı özerklik tanıyan devlet yapılarına geçilmesinin kabulüyle İrlanda, Bask Ülkesi ve Korsika’da son on yıllarda derin bir nefes alındı. Son yıllarda yapılan Bölge seçimlerinde gördük: Bağımsızlık ve/veya en geniş biçimde özerlik yanlıları kazanıyor: Adını andığım üç ülkede de bağımsızlık ve/veya en geniş biçimde özerlik yanlıları bölge meclisinde çoğunlukta ve ülke hükümetinin başında. Silahlar sustu, çocuklar artık ağlamıyor, analar artık dul kalmıyor. Devlet-Ulus, İspanya ve Bask Gerçeği, Cezayir ve Berberiler, AB’de Devlet ve Fransa’da Korsika, Devlet-Ulus’tan Federasyona, Duhok Konuşuyor başlıklarını taşıyan kitaplarımda ve ekitap.ayorum.com sitemizde hediye olarak sunduğumuz ekitaplarımda 1980’lerin ilk yıllarından günümüze bu konulurda yaptığım araştırmalar sonucu elde ettiğim bilgileri sunuyorum. Daha ayrıntılı bilgileri bu çalışmalarımda bulmak mümkün. 1993’ten itibaren değşik dergi ve günlük gazetelerde, internet sitelerinde ve son yıllarda ayorum.com sitesinde yayınladığım makalelerimde de epey bilgi bulunuyor. AB devletleri devlet-ulus belasını ve getirdiği kötülükleri çöpe atmasını bildi. Sıra bizlerde sanıyorum. Barışın arzusu da bu. 2024’ün programında bu konuların da yer alacağını sanıyorum. AB’nin en zayıf noktası, en zayıf noktalarından biri AB üyesi veya üyesi olmayan iki Avrupa devleti arasındaki hırlaşmaları, çatışmaları, savaşları önleyememesi. Sorunlara kalıcı bir çare bulamaması. İşte en son örneği: Ukrayna ve Rusya arasındaki savaş. Bu zayıflık AB üye devletleri arasındaki ismini söylemeyen çıkar çatışmaları ve rekabetle de ilgili. AB yirmi yıl kadar önce İspanya ile Fas arasındaki “Maydonoz Adası” hırlaşmasını bile önleyemedi. Bu sorunu bile çözemedi. Kıbrıs meselesini de çözemedi. Yunanistan ile Türkiye arasındaki sorunları da. Pes! Sorunları çözmek için hep Amerika Birleşik Devletleri devreye girmek zorunda kaldı. Ama artık ABD herşeye “maydonoz olmak” istemiyor. Yaşlı, kendini beğenmiş, herşeyin en iyisine sahip oluğunu sanan AB ve hele AB üyesi birkaç “büyük devlet” (Türkçesiyle Fransa ve Almanya) ABD’yi çileden çıkarıyor. ABD “Yaşlı Kıtadan” kurtulmak, elini ayağını çekmek istiyor. Ama nâ-mümkün. Anımsayın lütfen Yugoslavya paramparça olurken, en iyi yurttaşları İsviçre’lere, Almanya’lara kapağı atarken AB üyeleri Yugoslavya’nın hangi şirketini, hangi zenğinliğini alabilirim sevdasının peşindeydi. Bu meseleler de henüz tümüyle çözümlenmiş değil: Bugünlerde Sırbistan’ın Kosova’ya saldırması bekleniyor. Balkanlar yeniden tutuşabilir. Yuguoslavya parçalanırken yine ABD, NATO aracılığıyla, işe müdahale etmek zorunda kalmış Belgrad bombalanmıştı. Hatta bu arada Belgrad’daki Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçiliği bile “yanlışıkla” (!!!) bombalanmıştı; ÇHC sineye çekmiş, meseleyi büyütmemişti. Bu kez böylesi bir “hata” neye yol açabilir? Meçhul. Aklıma geldi eklemeden geçmeyeyim: Bir veya bir buçuk ay kadar önce, Kiev’de, “Ukranya’ya yardım eden devletler” gibi bir isim taşıyan toplantıda, Fransa Cumhuriyeti Savunma Bakanı (ismine gerek yok, “Macron boy’slardan biri” derseniz herkes tanır) aynen şu lafı etti:“Kiev savaşı silah ve savaş sanayimiz için BİZE ÇOK YARARLI FIRSATLAR YARATIYOR.” Ağlama Naci. Sil göz yaşlarını sil! Ukrayna halkı mizahı sever: Nitekim Macron’un çok konuşup elini cebine atmaması (“cebinde akrep varmış”) üzerine habire konuşan ama sonuç getirici hiçbir şey yapmayan biri için kendi dillerindeki “geveze” sözçüğünü kaldırıp “macroner”i koydu. Halklar unutmaz. Fransa enaz yardım yapan devletlerden biri olmasına rağmen Macron yine her fırsatta “Ukrayna desteklenmeli” filan diyor. “Sözle peynir gemisi yürümez”i duymamış. ABD bu tür pintiliklerden, gevezeliklerden usandığı için yakında Avrupa ile ilişkilerini askıya alabilir. Azaltabilir. Hele bir önceki Başkan yeniden seçilirse, ABD’nin son zamanlarda Cumhuriyetçiler içinde yeniden gündeme sokulan dış politikada “izolasyon” yöntemini uygulaması bile konuşuluyor, yazılıyor. Zelenski’yi kim kurtaracak? Bugün bilemiyoruz. Belki Macron?
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|