Hiç ilginizi çekti mi, her yıl Kasım ayında Türkiye'de bir bütçe maratonu yaşanmaktadır? Önce bir bütçe gerekçesi hazırlanmaktadır. Nerede hazırlandığını hepimiz tahmin edebiliriz. Evvelce Hazine ve Maliye Bakanlığında hazırlanırdı bu bütçe gerekçesi. Ancak son beş-altı senedir Ankara'nın beş tepesinde 1100 odalı sarayın bir bölümünde, önce "BÜTÇE GEREKÇESİ" adı altında bir hazırlık yapılmaktadır. Hiç bu gerekçelere bir göz atmak aklınıza geldi mi? 2024 bütçesi için yapılan hazırlık çalışması olan "BÜTÇE GEREKÇELERİ" adlı çalışmayı bu yıl incelemek istedim.
Yaklaşık 505 sayfa bir doküman. Bütçe sunumu içinde bu gerekçeyi de tasarı bütçeye eklemekteler. Bunun içinde çok ilginç bilgiler bulunmaktadır. Türkiye'nin sadece Külliye'den idare edildiğini kabul edersek, bütün kurumlarda çalışanların gerekçeleri nedir?
Bu konuyu "Bütçe Gerekçeleri" içinde nafile aradım. Siz de araştırın, sadece Saray'da çalışanların toplam sayısı 2374 kişi. Bunların 1108 kişisi işçi olarak alınmış, 479 kişi memur statüsünde, 787 çalışanda "PERSONEL" olarak Saray'da istihdam edilmektedir. Bir de 21 adet danışman çalışmaktadır bu Sarayda. Bu nedenle Türkiye'yi 2374 kişinin yönetmekte olduğunu kabul etmemiz gerekir.
Bu çalışanlara yılda ödenen 181 milyon 640 bin 681 lira olarak gözükmektedir. Türkiye'nin bir de Büyük Millet Meclisi bulunmaktadır. Bu kurumun ne işe yaradığını hala çözebilmiş değilim. "YASAMA" organı adı ile seçilen bu fertlerin, bir kanun yapmaya güçleri olmamakta, Saray'dan yapılıp gönderilen Kanunlara da itiraz edebilme hakları var ama fayda getirmemektedir. Bu nedenle biz 650 vekili ve bir o kadar da yardımcılarını neden beslemekteyiz?
Cumhuriyetimizin 2. yüzyılına girerken çok çarpıcı birkaç değerden bahsetmek isterim. 2024 yılı bütçesinde iki kalem dikkatimi çekti: Cumhurbaşkanlığı bütçesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesi.
Millet Meclisi'nin bütçesi 12 milyar 257 milyon 956 bin olarak kayda alınmış, ancak Cumhurbaşkanlığı bütçesi 14 milyar 840 bin 194 olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bütçesini yaklaşık 2.4 milyar lira aşmasını anlamakta güçlük çekmekteyim. Bu ülkemizin insanlarının çalışıp kazandığı ücretlerden verdiğimiz vergilerin nereye harcandığını bilmek bizim görevimiz değil mi? Bu nedenle 2024 yılı bütçesini daha iyi incelemek gerekir. Verdiğimiz vergilerin nereye gittiğini anlamamızda yarar var. 2024 bütçesinde Giderlerin en büyük kaleminin nerede olduğunu sizin bilmenizi isterim.
Hazine ve Maliye Bakanlığının bütçesinde 1 trilyon 809 milyar 184 milyon 376 bin lira ile "FAİZ" giderleri yer almaktadır. Faiz almak haram, vermek serbest olan ülkemizin cari transferleri içinde ise yine hazinenin gider bölümünde 3 trilyon 111 milyar 696 milyon 500 bin liranın cari transfere ayrıldığını görmekteyiz.
Bu bilgiler yayınlanmakta, ama kimsenin dikkatini çekmemekte. Yurdum insanının alın teri ile kazandığı vergilerin nereye çarçur edildiğini bilmelerinde yarar var.
Bütçe gerekçeleri dokümanında gerekçeler sıralanırken 6 Şubat Depremine atıfta bulunulmaktadır, ve bu konu, benim kanıma dokunan birkaç cümleler olduğunu düşünmekteyim.
Mevcut iktidar döneminde deprem vergisi adı altında toplanan 36.5 milyar dolar, yani 687.6 milyar liranın akıbeti konusunda halkın hiçbir fikri bulunmaması sizce garip değil mi? Birilerinin kalkıp sormasını beklerim, hani "128 milyar dolar nerede" diye sorduğumuz gibi, bence "DEPREM VERGİLERİ NE OLDU?" diye sorulması gerekir.
Bakın size bir başka bilgi daha vereyim. Hani Cumhuriyet döneminde kazanılan yatırımları ve değerleri özelleştiriyorlar ya, şeker fabrikaları, enerji santralları, TEKEL fabrikaları, ETİ maden, Telekom gibi değerler, TUİK'i de özelleştirsinler. Bağımsız kurumlar, ülkemdeki enflasyon, büyüme, GSMH gibi değerleri özel sektör hesaplayıp çıkartsın ortaya, ülkemde rahat etsin.
Biz, inanmadığımız bir kurumun ayakta kalabilmesi için, yılda 2 milyar 360 milyon 343 bin lira para ödeyerek kurumda çalışan 3896 kişiyi neden besleyelim?
Bilir misiniz Türkiye İstatistik Kurumu binası "CAM KULE"dir ve yaklaşık 20-25 katlı olan binanın bütün cephesinin CAM olmasının esas nedeninin, kurumun bütün değerlerinin cam gibi şeffaf olması gerektiğinden olduğunu düşünmekteyim. Hiç çarşı pazarda dolaşırken araştırma yapan bir TUİK görevlisi gördünüz mü? Göremezsiniz, çünkü onlar da çalıştıkları bina gibi "SAYDAM" olduğundan, görünmeden görevlerini yaparlar ve beş tepeden gelen son rakamı yayınlarken bile şeffaflıklarından hiçbir şey kaybetmezler diye bir sözüm geldi, söyledim hem nalına hem mıhına.