Kayseri yakınlarında çok önemli bir kasaba bulunmaktadır. Türkiye’nin siyasi tarihinde bir olayla birlikte anılır. Olayda, ne şehrin ne de burada yaşayan insanların bir kusuru bulunmamaktadır. Fakat nedense bu belde, yaşanan hadise ile birlikte anılır. Himmetdede, Kayseri’ye 44 kilometre uzaklıkta bulunan bu şirin belde, bir zamanların çok önemli bir siyasi olayına şahit olmuştu.
3 Nisan 1960'ta Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı İsmet İnönü’nün Kayseri’ye miting yapmak için gitmek istemesi, Himmetdede tren istasyonunda engellenir. Aslında Himmetdede ismi Selçuklu’lardan kalma değerli bir düşünür ve sosyal kişiliğe aittir; ancak, Eskişehir dolaylarında daha fazla anılmaktadır. Himmetdede istasyonu ve buradaki kasaba ile Eskişehir’de anılan Himmetdede’nin aynı kişi olup olmadığı hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Kayseri şehrine tren veya araçla gidenler, mutlaka bu kasabadan geçerler. Bilhassa Talas'ta okuyanlar bu kasabayı çok iyi bilirler. Buraya neden Himmetdede denildiği pek hatırlanmamakla birlikte, rivayet odur ki, burada bulunan hayırsever bir yaşlının yaptığı iyiliklere dayanarak verilmiştir.
Şimdi yurt dışında ikamet etmekte olan ve ekranlarda izlediğimiz bir hocanın, bir ibadet yerinde methiye okurken, ağlayarak FE tipi bir gösteri sergilemesini bugün gibi hatırlamaktayım. Bu gösteri içinde dinleyenlerin vicdanlarına, kürsüden sahte gözyaşları ile dokunmasını izlerken, tüylerim diken diken olmuştu. Bu resme özenen bir başka hocanın da Millet Meclisi'nin kürsüsünden, FG'yi ima ederek yaptığı konuşmasında ‘Dön Artık Bu Hasret Bitsin’ diyerek, göz yaşı dökmesi, gerçeği ne kadar yansıtır veya bir başka deyişle ne kadar samimidir, düşünmek gerekir. FG tipine özenen her hatip, bir mikrofonu eline geçirip konuşma ile birlikte ağlamaya başlarsa vay halimize.
Zaten biz millet olarak çok çabuk gaza gelmekteyiz. Bunun genelde toplumun hamasi duygularını gıdıklamaktan öte olmaması gerekir. Ağlamaya çok yatkın bir toplum psikolojimizin olduğu muhakkak. Ne zaman marşlar söylense, bayrak çekilse, milletin tüyleri diken diken olur ve hemen ağlar. Nerede bir hüzün varsa, halk olarak biz, bu hüzne ortak oluruz. Ne kadar çok ağlarsak, o kadar çok rahat ederiz. Hele mevlut okunması sırasında dinleyiciler, hiçbir şey anlamadıkları Arapça cümleleri dinlerken göz yaşı dökerler. Göz ucu ile bu ağlamayı yakalayan, mevlidi icra eden hoca takımının, kelimeleri sündürmekten daha fazla zevk aldıklarını düşünürüm. Tanrı için okunan bu mevlitte, bahşişin, ağlama şiddetine bağlı olarak artabilmekte olduğu bir gerçektir. Keşke bir ağlama partisi kurulsa da, sahte göz yaşı dökenlerden kurtulsak.
Bu günlerde ekranlardan izlemekteyiz, Cumhur, ev sahibi olanlara ‘Sizde vicdan var mı?’ diye sormakta. Ne kadar kolay söylenen bir cümle ‘Sizde Vicdan Var mı?’ Şimdi dönüp bir vatandaş olarak ben de sormak isterim yönetenlere, ‘Sizde Vicdan Var mı?’
- Enflasyona doğrudan etki eden akaryakıt fiyatlarına astronomik zam yaparken sizde vicdan var mı?
- Ülkemin 80 senede yaptığı sanayi yatırımlarını yabancılara satarken sizde vicdan var mı?
- Otoyol, köprü ve tünellerden geçiş ücretlerine, işleten firmaların gelirlerinin artması için, ücretlerine zam yaparken sizde vicdan var mı?
- Otoyol, köprü ve tünellerin yapım maliyetinden 9 kat fazlasına müteahhitlere ödeme yapılırken, sizde vicdan var mı?
- Yıllar boyunca yetişen çok değerli tıp doktorlarının ADALET istemlerine ‘Giderlerse gitsinler‘ derken sizde vicdan var mı?
- Deprem vergisi adı altında toplanan ve bir fonda tutulan 432 milyar liranın akıbeti konusunda topluma bilgi vermeden, 6 Şubat 2023'te meydana gelen deprem için, ülkemde ek taşıt vergisi isterken sizde vicdan var mı?
- 2024 bütçesinde birçok bakanlık bütçesinden çok daha fazla bir miktarıö 91 milyar 824 milyon lirayı, Diyanet İşleri Başkanlığı'na, verirken, sizde vicdan var mı?
- 2024 bütçesinden Saray'ın istediği 12 milyar 283 milyon lirayı, yani günde 33 milyon 654 bin lira harcama yetkisini isterken, sizde vicdan var mı?
Şimdi buyurun HİMMETDEDE'ye. Enflasyona yenik düşen emekli bir ev sahibi, kiracısına kira bedelini arttırmasını isterken, Cumhurun ‘Sizde Vicdan Var mı’ diye şikayet ettiğini seyretmek, ülke gerçeğinden Cumhurun uzak olduğunu düşündürtmekte. Çep delik çepken delik, cepte yok metelik, bütçem açık, borç gırtlağa kadar, işsizlik rekorda, üretim desen rekor düşüşte, bizler himmete muhtaç, Saray'daki hazretin ülke sorunlarına çare üretmezken, ev sahiplerine ‘Sizde Vicdan Var mı?’ demesi aklıma şu deyimi getirmekte ‘önce iğneyi kendine,sonra çuvaldızı başkasına batır’ diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.