|
VAAT EDİLEN TOPRAKLARKategori: Nalına Mıhına | 0 Yorum | Yazan: Metin Atamer | 07 Kasım 2023 04:43:32 Ne kadar garip olaylara gebe ülkemiz düşünebiliyor musunuz? Bir etrafımıza bakın, bir tek Akdeniz kıyılarımız güvencede diye düşünsem, o da yanlış. Doğuda İran komşumuz ama dostumuz olup olmadığını bilmiyoruz. Tarihte İran Şah’ının tek bir hedefi vardı. İran sınırlarını Akdeniz’e ulaştırmaktı ve bunu her seferinde kapalı da olsa dile getirmişti. Çıkın yukarı, Ermenistan, başlı başına bir kaos. İnin aşağıya Irak komşumuz mu düşmanımız mı bilinmeyen bir denklem.
Akkuyu Nükleer enerji santralı limanına Rusya, savaş gemilerini, santralı koruma adına konuşlandırırsa, ülke olarak bir başka hedefin merkezi olmak işten bile değil. Devam edin, PKK terör örgütünü destekleyen ve gelişmesini sağlayan bir ülke var. Ülkemizle sınırları yaklaşık dokuz yüz kilometre uzunluğunda. Yıllar boyunca ülkemiz aleyhine yaptıkları, buradan köye yol olur. Kendi halkı için hayrı olmayan bir devletin, komşusuna hayrı olacağını hiç düşünmemekteyim. Gelin de kıskanmayın Avrupa ülkelerini. Hepsi birlik olup zayıf üyelerinin kalkınmalarına yardımcı olmakta. Zayıf bir Yunanistan bile bu birlik içinde, alt yapısını düzeltme yolunda ciddi adımlar atmakta. Tamam, Hristiyan lobisi diyebilirsiniz, ama sizin de Müslüman lobiniz yok ki. Bulunduğumuz coğrafyada devletler birbirilerinin kuyularını kazmak için yarışmaktalar. Güçlü devletler de bu konuyu kaşımaktan geri kalmamakta. En önemli hedef tahtası, Ortadoğudaki yeraltı zenginliklerini elde etmek ve kontrol altında tutmak. Önemli yeraltı zenginliklerinin başında petrol, doğalgaz, altın ve uranyum, batının rüyalarını süslemekte. Amerika’nın Ortadoğu ülkelerinin sınırlarını değiştirme projesini inceleyin, açıklanan bu planın, henüz daha sona ermediğine inanmaktayım. Buna çanak tutanlar da bu planın bir parçası olan ülkeler. Ülkemin batısından başlayalım, Yunanistan’la muhabbetimizin iyi olduğunu iddia edemem. Hatta Bulgaristan’la olan ilişkilerimizin de lehimize yahut ortak çıkarlarımız için olduğunu düşünmek, aşırı iyimserlik olur. Aklıma takılan soru işaretlerinden birkaç tanesi. Çocukluğumun coğrafya atlasını hala saklamaktayım. Basım tarihi 1945 seneleri. Doğu Akdeniz’de bir Filistin devleti var ve İsrail diye bir arazi parçası bile yok. MAVERA-İ diye adlandırılan Ürdün’ün, hemen batısında İngiliz Mandası Filistin toprakları. Tevrat'ta bağışlanan topraklar olarak gösterilen yerin, Kudüs ve Filistin’in yerleşik olduğu topraklar olduğuna dair söylentiler vardır. Ancak Tevrat’ta anlatılan, ilk kitap BEREŞİT, yani yaratılışı ele alalım. Burada Nuh’a kadar uzanan bir yaratılış tarifi verilir. İsrail halkının da bu soydan geldiği vurgulanır. Bu söylemler MUSA’nın gelişine kadar anlatılır. Bundan sonra ise ŞEMOT kitabı gelir, yani çıkış kitabı olarak dillendirilir. Musa peygamber Sina dağına gider ve KENAN halkına vaat eder. MUSA, KENAN ülkesini ele geçirmek için kutsal savaş yapmak yönünde tanrı ile anlaştığını ifade eder, halkına. Daha sonra Vayikra, yani LEVİLİLER kitabı gelir. Kutsal çadırın nasıl kurulacağını anlatır. Burada ahlaki kurallar listelenir. Bu kurallara uyanlara ödüller, uymayanlara ise ceza cümleleri mevcuttur. Daha sonra gelen dördüncü kitap ise Bamidbar, yani sayıları içerir. Bu bölümde İsrail halkına önlerindeki görevin, vaat edilen toprakları ele geçirmek olduğu gösterilir. Bu macerada İsrail oğullarının Mısır’dan çıkışı ve Tanrının vaat ettiği toprakları ele geçirme hikayesi doruk noktasına erişir ancak, İsrail oğulları inançsızdır ve bu sebepten vaat edilen toprakları ele geçiremezler. Bu hedefi gelecek nesillere bırakırlar. Sonraki kitap ise DEVARİM yani tesniye bir başka deyişle beşinci kitap. Bu üç vaaz olarak bilinir. Bunun içeriğinde ise Musa yasası olarak anılan kurallar ve bunlara uymaya yönelik teşvikle sona erer. Bir de herkesin bildiği 10 emir bulunmaktadır. On emir diye konuşuruz da, ne olduğunu dillendirmeyiz. İşte size ON EMİR'i İbraniceden tercüme edeyim: Aslına uygun sıralamaya çalışacağım: 1. Tanrın YHVH'den başka ilahların olmayacak. 2. Kendine yukarıda gökte, aşağıda yerde veya derinlerde yeraltında yaşayan putlar yapmayacaksın. Onlara eğilmeyeceksin ve onlara ibadet etmeyeceksin. 3. Tanrının YHVH'ın ismini boş yere anmayacaksın. Çünkü YHVH onun adını boş yere ağza alan kişiyi cezasız bırakmayacaktır. 4. Haftanın altı günü üretecek ve dünyevi çalışmalarını gerçekleştireceksin. Haftanın son günü, yedinci gün mukaddes ŞABAT günündeyse işlerini bırakacak ve tanrı YHVH’e ibadet edeceksin. O gün SEBT’tir. 5. Anne ve babana hürmet edeceksin. 6. Öldürmeyeceksin. 7. Zina etmeyeceksin. 8. Çalmayacaksın. 9. Komşularına karşı yalan yere şahitlik yapmayacaksın. 10. Komşularının, yakınlarının mülklerine tamah etmeyeceksin. Bu emirleri mağarada Tanrı'dan aldığını ifade eder. İlk mağaradan çıktığında, halkına Tanrı'nın on emri olduğunu söyler. Sıraladığında, son emiri "çalmayacaksın" olarak dile getirir. Bir sayarlar, toplamda sekiz emir çıkar. Sonra tekrar mağaraya geri döner ve son emirler ek olarak söylenir. İşte böyle bir geçmişi var bu İsrail oğullarının. Tatbik edilse aslında 10 emrin, bütün insanlık için geçerli sayılması gerek, olumsuz bir konu içermemekte. Ey Trump veya Ey Merkel demekle iş çözülmemekte. Davos'ta İsrail Cumhur Başbakanı Şimon Perez‘e ‘Ey PEREZ, siz insan öldürmeyi çok iyi bilirsiniz’ diye tarihsel bir gerçek, hakaret etmek adına söylendiğinde, ne kazandığımızı düşünmekteyim. O tarihte Netanyahu İsrail’in başbakanıydı. Bu gün hala Tanrı'ya verilen sözü yerine getirmek için, vaat edilen topraklara, 21. yüzyılda, sahip çıkmayı bahane ederek, soykırıma kalkmak, 10 emrin 6 maddesine uymamaktır. Ancak her ne pahasına olursa olsun hedeflerine ulaşmak, vaat edilen topraklara sahip olmak için çocukları katletmektedirler. Yahudilere yönelik 1936 senesinde Hitler'in kurduğu Sachsenhausen kampı, Auschwitz-Birkenau kamplarını aratmayan, Filistinli çocuklara yönelik, İsrail oğulları'nın soykırım dansını haklı gösterecek gerekçe olduğunu düşünmemekteyim, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|