|
|
Varil Varil DolarlarKategori: Ayorum Güncel | 0 Yorum | Yazan: Gündoğdu Gencer | 24 Mayıs 2008 08:14:46 Irak savaşının bir petrol savaşı olduğunu mu sanıyorsunuz? Yanlış! Yanlış anlamayın, önce baba Bush'un, sonra da velet Bush'un Irak'a saldırısının "özgürlük, demokrasi falan filân" için olduğunu iddia edip gülünç duruma düşecek değilim. Yalan vardır, bir de kuyruklu yalan vardır.
Özgürlük, demokrasi masalları kuyruklu yalan ise, Irak’a zengin petrol kaynaklarını kullanmak için girdikleri hikâyesi de kuyruklu yalanın üstü kazınırsa altından çıkacak olan bir başka yalandır. Şöyle basit bir soru soralım: ABD ve suç ortakları Irak’ı kontrol altına aldıklarına ve Irak dünyanın en zengin petrol kaynaklarından birisine sahip olduğu halde petrol fiyatları neden bu süre içinde ikiye, üçe katlanmıştır? Kuyruklu yalanı örtbas etmek için uydurulan yalan hazır: “hızla gelişen Çin ve Hindistan ekonomisinin talepleri yüzünden!” Arz-talep üzerine kurulu dünya düzeninde talebe bakıyoruz da neden arza bakmıyoruz acaba? Greg Palast araştırmacı bir İngiliz gazetecisi. “Armed Madhouse” (silâhlı tımarhane) adlı bir kitabı var. Şöyle anlatıyor Greg Palast: “Yıl 1928. 31 Temmuz günü Brüksel’deki bir otel odasında dünyanın en büyük petrol şirketleri (Anglo-Persian Oil, şimdiki adıyla BP, Standard Oil, şimdiki adıyla Exxon ve irili ufaklı diğer şirketler) önlerine büyük bir Orta Doğu haritası açıyorlar ve Irak’ı kırmızı kalemle bir çember içine alıp haritayı imzalıyorlar. Toplantının nedeni petrol arzının artması nedeniyle petrol fiyatlarında görülen düşme. Çözüm: petrol üretimini kısıp fiyatları yükseltmek, bunun için de Irak’ın petrol üretimini azaltmak. Aynı şey velet Bush üçkağıtla Beyaz Saray’a çöreklenmeden önce Bill Clinton döneminde de olmuştu. Şimdi petrolün 135 dolar olan varili o dönemde 22 dolardı.” Petrol fiyatları düşünce petrol şirketlerinin kârları azalmıştı. Petrol şirketleri bunun çözümünü bir yandan Irak’a saldırmak, öte yandan da petrol şirketlerinin temsilcisi velet Bush’u Beyaz Saray’a oturtmakta buldular. 1928’deki bu anlaşma 1959’a kadar yürürlükte kaldı. Başkan Eisenhower petrol üretimine kotalar koydu, daha sonra (ilginçtir) Bağdat’ta 10-14 Eylül 1960’ta yapılan konferansta İran, Irak, Kuveyt, Suudî Arabistan ve Venezuela’nın kurduğu OPEC (Petrol Üreten Ülkeler Örgütü) Karteli ve özellikle de Suudi Arabistan yoluyla fiyatları yükseltmek için üretim kısıtlandı. Irak’ın petrol üretimi, kapasitesinin yarısı düzeyinde tutuldu. Daha sonra OPEC’e Katar, Endonezya, Libya, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Nijerya, Ekvator, Angola ve Gabon da katıldı. Petrol fiyatlarının yüksek tutulması elbette bu ülkelerin de işine geliyordu. Ama bu arada İran’ın oyunbozanlık yapması, Saddam’ın İran’a saldırtılması, ardından iflâs durumuna gelen Irak’ın bunu gidermek için petrol üretimini artırması ve fiyatların düşmesi baba Bush’un ilk Irak saldırısına yol açtı. İlk körfez savaşının ardından Irak’a petrol ambargosu kondu. Öne sürülen yalan Saddam’ın yeniden güçlenmesini önlemekti. Oysa asıl neden Irak’ın petrol üretimini düşürmek ve fiyatları, dolayısıyla petrol şirketlerinin kârlarını artırmaktı. 2002’de, velet Bush’un başa geçmesinden sonra en büyük 10 petrol şirketi 31 milyar dolar kâr etmişken Irak’a yapılan ikinci saldırı sonucu petrol fiyatları ikiye katlandı ve bu petrol şirketlerinin kârı 87 milyar dolara çıktı. 2007’de velet Bush’un Irak’a ilâve asker göndermesi ile kızışan iç savaş sonucu Irak’ın petrol üretimi günde 1 milyon varil azaldı. Petrol fiyatları daha da yükseldi. Yalnızca Exxon’un kârı 2007’de 40 milyar dolara çıktı. Ve petrolün varili daha 100 dolara vurmamıştı. Şimdi petrolün varili 135 dolar dolaylarında. Bush ve şürekâsı bu kâr düzeyini “yeni petrol araştırmaları yapmaları için bu kâra gereksinmeleri var” martavalıyla savunuyorlar. Oysa yalnızca Exxon bu 40 milyar dolar kârın 36 milyarını hisse senedi sahiplarine dağıtmış 2007’de. ABD’de başkanlık seçimleri yaklaşıyor. Senatör Obama petrol şirketlerine “aşırı kâr vergisi” getirmekten söz ediyor. Buna göre varili 80 dolardan fazlaya yapılan satışlardan yüzde 20 vergi alacak. Bu oran, örneğin OPEC üyesi olan Ekvator’da yüzde 99. Ama Amerikan petrol şirketlerinin bu ufacık yüzde 20’ye bile sıcak bakmayacağı besbelli. Obama’nın serseri bir kurşuna kurban gitmesi oldukça somut bir olasılık. Umarız olmaz ama olursa bu, tabii ki bir zencinin ABD başkanı olmasını hazmedemeyen ırkçılar maşa olarak kullanılarak gerçekleştirilecek. Oysa bir başka zenci, Condoleezza Rice bugün ABD Dışişleri Bakanı. Ama daha önce Chevron Oil şirketinde çalışmış ve kadirbilir Chevron bir tankerine onun adını vermiş. Nasıl vermez? Bush, Cheney ve Rice sayesinde en büyük 5 petrol şirketinin kontrolündeki petrol rezervlerinin değeri 2,363 trilyon dolar artış göstermiş. Petrol fiyatları, özellikle sun’i gübre ve ulaşım yoluyla dünyada herşeyin fiyatını etkiliyor. Birçok yoksul ülkede halk artık en temel besin maddelerini alamaz duruma geldi, ayaklanmalar başladı. Obama, eğer hayatta kalırsa ve de daha önceki gibi üçkağıtlar dönmez de başkanlık seçimlerini kazanırsa ne olacak? Sanırım Obama petrol şirketlerinin aşırı açgözlülüğünün dünyada yaratmakta olduğu krizin, savaşların bilincinde. ABD yönetiminin 4-5000 askerini ölüme gönderip petrol şirketlerinin kârlarını artırma aracı haline geldiğinin farkında. Ve de bunun sonucu ortaya çıkan besin krizinin, büyük kitlelerin açlığa mahkûm edilmesinin uzun dönemde, Amerikan halkı dahil kimsenin yararına olmayacağını görmekte. Amerikan imparatorluğunun sonunun geldiğini, Gorbaçev’in Sovyetleri gömdüğü gibi Obama’nın da petrol şirketlerin âleti ABD yönetimine saygın bir cenaze töreni yapacağını göreceğimiz günler uzak değil.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|