“Cellatların döktükleri kan… Kendilerini boğacak … Bu kan denizinin ufkundan … Kızıl bir güneş doğacak. Bu kavga en sonuncu kavgamızdır artık Enternasyonalle kurtulur insanlık.” 135 Yaşında ve yüzünde tek kırışık yok. Yüz otuz beş yaşında ve tek yorgunluk işareti vermiyor. 135 yaşında ve hala vicdanlarımıza, gönüllerimize, beyinlerimize ve özetle kardeşlerim “içimizdeki bize” ilk günün çoşkusuyla hitap ediyor. Sarsıyor. Duygulandırıyor. Coşturuyor.
Sözlerini bir Fransız işçi, Eugène Pottier, 1870’de yazdı.
Bestelenmesi ise 1888’de yine bir Fransız işçinin, Pierre Degeyter’in eseri.
Enternasyonal marşı ilk kez 23 Temmuz 1888’de Fransa’nın Lille kentinde söylendi.
Enternasyonal’in serüveni birçok açıdan ilgi çekici: Pottier kim ve niçin böyle bir şiir yazma ihtiyacını duydu? Degeyter niçin besteledi? İlk kez nasıl ve neden söylendi? Kısa sürede milyonlarca sosyalist, komünist ve ilerici işçinin marşı biçimine dönüşmesinin sırrı nedir? Burjuvaziyi korkuturken işçi kitlelerine ve militanlarına nasıl cesaret kaynağı ve umut ışığı oldu? Bu ekitapta yanıtlamaya çalışıyorum.
Enternasyonal’in sözlerini E. Pottier yazdı. Pottier (1816-1887) dönemine şair, siyasetçi ve halk adamı olarak damgasını vuran bir militan. 4 Ekim 1816’da Paris’te mütevazi bir sandık yapımcısı zanatkârın oğlu olarak dünyaya geldi. Babası O’nu oniki yaşında okuldan alıp, yanında çırak yapmak istedi. Fakat Eugène baba mesleğinden hoşlanmadığı için kağıt işçiliğini tercih etti. Okulu bıraktı. Okumayı sürdürdü.
Tam anlamıyla halk adamı olan Pottier gerçek bir autodidacte: Boş zamanlarını okumaya, özellikle de Pierre Jean de Béranger’nin türkülerini ezberlemeye ayırıyor. Béranger başkaldıran, isyancı türküleriyle tanınıyor. “Le peuple, c’est ma muse” (Halk benim ilham kaynağımdır) diyen Béranger genç Pottier’yi etkiliyor. Ve o da yazmaya başlıyor.
Pottier ilk türküsünü 1830 ihtilali sırasında kaleme alıyor: Vive La Liberte (Yaşasın özgürlük). Türküsünde Babeuf ve Fournier’nin etkisi görülüyor. Pottier ana babasının bonapartist ve dinci inançlarını yadsıyıp, din tanımayan sosyalizmi benimsiyor. Kralın, krallığın, dinin, dinsel ahlâkın ve din adamlarının halk türkülerinde “tiye” alındığı bu yıllarda Pottier de kervana katılıyor. Alaycı ve eleştirici türkülerini, mahallesinin işçi, zanatkâr, küçük dükkan sahiplerinin toplanıp sohbet ettiği küçük kahvelerde söylüyor. Edebi ve bohem bir yaşam sürdürüyor.
Bu yıllarda kahveler sivil toplumun en önemli unsuru, en birinci muhalif mekanlardır. Kahvelerde yapılan söyleşiler ve içkili toplantılar, halk türkü ve şiirleri ile onların elden ele dolaşan örnekleri iktidarların en çok korktuğu propaganda araçlarıdır. Bu tür kahveler işçi örgüt, birlik ve sendikalarının toplantı yaptığı yerlerdir. Haftanın belli günlerinde doktor muayenesi yine bu kahvelerde yapılıyordu. Evet emekçilerin nabzının attığı mekanlardan biri de kahvelerdi. Sansürün giremediği göreceli özgürlük sahneleri.
Şubat 1848 ihtilaline isyancılar yanında, aktif olarak katılan Pottier, Haziran’da kurşuna dizilmekten kıl payı kurtulur.
2 Aralık 1851’de, o günkü cumhurbaşkanı bir yıl sonra kendini İmparator 3. Napolyon ilan edecek cumhurbaşkanının kendi adamlarına yaptırdığı hükümet darbesinden sonra Cumhuriyet’in rövanşı alacağından emin Pottier, « Qui la
vengera? » (O’nun -Cumhuriyet’in- intikamını kim alacak?) isimli şiirini yazdı.
Değişik birçok işe girip çıktıktan sonra resim yapmayı öğrenip Paris’in kumaş üzerine en iyi resim yapan ressamlarından biri olduktan sonra, 1867’de La Chambre Syndicale des Ateliers de Dessin’i (Resim Atölyeleri Sendika Odası’nı) kurdu...
Ve dahası Enternasyonal başlığını taşıyan ekitapımda. Bu ekitapı ekitap.ayorum.com’da karşılıksık sunuyoruz. Hediyemizdir.
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ
FRANSIZCASI
TÜRKÇESİ
TARİHİ DOĞUŞU VE SONRASI
YAZAN: EUGÈNE POTTİER
BESTELEYEN : PİERRE DEGEYTER
NOTLAR
Link : http://ekitap.ayorum.com/sehmus-Enternasyonal.html