A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

AKBELEN ORMANI DİRENİYOR

Kategori Kategori: Çevre | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Berna Kayra | 27 Temmuz 2023 13:31:03

Hiçbir hareketi başlatmadım. İyi davetleri geri çevirmedim. Davetlerden biri Bodrum’a taşınma kararı ile ev aramaya başladığımızdan beri (on bir yıl önce taşındığım evi benden önce gidip görendir kendisi) şu hayatta en samimi, en gerçek bulduğum, arkadaşım olan Yasemin’den gelmişti. O, elini neye uzatsa harikalar yaratan tanıdığım ender insanlardan biridir. Sanatçı ruhlu diye tanımlanacak biri varsa, aynı zamanda tevazu örneği aranacaksa onu işaret ederim.

Pandemi öncesi, bir telefon açıp, insanın doğayı, her şeyiyle kendi malı görüp yok etme noktasına gelmesine karşılık, birlikte yaşama saygısını hatırlatma derdi ile bir davette bulundu. Onun davet ettiği her şeye gözüm kapalı giderim ama konu baya geniş bilgi gerektiren bir konuydu. Benim hassasiyetim ise meyveleri yıkadığım suları çiçeklere dökmekle sınırlı sayılacak naiflikteydi. İklim krizini enine boyuna değerlendirip ne yapabileceğimizi araştırıyordu. “Beş anne, çocuklarımızla Cuma eylemleri yapacağız” dediğinde, sürdürülebilir mi diye düşünmeden giriştim. Çalışmaların büyük çoğunluğunu, eylemlerde kullanılacak kostümlerin hazırlığını, gece gündüz demeden bizlere açtığı evinde yaptık. “Bodrum İklim Acil” i kurduğumuzda kınanacağımızı, alaya alınacağımızı, söylem ve isteklerimizin gerçekçi bulunmayacağını, geçici bir çaba olacağını düşüneceklerini bildiğimiz halde, haftalarca sürdürdük bu eylemleri. Eğitimler aldık, eğitimler verdik. 



Ancak, bir iş gibi düzenli olarak, bütün dünyayı ilgilendiren bu soruna dikkat çekmeyi, -birimiz hariç- aynı aşkla sürdüremedik. Canla başla yıllardır mücadele veren arkadaşım Yasemin’dir. Yaptığı işlerle, grafiklerle, açtığı sergilerle, şehir şehir dolaşarak katıldığı bilinçlendirme toplantılarıyla, aldığı eğitimler ve bu eğitimleri insanlara ulaştırmak konusundaki emekleriyle, eylemleriyle fedakar bir iklim elçisi ve aktivisti oldu. Onunla ne zaman buluşup bir proje üzerine konuşsak gözyaşlarımı tutamam. Kraliçe Elizabeth öldüğünde, bir hafta boyunca televizyon kanallarında neredeyse başka bir haber verilmezken, Afrika’da birkaç bidon su için kilometrelerce yürüyüp yollarda tecavüze uğrayan kadınları ve genç kızları hiçbir yerde göstermediklerini konuşup ağladık beraber. Uzun zamandır ağaçları kesip, maden ocağını büyütmek isteyen şirketlere bırakılmaması için İkizdere köylüleri ile yan yana mücadale veriyor. Yasaların bile bir gecede değiştirildiği bir yerde, mezarlarını dahi yerinden edecek köy halkına tomalarla girişen bir gerçeklikte ailesi ile karşı durmaya çalışıyor. Ben uzaktan haber paylaşmakla yetinmekten rahatsız olduğum için yazıyorum bu yazıyı.

Biliyorum bazılarınız dünyanın düzeninden söz edecek. İnsanoğlunun ihtiyaçlarından. Gelişim ve ilerlemeden dem vuracak. Bazı pazarlardan geri çekilinemeyeceğinden vesaire.

Ben hiçbir zaman çok politik biri olmadım. Doğrudan kendi haklarımı aramakta da özürlüydüm. Çocukluğumdan beri otorite ile takışmak istemez, sivrilmeyi sevmezdim. Genç kızlığımda saçlarımı kazıtmalarımı, dinlediğim müzikle, giyim kuşamımla, takı tokayla, okuduklarımla aykırılığımı, protestliğimi, alayına, sessiz bir isyan gibi yaşamış olabilirim. Hayatımda katıldığım ilk eylem lise son sınıfa geçerken bizi öğlenci yapmak isteyen okul idaresine karşı bir haftalık bahçede oturma eylemi yapmaktı. Onu da solcu arkadaşlarım düzenledi ve yine kendisi solcu olan bir arkadaşın müdür muavini olan babası arabulucu olarak çözüme destek oldu sanırım. Tabii en yakın arkadaşlarımdan birinin annesi de diğer anneleri örgütleyerek gazetecilere haber verip, etkili oldu da dershaneye gidebilmemiz için, program  yeniden düzenlendi. 



Üniversitede -daha önceki yazımda da anlattığım gibi- birkaç kez göz altına alındım, ama hiçbiri bir eylem üzerinde yakalandığım için olmadı. Saçının kırmızı, bölümünün felsefe, elinde Anarşizm yazan sosyoloji kitabının olması, İstanbul Üniversitesi’nin Edebiyat Fakültesinde okuman, her gün barikatlar kurulurken, çatışmaların göbeğinde kantinin kız kesen tikilerinin tarafında oturmayıp, yerlerde saz çalıp, Nazım şiiirleri okuyanlarla arkadaşlık yapman yeterdi, sivillerin kimlik bilgilerini ezberlemesine. Eee Grup Yorum’da halay çekmişsin, çay fiyatları insin diye alternatif kantinde anne keki satmışsın, tırnakların uzun ve ojeli değil, Gülsuyu’ndan okula gelen arkadaşına özenip kınalanmışsın, ve de büyükbaban dünyanın en demokrat adamı olarak “kız olduğun için korkak olma, ön sırada dur, fikrini söyle” diyecek kadar seni desteklemişse tabii ki alınırsın içeri. Halbuki ben toplulukla hareket etmenin işe yarayacağına da inanmazdım aslında, imza toplamanın bir şey değiştireceğine de. Ama öğretmenlik hakkımızı geri almak için babamın gençlik arkadaşı avukat bir amcaya giden üç kızdan biri de bendim. Hakkımız verildi de, komik ve çocuksu gelen balonlu eylemlerimiz gazeteye bile çıktı. İtişi kakışı, bağırmayı, kavgayı hiç sevmem aslında. İki kişiyi kavga ederken görsem hem ödüm kopar hem çok üzülürüm. İnsanın insana nasıl işkence ettiğine, nasıl zarar verdiğine aklım şaşar. (üç kardeşli biri olarak kaba kuvvet konusunda o kadar da masum değilim aslında) Kapkaççılar yirmi yaşımda çantamı almak için arabayla yerde sürüklediklerinde, bana bunu yapanların yüzlerini görmek, gözlerine bakmak istemiştim. Bir insan bir insana böyle bir şeyi nasıl yapar diye. Akrabalarım arasında politik konulardan dolayı canı yakılmış çok da insan vardır üstelik. Öyle harikalar diyarında cam fanuslarda büyümedik yani. Çocukluğum boyunca, 80’lerde 90’larda yaşananlar, evlerimizde kabus hikayeleri gibi konuşulurdu. Hiç alışamadım insanın merhametsiz yüzüne.



Şimdi İkizköy’de maden ocağı için ağaçlar kesilmesin diye yıllardır orman içinde bulunan çadırlarda direnen köylülere karşı askerler ve TOMA gönderilerek kesim başlatıldı. Yaşam alanlarını korumaya çalışan köylüler, herkesi desteğe çağırdı. Jandarma, kesimi engellemeye çalışan köylülere ve direnişçilere karşı biber gazı kullandı. Akbelen ormanını korumaya çalışanlardan gözaltına alınanlar oldu.

Şimdi İstanbul’da değil orada olsam koşup Yasemin’in yanında bir ağaca sarılıp, “Kesin kesebiliyorsanız” derdim, diyemeyeceğim. Uzaktan desteklediğimin üzgün ifadesidir bu yazım.   



‘Toprak Ana kavrulmuş alnını eliyle kapatıp sıcak dumanlar saçarak yüce sesini yüceltti ve dünyasını kurtarması için her şeyin babasını, Zeus’u çağırdı. “Etrafına bak” diye haykırdı ona. “Gökler uçtan uca dumana boğuldu. Yüce Zeus, eğer deniz kaybolursa, ve toprak ve göğün katları kaybolursa, biz yine başlangıçtaki kaosa döneriz! Bir düşün! Evrenimizin güvenliğini düşün! Ne kaldıysa onları kurtar alevlerden!”

Her Şeye Kadir Baba Zeus, bir şeyler yapılmazsa her şeyin yok olacağını görmeleri için telaşla tanrıları çağırdı….

… Bu hoşgörülü babalık öyküsü, yaşam rolleri yeterince erginleşmemişler tarafından üstlenildiği zaman kaosun ortaya çıktığını söyleyen kadim fikri sergiliyor’

‘Bütün kadim dünyada ve Kolomb öncesi Amerika’da, toplum ve doğa, zihin için, ifade edilemez olanı temsil ederdi. “Bitkiler, kayalar, ateş, su her şey canlıdır. Bizi gözler ve ihtiyaçlarımızı görürler. Bizi koruyacak bir şeyimiz yokken bizi görürler. Ve o zaman ortaya çıkar bizimle konuşurlar” diyordu yaşlı bir Apaçi öykü anlatıcısı. Budistlerin “cansızın vaazi” dedikleri budur’*

*Alıntılar: Joseph Campnel’in Kahramanın Sonsuz Yolculuğu kitabındandır.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Türkiye’de Engelli İşçiler ve Sınıf Mücadelesi: 3 Aralık’ta Görünmez Kılınan Emek Gerçeğine Devrimci Bir Bakış
MESEM Gerçeği: Çocuk İşçiliği, İş Cinayetleri ve Gözaltılar Karşısında Devrimci İnsan Hakları Mücadelesi
Zehirlenen yalnizca tabaklar değil: Türkiye’de gida güvenliği krizi ve sistemin çürümüşlüğü…
İngiltere’den Türkiye’ye £35 Milyonluk Ray Sözleşmesi: Fırsat mı, Çıkmaz mı?
Avustralya ve AB teknoloji devleri çocukların sosyal medya erişimini nasıl sınırlandırıyor?

Sadece İsimde Ateşkes: Gazze'nin Uzun Süren Araf Dönemi
Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…
Emeklilerin Büyük Yürüyüşü Başlıyor: 17 Milyon Kişi Artık Sessiz Değil!
Çocuklar için bir öğün: bütçenin %1,5’inden başlayan dünya ölçeğinde bir adalet mücadelesi
Çin'in 'Salam Dilimleme' Stratejisi: Pekin, Güney Çin Denizi'nin Haritasını Nasıl Yeniden Çiziyor?

Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga
Gri listeden çıktık ama... AB'nin 2024 Türkiye raporu'ndan çıkan şaşırtıcı gerçekler!
Çin'in beş yıllık planları dünyayı nasıl değiştirdi?
Türkiye'de yoksulluk sınırı 88 bin liraya dayandı.

"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi
Gençlerden sonra emekliler de yurtdışına gidiyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

Axiom Raporu: Siber Güvenlik ve Çin-ABD İlişkilerine Etkisi
WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.
Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

Vatan kirim’a sahip çıkmak: Teslimiyete karşı onurlu direniş
İŞGALİN KARANLIĞINDA BİR IŞIK: Veciye Kaşka’yı Unutmayalım
2025 Hazar Türk-Musevi Hakanlığı: Tarih Yeniden Yazılsaydı Dünya Nasıl Görünürdü?
Sürgün Devrim girdabında Isaac Deutscher ve Avraham İşcen
Eriyen Şövalyenin Gölgesinde Devrimci Moses Hess

Büyük Konuşmak
HUKUK KARGAŞASI
HAİN Mİ ARARSINIZ
KANAS
Kayyum

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git