|
GÜVENMEKKategori: Nalına Mıhına | 0 Yorum | Yazan: Metin Atamer | 16 Mayıs 2023 08:23:58 Hayatımda yaptığım pek çok iyi iş var ve ben bunlarla gurur duymaktayım. Tabidir ki iyilikler söylenmez. Birisine kötülük olsun diye herhangi bir iş yaptığımı hatırlamamaktayım ancak yaptığım bir işin bir başkasına olumsuz yansıması olmuşsa bunu bilemem. Birisinin üstüne basıp yükselmeyi hele hiç kurgulamadığımı hatırlarım. Hani bir kişinin çıkıp da benim için, ‘ ben bu adamı tanıyorum, çok kötü bir adamdır’ diyeceğini düşünmüyorum. Tam tersine, sadece ülkem dahilinde değil, dünyanın bir çok noktalarında iyiliğimin dokunduğu insanlar olmuştur.
Bir çok konuda şanslı olduğumu düşünürüm. Bunların başında küçük yaştan itibaren yaşadığım okullar, beraber okuduğum okul arkadaşlarımın varlığı gelir. Üniversitedeki arkadaşlarımdan da şanslıyım. Hepsi dürüst insanlardı. Dürüstlük deyince aklıma hep doğruların söylendiği gelir ama bazı pembe yalanların da zaman içinde yaşandığı ortamlar oldu bu okul arkadaşlarımla. Yine de birbirimize çoğu zaman itimat edip güvendik. Güvenmek çok önemlidir bilhassa dostluklarda ve arkadaşlıklarda. Meselâ bir maçı idare eden hakeme güvenmek zorundayız. Bir kişi ile dostluğun varsa, mutlaka ona güven duyman gerekir. Onun sözlerine, onun davranışlarına inanmak gerekir. Sana zarar getirmeyecek tutumları olması gerek, dostların. Evlilikte bile eşine hem güvenmen, hem de inanman gerek. Yoksa evlilik düzeninin yürümesi sakata gelir. Benim evliliğimde nikah törenini nikah memuru, Ankara Belediyesinin 1950 ve sonrası en saygın nikah memuru olan, Mücteba Yetişenbey kıymıştı.Bugün gibi hatırladığım nikah töreni sonrası genç çiftlere bir küçük evlilik dersi verirdi : ‘ Bu tören ile şu dakikadan itibaren evlilik birliğiniz kurulmuştur. Birbirinize karşı bu birliğin devamını ve saadetinizi temin etmekle karı koca yekdiğerine karşı sadakat ve MÜZAHERETLE mükellefsiniz. Çocuklarınızın iaşesi ve terbiyesine beraberce özen gösterme sorumluluğunu taşıyacaksınız. Koca, birliğin reisidir. Karı ve çocukların münasip veçhile iaşesi , ona aittir. Kadın müşterek saadeti temin hususunda gücü yettiği kadar kocasının muavini ve müşaviridir.‘ Bu dersi hiç unutmadım. Benim nikah törenimi radyodan arkadaşlarım gelip banda almışlardı. O tarihte video benzer cihazlar olmadığından, özel ses kaydetme sistemleri vardı. Nikah törenimi kayda aldılar, hala o bandı saklarım. Kulakları çınlasın Serpil Akıllıoğlu’nun, bu kaydı düğün hediyesi olarak yapıp bana vermesine çok sevinmiştim. Aslında Müctebabeyin bu derste bir eksik cümlesi olduğunu düşünmekteyim. Evli çiftlerin birbirine dürüst olmaları gerektiğini hatırlatmış olsaydı, hatta çiftlerin birbirine güven duymaları gerektiğini öğütlemiş olsaydı, bu tören daha vurgulu olurdu. Çünkü evliliklerde eşlerin birbirine güvenmesi, itimat etmesi dayanışmayı güçlendirir. Toplumlar da böyledir. Toplum içindeki bireylerin toplumu idare eden insanlara, yöneticilerine itimat etmesi ve güvenmesi gerek. Güveni olmayan bir toplumu yönetmek de zordur. Aileden örnek alalım. Güvenmediğiniz eşinizle ne kadar evlilik sürdürebilirsiniz? Güvenmediğiniz bir iş vereninize ne kadar daha hizmet edebilirsiniz. İnsan ilişkilerinde karşılıklı güven ve itimat her şeyden üstün olması gerek. Bir insanı bir kere, belki aynı adamı bir ikinci kez daha aldatabilirsiniz. Fakat üçüncü kez aldatmanız zor olur. Bir daha sizin sözünüze inanmaz. Bir yerden alış veriş yaparken aldandığınızı hissettiğinizde, tekrar aynı yerden alış veriş yapar mısınız? Bence bir üçüncü kez aynı yerin önünden bile geçmezsiniz. Bakın bir seçim sürecine girmekteyiz. Bütün gelişmiş ülkedeki seçim kanunu gibi, bizim de seçim için sorumlu bir HUKUK sistemimiz var. Yüksek Seçim Kurulu. Başında da bir yetenekli hakim bulunmakta. Ancak karşımızda 26 partinin katılacağı bir seçim maratonuna girmekteyiz. Birkaç adet ittifak gurupları bulunmakta. Her bir parti, bilhassa büyük şehirlerde seçim sandığı güvenliği için önlem almak konusunda çok hassaslar. Her il ve ilçede her parti sandık güvenliğini sağlamak için teşkilatlanma çabasında. Resme uzaktan bakmaya çalışın. Bu ne demek biliyor musunuz ? Kimse DEVLET’e güvenmemekte. Kimse sandık neticelerinin sağlıklı bir şekilde merkeze ulaşabileceğini düşünmemekte. Daha da ileri gidelim, hatta Devletin bir organı olan İçişleri Bakanlığı bile Devlet kurumu olan Yüksek Seçim Kuruluna güven duymadığından, seçim sonuçlarını kendine toplamak için özel teşkilatlanmaya başladığını, üzülerek seyretmekteyiz. Çok elim bir durum: DEVLETİN kurumu olan Yüksek Seçim Kurulu’na, Devletin güvenmediğini görmek, ne kadar acı bir gerçek. Bu aslında seçim yasamızın ne kadar cılız olduğunu söylemekte. Yargının verdiği karara, idarenin uymamasını seyretmek, yurdum insanını yaralamakta. Aslında geçtiğimiz senelerde yapılan seçimlerde ortaya çıkan muvazaaları izah etmek mümkün olamadığından, toplumda adalete ve hukuka olan güvenin ortadan kalktığını düşünmekteyim. Ben bunca senedir yaşadığım Türkiye’nin eski fabrika ayarlarına döndüğünü görmek istiyorum, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|