A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

1 Mayıs Dediğin Sadece 1 Gün... Ya Sonra, Ya Sonra?

Kategori Kategori: Ayorum Güncel | Yorumlar 1 Yorum | Yazar Yazan: Neslihan Acu | 14 Mayıs 2008 14:16:50

Hep aynı taktik, hep aynı taktik! Anayasa değişecekti, ülkecek "türban"a takılmıştık, sayın Başbakanın teee İspanya'dan yönlendirmeleriyle. 301 ve diğer önemli konular o arada kaynayıp gitmişti. Günlerce türbanı tartıştık, hatırlayın.

1 Mayıs’ta da aynı şey oluyor.
1 Mayıs, işçinin ve emekçinin bayramı. Ama bu bayram bizim ülkede “Taksim kabusu”na dönüşmüş durumda.
İşçinin, emekçinin ne halde olduğunu konuşacağımıza, Taksim’de neler olacağına kilitlenmiş durumdayız.
Oysa gerçekler ortada.
İşçiler, çalışanlar için Türkiye korkunç ötesi bir ülke, hayli zamandır.
Hak yok, hukuk yok, sendika yok, zamlar mercimek kadar…
İş güvenliği yok, işçiye köle muamelesi yapılıyor.
Acımasız patronlar ülkesiyiz ne kadar zamandır.
İşçi, emekçi diyince öyle taa ölümcül tersanelere uzanmayın… Burnunuzun dibine bakın. Gazetecilerin haline bakın. Asgari ücretle, geçici ya da stajyer kadroda işe alınan, yıllarca bu şekilde çalışmak zorunda olanları bir düşünün.
Tüm çalışanlar kötünün kötüsü durumda.
Nedeni? İş yok. Ama nüfus balon gibi şişmeye devam ediyor.
1 Mayıs’ta tüm bunlar konuşulmalıydı. İşçi temsilcileri, işçilerin emekçilerin sorunlarını, çıkmazlarını medyaya tüm açıklığıyla yansıtmalıydı. Çözümler aranmalıydı.
Ama olay geldi Taksim’e dayandı.
Tıpkı türban tartışmasında olduğu gibi!
 
İlk bakışta, AKP’nin koca bir fırsatı daha bozuk para gibi harcadığını düşünüyor insan.
Öyle ya, sayın Başbakan “ayakların başlara hükmettiği yerde kıyamet kopar” diyerek büyük bir skandal yaratmıştı.
“Ayak”ların nihayet ayaklanması, biraz da bu açıktan tahrik sonucudur. Öyledir. Ezmenin de bir sınırı vardır. Ezilen bir yerden sonra “zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyi olmadığını” hatırlayıverir.
Sendikalara, örgütlere sayın Başbakanın bu “son lafları” hayli ağır geldi ve Taksim’e çıkmak, biz buradayız diye haykırmak istiyorlar.
Gayet anlaşılabilir bir istek.
 
Ama hükümet ne yapıyor? Başbakanıyla, çalışma bakanıyla, valisiyle hep bir ağızdan “olmaaaaaz!!!” diyor.
Var mı bu “olmaz”ın mantıklı bir açıklaması? Yok.
Yok efendim provokasyon ihbarları varmış da, yok gündelik hayat sekteye uğrarmış da, yok Taksim de çok turist varmış da, turistlere ayıp olurmuş da… Zart zurt.
Efendiler! Siz herhangi bir gövde gösterinizde, başbakan İstanbul’a geldiğinde vs, İstanbul trafiğini keyfinize göre kesiyor, duman edebiliyorsunuz. Bir futbol maçı sonrası lümpenlere tüm meydanları, tüm sokakları açabiliyorsunuz. Klaksonlarını manyaklar gibi vartlatıp zartlatıyorlar.
Turistleri ise hiç düşünmeyiniz. Çünkü onların ülkelerinde 1 Mayıs en büyük meydanlarda kutlanıyor. Siz onları meydanlarda toplanan işçilerden solculardan değil, tecavüzcülerden ve futbol lümpenlerinden koruyunuz, o yeter!
İllegal gruplar aralara sızacak, olaylar çıkacak diye korkuyorsanız…. Önlem alınız efendim!
Ama siz zaten aldınız önlemlerinizi. Biber gazlarınızı, silahlarınızı, tazyikli sularınızı hazır ettiniz.
Ama bunları meydanda toplanmakta inat eden insanları püskürtmekte kullanacaksınız. Sayın Vali bu durumu gayet açık saçık bir şekilde açıklamadı mı? Açıkladı.
 
Oysa “ne olurdu sanki?” diye sorası geliyor insanın. Hükümet sendikalara olur deseydi, solcusu sendikacısı muhalifi meydanlarda toplanabilseydi, sayın başbakan “ayaklar-başlar” gafını böylelikle biraz olsun unutturabilseydi, AB yolunda uçarak gitmekte olduğumuzu hem kendimize hem dünya aleme gösterseydik….
 
Olmazzz! Neden olmaz biliyor musunuz? İşler böyle yürürse, sular durulur. Sular durulunca da ortaya kabak gibi gerçekler çıkıverir.
1 Mayıs dediğiniz sadece bir gün(cük).
O gün gider, post kavgası da biter. Her şey eski haline döner.
İşçinin emekçinin sorunları yine hasıraltı edilmiş olur.
Hele de bir hır gür çıkarsa, deymeyin efendilerin keyfine!
Biz demiştik provokasyon olacak diye eser gürlerler.
 
Aslında bir dahaki 1 Mayıs’ta sokağa çıkma yasağı ilan edilmelidir.
Bizi AB’ye mehter adımlarıyla götürmekte olan (bir ileri, beş geri….kaç günde gideceğimizi OKS sınavına girecek çocuklar hesaplasın bir zahmet) DEMOKRASİnin kalesi, özgürlüklerin yılmaz bekçisi bu iktidara yakışan da budur.
Ama ne derseniz deyin, hünerli olmadıklarını söyleyemezsiniz. Çok güzel göz bağlıyorlar.
Çok güzel yasaklıyorlar. Çok güzel saptırıyorlar. Çok güzel örtüyorlar.
Çok güzel provokasyon yapıyorlar.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

Eflatun Acaroglu { 18 Mayıs 2008 01:15:04 }
Haklisiniz, saniyorum hükümetin tek cözümü bu olmaliydi, "SIKI YÖNETIM",sokga cikma yasagi uyguanirsa hic olmazsa biber gazlarindan kar etmis olurlar.
Sunlarin haline bakin.
Gitmege hazirlananlarin caresizligini gördük. Cirpindikca vahsilesiyorlar.
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Zehirlenen yalnizca tabaklar değil: Türkiye’de gida güvenliği krizi ve sistemin çürümüşlüğü…
İngiltere’den Türkiye’ye £35 Milyonluk Ray Sözleşmesi: Fırsat mı, Çıkmaz mı?
Avustralya ve AB teknoloji devleri çocukların sosyal medya erişimini nasıl sınırlandırıyor?
DEVLETLERÜSTÜ ŞİRKET-LER ve BAŞKAN
Türkiye’de Hayvan Hakları İhlallerine Hasidik – Kabala Perspektifinden Bir Bakış

Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…
Emeklilerin Büyük Yürüyüşü Başlıyor: 17 Milyon Kişi Artık Sessiz Değil!
Çocuklar için bir öğün: bütçenin %1,5’inden başlayan dünya ölçeğinde bir adalet mücadelesi
Çin'in 'Salam Dilimleme' Stratejisi: Pekin, Güney Çin Denizi'nin Haritasını Nasıl Yeniden Çiziyor?
Trump, Veliaht Prens ve Kaşıkçı'nın Öldürülmesi

Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga
Gri listeden çıktık ama... AB'nin 2024 Türkiye raporu'ndan çıkan şaşırtıcı gerçekler!
Çin'in beş yıllık planları dünyayı nasıl değiştirdi?
Türkiye'de yoksulluk sınırı 88 bin liraya dayandı.

"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi
Gençlerden sonra emekliler de yurtdışına gidiyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.
Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…
Çin'den gövde gösterisi: Yarı maratonda robotlar insanlarla yarıştı…

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

Vatan kirim’a sahip çıkmak: Teslimiyete karşı onurlu direniş
İŞGALİN KARANLIĞINDA BİR IŞIK: Veciye Kaşka’yı Unutmayalım
2025 Hazar Türk-Musevi Hakanlığı: Tarih Yeniden Yazılsaydı Dünya Nasıl Görünürdü?
Sürgün Devrim girdabında Isaac Deutscher ve Avraham İşcen
Eriyen Şövalyenin Gölgesinde Devrimci Moses Hess

Büyük Konuşmak
HUKUK KARGAŞASI
HAİN Mİ ARARSINIZ
KANAS
Kayyum

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git