|
|
HÜMANİZMANIN KANITLANMASIKategori: Felsefe | 0 Yorum | Yazan: Çoşkun Özdemir | 16 Nisan 2023 21:31:10 Aklın içinde nefes alabileceği ve yaşayabileceği dünya, insan usunun kendisi tarafından inşa edilir. Diyebiliriz ki, insan aklı içinde yaşayacağı evi kendi yapar. Yazdıklarımızı kanıtlayarak, kanıtladıklarımızı yazmış olacağız.
1. Eğer nedensellik bağı olmasaydı hiçbir şey var olmazdı, hiçbir şeyi bilinmezdi. Çünkü her varlık, nedenlerinin sonucu her bilgi nedenlerinin bilgisidir. 2. Bir şeyin nedeni aynı zamanda o şeyin özüdür. Bir şeyin özü onun öznesidir yani yapıcı aklıdır. 3. İnsani ve toplumsal konuların nedeni-özü-öznesi insandır. Toplumların sorunlarının da bu sorunlarının çözümünün nedeni de insandır. Öyleyse ilk işimiz insanın nedeni, özü, öznesi varsa özneleri ve bu öznelerin bilgisidir. 4. İnsanın bir değil iki özü vardır ve yalnızca insanın iki özü vardır. Bir şeyde öz, aynı zamanda özne olduğu için insanın ve her tür eylemlerinin iki öznesi vardır. Bu iki öz-özne iki farklı kökenden kaynaklanır. Bu kökler ya da özler birbirinden cins olarak farklıdırlar ve cins olarak farklı iki dünyada yaşarlar. Öyle ise insanın içinde yaşadığı ‘iki dünya’ vardır. Bu nedenle, 6. Bu iki dünyadan ilki; beden ve bedenin içinde yaşadığı, bir parçası olduğu doğa, doğal dünya ve bunun öznesi olan güdüler. İkincisi, özne olarak doğa üstü, tanrısal düşünce, düşüncenin türevlerinin oluşturduğu kültürel-tinsel-düşünsel dünya. Beden, doğaldır, doğandır doğadadır. Bedenin edimselleşmesini, varoluşunu yöneten öz-‘erk’, özerk– özne, güdülerdir. Özne olarak güdüler özü edimselleştiren erk’tir. Bedenin özü ve öznesi olan güdüler, beden ile birlikte, bedenin bir parçası olarak doğadan gelir, dışarıdan bir katkıya ihtiyaç duymadan edimselleşmeye hazırdır, bu ‘erk’ dolaysızca-özne olma görevini yerine getirir. Bu kökün, özü ve doğası bütün canlılarda aynıdır. Doğada ve insan bedeninde, değişmez yapılar yasa olarak idealar ya da idealar olarak yasalar vardır. Bu yüzden doğada düzen vardır, düzenin zemini zorunluluk kipinde işler. Akıl ise doğaüstüdür ve doğa üstü bir dünyada yaşar. Doğanın aksine tinsel dünya, değişmez yasalar temelinde kurulamaz, çünkü bu kurulum insan-toplum aklı tarafından gerçekleştirilir ve insan aklının bütün zaaflarını taşır. İnsan aklı gelişim bakımından tarihi karakterdedir, bir başlangıcı vardır her başlangıç gibi derece derece gelişir. Aklın içinde nefes alabileceği ve yaşayabileceği dünya, insan usunun kendisi tarafından inşa edilir. Diyebiliriz ki, insan aklı içinde yaşayacağı evi kendi yapar. Tinsel dünyayı oluşturan çekirdek, insan-toplumun fiili aklı olduğu için, oluşan tinsel dünya hem derinliğine hem de genişliğine, fiili insan aklının gelişmişliğine bağlı, orantılı ve görece olacaktır. 7. Öyle ise, tek tek insanları ve toplumları yöneten erk-özne, ‘güdüler ve aktif Aklın’ bileşkesidir. Bu bileşkede doğal olan yan yani güdüler, sabit, değişmez ve değiştirilemez olduğuna göre, değişebilir olan akıl - aktif akıldır. Akıl ve güdüler birbirini yok da var da edemezler, ama bir varlıkta bulunmaları nedeni ile birbirinin etkilerini azaltabilir ya da artırabilirler. Böylece insanoğlunun oluşturduğu tinsel dünya, bu iki öznenin birbiri üzerindeki etkilerini olduğu gibi yansıtır. 8. Tinsel dünya kavramlardan kurulan ve sürekli yeniden kurulan bir yapıt, yapıdır. Kavramların içerikleri Tinsel dünyanın, tinsel dünyanın içeriği de kavramların içeriğini oluşturur. Ya da Fiili akıl düzeyi bilinci, bilinç ise kavramları kendi yetkinliği ölçüsünde inşa eder. Kavram oluşturma, bilincin belirli bir gelişim aşamasından sonra yapabildiği bir şeydir. Kavramlar gereç bakımından tasarımlar-imgeler ile arı düşüncelerin bileşkesi olarak kurulur. Çünkü aklın ilk gereci zorunlu olarak tasarımlardır, bu gereç arı düşünceye dönüştürülebilir ya da tasarım halinde kalabilir. Akıl bu dönüştürmeyi yapmaz ya da yapamaz ise kurduğu kavram evrensel değil öznel olacaktır, böylece kavram olmayacak evrensel özelliğini yitirecektir. Kavramların kurulumu ereksellik bakımından ise iki kaynaklıdır; ihtiyaçlar ve salt bilme. Salt bilme kavramsallığın öz ereğidir ancak, güdülerin ereği olarak ihtiyaçlar, kavramı etkiler ve tasarım kipleri düşünceye dönüştürülmeden tasarım olarak kavramın içine girerler. Böylece kavram, güdüler ve aklın bileşkesi olarak kurulur. Bu iki tür ereksel etki ile kurulan kavramlar KARIŞIK kavramlardır. Faal Akıl kendi kurduğu kavramlar içinde yaşar, yeni kavramları kendi yetkinliğince kurar. KARIŞIK kavramlardan kurulu tinsel dünya KARIŞIK bir dünyadır. KARIŞIK kavramlar tüm toplum bilincine yayıldığı için KARIŞIK bir yargı ve edim dünyasına yol açar. KARIŞIK kavram, KARIŞIK tinsellik ve KARIŞIK etkinlikler birbirini üretir. Böylece aktif Tini temizleyecek doğal bir mekanizmanın aktif tin içinden çıkması daha da zorlaşır. Bu konuda Tin’in, Hegel’ de, mutlak özerk bir yapı olarak her şeyi belirlemesi düz anlamda yanlıştır. Çünkü tin dünyada mutlak değil, gelişen faal tindir, edimsel tindir ve eksiktir. Tin sadece kendinde kipinde mutlaktır, edimselliğinde değil. Çünkü edimsellikteki sınırlı akıl, ona sınır koyar ve onun mutlaklığını bozar. Tinsel dünyanın kendi kendini temizleyememesi tarihin ilerlemesine değil tekkerrürüne yol açar. Bu temizlik olsa olsa bunun farkına varan pek az düşünür tarafından yapılmaya çalışılır, ama bu çaba Tinsel dünyanın usdışılıklarını temizlemeye yetmez. Bu çabada olan bazı düşünürler kendi öznellikleri ile yapıyı temizlemeye çalışırken bir yandan da kirletir ve tinsel alanda öznellik nesnelliğe baskın olmaya devam eder. Aktif tinsel dünyanın KARIŞIK oluşunun bir başka nedeni, tinsel kavramsallığın sonuçtan başlayarak kurulmasıdır. Tinsel alan, sonsuz akıl tarafından değil, sınırlı sonsuz akıl tarafından oluşturulduğu için yapılanması temelden değil son-uçlardan başlar. Bir şeye temelden başlamak bütün hakkında doğru bilgiye sahip olmakla olanaklıdır. Oysa sonlu aktif akıl, parçadan bütüne doğru gitmek zorundadır. Bütün bilinmeyince, bütünü, bütün olarak bir arada tutan zeminin de ne olduğu bilinemeyecektir. Dolaysı ile tinsel alan zeminsiz, dayanaksız kurulacaktır. Böylece tinsel alanda kurulan yapılar çökecek yeniden kurulacak ve yeniden çökecektir, ta ki çöküşün zeminin çürüklüğünden kaynaklandığı bilinene kadar. Tinsel zemini oluşturan kavramlar ontoloji, epistemoloji ve mantık alanlarının kavramlardır, bütün öteki alanların kavramları bu zemin kavramlarının üzerine oturur. Zemin kavramlar, özne olarak düşüncenin içinde hareket ettiği merkezi çemberdir, us hangi konu ile olursa olsun işlem yapabilmek için bu alanlara ilişkin kavramları deyim yerinde ise kendi avucunun içi gibi bilmelidir. Bu kavramlar bilinmeden aktif us, işlemlerinde her an bir yana, ikincil olana -ilinek’e doğru yatabilir, oysa usu dik tutan bu zemin kavramlar üzerinde duruşunun sağlamlığıdır. 10. İnsanlığın düşündüklerinin, yaptıklarının nedeni faal-aktif tini olduğuna göre düşündüklerinin ve yaptıklarının daha ussal olabilmesi için aktif tinin, us dışı yanlarını temizlenmeye çalışmaktan başka seçeneği yoktur. Tin en genelde ulusal değil evrenseldir. 11. Marks’ın 11 tezinin aksine İnsanlar, şimdiye kadar dünyayı değiştirmek için çok çaba harcadılar ama düşünmek ve yorumlamak için az çaba. Bunun sonucu olarak ihtiyaçların giderilmesi ve bedenin konforunun artması konusunda çok yol alındı, ama az düşünmelerinin sonucu olarak akıllarını değiştirme konusunda yeterince yol alınamadı. Oysa dünyayı bilmeye çalışan ve ‘yorumlayan’ filozofları küçümsemek yerine onları izleselerdi, ancak yorumladıkça ve düşündükçe gelişen akıllarını da değişilebilecek, geliştirebileceklerdi. 12. Tin’in ulusal yanları olsa da, esas karakteri evrenseldir. Bu yüzden Tinsel alanın daha ussal hale getirilmesi çabası tüm ulusların ortak çabasını gerektirir. Bu çabanın merkezi etkinliği, eğitimde olabilir, eğitimde ilkokuldan üniversiteye kadar ussal düşünmenin kural ve metotları müfredatlarda yerini almalıdır. Gerek müfredatın içeriğinin, gerekse amacının belirlenmesi, aktif tinin us dışılıklardan temizlenmesi için, belki birleşmiş milletler bünyesinde tüm insanlığın yaşayan bilgelerinin oluşturduğu bir insanlık akademisi- hümanist akademisi v.b benzeri kurumlar hedeflenebilir. Bu tür bir akademi tüm dünyadaki eğitim programları yerel özgünlükleri koruyarak, aklın evrensel değerleri doğrultusunda oluşturmalı ayrıca uygulanmasını denetlemelidir. 13. Akılda devrim, bütün dünyanın ortak hedefi olmalıdır. Hümanizmanın yani daha ussal bir tinsel dünyanın olanağı buradan geçmiyor mu? NOTLAR: Metinde kullanılan bazı kavramların bizce anlamı.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|