|
İSTANBULKategori: Nalına Mıhına | 0 Yorum | Yazan: Metin Atamer | 18 Aralık 2022 02:53:27 Bilmem siz de benim gibi zaman zaman, İstanbul’a aşık çok değerli bir şarkıcı olan Dario Moreno’yu hatırlar mısınız? İstanbul’u tanıtmak için ömrünü feda etmiş bu tatlı insan, 1 Aralık 1968’de Yeşilköy hava limanında 47 yaşında bir cinayete kurban gitmişti. Aslında Aydın Germencik doğumlu olan Dario Moreno’nun ömrünün büyük bölümünü Fransa’da geçirmiş değerli bir müzisyen olarak Türkiye’nin tanıtımında büyük payı olduğuna inanırım.
İstanbul’a aşık bir başka isim de senelerce İstanbul’da hem valilik hem de belediye başkanlığı yapmış tonton mu tonton bir insan olan uzun Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay’dır. Kendisini tanıma fırsatım oldu. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay, Türkiye’de kurulan bazı uluslararası derneklerin de kurucuları arasında yerine almıştı. Bir gün bana telefon ederek “Metin, yarın beni Esenboğa’dan alır mısın” dedi. Çok heyecanlanmıştım. Tonton valimizi Ankara’da misafir etmek için hemen Bulvar Palas’ı aradım. Tekin’den hemen bir oda ayırmasını rica ettim. Aslında koskoca bir şehrin hem valiliğini hem de belediye başkanlığı yapmış büyük bir insan olduğu kadar, kısa boylu tonton bir kişi ama hakkında en ufak şaibeli bir hususun çıkmamış olması, ne kadar ilginçtir. İstanbul’un doğa yapısına hiç ihanet etmemiş bir insandır. İstanbul’a daha sonra iz bırakan bir başka belediye başkanı da rahmetli Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde İstanbul’a belediye başkanı seçildi. Bedrettin Dalan da İstanbul’da bir döneme imza atmış bir insandır. Onu da yakından tanıdım. İstanbul’a yeni bir çehre vermek için bazı konularda önemli adımlar attı . İstanbul’un Haliç’teki atık suyunu boğazın dip akıntısına vererek Haliç’in daha berrak akmasını sağladı. Galata köprüsünü yeniden inşa ettirerek daha işlevli hale koymak için çok çalıştı, ancak bu köprü düzenli çalışamadı. Fenerbahçe’den başlayarak denizi doldurup Pendik’e kadar sahil yolunun yapılmasını başlattı. Anadolu yakasında bir yeşil sahil şeriti bu gün Mega Kent İstanbul halkına hizmet vermekte. Bedrettin Dalan hakkında çok şeyler söylendi. Onun da bu şehre ihanet ettiğini kanıtlayan bir belgeye rastlamadım. Bütün varlığını kurduğu Yeditepe Üniversitesi ve oluşumun vakfına verdiğini bilmekteyiz. Bedrettin Dalanın döneminde kayırılan şirketler veya çeteler oluşmuş mudur? Bunu bilmiyorum. Daha sonra bir başka kişi İstanbul’un belediye başkanlığına seçildi. Onun zamanında İstanbul Belediyesi Park ve Bahçeler bölümüne çiçekler ithal eden bir kurumun sahibi ile tanıştım. Dünyanın çeşitli yerlerinden çiçekler geliyordu, ve İstanbul’un çeşitli yerlerinde bu çiçekler hayat buluyor, şirketin sahibi de Tanrıya dua ediyordu. Onunla daha sonra Beylerbeyi’nde bir köşkte bir araya geldik. Resmi çok güzel seyredebiliyordum. Sadece park ve bahçeler günlük milyonlarla ifade edilen çiçek sirkülasyonu olan bir konu idi. İstanbul’un yeni yerleşim yerleri, kıymetli arsaların bulunduğu yerlerde plan değişikliği ile imara açılması, İstanbul’un siluetinin değişime uğramasına sebep oldu. Mega kentte dikine yükselen binaların, önemli alışveriş merkezlerinin kurulması ve bu kuruluşların kayırılan birkaç -ismi lazım değil- holdinge hediye edilmesi, insanın aklına neler getirmiyor ki ? Bir konuya çok inandığımı söyleyebilirim. Bu dönemde İstanbul’da , İstanbul kaynaklı Sakarya’da ve Düzce’de cemaat yapılanması, tarikat yapılanmasının hız kazandığını bilmekteyiz. Ülkemizde çok acayip olaylar meydana gelmekte. Bir ülke yöneticisinin çıkıp ‘ Biz İstanbul’a ihanet ettik.’ diye itirafta bulunmasını da çok yadırgamıştım. İhanet edenler genelde hain olarak tanımlanır. Ancak bu ihanetin henüz daha bittiğini de düşünmemekteyim. Sadece yapısal gelişmede yapılan ihanetin yanında, İstanbul’un bütün yapısını değiştirerek rant kaynağı haline getirilmesini izlemek bizleri üzmekte. İstanbul’u bir çok ülkelerin su yollarını birleştiren, doğu ve batının birbirinden bir çizgi ile ayrıştığı bir coğrafya olarak biliriz. İstanbul anlatmakla bitmez. Ancak bu şehirde örgütlenen cemaatlerin iç bünyelerinde sapık oluşumları açığa çıkaran bir olayda, bütün Türkiye ayağa kalktı . 6 yaşında bir kız çocuğunun 29 yaşında bir cemaat müridi ile öz anne ve babası tarafından evlendirilmesine tepki çok büyük oldu. Aslında bu bir buz dağının suyun üstünde kalan kısmı. Suyun altında küçük yaşta evlendirilen yüzlerce kız çocuğu bulunmakta. Uluslararası bir sözleşmeye de ev sahipliği yapan İstanbul, kadın hakları konusunda uluslararası mutabakata ilk imzayı, yine Türkiye olarak İstanbul’da koymuştu. Cemaatlerin ve tarikatların baskısı ile Beş Tepe tek adam yönetimi bu mutabakattan kimseye danışmadan bir imza ile çıkarak, cemaatlerin ekmeklerine yağ sürmüş oldu. Nede olsa yakında olacak bir seçimde onların oylarına ihtiyaç duyacağı bilinmekte. 4 ekim 1926 tarihinde yayınlanan 743 sayılı Türk Medeni Kanunu, aile kurumu içinde erkek ve kadın eşitliğini kabul eder. Evlilikte resmi nikah zorunluluğu getirilir, ve çok eşlilik yasaklanır. Ancak 4721 sayılı Türk Medeni kanunda 22.11.2001 yılında yapılan değişikliklerde madde ‘11’ de ergenlik yaşını on sekiz olarak belirtmiştir. Madde 12de ise 15 yaşını dolduran küçük kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir denilmekte. Aynı kanunun 143 maddesinde evlenmenin geçerli olması, dini törenin yapılmasına bağlı değildir, ve aile cüzdanı gösterilmeden dini tören yapılmaz ibaresi bulunmakta. İstanbul’a ihanet edenlerin Türk Medeni Kanununa da CEMAAT’lerin baskısı ile ihanet ettiğini izlemek, nasıl bir ihanetin içinde kaldığımızı anlatmaktadır. İstanbul’a gönül vermiş bunca insan, İstanbul’a hizmet vermiş bunca yöneticinin yanında İstanbul’a ihanet ettiğini ilan edenlerin de bulunması ne kadar hazin bir tablo. Hele ‘İstanbul İstanbul’ adlı şarkısı ile İstanbul’u 60 sene evvel dünyaya tanıtan Dario Moreno, bugünkü İstanbul’un bu hali ile kadın hakları konusunda uluslararası bir sözleşmeye imza koymuş bir Türkiye’nin, Tek Adam rejimi ile bu sözleşmeden çekildiğini ilan etmesine tanık olsa kahrolurdu. Ne büyük elem. Medeni ülkelerle birlikte kadınlar konusunda bir sözleşmede birlikte olmak yerine, İstanbul Sözleşmesinden 1 erkeğin imzası ile çıkılmasından DARİO da nefret ederdi, diye bir sözüm geldi söyledim Hem Nalına Hem Mıhına.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|