After match / maçtan sonra / maç sonrası yanıtlaması kolay olmayan birkaç soru: Doğru yanıt verenlere 2022 Dünya Futbol Şampiyonası final maçı için iki bilet hediye (şaka): 1958’de Avrupa’da, 1962’de Güney Amerika’da, 1970’de Orta Amerika’da, 1994’te Kuzey Amarika’da, 2002’de Asya’da Dünya Futbol Şampiyonu olan Brezilya milli takımı 2022’de Katar’da ve Ortadoğu’da şampiyon olacak, altıncı yıldızını göğsüne takabilecek mi?
1998’de Paris’te, 2018’de Moskova’da Dünya Futbol Şampiyonu olan Fransa milli takımı bu yıl aynı başarıyı gösterecek, üçüncü yıldızını avuçlayabilecek mi?
Didier Deschamps / DD / “Dede” 1998’de kaptan olarak, 2018’de tek seçici olarak milli takımına Dünya Futbol Şampiyonluğunu kazandırdıktan sonra 2022’de yine tek seçici olarak şampiyonluk elde edecek, adını futbol tarihine perçinleyecek mi?
Pek yakında belli olacak.
1776’da ABD’ye bağımsızlığını tanımak zorunda kalan İngiltere/United Kingdom dört yılda bir rövanşını almaya çalışıyor ama bir türlü üstesinden gelemiyor. Bu yıl da öyle oldu. Sömürülenler geçmişlerini unutmuyor mu?
Unutmuyor.
1971’de Katar’a bağımsızlığını tanıyan United Kingdom 2022’de Dünya Futbol Şampiyonasını, 27 Kasım 2022’ye kadar, kendisinden daha iyi düzenleyen eski sömürgesi karşısında kıskançlıktan çatlayacak mı? İskoçya’ya sormalı.
Katar emiri, bir işveren, bir patron olarak Paris Saint-Germain’de oynayan emekçilerinden, Mbappe, Messi ve Neymar’ı ülkesine kadar getirtip izlemekten ve yurttaşlarına izlettirmekten memnun mu?
Portekiz 28 Kasım 2022’de, Uruguay’dan dört yıl öncesinin rövanşını alabilicek mi?
İlk kez ilk maçını yitiren düzenleyici devlet olarak futbol tarihine geçen Katar ikinci maçında da mağlup olup 2022 World Cup’ta elenen ilk takım olarak da tarihe geçti. Kalıcı mı? (Katar’ın futbolistik ve diğer alanlardaki “başarılarının” sıralamasını daha sonraya bırakarak. Örneğin Suudi Arabistan’ın ilk maçını kazanması üzerine Katar emirinin adı geçen ülke milli takımının kaşkolunu boynuna sarması. Daha birkaç ay öncesine kadar araları bozuk bu iki devletin futbol sayesinde “barışmaları”, vb.)
Futbol sahasına girişte ünlü, çok ünlü oyuncuların ellerinden tuttuğu çocukların, aralarında kız çocukları da bulunan çocukların, yürümeyi bırakıp elini tuttukları veya arkadan gelen oyunculara sevinçle ve gözleri pırıl pırıl bakmaları, Neymar’la yaptıkları gibi kimi kez iki satır söz etmeleri gelecekte bu çocukların da futbolcu olacakları anlamına gelir mi?
Dramlara, sonbahara, bir türlü gelmek bilmeyen kışa, savaşlara, eflasyona, yoksulluğa, açlığa, susuzluğa, soğuktan ölümlere, su baskınlarına, toprak kaymalarına, özgürlük eksikliğine, demokrasi yokluğuna, gösteri yaptıkları için öldürülenlere, toprak kaymalarına ve benzeri binbir belaya rağmen, kimi kez bunların tümüne bile göz kapayarak futbol maçı seyretmek mümkün mü?
Yoksa en iyisi günümüzün en hakiki ekonomistlerinden/iktisatcılarından Daniel Cohen’in yeni çıkan Homo Numericus: La “Civilisation” Qui Vient (Albin Michel, Paris, 2022) başlığını taşıyan yeni kitabını okuyup bu dertlerin birkaçına, belki tümüne kalıcı ve hakiki çareler mi bulmalı?
İkisini de yapmak olası mı? Bu da bir sorudur.