Aslında konuşulan konulara, söylenen sözlere pek takıntım yoktur ama bazı cümleleri insanlar düşünmeden söylerlerse bütün sigortalarım atmakta. Düşünülerek söylenen sözlerin anlamlarını araştırmak bile insana ayrı bir haz vermekte. Uzun bir dönem siyaset gündeminde senelerce konuşulan ‘ Bir Bilen ‘ olarak anılan Süleyman Demirel’in sözlerini bugün daha bir olgunlukla düşünmekteyim. ‘Yollar Yürümekle Aşınmaz‘ Üniversite gençlerinin protesto olarak yaptığı yürüyüşleri olgunlukla karşılar, onların protestolarına polis gücü ile şiddetle karşılık verilmesini istemezdi.
Hatırlarım, bir gün Necati Bey caddesinden aşağıya doğru caddeyi kapatarak yürümemizde polisler de, herhangi bir kargaşa çıkmasın diye yanımızda yürümüşlerdi. Halkın Protesto etmesini yurdum insanının hakkı olarak kabul ederdi Bir Bilen.
Bir Bilen’le bir televizyon söyleşisi yapılacaksa mutlaka çalışma odasındaki masasının başında konuşurdu. Masanın üstünde onlarca kitap, arkasında kitap raflarına sığmayan yoğunlukta okunmuş kitap olurdu. Rakamsal verileri hafızasından bir çırpıda çıkarıp ortaya koyardı, sanırsınız karşısında pronktor ekranı var, oradan okumakta. Ülkemizin bütün istatistiki bilgileri hep hafızasında idi.
Yıllık buğday üretiminin yıllara göre yekûnundan tutun da mevcut büyük baş hayvan ve küçük baş hayvan miktarlarına kadar yurdumuzun bütün değerlerinin yıllara sari verilerini ezberinden bilirdi. Rahmetli Demirel’in okuduğu kitap sayısı hakkında değişik rakamlar verilmekte. Binlerle ifade edildiğini biliyorum. Ancak bu konu hakkında rakamları her yerde bulabilirsiniz. Bir bilgiye göre Süleyman Demirel bir kitabı yaklaşık bir günde bitirirmiş.
Bir kez Başbakan olduğunda ve birkaç kez de Cumhurbaşkanı olduğunda değişik vesilelerle ziyarette bulunmuştum. Randevu istediğim her zaman cevabı gelmiş, kimi zaman RESYAD başkanı olarak heyetle beraber ziyarete gitmiştik, kimi zaman da özel söyleşi için tek başıma ziyaret etmiştim. Bizimle yaptığı konuşmalarda söylediği her cümle bir Devlet Başkanının sözleri olarak algılanırdı. Hiç boş laf ettiğini duymadım. GAP projesi konusunda konuşurken söylediği sözlerin içinde ‘Ben İnşaat Mühendisiyim, ben barajları çok iyi bilirim’ demezdi. Çünkü herkes onun bu konuda ne kadar kültürlü olduğunu bilirdi. Hani kalkıp bazı kendini bilmezler gibi ‘ Ben Ekonomistim‘ de demezdi, ancak ekonomiden çok iyi anlardı, ve de ekonomiden anlayan çok değerli bürokratları vardı.
İsparta ili Atabey ilçesi İslamköy’ünde doğan
Süleyman Demirel, tarımın içinden geldiğinden, hem tarımı hem de ülke hayvancılığını çok iyi bilirdi . Ülkemiz için çok önemli saydığı akarsularımıza
‘GERDANLIK’ gibi barajlar planlatmıştı. Suriye sınırına kadar hepsi yapıldı ve de çok değerli yatırımdı bu barajlar. Hani bu gün çevremizi kaplayan beton yığını gibi değil, barajların ürettiği elektrik enerjisi yanında suladığı topraklardan da bereket fışkırmakta. Her ne kadar ekolojik denge unsuru fazla dikkate alınmamış olsa da, bu yatırımların ülke ekonomisine yeterince doğrudan veya dolaylı değer kattığına inanmaktayım.
Kahramanmaraşlı tarımdan sorumlu bir Saray atamasının sözlerini siz de benim gibi dinlediniz mi? Hazret‘in ne dediğini pek anlayamadım. Bundan birkaç gün önce kime dolaylı telkin vermeye çalıştığı belli olmayan bir cümle sarf etti. Hem de nerede?
TARIM ÇALIŞTAY’ında . Cümleyi sizlerle paylaşayım:
“Çocukluk yıllarımızda bulgur pilavı, ayran ve salata yapılmışsa o gün sofrada kesin misafir vardı’’
Buna ne siz ne de ben inanırım. Kahramanmaraş’ta evlere özel misafir geldiğinde, özel sofra kurulacaksa, bu sofranın birkaç yemeği vardır. Bulgur pilavı konmaz. Gaziantep mutfağı ile yarışabilecek bir mutfak kültürüne sahip Kahramanmaraş’da sofraya mutlaka etli pirinç pilavı konur ve de adı da
ACEM pilavıdır. Hatta
Sömelek Köftesi ile verilen de havuçlu pirinç pilavıdır. Kahramanmaraş’da
Maraş Köftesi’nin yanına da konulan, kuş üzümlü pirinç pilavıdır. Kirişçi’nin
‘bulgur pilavı misafir yemeği’ algısını nereden çıkardığını hala merak etmekteyim.
Rahmetle andığım validemin böyle boş laf edenlere
‘Kellim kellim layenfa‘diye bir yakıştırması olurdu. Anlayanlar için. Muhteşem zengin sofra kültürü olan Kahramanmaraş mutfağınının bu şekilde topluma aktarılması, bütün Anadolu mutfak kültürüne sürülmüş yanlış bir yakıştırma olsa gerek diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.