Tam şu anda Kayın ağacının altında oturmuş gölgesine güveniyor olsaydık neler hissederdik bilemediğimiz bir yer ve zaman içindeyiz. Her şey adı Can, bakışı candan bir çocuğun minik parmak uçlarından notalar dökülmesi ile mi başladı, yoksa akşamdan hazır mıydı gönül şarkılanmaya bilemiyorum. “Sizin adınız ne?” dedi çocuk, iznini isteyerek çalmayı bildiğim tek şarkıyı tuşlara acemice dokundurduktan sonra. “Sanatçıyı tanıyordum da bu şarkıyı bilmiyordum” dedi.
Kendi yaramızı kendimizin sarması gerektiğini söyleyen şarkıyı -anlayacak yaşta olmaması gerektiğini düşünürken- telefonumdan beraber açtık dinledik. Yine gel Can, dedim. Ben bu gün burada olacağım. “Geleceğim” diyerek gittikten sonra, Ardıç ağaçları, muz çiçekleri, iyi ruhlar ve savaşı bırakanlar üzerine dolaştım arama hazretlerinde.
“Gülizar süt gölünden yeni getirdiği nasibi çocuklarına pay etmiş gibi sevinçliydi.” dedi yazar. Bu sayede bir makamla tanıştım. Hüseyni ile Muhayyer makamı arası bir makammış Gülizar makamı. Ardından kalbe şifa olan eserini dinlemeye başladım Oruç hocamın Hüseyni makamından. Suların yolları yıkadığı gibi yıkar sekinenin gözyaşları. Bilecek yaşa gelmişim. Türk mitolojisinde Yada taşının yağmuru kontrol ettiğine inanıp dua etmişler. Bunu bilmezdim.
Gülizar makamından olsun, Yunus Emre olsun
Dertli ne ağlayıp gezersin burda Ağlatırsa Mevlam yine güldürür Nice dertli kondu göçtü burada Ağlatırsa Mevlam yine güldürür
Bu dert benim munisimdir yarimdir Arşa çıkan benim ah ü zarımdır Seni ağlatan lutf ıssı kerimdir Ağlatırsa Mevlam yine güldürür
Daim Hakk'a cemalini dile dur Zikr ile Mevlayı dilden anadur Kahrı kime ise lütfu onadır Ağlatırsa Mevlam yine güldürür
Sevdaya salma şu garib başını Akıtır gözünden kanlı yaşını Kerimdir onarır kulun işini Ağlatırsa Mevlam yine güldürür
Yunus senin gözlerinde çok hal var Önünde uğrayıp geçecek yol var Gece gündüz dur da Mevlaya yalvar Ağlatırsa Mevlam yine güldürür
Günün geri kalanında tıkanan boru yüzünden mutfağımı basan suyu temizlerken, tıkanıklığın neden olduğu taşmaları mı düşünsem, akacak su boruda durmaz deyip gülüp geçsem mi bilemedim.
Şairin dediği gibi her insan yalnızdır. Satırlar var neyse ki. Sular seller gibi satırlar da var. Satır aralarında sessizlikle anlatılanlar bir de.
Bir yerlerde saçlarına ceza kesilmiş artık yaşamayan küçük kadınlar da var.
“Size ihtiyacım var biraz konuşalım” diyen genç öğretmen arkadaşıma “kelin ilacı sana yaramaz kendi kelliğine çare bulamamışsa” dedim.
Elimizi bulabilirsek vicdanımıza koyalım. Belki her şey daha kolay olur.
Eylül’de doğanlar az buçuk bilir ki akıl sahibi olmak biraz da deliliği barındırır. Delilik, arayan eli yakar. Yarası olanlar birbirini aklından tanır.
Not: Sözleri Yunus Emre’ye ait olan Gülizar makamı besteyi 17 Ağustos depreminde kaybettiğimiz Ziya Taşkent’ten dinlemenizi tavsiye ederim.
Rahmetli Oruç Güvenç hocamdan ney, rebap eşliğinde Hüseyni makamı ile ruhunuzu dinlendirmek isterseniz Müzikterapi Hüseyni makamını öneririm.