A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Yayın Organlarının Geleceği !!!

Kategori Kategori: Yaşam | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Erdem Koç | 09 Mayıs 2008 01:16:59

Avustralya'ya Türkiye'den resmi göçün 40. yılı etkinlikleri çerçevesinde gerçekleşen '40 Yıl Sonra Avustralya'daki Türkçe Basın-Yayın' semineri geçtiğimiz Perşembe akşamı Melburn'da gerçekleşti. Medyanın, özellikle Avustralya gibi çok kültürlü bir ülkedeki etnik grubun medya organlarının geleceğini tartışmak bu anlamlı yılda oldukça önem taşımakta.

Medyanın sağlığı, kalitesi ve geleceği, gelişmiş bir bilgi toplumu için mutlak bir gereksinimdir.

Bu günlerde Avustralya’nın çeşitli şehirlerinde medya ve gazeteciliğin tartışıldığını görmekteyiz. Bunun en son örneği geçtiğimiz hafta Walkey Foundation ve ABC tarafından düzenlenen ‘The Future of Journalism’ konferansıdır.


Peki, medyanın geleceği neden tartışılmakta? Kuşkusuz internetin gelişmesi ve daha geniş kitlelere hitap etmesi ile birlikte medyadaki değişikler gözlemlenmekte. Gazetelerin yayınları artık hem basılı hem de internet versiyonları ile gündemde, radyoları internet üzerinden dinleyebiliyor, ayrıca televizyon kanallarındaki bazı programlarına internet üzerinden de ulaşabiliyorsunuz. Peki bu geleneksel anlamda algıladığımız ‘gazetecilik’ mesleğini ve medyacılığı nasıl değiştiriyor? Bazı medya uzmanlarına göre, internetin gelişimi gazeteciliği hiç bir şekilde değiştirmeyecektir. Sadece eskiden yalnızca gazetecilere sunulan imkanların artık tüm topluma sunulduğunu gösteriyor. Örneğin, artık herhangi bir toplum üyesi, kendi web sayfasını kurup, kendi çapında gazetecilik yapabiliyor. Bunu çok ünlü gazeteciler bile yapmakta. Örneğin The Guardian gazetesinin en ünlü yazarlarından Roy Greenslade’in kendine ait ‘blog’ sayfası var. Türkiye’de de benzer örnekler verilebilir tabiki.


Teknolojinin gelişimi gazetecilik mesleğinin de değişmesi demektir. Açılan blog sayfalar geleneksel gazetelere rakip olarak görünmekte. Neden? Önümüzdeki 20 yıl içerisinde gazetecilerinin sayısı açılan blog sayfalarının sayısının yüzünden azalacağı söylenmekte. İnternetteki blog sayfaları, bir zamanlar sadece okuyucu olarak kalan insanlarının artık hem okuyucu, hem yazar hem de yapımcı olması için fırsat tanımakta. Bunun doğurduğu problemlerinin bir tanesi de elbette bilgilerin doğruluğu ve bilimselliği. İnternet ortamı ‘bas sonra süz’ ortamına dönüşmekte. Toplum artık o kadar hızlı bir şekilde bilgiye ulaşmak istiyorki, yapımcılar, blogcular ve gazeteler de bilgileri (yanlış da olsa) en kısa süre içerisinde okuyucularına ulaştırmak istiyor.


Bu konuda bazı düşünürler ise internet her ne kadar basılı ve yayın organları için güçlü ve kolayca platform yaratsada, yine de medya kuruluşlarının gazeteciliğin en temel ilkelerinin aradığını söylüyor.


İnternetin gelişimi ve medyadaki rolü elbette sadece negatif olarak görülmemeli. Medya internet sayesinde daha interaktif, daha geniş kitlelere hitap edebilen ve eğitebilen bir kurum haline geldi. Ama, gitgide azalan tiraj ve okuyucu sayısı ile medyanın karşılaştığı en büyük sorunlarından bir tanesi de gelecek sorunu. Medya uzmanları bu konuda genelde positif davranmaya çalışıyorlar. Sağlıklı bir toplum için bağımsız ve akıllı bir medya ve sorumlu gazetecilik geremektedir. Bunların olmaması düşünülebilecek bir alternatif değildir.


Kuşkusuz medya kuruluşlarının karşılaştığı en büyük sorunlarından bir tanesi de finans konusu. 40 yıl sonraki Avustralya’da Türkçe basın-yayın seminerinden sonuçlanan probleminden biri bu idi. Avustralya’daki Türk topumu içerisinde reklam verme konusu genel olarak ‘hatır işi’ için yapıldığı söyledi gazeteciler. Genel olarak Avustralya ve dünya medyasına bakılınca, şirketlerin reklam konusundaki eğilimleri yavaş yavaş internete kaydığını gözlemlemekteyiz. Dolayısıyla 40 yıl sonra neler olabileceğini ancak hayal edebiliyoruz. Seminere katılan bir gazeteciye göre, 40 yıl sonra Avustralya’da sadece bir iki tane Türk gazetesi ayakta kalabilecektir. Kuşkusuz finans konusunda, gerek büyük şirketler gerekse cemaatlardan aldıkları maddi destek ile ayakta kalabilen gazeteler olacaktır. Yalnız bunların en büyük desavantajı taraf tutmalarıdır, hem ticari hem ideolojik olarak.


Tabi bu konuda en önemli rollerinden biri devlet yayın organlarına düşüyor. Avustralya’da bunun örnekleri ABC ve SBS’dir. Devletten yeterince maddi destek aldıkları takdirde kaliteli yayın yapmak, ve belli bir standardın altına düşümemek, dolayısıyla toplumun çıtasını yükseltip diğer medya kuruluşlarının da standardlarını yükseltmek bu iki önemli kurumun görevidir.


Seminerde de tartışılan, gençlerin yeterince Türk medyasına ağırlık vermediği konusu aslında sadece Türk toplumuna özel bir konu değil. Genel olarak Avustralya’lı gençler politika ve güncel konular ile ilgilenmedikleri için dolayısıyla medyayı (özel televizyon kanallarındaki programlar haricinde) takip etme gereğini hissetmiyorlar.


Ama burada Türk toplumuna ait önemli bir problem var. Seminerde Yahudi toplumun ne kadar güçlü olduğu, yayınlarının hem İngilizce hem de Yidiş ve Hebrew’de yapıldığı söylendi. Ayrıca Türk toplumunun da bilgi toplumu olmadığı, dolayısıyla toplumdaki birlik ve beraberlik duygusunun da eksik olduğu söylendi. Bence Türk medyasının problemi gençlere hitap etmemeleri değil, Türk medyasının mensuplarının gençleri yeterince desteklemedikleri, dolayısıyla gençlerin Türk toplumuna ait olduklarının hissini vermediğinden kaynaklanmaktadır.


Katıldığım bir çok seminerde gençlerin yeterince Türkçe konuşmadıklarını, yeterince Türk medyası takip etmediklerini, Türk toplumuna yönelik çalışmalar yapmadığı söyleniliyor. Aslında bunlar yapılmakta, ama toplum olarak maalesef yeterince desteklenmediği için problem olarak görülmekte.


Bu seminerde belki 40 yıl sonra medya konusunda neler olabileceğine ilişkin bir sonuca varılmadı. Bu beni çok fazla üzmedi açıkcası, çünkü medya ve teknoloji o kadar hızlı ve tahmin edemeyeceğimiz şekilde değişiyor ve gelişiyorki bunu görebilmemiz zor olabilir. Beni asıl üzen, toplumumuzun düşüncelerinde, eğitiminde, genel bilgisinde, hoşgörüsünde, tahammülünde ve tartışma yeteneğinde bir gelişme olmaması.


Bilimsel, mantıklı ve ilere bakan bir toplum, 40 yıl sonraki medyada ya da herhangi toplumsal sorunda her türlü probleme göğüs gerebilir...


Geriye söylenecek bir tek söz kalıyor. Seminere katılan bir gazetecinin söylediği gibi, ‘Allah sonumuzu hayır eder inşallah...’

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 3 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Kahramanmaraş’ta Polis Tatbikatı ve Toplumsal Çatışmanın Anatomisi
Coca-Cola’nın “Pair Bottle” Deneyi Kapitalizmin İnsan İlişkilerine Müdahalesi
Türkiye’de Bahis Depremi, Peki Diğer Spor Dalları Gerçekten Güvende mi?
Ayakkabılar yapılmaz, yetiştirilir
Yazarlarımızdan Prof. Dr. Şehmus Güzel yaşamını yitirdi.

Avustralya'dan Bondi Plajı saldırısı sonrası silah yasalarını sertleştirme hamlesi
Trump 2.0'ın Gölgesinde Diplomasi
Sadece İsimde Ateşkes: Gazze'nin Uzun Süren Araf Dönemi
Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…
Emeklilerin Büyük Yürüyüşü Başlıyor: 17 Milyon Kişi Artık Sessiz Değil!

Türkiye’de konkordato alarmı: 2025’te başvurular tarihi zirveye gidiyor
Dijital Yuan Etki Aracı Olarak: Güneydoğu Asya'nın Para Egemenliği ve Stratejik Özerkliği
ABD-Avustralya Kritik Mineraller Anlaşması Pasifik Tedarik Zincirlerinin Geleceğini Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?
Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga

"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi
Gençlerden sonra emekliler de yurtdışına gidiyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

Avustralyalı teorik fizikçiler: 'Paradoks olmadan zaman yolculuğu yapmak mümkün'
Axiom Raporu: Siber Güvenlik ve Çin-ABD İlişkilerine Etkisi
WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

AVM’ler, Kapitalizm ve Emekçinin Kuşatılması Tüketim Toplumunun Görünmez Hapishanesi
Coğrafya Değil, Kapitalist Sömürü Kaderi Belirler
Tekno-Kapitalizmin Çöküş Aynası Tesla Neden “En Sonda”
Hanuka, Devrim ve Makabiler
Roş Aşanada Şofarın Çığlığı ve Hakikatın Sentezinde Marx ve Hegel

Büyük Konuşmak
HUKUK KARGAŞASI
HAİN Mİ ARARSINIZ
KANAS
Kayyum

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git