A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

“KOŞARAK GELDİM, ÇORABI DELDİM”

Kategori Kategori: Kültür/Sanat | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: M. Şehmus Güzel | 01 Ekim 2022 07:00:40

Komet, dostu Oral Çalışlar’la yaptığı söyleşide, “Sanat özgürlük mefhumuyla anılan bir şey. Sanatçının kendisini özgürleştirmesi lazım ki o özgürlük de izleyicilere yansıyabilsin” diyor. Dediğini yapan adamdı Komet. Dediği gibi çizdi. Dediği gibi yaşadı. Mütevazi bir biçimde aramızdan ayrıldı. İstanbul’da. Bütün dostlarından eli kalem tutanlar, örneğin Melih Aşık, Oral Çalışlar, Tuğrul Eryılmaz ve dahası, mutlaka birşeyler yazdı. Veya söyledi. İşte Bedri Baykam, Müjdat Gezen.

Çorum’da başladı her şey. Ortaokul öğretmeni resme merakını ve “bileğinin güçlü olduğunu” farketti. Kutladı Gürkan’ı : “Aferin çocuk bildiğin yolda devam et.” Gürkan bizim Komet’ti. Evet kimlik kağıdında adı ve soyadı Gürkan Coşkun’dur. Hakiki bir Anadolu çocuğu. Ülkesinin her karışına bağlı. Yurdunun bütün çoccuklarını dinlemeye hazır. Dünya halkları çocuklarına sevecen.

Paris’te bütün dünyayı birarada bulduğunda, Montparnasse’a (Parnasse Tepesi’ne) demir attı. Önce ucuz otellerde sonra resminden geçinmeye başlayınca sağlam evlerde. Deniz titremiyordu ama tedbidiri elden bırakmıyordu Komet. Mayıs 68’i idrak etmişti Paris ve gelene kuçak açıyordu. Komet çok iyi arkadaşlıklar yarattı. Gülen ve yaratan kümeler içinde yaşadı, çizdi, çizdi, çizdi. Bir önceki kuşak ressamlar, Abidin’ler, Remzi Raşa’lar, “Bu çocukta birşeyler var” dedi. Kendi kuşağındankiler ise ustalığına, sadeliğine, içtenliğine, neşesine hayran oldu. Kendine özgü ve bildiği biçimde çizmeyi sürdürdü. Dünyanın dört buçağından gelmişlere, yurttaş resssamları da eklersek sanat dünyasının resim gezegenindeki en iyileri tanıdı. Birçoğuyla yakın dost oldu. Eşi Zeynep’le de dostları iyi anlaştı.

Özgürlüğün anlamını bilen bir başkentte, eşitlik ve kardeşlik için ugraşan insanların ülkesinde özgürce resim yaptı. Gece ve gündüz, bilhassa gece. Aralıksız. Kesintisiz. Coşkuyla. Hep gülerek. Komet’in akıldan çıkması mümkün olmayan görüntülerinden biri hınzırca, çocukca tebessümüdür. Yüzünün bir yönüne iliştirdiği. Surat asmaz. Hep gülerdi.

Komet öteden beri şiir de yazdı. Öteden beri şiire meraklı Komet birçok şiiri ezbere bilirdi. Ezberden okurdu. Yıllar boyunca yazdığı şiirleri zamanı gelince “Olabilir Olabilir” isimli bir kitapta topladı. Kitabına “Bir kişilik şiir antolojisi” tanımlamasını uygun buldu. Maksat şaka.

Çok seyahat etti. Gezdi. Gördü. Çizdi.

Paris’e İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ni bitirdikten sora geldi. Komet fransız resim sanatını tanıyordu. Paris’in sanat merkezlerinden biri olduğunu biliyordu. Paris parisdi. Komet te Komet.  Bu iki dünya   saati gelince birbirine sarıldı.

Komet’in konusu insanlardı. Kadınlı, erkekli, çocuklu insan görünümlerini karmaşık ve gruplar halinde fantastik bir yaklaşımla çizdi. Daha çok gölgede kalan yüzlerle. Daha çok koyu renklerde. Bilhassa siyahda. Kırmızı da katılacak renk şenliğine, sarı da. Lacivert te. Fenerbahçeli olduğunu da eklemeli mi ? Pek çok mekanda, kentte kişisel sergiler açtı. Pek çok uluslararası sergiye davet edildi. Hepsine katıldı. Çocukca müzipliğini terketmeden. Herşeyini yakınlarına ve resme verdi. Adadı. Gerçek bir resim fedaisi oldu.

2004’de Okuyan Us Yayın “Koşarak Geldim Çorabı Deldim” isimli anılarını toplayan kitabı yayınladı.

Zaman içinde zamana ve mekana da yer ayıran şu şiir kitapları da okuyucuya sunuldu :
2007’de “Olabilir Olabilir” adlı şiirler derlemesini Yasakmeyve Yayınevi sundu. Yeni baskısı olduğunu sandığım aynı isimli kitabı 160. Kilometre Yayınevi, 2021’de yayınladı.

Everest Yayınları Momet’i 2013’te, Can Yayınları Esas Mesele İdi Fiil’i 2017’de,160. Kilometre Yayın Hakikat Vs’yi 2019’da yayınladı.

Melih Aşık’ın 27 Eylül 2022 tarihli Milliyet’teki köşesinden “Komet” başlıklı şu alıntıyı yapmadan geçemeyeceğim :
“Gökkuşağından bir renk eksildi. Ressam Komet de sonsuzluğa uçtu. (...) Kendine kuyruklu yıldız anlamında Komet adını yakıştırmıştı. Bir zamanlar nereye gitsek onu görürdük. Kâh Paris’te Café Flore’da, kâh Beyoğlu’nda Çiçek Bar’da, kâh bir resim sergisinde veya kokteylde... Çorumlu olmasıyla övünürdü. Bir Çorumlunun renkleri uçurarak Paris’in ünlü ressamları arasına girmesi gerçekten de övünülecek şeydi. Son resmi 1 milyon 600 bin liraya satılmıştı. Eserleri dünya müzelerine girmişti.

Muzip adamdı. Geçen yıl açtığı sergiye ‘Resim Sergisi’ adını koymuştu. Nedeni sorulduğunda ‘Karpuz sergisi olmadığını anlatmak için’ dedi. 21 Eylül doğum yıl dönümüydü. 81’inci yaşını kutladıktan birkaç gün sonra aramızdan ayrıldı. Son muzipliği bu oldu.”

Komet çok boyutlu bir sanatcıydı. Bu yönünü biraz aydınlatabilmek umuduyla önce Sennur Sezer’in 23 Kasım 2011 tarihli Evrensel’de sunduğu ve daha çok şairliğinden sözettiği şık ve şirin makalesinden bir alıntı sunmak istiyorum :
“Sana ne zaman Gürkan yerine Komet demeye başladık bilmem. (Ne çok fotoğrafta birlikteyiz. Şiir toplantısı fotoğrafları hepsi). Kendini yalnız kuyrukluyıldız değil, uzay prensi sayman, sana yakışırdı: ‘Ben uzay prensi Komet’. Yaşamanın yakıştığı yaşlardaydık. Şiiri de yakıştırırdık kendimize. (Kuşağının ressamları şiirlerini tuvallere yazardı bazen. Burhan gibi.)  Sen bunu hiç yapmadın galiba. Severken, şiiri resimden resmi müzikten ayırmadığını sanırdım. Şiiri kayırır gibisin: ‘Müziğe kızgın, resme kırgınım (...) Tarih de yalan, gelecek de...’  İlk kitabında (Olabilir Olabilir) şiir maceranın en önemli ögesini söylemişsin: ‘Çocukluktan beri iyi bir şiir okuyucusuydum. Yüzlerce şiiri ezbere biliyordum. 19 yaşımda şiire başladım, Rimbaud’nun şiiri bıraktığı yaşta.’

Resimle daha önce alanlara çıktığına göre şiiri resimden daha fazla ciddiye aldığına bile inanılabilir: ‘1960 başlarında bazı dergilerde birkaç şiir yayınladım, hatta şiir matinelerine katıldığım oldu. On yıllardır kitap projeleriyle yatıp kalktım. Nihayet genç şair arkadaşlarımın yardımıyla, kaybolmayan son bavuldan (şaka değil) bu kitap çıktı.’

Resim sergine gelenlere de uyarılar yaptığını anımsamıyorum. Ama okurlarını uyardığın noktalar önemli: ‘Hem kolay, hem zor bir kitap. Yarım asır boyunca yazılmış değişik tip şiirleri karıştırdım. Adeta tek kişilik bir antoloji ortaya çıktı.’

Şakayı elden bırakmıyorsun her zaman ki gibi: ‘Alışık olmayan okuyucuların dikkat etmeleri gereken hususlar var. Kanımca her zemin ve zamanda okumaya kalkışmaları zararlı olabilir. Aç karnına okumamalı mesela. Tatiller için rahatsız edici olabilir. Ama iş yerinde az da olsa gizlice okunabilir. Özel bir gününüzü veya haftanızı bu işe ayırabilirsiniz. Alışkın okuyucular zaten ne yapmaları gerektiğini bilirler.’



Sevgili Komet, şiiri ciddiye almak kolay değildir. Ancak böyle biri yadırgamaz senin söylediklerini.

Sana ‘ebedi çocuk’ diyebilirdim, eğer bu söz bir başka şaire (Necati Cumalı) armağan edilmiş olmasaydı. Tüm afacanlar gibi bakıyorsun hayata. Sorgulayarak.

Resimlerinde sık sık rastlanan ve durgun bir manzarayı bir anda canlandıran kıpır kıpır çocuklar yer alır ya, sen onlardan birisindir hep.

Dediğine göre 70 yaşına gelmişsin. (Demek şimdi biz, hepimiz 70’e geldik) Bir de 70 yaş kutlama programı düzenlemişsin: ‘O Değilse Başkasıdır’ üst başlığı altında açılacak.

5 sergi ve bir şiir kitabıyla kutluyorum 70.  Yaşımı.

Sevgili Komet, 70 yaşında da çocukluğun, eleştirilerin hiç solmasın.”

Şimdi Sevda Aydın imzalı 5 Kasım 2013’te yine Evrensel’de yayınlanan “Komet’in yolları Karaköy yollarında” başlıklı makale-ve-söyleşiyi sunuyorum :
“Karaköy sokaklarında son günlerde farklı Komet’ler yer alıyor. Sokakları dolaşarak izleyebileceğiniz yeni Komet videoları gösterimi, klasik anlamda bir sergi değil. Kesin bir bitiş tarihi yok, arkasında bir galeri, küratör, sponsor da yok.

Daha önceki sergilerinde de pek çok video işine yer veren Komet, dostlarının ve Karaköy esnafının katkılarıyla, ilk kez yalnızca videolarından oluşan alışılmadık bir gösterim gerçekleştiriyor. Başta Murakıp Sokağı ve Kılıç Ali Paşa Mescidi Sokağı’ndaki çeşitli mekanlara yerleştirilen videolar, Komet’in son dönemde ürettiği işlerden oluşuyor. Videolarda durup bakan, oturup izleyen, çöküp dinlenen insanlar da var; kendi kendine yürüyen, adım adım arşınlanan, terennüm edilen ‘uzun ince’ yollar da... Komet, şiirlerinde olduğu gibi, burada da akıp giden gündelik hayat içinden çekip çıkardığı tuhaf, şaşırtıcı durumları, hareketli görüntünün olanaklarıyla, en dolayımsız haliyle aktarıyor. Çoğu işinde özellikle yolun kendisini yol olarak, yolun kendi diliyle öne çıkarıyor.

Serginin ana gösterim alanları: Murakıp Sokağı Karaköy külah ve demir atölyesi, Kılıç Ali Paşa Mescidi Sokağı marangoz atölyesi (HAM) ve muhtelif dükkanlar.

Komet’le yeni sergisini konuştuk.

Karaköy sokaklarında son dönemlerde çektiğiniz videolar sergileniyor. Ve bilindik sergi kodlarının dışında yine hep sokakta olacak bir sergi.

(KOMET :) Tophane’deki Murakıp sokak çöp toplayıcılarının sokağı. Harap, terk edilmiş bir halde. Karaköy ve Tophane kentsel dönüşüm hikayesine yavaştan rant bölgesi, sınıf değiştirmeye başlıyor. Eski esnaf iş atölyeleri arasına genç okumuşların, burjuva ve orta sınıf öğrencilerin, sanatçıların gittiği cafe ve restoranlarla geleneksel kahveler yan yana çelişkili bir durum arz ediyorlar. Bu arada Tophane muhafazakarlığı da mevcut.

Sokaktaki çöphanelere ve hurdacılara da videolar koymak istemiştim ama bunun oradakileri dekor gibi, obje gibi bir nevi kullanma durumu yaratabileceğinden çekinerek koymadım.

Öteden beri tespit ve tenkidin söylenenlerin havada kaldığını çöpe gittiğini kravatlı çok ciddi bir eda ile yaptığım konuşma “OTOSANSÜR” de ses yok.

İŞÇİLER VE ÇALIŞMA ALANLARI VE SOKAKLAR

Serginin merkezinde gündelik hayatın akışından küçük zumlar (zoomlar) var. Nedir o anları sizin için görünür yapan?

Girişte 1965’te gazetede çıkmış bir fotoğrafımın altında “çöplük eşyasına bakarak ilham almak isteyen, ilerde ressam olmak isteyen bir genç yere oturmuş düşünüyor” diye yazıyor.  Akademideki müzikli resim gösterisinde çekilmiş. Ve başka videoda Nişantaşı’ndaki bir inşaatta Kürt işçiler öğle yemeği paydosunda, kimse görmesin diye yırtık pırtık mavi naylon perdenin, sanki bir hayal perdesinin arkasında konuşuyorlar. Serginin bu bölümünde sadece onların sesi var.

Diğer videolar da işçi ve çalışma alanları üstüne. Bunlar Külah denilen mekanda... İkinci mekan bir marangoz atölyesi. Paris hava alanındaki yüzlerce metre uzunluğundaki insanlık dışı Tüneldeki yürüyen merdivenleri iki senedir filme çekiyorum. Uzayıp gidiyorlar ıstıraplı hayatımız gibi klostrofobik.

Ben de Şamanlar gibi siyah kalemin cinleri gibi anadan doğma, çünkü dünyaya gelirken de öyle idik, sınıflar dışı elbise olsa idi sınıfsal veya dinsel veya etniksel ayrım olacaktı. Trajikomik bir şekilde saz çalmayı türkü söylemeyi bilmeden, Parodi olarak Aşık Veysel’in ”uzun ince bir yoldayım” türküsünü söylüyorum. Önümde uzayıp giden mekanik yollar gibi.”

Nihayet 27 Ekim 2011 tarihli Evrensel’den “Komet’ten Neriman Tuna’ya Saygı’yla” başlıklı haberi kadınların mücadelesi tarihine Komet’in katkısını doğrulamak umuduyla aynen aktarıyorum :
“Ressam Şair Komet, 1950’li yıllarda ‘Yeni Yaşantı’ dergisini çıkaran, kadın hakları için mücadele eden, kadın örgütlenmesi için çalışan, bunun için dünyanın çeşitli ülkelerini dolaşan Neriman Tuna’nın unutulan izlerini bir vefa sergisinde ortaya koydu. Sergi, yaşamının son döneminde yoksulluk ve sefalet içinde ölen Neriman Tuna’ya saygı niteliği taşıyor. Kadın cinayetlerinin arttığı bir dönemde böyle bir sergi düzenlenmesi ayrıca önem taşıyor. Serginin bir diğer önemi ise ülkemizde kadın mücadelesinin zayıf olduğu bir dönemde çalışmalar yürütmüş bir feminist yazarın portresi olması. ‘Neriman Tuna’ya Saygı’yla’ sergisi 3 Aralıka (2011) kadar Çukurcuma’daki Hayaka Artı’da meraklılarını bekliyor.

Sergi’de Tuna’nın çerçevelenmiş hatıralardan fotoğraflar, gazete kupürlerinden, mektuplardan, sertifikalardan oluşan geçmişi karşınıza çıkıyor.

Sergi, Neriman Tuna’nın yaşamına derinlikli bir bakış açısı sunmak bir yana daha çok kafada bir soru işareti yaratma gayretinde. Gazete kupürlerinin ve fotoğrafların yer aldığı çerçevelerin yanında boş çerçeveler dikkatleri çekiyor. Buradaki boşluk hüznü belirtmekle birlikte izleyenin boşluğu doldurması bekleniyor.”

Komet bu sergi hakkında şunları yazdı : “Yeni Yaşantı dergisini çıkaran, kadın haklarını koruyan, kadın örgütlenmesi için çalışan, dünyanın bütün ülkelerindeki kadın örgütleriyle ilişkiye geçerek, yaptığı gezilerde birçok ülkenin yöneticileri veya ileri gelen aydınları, sendikacılarıyla görüşen; bu uğurda servetini harcayıp bitiren Neriman Tuna sonunda, yalnız ve parasız bir biçimde ölüyor ve her şeyi sokağa atılıyor. Ben bu sergilediklerimizi onların arasından, tozlu görselliklerden seçtim. Bunlar bir kurgu değil hakiki bir hayat dramını gösteren belgelerdir.”

Neriman Tuna’nın yaşamı ve çalışmaları özel bir ilgi ve araştırma da istiyor mutlaka. Unutulmasın sakın.

Hayat sanatla yaşanmalı. Hayat ve sanat es geçilmemeli. Sergiler sürmeli. Komet’li, Abidin’li, Remzi’li. Ve diğerleriyle.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

Esnafa konum vergisi: Bu da, 'haritayı kullandın' parası
Hollanda'da kadın düşmanlığına dikkat çekmek için öldürülen ‘cadılar’ anısına anıt dikilecek.
'Dezenformasyon Yasası' bilançosu
Merkel anılarını kaleme aldı…
Avustralya'da 16 yaşından küçüklere sosyal medya yasağı

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

Oxford Sözlüğü yılın kelimesini seçti: Beyin çürümesi
"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

BECERİ
Tanrının Buyruğu
HAYATIN PENCERESİ
Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git