Aslında kimin söylediği önemli olmamakla birlikte bazı cümlelere takılırım ben. Biz de hep atalarımızın söylediği cümleler diye tanımlarız ama, cümle doğru ise kimin söylediği önemli değildir. Ancak bazı cümlelerin kim tarafından söylenmiş olduğunu bilirsiniz. Mesela ‘Yollar yürümekle aşınmaz’ , ‘Dün dündür, bugün bugündür’ gibi cümlelerden pek bir şey anlamak mümkün olmasa da, bir bilen söylemiş olduğu için, cümleler tarihe kazınmıştır.
Bir başka cümle ise, bir duyuma göre, II. adam olan milli şef Garp Komutanı tarafından söylenmiş olarak kabul edilir.
‘Bir memlekette namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur.’
Aslında bu cümlenin Victor Hugo’nun ‘ Les Miserables’ adlı, bir başka adı ile Sefiller romanından alıntı olduğu da çok önemli bir tespittir.
‘Çürük tahta çivi tutmaz.’ Ne kadar özel çivi veya vida kullanırsanız kullanın, eğer tahta çürükse, vida tutmaz. Bu tahta ile her hangi bir çatı yapılmaz. Tahta çürükse, börtü böcek tarafından içerden yenilmişse, bu tahta ile hiçbir şey yapamazsınız. Bu cümleyi ülkemdeki ekonomiye yön veren insanların bilmesi gerek.
Bir de ÇİN darb-ı meselleri vardır, insanı düşündürür. Öyle ifadeler vardır ki, her dönemde ilgi odağı olur ve mutlaka hayattan bir kesitiyi ifade eder. Derler ki
‘ Bir ülkede küçük insanların gölgeleri büyüyorsa, o ülkede mutlaka güneş batıyordur’ Her ülkede geçerli olabilir, ve her zamana uyan bir çerçevesi olduğu kesin. Şimdi gelin bu cümleyi tahlil edelim.
Bilim, öğrenme duygusu, Çinliler için çok önemlidir. Bununla ilgili bir Çin ata sözü vardır ki, çok beğenirim. Derler ki
‘ Bilen ve bildiğini bilen akıllıdır. Onu mutlaka izleyin. Bilen ve bildiğini bilmeyen uykudadır. Onu uyandırın. Bilmeyen ve bilmediğini bilen bir öğrencidir. Ona öğretin. Bilmeyen ve bilmediğini bilmeyen bir aptaldır. ONDAN SAKININ ve UZAK DURUN.’ Bu sözleri çok severim. Hani ‘
Fısıldanan sözler, çok kere yüksek sesle söylenenden daha uzağa gider.’ ya , ÇİN atasözleri fısıldanan cümleler olsa gerek, mutlaka uzağa gidip insanları düşündürür.
Bir de
‘başarı belki insana çok şey öğretmez, fakat başarısızlık çok şey öğretir, ama öğrenmeyi biliyorsa.’ diye öğrenmeyi işleyen cümleleri vardır Çinlilerin. Benim de bir çok yurdum insanı gibi köklerim Orta Asya’ya dayandığından mı bilmem, bu sözler, beni hep etkiler.
Size de tanıdığınız veya tanımadığınız insanlardan, bazı anlamlı cümleler, mutlaka geliyordur. Kimilerini okuyup düşünürsünüz, kimilerine ise hem gülüp hem de düşünürsünüz. Zaten insanları güldürürken düşündürüyorsanız, o zaman bilge kişiliğiniz vardır. Sizi çok dinlerler. Geçenlerde yeğenim söyledi, dinledim, çok doğru olduğuna inandım. Aslında ne Çin atasözleri, ne de ülkemin atasözleri arasında bulamadım. Fakat günümüzü o kadar doğru ifade etmekte ki, hayran kalmamak elde değil. Cümle İngilizce olduğu için tercüme etsem aynı vurguyu verebilir miyim, bilmiyorum. Bu nedenle her ikisini de vereyim. Günümüz Türkiye’sinde ,
‘ If you elect a clawn, you should expect a circus’ tercümesi tam olmayabilir ama
‘Eğer bir soytarıyı seçerseniz, beklentiniz sirk olmalı‘ denilmekte.
Yurdum insanı kime inanacağını şaşırmakla kalmamakta, devlet doğruyu söylemediği müddetçe, halk gerçeği aramakta. Yurdum insanı çöpten gıda toplamakta, hele işsizlik boyutlarını yazmama gerek kalmadı. Günümüzde insanlar aç, işsiz, ve yoksulluk sınır tanımamakta. Oğlunu okula gönderen bir anne çocuğuna az da olsa cep harçlığı bile veremediğinden utanmaktadır. Ancak bir küçük zümre ise sanki bir başka ülkede yaşamakta, lüks ve bolluk içinde yüzmekteler.
Artan akaryakıt fiyatları bu zengin zümreyi hiç ilgilendirmemekte. Bindikleri araçlar ucuz cinsten olmadığından, ülkemde iki ayrı sınıfın yaşam farkları arasındaki mesafenin gittikçe açıldığını görmek, beni ve yurdum insanını derinden üzmektedir. Beklentimizin bir sirk olmamasını dilerim, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.