|
|
BİR AKŞAM ÜSTÜYDÜKategori: Makale | 0 Yorum | Yazan: M. Şehmus Güzel | 20 Mayıs 2022 10:59:56 Bir akşam üstüydü. Bir 14 Mayıs için sıcak, çok sıcak bir akşam üstü. Bahçedeki masada bir kahve karşısında oturmuş, ağaçları, gülleri ve doğanın sundugu binbir çeşit cömert çiceğin oluşturduğu canlı manzaraya dalmıştı. Derin dalmıştı... Sarı kanaryalar da içinde sayısız kuşun aralıksız ötüşü, sohbeti, karşılıklı konuşması, atışması, çok dilli ve çok renkli şamatası sabah saat beşten beri sürüyordu. Gece karanlık çökene kadar da sürecekti.... Bu oldum olası hergün böyle...
Ana yine bir öğleden sonrasını bahçeye harcamıştı. Bahçe de gittikçe güzelleşmişti. Malatya güllerinin yanına birçok tür gül daha eklenmiş, bahçedeki gül/gül ağacı sayısı elliyi aşmıştı. Yirmiki yılda elli iki gül ağacı çeşiti az değil. Herbirinin şekli farklı, rengi farklı, parfümü farklı. “Tırmananı” var, yerinde sayanı da. Bir türlülük zenginliği ki göreni imrendiriyor. Güller özen istiyor, sıcaklar artınca sulama işi önem kazanıyor: Sulama ve yeraltında kalan kökleri korumak için her gülün ayağına kesilmiş otlardan beş-on santimetrelik kalınca “koruyucu”/“gölgelik” şart. Evet Ana bugün öğleden sonrasının ikinci yarısını bu işlere ayırmış. Şimdi yorgunluk kahvesini içiyor, bahçesini izliyordu, binbir anı, yaşanmışlıklar ve yaşanamamışlıklar içinde yitik. Herşeye rağmen mutlu. Günün en dingin anlarından birinde. Akşam yemeği ve gece faslının koşturmasının başlamasından önceki derin sessizlik... Sabah süpermarketteki alışverişi düşünüyor. Süpermarketin alışılmıştan daha az sayıdaki müşterisini. Sekiz kasadan sadece ikisinin açık olmasını. Kasadaki genç bayanların umutsuz bakışlarını. İşsizlik belası kapıda kuşkusu içindeki gençlerin hüzünlü yüz çizgilerini... Fiyatların aralıksız artışını sürdürmesini düşünüyor Ana. Altmış öroya dolan çantanın artık ancak yetmişbeş veya seksene dolmasını. Ukranya-Rusya savaşı sonuçlarının doğurduğu olumsuzlukların gaz, petrol ve benzin, buğday en başta tahıl ürünlerinin ve daha pekçok şeyin fiyatına anında yansıtılması sonucu alım gücünün azalmasını. Kimi üründe kıtlık olabilir korkusuyla bir yerine dört alınınca birçok rafın artık bomboş kalmasını... Müşterinin fiyatı artan malları artık satın almaması üzerine kimi süpermarket yönecisinin, dağıtıcıların ürün fiyatını artıran üretici şirketlerden mal alımına ara vermek gereğini görmesini... Daha düşük fiyata sahip az kaliteli, kimi kez kötü kaliteli ve sağlığa zararlı malın tercih edilmesini. Kimi ürünün artık alış-veriş listelerinden silinmesini. Şips, çikolata, bonbon, boyalı şuruplar bu konuda en bilinen örnekler. Bira tüketimi de bir örnek. Pizza da. “Hazır yemek”ler de... “Ucuz” diye tercih edilen kalitesiz ürünlerin tüketiminin yeni sağlık sorunları doğurması da aklında Ana’nın. Daha birkaç gün önce pizza üretiminde kullanılanların doğurduğu sağlık sorunlarının, birkaç çocuğun yediği pizzadan ölmesinin izleri henüz çok taze... Çok açık bir biçimde hemen hemen bütün emekçilerin alımgücünün dar boğazda olduğunu da biliyor. Bu nedenle Nisan ayındaki cumhurbaşkanlığı seçiminde Jean-Luc Melenchon’un tek tek belirttiği birinci derecedeki temel ihtiyaç gıda ürünlerinden birçoğunun fiyatının sabit tutulması (“le blocage des prix”), fiyatların değiştirilmemesi, artırılmaması önerisi diğer adaylarca bile benimsendi. Yeniden seçilen ultra-liberal Emmanuel Macron bile alım güçünü artırıcı yeni önlemlerin benimseneceğini açıkladı. 12 ve 19 Haziran 2022’de yapılacak milletvekili seçimlerinde alım güçü ve onunla ilintili yan sorunların seçmenlerin, yurttaşların birinci ve en önemli meselesi olduğunu kamuoyu yoklamaları gösteriyor... Bahçede serinlik başladı. Ana doğruldu, yerinden kalktı. Çocukların bahçede gelişi-güzel bıraktığı çeket, gömlek, havlu, şişe ve ıvır-zıvırı topladı (gece yağmur yağabilir, fırtına kopabilir çünkü), akşam yemeğini hazırlamak için mutfağa yöneldi: Tümü bio, soğanlı, biberli, domates salçalı, havuç ve patatesli türlü. Dört veya beş yumurtalı bir omlet. Ananın her cumartesi sabahı pazarda üreticiden aldığı hakiki bio sütten bizzat yaptığı şık yoğurt. Belki isteyene peynir (iki türlüsü, ikisi de bio, üreticiden aldığı). Muz veya elma: İkisi de üreticiden alınmış ağzınıza layık. Afiyet olsun. Kız birinci kattan koşar adım inecek, oğlan televizyon odasından saç baş karmakarışık çıkacak. Birazdan baba iş dönüşü eve gelecek, artık iki yerine bir birayı “attıktan” ve sol kolu bara dayalı, tanıdıklarla, eş ve dostla iki satır sohbetten sonra. Haberler hiç iç açıcı değil, ama umudumuz kalıcı. Yarınlara güveniyoruz. Aklıma gelmişken ekleyeyim: Analarımızı unutmayalım. Hele “Analar/Anneler gününde”.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|