|
ÜÇ VEZİRKategori: Nalına Mıhına | 0 Yorum | Yazan: Metin Atamer | 09 Mayıs 2022 08:28:42 Osmanlı tarihinde devlette önemli görevler almış bazı karakterler vardır, bu önemli insanlar doğdukları yerin adını, isimleri ile taşımıştır. Tevatür odur ki 1505 yılında Vişegrad kadılığının Rudo kasabasında dünyaya gelen Sokullu Ahmet beyin oğluna Mehmet adını koyarlar. Bu kasabada doğduğu için kasabanın adı, daha sonra lakab olarak verilir. Aslında hikayenin doğruluğu tartışılır, çünkü Sokoloviçi köyü, Osmanlı tarafından SOKOL olarak anılır. Tarihçiler Mehmet Paşa’nın Sırp devşirmesi olduğunu söylerler. Balkan halkları arasında Mehmet Paşa Sokoloviç olarak da anılır. Vaftiz edildiği esas adı BAYO olan Mehmet Paşa 1519’da devşirme olarak Edirne sarayına alınır.
Daha sonra Topkapı sarayına getirilir ve 1541’de Kapıcıbaşılığı’na yükseltilir. 1546 yılında Kaptanı Deyalığa atanır. Osmanlı’da devlet kademesinde genelde liyakat çok önde gelen bir unsurdur. 1549’da vezirliğe yükselerek Rumeli Beylerbeyliğine tayin olan Sokollu Mehmet Paşa, artık doğum yeri olarak bilinen SOKOL lakabı ile anılır. Bu kasabanın Osmanlı Devletine birden fazla devlet adamı yetiştirdiğine inanmaktayım. Avusturya üzerine sefere gönderilen Sokullu Mehmet Paşa, Erdel ve civarında bir çok kaleyi almasına rağmen, Temeşvar’da başarılı olamaz. Bu nedenle Anadolu’ya sefere gönderilir. Sokullu Mehmet Paşa Nahcıvan’da elde ettiği başarıdan ötürü Kubbe altı vezirlerinin arasına alınır. Sultan Süleyman’ın vefatından sonra taht yarışını kazanan Selim’in padişahlığı döneminin başlarında Semiz Ali Paşa’nın vefatından sonra Sadrazamlığa yükselir. Bu ara II. Selim’in kızı Esmehan Sultan’la evlendirilir. Sokullu Mehmet Paşa dönemi Osmanlı Devletinde yeniliklere kapı açan bir dönem olmuştur. Osmanlı’da 1634 yılında Merzifon’un kasabası Marınca’da doğan Oruç beyin oğluna Mustafa adını koyarlar. Köprülü Mehmet Paşa’nın mahdumları ile beraber tedrisat gören Oruç beyin oğlu Mustafa, Köprülü tarafından birçok konuda himaye edilir. Bu arada Köprülünün kızı ile evlenince, korunan damat olarak merdivenleri hızlıca tırmanmaya başlar. İki sene için Silistre beylerbeyliğine tayini Merzifonlu Mustafa Paşa için bir basamak olmuştur. Dönüşte Diyarbakır Beylerbeyliği’ne atanır. 1676 senesinde Sadrazam Fazıl Ahmet Paşa vefat edince sadrazamlığa Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tayin olunur. Sadrazamlığı döneminde Ukrayna ve Lehistan’daki bazı statülerin tesis edilmesinde elde ettiği başarıların, yalnızca kılıçla değil diplomasi ile elde ettiğini bilmekteyiz. Kara Mustafa Paşa, Osmanlı tarihinde doğduğu yer ile anılan bir diğer karakterdir, Merzifonlu. Viyana önlerinde kuşatmada başarılı olamamak hayatına mal olur. Bir başka rivayette ise Viyana Müzesindeki cam fanus içindeki kafatasının, Merzifonluya ait olduğunu söylerler. Bir başka önemli karakter ise Yunanistan’ın bir kasabasında doğan etnik kökeninin Arnavut olduğu ileri sürülen İbrahim Ağa’nın 17 çocuğundan hayatta kalan tek çocuk olan Mehmet Ali’dir. 1769 yılında doğar. Ataları, tarih içinde Konya’dan Kavala’ya göç ederler ve tütün ticareti yaparlar.1798’de Napolyon’un Mısır’dan geri çekilmesi için oluşturulan 200 kişilik çete birliği içinde Mehmet Ali de bulunur. Mısır’ın, Fransızlardan kurtarıldıktan sonra Mehmet Ali düzensiz askerleri toplayıp, silahlı bir güç yaratması önemlidir. Osmanlı’nın Mısır valisi Hurşit Paşa’nın, askerlerin ücretlerini ödeyemediğinden, ülkeden ayrılmaya mecbur kalmasından ötürü oluşan otorite boşluğunun, Kavalalı Mehmet Ali Paşa ile doldurulduğunu biliriz. Osmanlı Devleti, yaratılan bu boşluğu Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yı Mısır’a vali olarak tayin ederek kapatmayı amaçlar. Kavalalı Mehmet Ali Paşa güçlü ordusu ile Mısır’daki Memlûk egemenliğine son verir. Mısır’da kesin otorite kurar. Mekke ve Medine’yi de alarak ününe ün katar. Kendisini çok güçlü kabul ettiğinden Osmanlı Devletine de baş kaldırabileceğini düşünür. Osmanlıdan Suriye’nin kendisine verilmesini ister. Bu kabul görmeyince Osmanlı Devleti ile savaşmayı göze alan Kavalalı Mehmet Ali Paşa, kendisini durdurmak üzere gönderilen birlikleri yenerek, Torosları aşar. Konya, hatta Kütahya’ya kadar ilerler. Daha sonra yapılan bir mütareke ile Mısır üzerindeki hakimiyetini, Osmanlı kabul eder. Kavalalı Mehmet Ali Paşa Mısır’da kendi hanedanlığını ilan etmiş olur. Günümüzde ise bir başka Kavala ile toplum gerilmekte. Taksim’de parkın içinde bulunan ağaçların kesilmemesi için direnen halkı, bütün toplumun desteklediğine şahit olduk. İstanbul’a o tarihte turist olarak gelmiş insanların bile Taksim’e destek verdiğini seyrettik. Bu eyleme parasal finansman sağladığı gerekçesiyle adı karışan Osman Kavala‘ya, 25 Nisan da mahkeme tarafından müebbet hapis cezası verilmesine, toplum şaşkınlıkla bakmakta. Elinde ne bir silahı ne de silahlı gücü olan bir insan, bir ülkenin hükümetini ortadan kaldırmaya nasıl teşebbüs eder, diye düşünmekteyim. Hani İstanbul 31 Mart yerel seçimlerinde, seçimin iptal edilmesi için bir gerekçe arayıp bulamayanlar, AKP’li Ali İhsan Yavuz gibi, ekranlardan itiraz ederek ‘Hiçbir şey olmamış ise de, biz diyoruz ki kesinlikle bir şeyler oldu’ diye seçimi iptal ettirdiler. Gezi davasının kararına katılmayan onurlu hakimin itiraz şerhindeki cümleyi okuyun, düşündürücüdür. Saygın Üye Hakim Kürşad Bektaş’ın cümlesi ’”Sanıkların üzerlerine atılı suçlardan cezalandırılmalarına yeter her türlü kuşkudan uzak, somut, kesin ve inandırıcı delil bulunamadığından beraat ettirilmeleri kanaatindeyim” diye anlayana bir sözü gelmiş söylemiş, hem nalına hem mıhına.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|