Uzakdoğu’da gitmediğim birkaç ülkeden biri de Çin’dir. Hani Japonya gibi geleneklerine bağlı, yaşam felsefeleri özellik taşıyan bir ülke. Bu gün 1.4 milyar insanın yaşadığı Çin’in dünyanın en kalabalık ülkesi olduğunu biliriz. Bu ülkede yaşayan insanlar, Çin Komünist Partisi tarafından yönetilir. 1921 senesinde kurulan ve 90 milyonu aşkın üyesi olan bu partinin genel sekreteri, aynı zamanda Devlet Başkanıdır.
Çin, tek partili bir sistemle yönetilmektedir. 22 Eyalet, 5 özerk bölge, 4 büyük şehir hükümeti ve 2 özel idari bölge olmak üzere 33 yönetim bölgesinden oluşan ÇİN’in başkenti Pekin’dir. Aslında ülke Çin Halk Cumhuriyeti diye anılır, ancak bizim anladığımız Cumhuriyet kavramına uyup uymadığı tartışılır.
Bu gün ÇKP Genel Sekreteri Şi Cinping veya Xi Jinping, başkan olarak ülkeyi idare etmekte. Anlatılan idare şekli YARI BAŞKANLIK diye tanımlanmakta. Bütün kararları Başkan Şi Cinping vermekte, verdiği kararları da 3000 kişilik Ulusal Halk Meclisinde onaylatmaktadır. 3000 kişilik bu büyük salon, meşhur Tiananmen meydanına bakar. Yani verilen kararları itirazsız onaylama şekline Çin’de Cumhuriyet denilmekte. Sizce bu yönetim şekli, hangi bir başka ülkedeki yönetim şekline benzemekte?
Dünyanın 7 harikası nedir diye bir soru ile karşılaştığımızda aklımıza ilk gelecek eser Çin Seddi’dir. Ancak Çin Seddi dünyanın 7 harikasının içinde yer almamaktadır. Dünyanın yedi harikasını sayarken Keops piramidi, Babil’in Asma Bahçeleri, Olimpia’daki Zeus heykeli, Rodos Heykeli , İskenderiye Feneri ve Kral Mausollos’un mezarı diye sıralayabiliriz. Bakın Dünyanın 7 harikasının bulunduğu yerler, ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyayı tarif eder.
Aslında uzaydan da göründüğü gibi Çin Seddi özel bir harika eser. 8851.8 kilometre uzunluğunda bir yapıdır. Bu eserin Shih Huang döneminde M.Ö. 215 yılında yapılmaya başlanmasının, Orta Asya’daki kavimlerin akınlarından Çin’i koruma amaçlı olduğunu söyler tarihçiler. Bugün ayakta duran 2500 kilometrelik kısmı Ming Hanedanı döneminde yapılmıştır. Orta Asya’da Türk isminin ilk kullanıldığı tarih olan 552 yılında, Göktürkler zamanında Çin devleti ülkelerini bu Çin Seddi ile korumaya çalışmış. Türk boyları Çin’e tarih içinde hep akın düzenlemiş. Bu duvarları aşıp Çin halkını haraca bağlamış olduğu söylenir.
Orta Asya’da verimli toprakların tükendiği dönemlerde, Göktürkler doğuya doğru genişlememiş, batıya doğru genişlemeyi düşünmüşler. İlginçtir dünyadaki bütün şehirlerin nüfusu artmaya başladığında, genişleme yönü hep batıya doğru olmuş, hiç doğuya doğru genişleyen bir şehir aklıma gelmemekte.
Orta Asya’da Göktürkler ve sonrasının tarih kitaplarında bize anlatılan şekilde olduğunu kabul edelim. Yüzyıllar içinde batıya göçle Anadolu’ya gelen Selçuklularla başlayan serüven günümüze kadar gelmekte.
Anadolu’da, Osmanlının küllerinden, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yaşına girmesine çok az kaldı. Yüzyıl içinde neler yaptığımızı, hangi konuda güçlü olduğumuzu, nerelerde geri kaldığımızı, geriye dönüp bakmamızda yarar olduğunu düşünmekteyim.
Aslında, NUTUK’da, Atatürk bizlere çok özetle anlatmış. Her cümlesi zeka dolu bir eser, her cümlesi ders niteliğinde bilgi, deneyim içermekte. ‘ Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar, GAFLET VE DALALET ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler’diye söylemiş. Neresinden bakmak isterseniz oradan seyredin bu cümleleri.
Ülkemizin hazinesinin emanet edildiği zatı ekranlardan dinlerken, gülmem geliyor ağlanacak halimize. Ülkemizin ekonomisini, İngiltere’den tefecilerden % 8.6 faizle alınan 2 milyar dolarla, ‘elhamdülillah’ ekonomimizi kurtardık, diye beyanat verişini dinlediniz mi? Buna güler misiniz? Yoksa ağlar mısınız?
Bakın çok yakın bir tarihte yine aynı kişinin Viranşehir’de salonda halka hitap ederken, kendini kontrol etmeden sarf ettiği bir başka cümleyi sizinle paylaşmak isterim: Siz bizim söylediklerimize bakın, Ne zaman yanılttık, Sayın Cumhurbaşkanımız ne zaman yanılttı? diye sıraladı cümlelerini.
Kayıtlı olan ekran konuşmalarında Cumhur, Şubat 2014 , Mart 2015, Ağustos 2016, Nisan 2017, Eylül 2017, ve Şubat 2018 tarihlerinde ‘biz aldatıldık ‘ diye itiraf etmedi mi?
Geç bunları anam babam, geç, yeni açılan Çanakkale köprüsünden geçiş ücretini belirleyen yarı başkanlığın; 200.00 liraCIK ifadesinde Türk Lirasına olan bakışını yansıttığına inanmaktayım diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.