Bu pazar sabahı uyanır uyanmaz, hemen perdeleri açtım, tamam dedim sonbahar kışa doğru yuvarlanıyor. Yaprakların renginden belli. Evet kış gelmiş. Hava saat üçten beri soğuk. Bu kışdır elbette. Her tarafı küskün açık sarılar içinde bulunca başka ne denir ki? Pencereleri de açtım: Kuşlar suskun. Evin önündeki küçük parkta güvercinler artık poz keserek dolaşamıyorlar. Sıkıntılarını gezdiriyorlar. Bu çok açık.
Güvercinler uçmuyorlar, sürünüyorlar. Güvercin değil bunlar. Başka tür bir yaratık. Evet dış görünüşleri güvercin ama gerisi meçhul!
Takla makla da atmıyorlar. Çocukluğumun taklacı güvercinleri nerede? Dam üstüne çıkıp taklalarını saydığımız ve seyretttiğimiz güvercinler çocukluğumda kalmış olmalı. Belki rüyalarımda. Bakar mısınız rüyalarıma lütfen.
Paris güvercinleri uçmayı, takla atmayı, gülmeyi bırakalı çooook oluyor.
Dönere alıştıklarından beri güvercinler beter: Otoburdan etobura dönüş güvercinlere yaramadı. Bu kesin.
Fiyatı her iki günde bir kovid belasına koşut biçimde artan döner satıcısı “hızlı lokantaların” önünde salına salına bir dolaşmaları var ki bir alem: Paris güvercinleri et kırıntılarının peşinde...
Kimi güvercin ise, yüzsüz mü demeli, iki kanadıyla cesaretini avuçlayıp, tüylerini tutuşturup lokantanın içine kadar bile giriyor. Utanmasalar, belki de öğrenseler, bir masaya oturup “Evladım garson bak hele buraya bir döner” diye sipariş verecekler.
Bunlardan her şey beklenir.
Metroya inenleri bile var. Et kırıntılarını, sandviç artıklarını iri farelerle paylaşamıyorlar. Perondan raylara kadar inip iri farelerla hırlaşanları bile var. Ne günlere düştük Naci, dönüp bakar mısın?
Evet Paris güvercinleri “kötü yola düştüler”. Bu kesin.
Woody Allen nam ademin bir filminde bizzat “Güvercinler uçan farelerdir” deyişini ve güvercinlerden nefret edişini anımsıyorum.
Evet Paris’te güvercinler artık uçmuyorlar, sallana sallana yürüyorlar. Sürünüyorlar. Keratalar.
Bebeler çocuk parkına giren güvercinleri yakalamaya bile çalışıyor, peşlerinden koşuyorlar. Ama yürüyerek bile olsa güvercinler yakayı ele vermiyor, paçayı kurtarıyorlar...
Ama yine de ayak altında kalıp ezilenleri var. Kaza.
Otomobil altında kalanlar da... Trafik kazası. Kader! Bu da mı?
Çok afederseniz gerçekten salak takımı bu takım.
Kakalarıyla tarihi eserlere verdikleri zarar ise epey yüklü faturalara mal oluyor. Belediyeler yurttaşların “güvercinleri beslememelerini” bu nedenle YASAKLADI. Yok daha neler! Nerede “benim özgürlüğüm”? “Yasaklamak yasaktır” sloganının yaratıcısı Paris halkı bıyık altından güldü: Yasağı kimse takmadı. Hele bizim mahallenin saçları bembeyaz en yaşlı emeklisi Bayan Nemetouchepas! Manyak ve diplomasız bir ekip şefi gibi, her gün evet evet her gün, hep aynı saatte, çok gizli bir tarikatın en inanmış çömezi tavrıyla yaptığı tek faaliyetini, “güvercinlerini besleme işini” kimse elinden alamaz. Bu yönüyle de Bayan Nemetouchepas mahallemiz seçmenlerinin tümünün oyuyla/oybirliğiyle seçilmiş maskotudur. Hakkıyla.
Neyse konumuzu dağıtmayalım:
Evet kış geldi hoş geldi. İster kar yağsın, ister yağmur. Kışlıkları çıkardık. Güvercinleri izlemeyi sürdüreecğiz. Habersiz bırakmam, merak etmeyin. Ne olursa olsun haberci güvercinlerim görevlerini yerine getirmek üzere nöbettte. Antenlerimiz açık. Merak etmeyin. Kovid ve grip belalarına da dikkat edin...
Beklediğimiz bu kış veya gelecek ilkbaharda İnsanlık için önemli bir değişiklik olması : Kısa bir mesajım var bu konuda onu izninizle burada ve hemen takdim etmek istiyorum :
Saatlerinizi güneşe ayarlayınız, karanlıklara değil.
Barıştan, eşitlikten, aşktan, adaletten, sevgiden, kardeşlikten, emekten, paylaşımdan, aydınlıktan ve özgürlükten yana, savaşsız, hotzotsuz, öfkesiz, dayaksız, dertsiz, küfürsüz, sömürüsüz, cinayetsiz, kovitsiz bir kış diliyorum : Herkese.
İstisnasız.
Hapishanelerdekileri unutmadan :
“İçeridekilerin” tümüne daha çok umut ve, kimbilir belki, genel af diliyorum. Niçin olmasın?
Bakalım neler göreceğiz?
Yeni ve aydınlık bir yol mu?
Umutla.
Kendimize çizdiğimiz ve yıllardır yürüdüğümüz yolda devam edeceğimiz ise kesin.
Bunu biliyoruz.