Herkesin bilmediği ve üzerinde araştırma yapılmamış konularda yazı yazıp fikir beyan etmek, doğru bir düşünce olsa gerek. Mühim olanın, yazı yazarken konuları iyi seçmenin ve okura verilecek bilgileri iyi aktarmanın olduğuna inanmaktayım. Bazı gerçekler araştırılıp, bir demet halinde kayda alınır okurlara sunulursa, mutlaka faydalı olur.
Geçtiğimiz hafta Amerika Birleşik Devletlerinde Newyork kentinde Birleşmiş Milletler binasının karşısındaki Türk Evinin açılışı vardı. Ülkemizin Cumhurbaşkanı, BM Genel Kurulunda bir konuşma yaptı. Bu seyahatten bir iki gün önce, Newyork’ta kullanılacak zırhlı araçlar Amerika’ya vasıl oldu. Aynı tarihlerde İngiltere Başbakanı Boris Johnson da Newyork’ a gelerek Birleşmiş Milletler’de çalışmalara katıldı. Türk heyeti Binaya zırhlı araç konvoyu ile gelirken, İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın danışmanları ile yürüyerek Birleşmiş Milletler binasına geldiğini gördük.
Türk Evi binası, Birleşmiş Milletler binasının bulunduğu First Ave. ile 46 Doğu sokağının köşesinde bulunmaktadır. Dünya ekonomisine yön veren birkaç ülkeden biri olan İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın, aslında Çankırı kökenli yazar olan 1867 doğumlu Ali Kemal beyin Bayan Brun ile evliliğinden olan Osman Wilfred’in 4 torunundan biri olduğunu biliyoruz. Birleşik Kırallık olarak da bilinen İngiltere, Almanya gibi gelişmiş ülkelerin içinde sanayi devi olarak bilinir. Böyle bir ülkenin başbakanının, Amerika Birleşik Devletlerinin Başkanı George Biden ile görüşmeye de, metroda trene binerek gittiğini hepimiz izledik. Sanki ‘İtibardan Tasarruf’ düşüncesi bu ülkede var gibi. Londra’da Başbakanlık konutu Downing Sreet 10 numara, Westminster köprüsünü geçince sağa dönün, soldaki ilk sokağın içinde. Önünde sadece bir polisin beklediği 3 katlı mütevazı bir bina.
Bırakın Amerika’da itibar aramayı, Avrupa Birliği içinde ilerleme raporlarında Türkiye lehine olumlu bir tek haber bulunmamakta. Çünkü Avrupa Birliği önce insan haklarına önem verir. Fikir ve basın hürriyeti Batı dünyası için önemlidir. Düşünün nasıl bir ülkede yaşıyoruz ki, gazeteci olan Suudi Arabistan vatandaşı Cemal Kaşıkcı’nın İstanbul’da konsoloslukta hunharca katledilmesini, S.Arabistan’dan soramadık. Hatta Amerikan vatandaşı olan Cemal Kaşıkçı cinayetini Amerika da sormadı. Ülkemizde 67 gazeteci, düşüncelerini yazıya döktüğünden dolayı tutuklandı.
Ülkemizde geçtiğimiz son 11 yılda inşa edilen 8,743 camiyi, Osmanlı’nın kapı kulu olan Suudi’lere göstererek, dini taraf toplamaya çalışan bir yönetime söyleyecek bir sözüm yok. Türkiye’de 2020 rakamları ile yaklaşık 89445 cami hizmet vermekte. Bu camilerde Diyanet İşleri Başkanlığında kadrolu 128469’dan fazla imam, müezzin ve hoca çalışmaktadır. Dilerim ki ülkemizin itibarına yeterince katkıları vardır.
Cumhurbaşkanı, ülkemde yaşayan vatandaşları temsilen gittiği yurt dışı seyahatlerinde itibar görmelidir. Yurdum insanı itibara lâyıktır. Esas olan bu itibardan tasarruf edilmez. George Biden, Amerika’ya giden ülkemin Cumhurbaşkanına randevu vermedi. Bu, ülkemi temsil edenin itibar yitirmesi olsa gerek, ülkemin yurdum insanının değil.
Saltanatın 230 adet zırhlı arabası olmasın, 13 adet uçağı, 1150 odalı kışlık sarayı, Okluk koyu ve Ahlat’ta yazlık sarayları olmasın ama itibarı olsun.
Yirmi senedir hedefi olmayan, plansız, programsız, ekonomik olarak gittikçe batan ülkemizde, nereye gittiğimizi bir bilen var mı? diye bir sözüm geldi haykırıyorum, hem nalına hem mıhına.