Marmaris İçmeler yolu üzerinde 29 Temmuz`da birkaç yerde birden başlayan orman yangınını birebir yaşadım. Bir ağacın ayakta yanmasını seyrettiniz mi hiç? Ağaçlar yanarken çıkardığı sesler, ağlayan ağacın inlemeleridir. Yıllarca büyüyen bu ağaçların gölgelerinde insanlar serinler, havadaki oksijen dengesine katkıda bulunur. Ormanlar içinde yaşayan bütün canlılara bir mekan teşkil etmektedir. Yıllardır Marmaris’e yaz tatili için gittiğim mekanlar, ormanın hemen yanında bulunan otellerdir.
Birkaç hafta evvel buraya geldiğimde yollarda yoğun yabancı turist görmedim. Seneler önce bilhassa İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar Marmaris’e çok itibar ederlerdi. Almanlar ise Alanya merkezli yaz tatili geçirmeyi tercih ederlerdi. Rusya’dan gelen turistlerin de tercihi olduklarını düşünmüyorum. Seyahat düzenleyici tur operatörleri nereye yönlendirirse Rusları oraya giderler.
Bu Temmuz ayında Marmaris’te ne Fransız gördüm, ne de İngiliz. İtalyanlara hiç rastlamadım. Yerli turist ve bilhassa Suriye’den kaçıp gelen ailelerin bayram tatilinde, Marmaris’teki mekanları doldurduğuna şahit oldum. Evvelden yabancı turist yoğuluğundan yolda yürümek bile zor olurdu, ancak bu sene temmuz ayında bu yoğunluk yoktu. Suriyeli Araplardan pek hoşnut olduğumu söyleyemem.
Çünkü Suriyeli Arapların pek temiz yaşamları olmadığını bilen bir insanım. Suriye’ye sıklıkla seyahat ettiğimden yaşamlarını da incelemek imkanı bulmuştum. Günlük yaşamlarında hijyen ve temizlik konusunda ne kadar geri bir kültüre sahip olduklarını bilmekteyim. Arapların fakiri Türkiye’ye gelmekte, Suriye göçmeni adı altında Türkiye’den bir de ödenek aldıklarını hepimiz bilmekteyiz. Suriye’nin zengininin ise başka ülkelere gittiklerini söylemek, malumun ilamı olur.
Marmaris’teki bayram yoğunluğu eksilmeye başladığı bu günlerde Marmaris’te Perşembe günü sabah saatlerinde birkaç yerde birden çam ormanlarının bulunduğu Armutalan bölgesinde birkaç yerde başlayan orman yangını poyrazın etkisi ile yayılmaya başladı. Bilhassa dik yamaçların bulunduğu dağlık bölgede hızla yayılan yangının, yanan ağaçların kozalaklarının patlaması ile diğer ağaçlara da sıçramasını seyrederken gözlerime hakim olamadım. Ülkemin ciğerleri yanmaya başlamıştı.
Daha, diğer bir turizm yöresi olan Manavgat’taki yangın sönmeden, Marmaris’te yangının başlaması düşündürücü idi. Türkiye’deki tarımı, yanlış politikalarla bitirmiş, hayvancılığı dibe vurmuş ülkemdeki bu orman yangın vahşeti, bardağı taşıran son damla olsa gerek. Beyin yerine bıngıldakla idare eden yönetim, THK‘nın elinde, tam da dağlık araziler için 6 adet yangın söndürme uçakları olmasına rağmen, bunu kullanmayan Orman Bakanlığı, THK ve CMC ortaklığının müşterek getirmeyi taahhüt ettikleri, Rus BE200S uçakları ile hizmet vereceklerini teklif etmişler. Buna bağlı olarak 153 gün için 203 milyon dolar ödemeyi kabul eden Orman Bakanlığı, bu görevi THK ve CMC ortaklığına verdi. THK başına gelen zihniyet, dağlık arazide orman yangınlarına savaşta deneyimli pilotlarında görevlerine son vermişti. THK’nın elinde bulunan 6 uçak ihale dışı bırakıldı. Aslında CL-215 model uçaklar bilhassa dağlık bölgelerde çok etkili dalışlar yapabilecek kabiliyettedir.
Bu arada, Marmaris Orman yangınında sepetli dört helikopter görev aldı. Ancak helikopterlerin taşıdığı su sepeti, yanan ağaçların üzerine getirildiğinde, helikopterin pervanesinin meydana getirdiği hava hareketinin söndürmeden ziyade yayma etkisi yaptığını seyrettik. Akşam olunca helikopterler söndürme faaliyetlerine son verdi, ama yangın devam etti. BE200S Rus uçağı ise 3 sorti yapıp bir başka yere gitti.
Bu kadar yangının aynı zamanda ortaya çıkması, hatta birkaç yerde birden başlamasının, insanların aklına, terör örgütlerinin faaliyetlerini getirmekte. Öte yandan bakanların boy gösterdiği basın toplantısını dinlerken ellerim ayaklarım dondu kaldı. Ormandan sorumlu Bakan konuştu. Başka ülkelerin orman yangınlarının sayısını ve yanan orman alanlarının miktarını vermesi kadar zeka dışı bir konuşmayı, ömrümde hiç dinlemedim. Evleri ve hayvanları telef olmuş halk, yakaladığı bir başka bakan Çavuşoğlu’na sordu “Nerde yangın söndürme uçaklarınız, ülkeyi siz yaktınız”. Bu haykırışı ben haklı buldum. Sarayın keyfine 13 adet uçak alınıp hava alanlarında bekletilirken , Rize’ye afet ziyareti için 3 bakan 3 ayrı özel uçakla seyahat ederse, Kıbrıs‘a inşaat müjdesi vermek için 2 uçak dolusu insan taşınırsa, bu halkın gördüğü her bakandan ‘nerde sizin yangın söndürme uçağınız’ diye bir soruyu sorma hakları vardır, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.